TÜRK TİCARET KANUNU
Kanun No. 6102 |
Kabul Tarihi:
13/1/2011 |
BAŞLANGIÇ
A) Kanunun uygulama alanı
I - Ticari hükümler
MADDE 1-
(1) Türk Ticaret Kanunu, 22/11/2001 tarihli ve 4721
sayılı Türk Medenî Kanununun ayrılmaz bir parçasıdır. Bu
Kanundaki hükümlerle, bir ticari işletmeyi ilgilendiren işlem ve
fiillere ilişkin diğer kanunlarda yazılı özel hükümler, ticari
hükümlerdir.
(2) Mahkeme, hakkında ticari
bir hüküm bulunmayan ticari işlerde, ticari örf ve âdete, bu da
yoksa genel hükümlere göre karar verir.
II - Ticari örf ve âdet
MADDE 2-
(1) Kanunda aksine bir hüküm yoksa, ticari örf ve
âdet olarak kabul edildiği belirlenmedikçe, teamül, mahkemenin
yargısına esas olamaz. Ancak, irade açıklamalarının yorumunda
teamüller de dikkate alınır.
(2) Bir bölgeye veya bir
ticaret dalına özgü ticari örf ve âdetler genel olanlara üstün
tutulur. İlgililer aynı bölgede değillerse, kanunda veya
sözleşmede aksi öngörülmedikçe, ifa yerindeki ticari örf ve âdet
uygulanır.
(3) Ticari örf ve âdet, tacir
sıfatını haiz bulunmayanlar hakkında ancak onlar tarafından
bilindiği veya bilinmesi gerektiği takdirde uygulanır.
III - Ticari işler
MADDE 3-
(1) Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari
işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari
işlerdendir.
IV - Ticari davalar ve delilleri
1. Genel olarak
MADDE 4-
(1) Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili
hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup
olmadıklarına bakılmaksızın;
a) Bu Kanunda,
b) Türk Medenî Kanununun, rehin
karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ
969 uncu maddelerinde,
c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı
Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin
devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi
hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447,
yayın sözleşmesine dair 487 ilâ 501, kredi mektubu ve kredi
emrini düzenleyen 515 ilâ 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532
ilâ 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir
yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ilâ 554, havale
hakkındaki 555 ilâ 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561
ilâ 580 inci maddelerinde,
d) Fikrî mülkiyet hukukuna dair
mevzuatta,
e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar
ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel
hükümlerde,
f) Bankalara, diğer kredi
kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme
işlerine ilişkin düzenlemelerde,
öngörülen hususlardan doğan hukuk
davaları ticari dava sayılır. Ancak, herhangi bir ticari
işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat
eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.
(2) Ticari davalarda da deliller ile
bunların sunulması 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir.
2. Ticari davaların görüleceği
mahkemeler
MADDE 5-
(1) Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin
değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi
tüm ticari davalara bakmakla görevlidir.
(2) Bir yerde asliye ticaret
mahkemesi varsa, asliye hukuk mahkemesinin görevi içinde bulunan
ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler
uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye
ticaret mahkemesinde bakılır. Bir yerde ticaret davalarına bakan
birden çok asliye ticaret mahkemesi varsa, iş durumunun gerekli
kıldığı yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, asliye
ticaret mahkemelerinden biri veya birkaçı münhasıran bu Kanundan
ve diğer kanunlardan doğan deniz ticaretine ve deniz
sigortalarına ilişkin hukuk davalarına bakmakla
görevlendirilebilir.
(3) İkinci fıkrada yazılı
durumlarda, sadece iki tarafın isteklerine bağlı olmayan işler
hariç olmak üzere, bir davanın ticari veya hukuki niteliği
nedeniyle mahkemenin iş alanına girip girmediği, taraflarca
sadece ilk itiraz şeklinde ileri sürülebilir. İlk itiraz haklı
görüldüğü takdirde dosya talep üzerine ilgili mahkemeye
gönderilir. Kararın sözlü bildirimi veya tebliği tarihinden
itibaren on gün içinde yenilenecek davaya bu mahkeme bakmak
zorundadır; ancak, davaya, davanın niteliğine göre uygulanması
gerekli olan usul ve kanun hükümlerini uygular. Ticari bir
davanın hukuk mahkemesi, ticari olmayan bir davanın ticaret
mahkemesi tarafından görülmesi hükmün bozulması için yalnız
başına yeterli bir sebep oluşturmaz.
(4) Görevsizlik sebebiyle
dava dilekçesinin reddi hâlinde yapılacak işlemlere ve bunların
tabi oldukları sürelere ilişkin usul hükümleri, iş alanına ait
ilk itirazın kabulü hâlinde de uygulanır.
B) Çeşitli hükümler
I - Zamanaşımı
MADDE 6-
(1) Ticari hükümler koyan kanunlarda öngörülen
zamanaşımı süreleri, Kanunda aksine düzenleme yoksa, sözleşme
ile değiştirilemez.
II - Teselsül karinesi
MADDE 7-
(1) İki veya daha fazla kişi, içlerinden yalnız biri
veya hepsi için ticari niteliği haiz bir iş dolayısıyla, diğer
bir kimseye karşı birlikte borç altına girerse, kanunda veya
sözleşmede aksi öngörülmemişse müteselsilen sorumlu
olurlar. Ancak, kefil ve kefillere, taahhüt veya ödemenin
yapılmadığı veya yerine getirilmediği ihbar edilmeden temerrüt
faizi yürütülemez.
(2) Ticari borçlara kefalet
hâlinde, hem asıl borçlu ile kefil, hem de kefiller arasındaki
ilişkilerde de birinci fıkra hükmü geçerli olur.
III - Ticari işlerde faiz
1. Oran serbestisi ve
bileşik faizin şartları
MADDE 8-
(1) Ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir.
(2) Üç aydan aşağı olmamak üzere,
faizin anaparaya eklenerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi
şartı, yalnız cari hesaplarla her iki taraf bakımından da ticari
iş niteliğinde olan ödünç sözleşmelerinde geçerlidir. Şu şartla
ki, bu fıkra, sözleşenleri tacir olmayanlara uygulanmaz.
(3) Tüketicinin korunmasına ilişkin
hükümler saklıdır.
(4) Bu maddenin ikinci ve üçüncü
fıkralarına aykırı olarak işletilen faiz yok hükmündedir.
2. Uygulanacak hükümler
MADDE 9-
(1) Ticari işlerde; kanuni, anapara ile temerrüt
faizi hakkında, ilgili mevzuat hükümleri uygulanır.
3. Faizin başlangıcı
MADDE 10-
(1) Aksine sözleşme yoksa, ticari bir borcun faizi,
vadenin bitiminden ve belli bir vade yoksa ihtar gününden
itibaren işlemeye başlar.
BİRİNCİ KİTAP
Ticari İşletme
BİRİNCİ KISIM
Tacir
A) Ticari işletme
1. Bütünlük ilkesi
MADDE 11-
(1) Ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen
sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin
devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir.
(2) Ticari işletme ile esnaf
işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak
kararnamede gösterilir.
(3) Ticari işletme, içerdiği
malvarlığı unsurlarının devri için zorunlu tasarruf işlemlerinin
ayrı ayrı yapılmasına gerek olmaksızın bir bütün hâlinde
devredilebilir ve diğer hukuki işlemlere konu olabilir. Aksi
öngörülmemişse, devir sözleşmesinin duran malvarlığını, işletme
değerini, kiracılık hakkını, ticaret unvanı ile diğer fikrî
mülkiyet haklarını ve sürekli olarak işletmeye özgülenen
malvarlığı unsurlarını içerdiği kabul olunur. Bu devir
sözleşmesiyle ticari işletmeyi bir bütün hâlinde konu alan diğer
sözleşmeler yazılı olarak yapılır, ticaret siciline tescil ve
ilan edilir.
B) Tacir
I - Gerçek kişiler
1. Genel olarak
MADDE 12-
(1) Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına
işleten kişiye tacir denir.
(2) Bir ticari işletmeyi
kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer
ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret
siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen
işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır.
(3) Bir ticari işletme açmış
gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne
suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket
adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli
üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur.
2. Küçük ve kısıtlılar
MADDE 13-
(1) Küçük ve kısıtlılara ait ticari işletmeyi
bunların adına işleten yasal temsilci, tacir sayılmaz. Tacir
sıfatı, temsil edilene aittir. Ancak, yasal temsilci ceza
hükümlerinin uygulanması yönünden tacir gibi sorumlu olur.
3. Ticaret yapmaktan menedilenler
MADDE 14-
(1) Kişisel durumları ya da yaptığı işlerin niteliği
nedeniyle yahut meslek ve görevleri dolayısıyla, kanundan veya
bir yargı kararından doğan bir yasağa aykırı bir şekilde
ya da başka bir kişinin veya resmî bir makamın iznine gerek
olmasına rağmen izin veya onay almadan bir ticari işletmeyi
işleten kişi de tacir sayılır.
(2) Birinci fıkraya aykırı
hareketin doğurduğu hukuki, cezai ve disipline ilişkin
sorumluluk saklıdır.
4. Esnaf
MADDE 15-
(1) İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir
sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti
sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11 inci
maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede
gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi
esnaftır. Ancak, tacirlere özgü 20 ve 53 üncü maddeler ile Türk
Medenî Kanununun 950 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü bunlara
da uygulanır.
II - Tüzel kişiler
MADDE 16-
(1) Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari
bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş
kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya
ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi,
belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan
kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar.
(2) Devlet, il özel idaresi,
belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri ile kamu yararına
çalışan dernekler ve gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi
niteliğindeki işlere harcayan vakıflar, bir ticari işletmeyi,
ister doğrudan doğruya ister kamu hukuku hükümlerine göre
yönetilen ve işletilen bir tüzel kişi eliyle işletsinler,
kendileri tacir sayılmazlar.
III - Donatma iştiraki
MADDE 17-
(1) Tacire ilişkin hükümler donatma iştirakine de aynen
uygulanır.
C) Tacir olmanın hükümleri
I - Genel olarak
MADDE 18-
(1) Tacir, her türlü borcu için iflasa tabidir;
ayrıca kanuna uygun bir ticaret unvanı seçmek, ticari
işletmesini ticaret siciline tescil ettirmek ve bu Kanun
hükümleri uyarınca gerekli ticari defterleri tutmakla da
yükümlüdür.
(2) Her tacirin, ticaretine
ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir iş adamı gibi hareket
etmesi gerekir.
(3) Tacirler arasında, diğer
tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden
dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla,
taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza
kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.
(4) Tacir sıfatına bağlı olan
diğer hükümler saklıdır.
II - Özel olarak
1. Ticari iş karinesi
MADDE 19-
(1) Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak,
gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari
işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği
veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde
borç adi sayılır.
(2) Taraflardan yalnız biri
için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine
hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır.
2. Ücret isteme hakkı
MADDE 20-
(1) Tacir olan veya olmayan bir kişiye, ticari
işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, uygun
bir ücret isteyebilir. Ayrıca, tacir, verdiği avanslar ve
yaptığı giderler için, ödeme tarihinden itibaren faize hak
kazanır.
3. Fatura ve teyit mektubu
MADDE 21-
(1) Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış,
üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden,
diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş
ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.
(2) Bir fatura alan kişi
aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği
hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş
sayılır.
(3) Telefonla, telgrafla,
herhangi bir iletişim veya bilişim aracıyla veya diğer bir
teknik araçla ya da sözlü olarak kurulan sözleşmelerle yapılan
açıklamaların içeriğini doğrulayan bir yazıyı alan kişi, bunu
aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde itirazda bulunmamışsa,
söz konusu teyit mektubunun yapılan sözleşmeye veya açıklamalara
uygun olduğunu kabul etmiş sayılır.
4. Ücret ve sözleşme cezasının
indirilmesi
MADDE 22-
(1) Tacir sıfatını haiz borçlu, Türk Borçlar
Kanununun 121 inci maddesinin ikinci fıkrasıyla 182 nci
maddesinin üçüncü fıkrasında ve 525 inci maddesinde yazılı
hâllerde, aşırı ücret veya ceza kararlaştırılmış olduğu
iddiasıyla ücret veya sözleşme cezasının indirilmesini
mahkemeden isteyemez.
5. Ticari satış ve mal değişimi
MADDE 23-
(1) Bu maddedeki özel hükümler saklı kalmak şartıyla,
tacirler arasındaki satış ve mal değişimlerinde de Türk Borçlar
Kanununun satış sözleşmesi ile mal değişim sözleşmesine ilişkin
hükümleri uygulanır.
a) Sözleşmenin niteliğine,
tarafların amacına ve malın cinsine göre, satış sözleşmesinin
kısım kısım yerine getirilmesi mümkün ise veya bu şartların
bulunmamasına rağmen alıcı, çekince ileri sürmeksizin kısmi
teslimi kabul etmişse; sözleşmenin bir kısmının yerine
getirilmemesi durumunda alıcı haklarını sadece teslim
edilmemiş olan kısım hakkında kullanabilir. Ancak, o
kısmın teslim edilmemesi dolayısıyla sözleşmeden beklenen
yararın elde edilmesi veya izlenen amaca ulaşılması imkânı
ortadan kalkıyor veya zayıflıyorsa ya da durumdan ve şartlardan,
sözleşmenin kalan kısmının tam veya gereği gibi yerine
getirilemeyeceği anlaşılıyorsa alıcı sözleşmeyi feshedebilir.
b) Alıcı mütemerrit olduğu takdirde
satıcı, malın satışına izin verilmesini mahkemeden isteyebilir.
Mahkeme, satışın açık artırma yoluyla veya bu işle
yetkilendirilen bir kişi aracılığıyla yapılmasına karar verir.
Satıcı isterse satış için yetkilendirilen kişi, satışa
çıkarılacak malın niteliklerini bir uzmana tespit ettirir. Satış
giderleri satış bedelinden çıkarıldıktan sonra artan para,
satıcının takas hakkı saklı kalmak şartıyla, satıcı tarafından
alıcı adına bir bankaya ve banka bulunmadığı takdirde notere
bırakılır ve durum hemen alıcıya ihbar edilir.
c) Malın ayıplı olduğu teslim
sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya
ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan
sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu
inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını
korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür.
Diğer durumlarda, Türk Borçlar Kanununun 223 üncü maddesinin
ikinci fıkrası uygulanır.
İKİNCİ KISIM
Ticaret Sicili
A) Kuruluş
I - Genel olarak
MADDE 24-
(1) Ticaret sicili, Sanayi ve Ticaret Bakanlığının
gözetim ve denetiminde ticaret ve sanayi odaları veya ticaret
odaları bünyesinde kurulacak ticaret sicili müdürlükleri
tarafından tutulur. Bir yerde oda mevcut değilse veya yeterli
teşkilatı yoksa, ticaret sicili, Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca
belirlenecek bir odadaki ticaret sicili müdürlüğü tarafından
tutulur.
(2) Ticaret sicili
kayıtlarının elektronik ortamda tutulmasına ilişkin usul ve
esaslar tüzükle gösterilir. Bu kayıtlar ile tescil ve ilan
edilmesi gereken içeriklerin düzenli olarak depolandığı ve
elektronik ortamda sunulabilen merkezi ortak veri tabanı, Sanayi
ve Ticaret Bakanlığı ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
nezdinde oluşturulur.
(3) Ticaret sicili
müdürlüğünün kurulmasında aranacak şartlar ve odalar arasında
sicil işlemleri ile ilgili olarak varlığı gerekli işbirliğinin
sağlanmasına ilişkin esaslar, Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca
çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.
II - Yönetim
MADDE 25-
(1) Ticaret sicili, ticaret sicili müdürü tarafından
yönetilir. Ticaret sicili müdürü, tüzükte belirlenen nitelikleri
haiz kişiler arasından oda meclisi tarafından Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının uygun görüşü alınarak atanır. Aynı usulle sicil
müdürlüğünün iş hacmine göre, yeteri kadar müdür yardımcısı
görevlendirilir.
(2) Ticaret sicilinin
tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet ve ilgili oda
müteselsilen sorumludur. Devlet ve sicil görevlilerini atamaya
yetkili kurum zararın doğmasında kusuru bulunanlara rücu
eder. Ticaret sicili müdürü ve yardımcıları ile diğer
personeli, görevleriyle ilgili suçlardan dolayı kamu görevlisi
olarak cezalandırılır ve bunlara karşı işlenmiş suçlar kamu
görevlisine karşı işlenmiş sayılır.
(3) Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı, ticaret sicili müdürlüklerinin faaliyetlerini her
zaman denetlemeye ve gerekli önlemleri almaya yetkilidir.
Ticaret sicili müdürlükleri, adı geçen Bakanlıkça alınan
önlemlere ve verilen talimatlara uymakla yükümlüdür.
III - Tüzük
MADDE 26-
(1) Ticaret sicili müdürlüğünün kurulması, sicil
defterlerinin tutulması, tescil zorunluluğunun yerine
getirilmesine ilişkin usul ve esaslar, sicil müdürlerinin
kararlarına karşı itiraz yolları, sicil müdür ve yardımcıları
ile diğer personelde aranacak nitelikler, disiplin işleri ile bu
konuyla ilgili diğer esas ve usuller bir tüzükle düzenlenir.
B) Tescil
I - Şartları
1. İstem
MADDE 27-
(1) Ticaret siciline tescil, kural olarak istem
üzerine yapılır. Resen veya yetkili kurum veya kuruluşun
bildirmesi üzerine yapılacak tescillere ilişkin hükümler
saklıdır. Harca tabi işlerde, tescil anının saptanmasında harç
makbuzunun tarihi belirleyicidir. 34 üncü madde hükümleri
saklıdır.
(2) Ticaret sicili memurlukları,
kurumlar vergisi mükellefi olup da bu madde uyarınca tescil için
başvuran mükelleflerin başvuru evraklarının bir suretini ilgili
vergi dairesine intikal ettirir. Bu mükelleflerin işe başlamayı
bildirme yükümlülükleri yerine getirilmiş sayılır.
2. İlgililer
MADDE 28-
(1) Tescil istemi ilgililer, temsilcileri veya hukuki
halefleri tarafından yetkili sicil müdürlüğüne yapılır.
(2) Bir hususun tescilini
istemeye birden çok kimse zorunlu ve yetkili olduğu takdirde,
kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, bunlardan birinin talebi
üzerine yapılan tescil tümü tarafından istenmiş sayılır.
3. İstemin şekli
MADDE 29-
(1) Tescil istemi dilekçe ile yapılır.
(2) Dilekçe sahibi kimliğini
ispat etmek zorundadır. Dilekçedeki imza noterlikçe
onaylanmışsa, ayrıca kimliğin ispatlanmasına gerek yoktur.
4. Süre
MADDE 30-
(1) Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, tescili isteme
süresi onbeş gündür.
(2) Bu süre, tescili gerekli
işlemin veya olgunun gerçekleştiği; tamamlanması bir senet veya
belgenin düzenlenmesine bağlı olan durumlarda, bu senet veya
belgenin düzenlendiği tarihten başlar.
(3) Ticaret sicili
müdürlüğünün yetki çevresi dışında oturanlar için bu süre bir
aydır.
5. Değişiklikler
MADDE 31-
(1) Tescil edilmiş hususlarda meydana gelen her türlü
değişiklik de tescil olunur.
(2) Tescilin dayandığı olgu
veya işlemler tamamen veya kısmen sona erer ya da ortadan
kalkarsa sicildeki kayıt da kısmen yahut tamamen silinir.
(3) Her iki hâlde 27 ilâ 30
uncu madde hükümleri geçerlidir.
II - Sicil müdürünün görevleri
1. İnceleme görevi ve geçici
tescil
MADDE 32-
(1) Sicil müdürü tescil için aranan kanuni şartların
var olup olmadığını incelemekle yükümlüdür.
(2) Tüzel kişilerin
tescilinde, özellikle şirket sözleşmesinin, emredici hükümlere
aykırı olup olmadığı ve söz konusu sözleşmenin kanunun
bulunmasını zorunluluk olarak öngördüğü hükümleri içerip
içermediği incelenir.
(3) Tescil edilecek
hususların gerçeği tam olarak yansıtmaları, üçüncü
kişilerde yanlış izlenim yaratacak nitelik taşımamaları ve kamu
düzenine aykırı olmamaları şarttır.
(4) Çözümü bir mahkeme
kararına bağlı bulunan veya sicil müdürü tarafından kesin olarak
tescilinde duraksanan hususlar, ilgililerin istemi üzerine
geçici olarak tescil olunur. Ancak, ilgililer üç ay içinde
mahkemeye başvurduklarını veya aralarında anlaştıklarını ispat
etmezlerse geçici tescil resen silinir. Mahkemeye başvurulduğu
takdirde kesinleşmiş olan hükmün sonucuna göre işlem yapılır.
2. Tescile davet ve ceza
MADDE 33-
(1) Tescili zorunlu olup da kanuni şekilde ve süresi
içinde tescili istenmemiş olan veya 32 nci maddenin üçüncü
fıkrasındaki şartlara uymayan bir hususu haber alan sicil
müdürü, ilgilileri, belirleyeceği uygun bir süre içinde kanuni
zorunluluklarını yerine getirmeye veya o hususun tescilini
gerektiren sebeplerin bulunmadığını ispat etmeye çağırır.
(2) Sicil müdürünce verilen
süre içinde tescil isteminde bulunmayan ve kaçınma sebeplerini
de bildirmeyen kişi, sicil müdürü tarafından ikiyüz Türk
Lirasından dörtbin Türk Lirasına kadar idari para cezasıyla
cezalandırılır.
(3) Süresi içinde kaçınma
sebepleri bildirildiği takdirde, sicilin bulunduğu yerde ticari
davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesi, dosya
üzerinde inceleme yaparak tescili gerekli olan bir hususun
bulunduğu sonucuna varırsa, bunun tescilini sicil müdürüne
emreder, aksi takdirde tescil istemini reddeder. Süresi içinde
tescil isteminde bulunmayan veya kaçınma sebeplerini bildirmeyen
kişinin ikinci fıkradaki cezayla cezalandırılması bu fıkra
hükmünün uygulanmasına engel oluşturmaz.
3. İtiraz
MADDE 34-
(1) İlgililer, tescil, değişiklik veya silinme
istemleri ile ilgili olarak, sicil müdürlüğünce verilecek
kararlara karşı, tebliğlerinden itibaren sekiz gün içinde,
sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye
ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilirler.
(2) Bu itiraz mahkemece dosya
üzerinden incelenerek karara bağlanır. Ancak, sicil müdürünün
kararı, üçüncü kişilerin sicilde kayıtlı bulunan
hususlara ilişkin menfaatlerine aykırı olduğu takdirde, itiraz
edenle üçüncü kişi de dinlenir. Bunlar mahkemeye gelmezlerse
dosya üzerinden karar verilir.
III - Açıklık
MADDE 35-
(1) Tescil işleminin dayanakları olan dilekçe,
beyanname, senetler, belgeler ve ilanları içeren gazeteler,
üzerlerine sicil defterinin tarih ve numaraları yazılarak sicil
müdürlüğünce saklanır.
(2) Herkes ticaret sicilinin
içeriğini ve müdürlükte saklanan tüm senet ve belgeleri
inceleyebileceği gibi giderini ödeyerek bunların onaylı
suretlerini de alabilir. Bir hususun sicilde kayıtlı olup
olmadığına dair onaylı belge de istenebilir.
(3) Tescil edilen hususlar,
kanun veya tüzükte aksine bir hüküm bulunmadıkça ilan olunur.
(4) İlan, Türkiye genelinde
sicil kayıtlarının ilanına özgü Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi
ile yapılır.
IV - Sonuçları
1. Tescil ve ilanın üçüncü
kişilere etkisi
MADDE 36-
(1) Ticaret sicili kayıtları nerede bulunurlarsa
bulunsunlar, üçüncü kişiler hakkında, tescilin Türkiye Ticaret
Sicili Gazetesinde ilan edildiği; ilanın tamamı aynı nüshada
yayımlanmamış ise, son kısmının yayımlandığı günü izleyen iş
gününden itibaren hukuki sonuçlarını doğurur. Bu günler,
tescilin ilanı tarihinden itibaren işlemeye başlayacak olan
sürelere de başlangıç olur.
(2) Bir hususun tescil ile
beraber derhâl üçüncü kişiler hakkında sonuç doğuracağına veya
sürelerin derhâl işleyeceğine ilişkin özel hükümler saklıdır.
(3) Üçüncü kişilerin,
kendilerine karşı sonuç doğurmaya başlayan sicil kayıtlarını
bilmediklerine ilişkin iddiaları dinlenmez.
(4) Tescili zorunlu olduğu
hâlde tescil edilmemiş veya tescil edilip de ilanı zorunlu iken
ilan olunmamış bir husus, ancak bunu bildikleri veya bilmeleri
gerektiği ispat edildiği takdirde, üçüncü kişilere karşı ileri
sürülebilir.
2. Görünüşe güven
MADDE 37-
(1) Tescil kaydı ile ilan edilen durum arasında
aykırılık bulunması hâlinde, tescil edilmiş olan gerçek durumu
bildikleri ispat edilmediği sürece, üçüncü kişilerin ilan edilen
duruma güvenleri korunur.
3. Sorumluluk
MADDE 38-
(1) Tescil ve kayıt için bilerek gerçeğe aykırı beyanda
bulunanlar, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para
cezasıyla cezalandırılır. Gerçeğe aykırı tescilden dolayı zarar
görenlerin tazminat hakları saklıdır.
(2) Kayıtların 32 nci
maddenin üçüncü fıkrası hükümlerine uymadığını öğrendikleri
hâlde düzeltilmesini istemeyenler ve tescil olunan bir hususun
değişmesi, sona ermesi veya kaldırılması dolayısıyla, kaydın
değiştirilmesini veya silinmesini istemeye ya da yeniden tescili
gereken bir hususu tescil ettirmeye zorunlu olup da bunu
yapmayanlar, bu kusurları nedeniyle üçüncü kişilerin uğradıkları
zararları tazmin ile yükümlüdürler.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Ticaret Unvanı ve İşletme Adı
A) Ticaret unvanı
I - Kullanma zorunluluğu
1. Genel olarak
MADDE 39-
(1) Her tacir, ticari işletmesine ilişkin işlemleri,
ticaret unvanıyla yapmak ve işletmesiyle ilgili senetlerle diğer
belgeleri bu unvan altında imzalamak zorundadır.
(2) Tescil edilen ticaret
unvanı, ticari işletmenin görülebilecek bir yerine okunaklı bir
şekilde yazılır. Ayrıca, tacirin işletmesiyle ilgili olarak
kullandığı her türlü kâğıt ve belgede, tacirin sicil numarası,
ticaret unvanı, işletmesinin merkezi, tacir sermaye şirketi ise
taahhüt edilen ve ödenen sermaye, internet sitesinin adresi ve
numarası gösterilir. Anonim, limited ve sermayesi paylara
bölünmüş komandit şirketlerde, sırasıyla yönetim kurulu başkan
ve üyelerinin; müdürlerin ve yöneticilerin adları ile soyadları
gösterilir. Tüm bu bilgiler şirketin internet sitesinde de
yayımlanır.
2. Tescil
MADDE 40-
(1) Her tacir, ticari işletmenin açıldığı günden
itibaren onbeş gün içinde, ticari işletmesini ve seçtiği ticaret
unvanını, işletme merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline
tescil ve ilan ettirir.
(2) Her tacir kullanacağı
ticaret unvanını ve bunun altına atacağı imzayı notere
onaylattırdıktan sonra sicil müdürlüğüne verir. Tacir tüzel kişi
ise, unvanla birlikte onun adına imzaya yetkili kimselerin
imzaları da notere onaylattırılarak sicil müdürlüğüne verilir.
(3) Merkezi Türkiye’de bulunan
ticari işletmelerin şubeleri de bulundukları yerin ticaret
siciline tescil ve ilan olunur. Ticaret unvanına ve imza
örneklerine ilişkin birinci ve ikinci fıkra hükümleri bu
işletmelere de uygulanır. Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça
merkezin bağlı olduğu sicile geçirilen kayıtlar şubenin bağlı
bulunduğu sicile de tescil olunur. Ancak, bu hususta şubenin
bulunduğu yer sicil müdürlüğünün ayrı bir inceleme zorunluluğu
yoktur.
(4) Merkezleri Türkiye
dışında bulunan ticari işletmelerin Türkiye’deki şubeleri, kendi
ülkelerinin kanunlarının ticaret unvanına ilişkin hükümleri
saklı kalmak şartıyla, yerli ticari işletmeler gibi tescil
olunur. Bu şubeler için yerleşim yeri Türkiye’de bulunan tam
yetkili bir ticari mümessil atanır. Ticari işletmenin birden çok
şubesi varsa, ilk şubenin tescilinden sonra açılacak şubeler
yerli ticari işletmelerin şubeleri gibi tescil olunur.
II - Ticaret unvanının şekli
1. Gerçek kişiler
MADDE 41-
(1) Gerçek kişi olan tacirin ticaret unvanı 46 ncı
maddeye uygun olarak yapabileceği ekler ile kısaltılmadan
yazılacak adı ve soyadından oluşur.
2. Tüzel kişiler
a) Kollektif ve komandit
şirketler
MADDE 42-
(1) Kollektif şirketin ticaret unvanı, bütün
ortakların veya ortaklardan en az birinin adı ve soyadıyla
şirketi ve türünü gösterecek bir ibareyi içerir.
(2) Adi veya sermayesi
paylara bölünmüş komandit şirketlerin ticaret unvanı, komandite
ortaklardan en az birinin adı ve soyadıyla şirketi ve türünü
gösterecek bir ibareyi içerir. Bu şirketlerin ticaret
unvanlarında komanditer ortakların adları ve soyadları veya
ticaret unvanları bulunamaz.
b) Anonim, limited ve kooperatif
şirketler
MADDE 43-
(1) Anonim, limited ve kooperatif şirketler, işletme
konusu gösterilmek ve 46 ncı madde hükmü saklı kalmak şartıyla,
ticaret unvanlarını serbestçe seçebilirler.
(2) Ticaret unvanlarında,
“anonim şirket”, “limited şirket” ve “kooperatif” kelimelerinin
bulunması şarttır. Bu şirketlerin ticaret unvanında, gerçek bir
kişinin adı veya soyadı yer aldığı takdirde, şirket türünü
gösteren ibareler, baş harflerle veya başka bir şekilde kısaltma
yapılarak yazılamaz.
c) Tacir sayılan diğer tüzel
kişiler ve donatma iştiraki
MADDE 44-
(1) Ticari işletmeye sahip olan dernek, vakıf ve diğer tüzel
kişilerin ticaret unvanları, adlarıdır.
(2) Donatma iştirakinin
ticaret unvanı, ortak donatanlardan en az birinin adı ve
soyadını veya deniz ticaretinde kullanılan geminin adını içerir.
Soyadları ve gemi adı kısaltılamaz. Ticaret unvanında ayrıca
donatma iştirakini gösterecek bir ibare de bulunur.
d) Ortak hükümler
MADDE 45-
(1) Bir ticaret unvanına Türkiye’nin herhangi bir
sicil dairesinde daha önce tescil edilmiş bulunan diğer bir
unvandan ayırt edilmesi için gerekli olduğu takdirde, ek
yapılır.
3. Ekler
MADDE 46-
(1) Tacirin kimliği, işletmesinin genişliği, önemi ve
finansal durumu hakkında, üçüncü kişilerde yanlış bir görüşün
oluşmasına sebep olacak nitelikte bulunmamak, gerçeğe ve kamu
düzenine aykırı olmamak şartıyla; her ticaret unvanına,
işletmenin özelliklerini belirten veya unvanda yer alan
kişilerin kimliklerini gösteren ya da hayalî adlardan ibaret
olan ekler yapılabilir.
(2) Tek başlarına ticaret
yapan gerçek kişiler ticaret unvanlarına bir şirketin var olduğu
izlenimini uyandıracak ekler yapamazlar.
(3) “Türk”, “Türkiye”,
“Cumhuriyet” ve “Millî” kelimeleri bir ticaret unvanına ancak
Bakanlar Kurulu kararıyla konabilir.
4. Ticaret unvanının devamı
MADDE 47-
(1) Ticari işletme sahibinin veya bir ortağın ticaret
unvanında yer alan adı kanunen değişir veya yetkili makamlar
tarafından değiştirilirse unvan olduğu gibi kalabilir.
(2) Kollektif veya komandit
şirkete ya da donatma iştirakine yeni ortakların girmesi
hâlinde ticaret unvanı değiştirilmeksizin olduğu gibi kalabilir.
Bu şirketlerden birinin ticaret unvanına adı dâhil olan bir
ortağın ölümü üzerine mirasçıları onun yerine geçerek şirketin
devamını kabul eder veya şirkete girmemekle beraber bu hususta
izinlerini yazılı şekilde bildirirlerse şirket unvanı olduğu
gibi bırakılabilir. Şirketten ayrılan ortağın adı da yazılı izni
alınmak şartıyla şirket unvanında kalabilir.
5. Şubeler
MADDE 48-
(1) Her şube, kendi merkezinin ticaret unvanını, şube
olduğunu belirterek kullanmak zorundadır. Bu unvana şube ile
ilgili ekler yapılabilir.
(2) 41 ve 45 inci maddeler
şubenin ticaret unvanı hakkında da uygulanır.
(3) Merkezi yabancı ülkede
bulunan bir işletmenin Türkiye’deki şubesinin ticaret unvanında,
merkezin ve şubenin bulunduğu yerlerin ve şube olduğunun
gösterilmesi şarttır.
6. Ticaret unvanının devri
MADDE 49-
(1) Ticaret unvanı işletmeden ayrı olarak başkasına
devredilemez.
(2) Bir işletmenin devri,
aksi açıkça kabul edilmiş olmadıkça, unvanın da devri sonucunu
doğurur. Devir hâlinde devralan, unvanı aynen kullanma hakkına
sahiptir.
III - Ticaret unvanının korunması
1. İlke
MADDE 50-
(1) Usulen tescil ve ilan edilmiş olan ticaret
unvanını kullanma hakkı sadece sahibine aittir.
2. Bildirim ve ceza
MADDE 51-
(1) Bütün mahkemeler, memurlar, ticaret ve sanayi odaları,
noterler ve Türk Patent Enstitüsü görevlerini yaparlarken bir
ticaret unvanının tescil edilmediğini, kanun hükümlerine aykırı
olarak tescil edildiğini veya kullanıldığını öğrenirlerse durumu
yetkili ticaret sicili müdürüne ve Cumhuriyet savcılığına
bildirmek zorundadırlar.
(2) 39 ilâ 46 ve 48 inci
madde hükümlerini ihlal edenler ve 49 uncu maddeye aykırı olarak
ticaret unvanını devredenlerle devralan ve kullanan kimseler, 38
inci maddenin birinci fıkrasına göre cezalandırılırlar.
3. Unvanına tecavüz edilen
kimsenin hakları
MADDE 52-
(1) Ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe aykırı
biçimde bir başkası tarafından kullanılması hâlinde hak sahibi,
bunun tespitini, yasaklanmasını; haksız kullanılan ticaret
unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde
değiştirilmesini veya silinmesini, tecavüzün sonucu olan maddi
durumun ortadan kaldırılmasını, gereğinde araçların ve ilgili
malların imhasını ve zarar varsa, kusurun ağırlığına göre maddi
ve manevi tazminat isteyebilir. Maddi tazminat olarak mahkeme,
tecavüz sonucunda mütecavizin elde etmesi mümkün görülen
menfaatinin karşılığına da hükmedebilir.
(2) Mahkeme, davayı kazanan
tarafın istemi üzerine, giderleri aleyhine hüküm verilen kimseye
ait olmak üzere, kararın gazete ile yayımlanmasına da karar
verebilir.
B) İşletme adı
MADDE 53-
(1) İşletme sahibi ile ilgili olmaksızın doğrudan doğruya
işletmeyi tanıtmak ve benzer işletmelerden ayırt etmek için
kullanılan adların da sahipleri tarafından tescil ettirilmesi
gerekir. Tescil edilen işletme adları hakkında da 38, 45, 47,
50, 51 ve 52 nci maddeler uygulanır.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Haksız Rekabet
A) Genel olarak
I - Amaç ve ilke
MADDE 54-
(1) Haksız rekabete ilişkin bu Kısım hükümlerinin
amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış
rekabetin sağlanmasıdır.
(2) Rakipler arasında veya
tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen
aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı
davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır.
II - Dürüstlük kuralına
aykırı davranışlar, ticari uygulamalar
MADDE 55-
(1) Aşağıda sayılan hâller haksız rekabet hâllerinin
başlıcalarıdır:
a) Dürüstlük kuralına aykırı
reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka
aykırı davranışlar ve özellikle;
1. Başkalarını veya onların
mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya
ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici
açıklamalarla kötülemek,
2. Kendisi, ticari işletmesi,
işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri,
fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş
ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda
bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne
geçirmek,
3. Paye, diploma veya ödül almadığı
hâlde bunlara sahipmişçesine hareket ederek müstesna yeteneğe
malik bulunduğu zannını uyandırmaya çalışmak veya buna elverişli
doğru olmayan meslek adları ve sembolleri kullanmak,
4. Başkasının malları, iş ürünleri,
faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler
almak,
5. Kendisini, mallarını, iş
ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı,
yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere
onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları,
iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi
benzer yollardan öne geçirmek,
6. Seçilmiş bazı malları, iş
ürünlerini veya faaliyetleri birden çok kere tedarik fiyatının
altında satışa sunmak, bu sunumları reklamlarında özellikle
vurgulamak ve bu şekilde müşterilerini, kendisinin veya
rakiplerinin yeteneği hakkında yanıltmak; şu kadar ki, satış
fiyatının, aynı çeşit malların, iş ürünlerinin veya
faaliyetlerinin benzer hacimde alımında uygulanan tedarik
fiyatının altında olması hâlinde yanıltmanın varlığı karine
olarak kabul olunur; davalı, gerçek tedarik fiyatını ispatladığı
takdirde bu fiyat değerlendirmeye esas olur,
7. Müşteriyi ek edimlerle sunumun
gerçek değeri hakkında yanıltmak,
8. Müşterinin karar verme
özgürlüğünü özellikle saldırgan satış yöntemleri ile sınırlamak,
9. Malların, iş ürünlerinin veya
faaliyetlerin özelliklerini, miktarını, kullanım amaçlarını,
yararlarını veya tehlikelerini gizlemek ve bu şekilde müşteriyi
yanıltmak,
10. Taksitle satım sözleşmelerine
veya buna benzer hukuki işlemlere ilişkin kamuya yapılan
ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek, peşin veya toplam satış
fiyatını veya taksitle satımdan kaynaklanan ek maliyeti Türk
Lirası ve yıllık oranlar üzerinden belirtmemek,
11. Tüketici kredilerine ilişkin
kamuya yapılan ilanlarda unvanını açıkça belirtmemek veya
kredilerin net tutarlarına, toplam giderlerine, efektif yıllık
faizlerine ilişkin açık beyanlarda bulunmamak,
12. İşletmesine ilişkin faaliyetleri
çerçevesinde, taksitle satım veya tüketici kredisi sözleşmeleri
sunan veya akdeden ve bu bağlamda sözleşmenin konusu, fiyatı,
ödeme şartları, sözleşme süresi, müşterinin cayma veya fesih
hakkına veya kalan borcu vadeden önce ödeme hakkına ilişkin
eksik veya yanlış bilgiler içeren sözleşme formülleri
kullanmak.
b) Sözleşmeyi ihlale veya
sona erdirmeye yöneltmek; özellikle;
1. Müşterilerle kendisinin bizzat
sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları
sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek,
2. Üçüncü kişilerin işçilerine,
vekillerine ve diğer yardımcı kişilerine, haketmedikleri ve
onları işlerinin ifasında yükümlülüklerine aykırı davranmaya
yöneltebilecek yararlar sağlayarak veya önererek, kendisine veya
başkalarına çıkar sağlamaya çalışmak,
3. İşçileri, vekilleri veya diğer
yardımcı kişileri, işverenlerinin veya müvekkillerinin üretim ve
iş sırlarını ifşa etmeye veya ele geçirmeye yöneltmek,
4. Onunla kendisinin bu tür bir
sözleşme yapabilmesi için, taksitle satış, peşin satış veya
tüketici kredisi sözleşmesi yapmış olan alıcının veya
kredi alan kişinin, bu sözleşmeden caymasına veya peşin
satış sözleşmesi yapmış olan alıcının bu sözleşmeyi feshetmesine
yöneltmek.
c) Başkalarının iş ürünlerinden
yetkisiz yararlanma; özellikle;
1. Kendisine emanet edilmiş teklif,
hesap veya plan gibi bir iş ürününden yetkisiz yararlanmak,
2. Üçüncü kişilere ait teklif, hesap
veya plan gibi bir iş ürününden, bunların kendisine yetkisiz
olarak tevdi edilmiş veya sağlanmış olduğunun bilinmesi
gerektiği hâlde, yararlanmak,
3. Kendisinin uygun bir katkısı
olmaksızın başkasına ait pazarlanmaya hazır çalışma ürünlerini
teknik çoğaltma yöntemleriyle devralıp onlardan yararlanmak.
d) Üretim ve iş sırlarını hukuka
aykırı olarak ifşa etmek; özellikle, gizlice ve izinsiz olarak
ele geçirdiği veya başkaca hukuka aykırı bir şekilde öğrendiği
bilgileri ve üretenin iş sırlarını değerlendiren veya
başkalarına bildiren dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
e) İş şartlarına uymamak; özellikle
kanun veya sözleşmeyle, rakiplere de yüklenmiş olan veya bir
meslek dalında veya çevrede olağan olan iş şartlarına uymayanlar
dürüstlüğe aykırı davranmış olur.
f) Dürüstlük kuralına aykırı işlem
şartları kullanmak. Özellikle yanıltıcı bir şekilde diğer taraf
aleyhine;
1. Doğrudan veya yorum yoluyla
uygulanacak kanuni düzenlemeden önemli ölçüde ayrılan, veya
2. Sözleşmenin niteliğine önemli
ölçüde aykırı haklar ve borçlar dağılımını öngören, önceden
yazılmış genel işlem şartlarını kullananlar dürüstlüğe aykırı
davranmış olur.
B) Hukuki sorumluluk
I - Çeşitli davalar
MADDE 56-
(1) Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî
itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri
zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan
kimse;
a) Fiilin haksız olup olmadığının
tespitini,
b) Haksız rekabetin men’ini,
c) Haksız rekabetin sonucu olan
maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya
yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesini ve
tecavüzün önlenmesi için kaçınılmaz ise, haksız rekabetin
işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasını,
d) Kusur varsa zarar ve zıyanın
tazminini,
e) Türk Borçlar Kanununun 58 inci
maddesinde öngörülen şartların varlığında manevi tazminat
verilmesini,
isteyebilir. Davacı lehine ve (d)
bendi hükmünce tazminat olarak hâkim, haksız rekabet sonucunda
davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da
karar verebilir.
(2) Ekonomik çıkarları zarar
gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek müşteriler de
birinci fıkradaki davaları açabilirler, ancak araçların ve
malların imhasını isteyemezler.
(3) Ticaret ve sanayi
odaları, esnaf odaları, borsalar ve tüzüklerine göre üyelerinin
ekonomik menfaatlerini korumaya yetkili bulunan diğer meslekî ve
ekonomik birlikler ile tüzüklerine göre tüketicilerin ekonomik
menfaatlerini koruyan sivil toplum kuruluşlarıyla kamusal
nitelikteki kurumlar da birinci fıkranın (a), (b) ve (c)
bentlerinde yazılı davaları açabilirler.
(4) Bir kimse aleyhine
birinci fıkranın (b) ve (c) bentleri gereğince verilmiş olan
hüküm, haksız rekabete konu malları, doğrudan veya dolaylı bir
şekilde ondan ticari amaçla elde etmiş olan kişiler hakkında da
icra olunur.
II - Çalıştıranın sorumluluğu
MADDE 57-
(1) Haksız rekabet fiili, hizmetlerini veya işlerini
gördükleri sırada çalışanlar veya işçiler tarafından işlenmiş
olursa, 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c)
bentlerinde yazılı davalar, çalıştıranlara karşı da açılabilir.
(2) 56 ncı maddenin birinci
fıkrasının (d) ve (e) bentlerinde yazılı davalar hakkında Türk
Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.
III - Basın, yayın, iletişim ve
bilişim kuruluşlarının sorumluluğu
MADDE 58-
(1) Haksız rekabet, her türlü basın, yayın, iletişim
ve bilişim işletmeleriyle, ileride gerçekleşecek teknik
gelişmeler sonucunda faaliyete geçecek kuruluşlar aracılığıyla
işlenmişse, 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c)
bentlerinde yazılı davalar, ancak, basında yayımlanan şeyin,
programın; ekranda, bilişim aracında veya benzeri ortamlarda
görüntülenenin; ses olarak yayımlananın veya herhangi bir
şekilde iletilenin sahipleri ile ilan veren kişiler aleyhine
açılabilir; ancak;
a) Yazılı basında yayımlanan şey,
program, içerik, görüntü, ses veya ileti, bunların sahiplerinin
veya ilan verenin haberi olmaksızın ya da onayına aykırı olarak
yayımlanmışsa,
b) Yazılı basında yayımlanan şeyin,
programın, görüntünün, ses veya iletinin sahibinin veya ilan
verenin kim olduğunun bildirilmesinden kaçınılırsa,
c) Başka sebepler dolayısıyla yazılı
basında yayımlanan şeyin, programın, görüntünün, sesin, iletinin
sahibinin veya ilan verenin meydana çıkarılması veya bunlara
karşı bir Türk mahkemesinde dava açılması mümkün olmazsa,
yukarıda anılan davalar, yazı işleri
müdürü, genel yayın yönetmeni, program yapımcısı, görüntüyü,
sesi, iletiyi, yayın, iletişim ve bilişim aracına koyan veya
koyduran kişi ve ilan servisi şefi; bunlar gösterilemiyorsa,
işletme veya kuruluş sahibi aleyhine açılabilir.
(2) Birinci fıkrada öngörülen
hâller dışında, aynı fıkrada sayılan kişilerden birinin kusuru
hâlinde sıraya bakılmaksızın dava açılabilir.
(3) 56 ncı maddenin birinci
fıkrasının (d) ve (e) bentlerinde yazılı davalarda Türk Borçlar
Kanunu hükümleri uygulanır.
(4) Haksız rekabet fiilinin
iletimini başlatmamış, iletimin alıcısını veya fiili oluşturan
içeriği seçmemiş veya fiili gerçekleştirecek şekilde
değiştirmemişse, bu maddenin birinci fıkrasındaki davalar
hizmet sağlayıcısı aleyhine açılamaz; tedbir kararı verilemez.
Mahkeme haksız rekabet eyleminin olumsuz sonuçlarının kapsamlı
veya vereceği zararın büyük olacağı durumlarda ilgili hizmet
sağlayıcısını da dinleyerek, haksız rekabet fiilinin sona
erdirilmesini veya önlenmesine ilişkin tedbir kararını hizmet
sağlayıcı aleyhine de verebilir veya içeriğin geçici olarak
kaldırılması dâhil somut olaya uyan uygulanabilir başka
tedbirler alabilir.
IV - Kararın ilanı
MADDE 59-
(1) Mahkeme, davayı kazanan tarafın istemiyle, gideri
haksız çıkan taraftan alınmak üzere, hükmün kesinleşmesinden
sonra ilan edilmesine de karar verebilir. İlanın şeklini ve
kapsamını mahkeme belirler.
V - Zamanaşımı
MADDE 60-
(1) 56 ncı maddede yazılı davalar, davaya hakkı olan tarafın
bu hakların doğumunu öğrendiği günden itibaren bir yıl ve her
hâlde bunların doğumundan itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına
uğrar. Şu kadar ki, haksız rekabet fiili aynı zamanda 26/9/2004
tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu gereğince daha uzun dava
zamanaşımı süresine tabi olan cezayı gerektiren bir fiil
niteliğinde ise, bu süre hukuk davaları için de geçerli olur.
VI - İhtiyati tedbirler
MADDE 61-
(1) Dava açma hakkını haiz bulunan kimsenin talebi üzerine
mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56 ncı maddenin
birinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde öngörüldüğü gibi
haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan
kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya
yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanununun ihtiyati tedbir hakkındaki
hükümlerine göre karar verebilir.
(2) Ayrıca, hak
sahibinin yetkilerine tecavüz oluşturması hâlinde cezayı
gerektiren haksız rekabet konusu mallara, ithalat veya ihracat
sırasında hak sahibinin talebi üzerine, gümrük idareleri
tarafından ihtiyati tedbir niteliğinde el konulabilir.
(3) El koyma ile ilgili
uygulama bu konudaki mevzuata tabidir.
(4) Gümrük idarelerindeki
tedbir veya el koyma kararının tebliğinden itibaren on gün
içinde, esas hakkında ilgili mahkemede dava açılmaz veya
mahkemeden tedbir niteliğinde karar alınmazsa idarenin el koyma
kararı ortadan kalkar.
C) Ceza sorumluluğu
I - Cezayı gerektiren fiiller
MADDE 62-
(1) a) 55 inci maddede yazılı haksız rekabet
fiillerinden birini kasten işleyenler,
b) Kendi icap ve tekliflerinin
rakiplerininkine tercih edilmesi için kişisel durumu, ürünleri,
iş ürünleri, ticari faaliyeti ve işleri hakkında kasten yanlış
veya yanıltıcı bilgi verenler,
c) Çalışanları, vekilleri veya diğer
yardımcı kimseleri, çalıştıranın veya müvekkillerinin üretim
veya ticaret sırlarını ele geçirmelerini sağlamak için
aldatanlar,
d) Çalıştıranlar veya
müvekkillerden, işçilerinin veya çalışanlarının ya da
vekillerinin, işlerini gördükleri sırada cezayı gerektiren bir
haksız rekabet fiilini işlediklerini öğrenip de bu fiili
önlemeyenler veya gerçeğe aykırı beyanları düzeltmeyenler,
fiil daha ağır cezayı gerektiren
başka bir suç oluşturmadığı takdirde, 56 ncı madde gereğince
hukuk davasını açma hakkını haiz bulunanlardan birinin şikâyeti
üzerine, her bir bent kapsamına giren fiiller dolayısıyla iki
yıla kadar hapis veya adli para cezasıyla cezalandırılırlar.
II - Tüzel kişilerin cezai
sorumluluğu
MADDE 63-
(1) Tüzel kişilerin işlerini görmeleri sırasında bir haksız
rekabet fiili işlenirse 62 nci madde hükmü, tüzel kişi adına
hareket eden veya etmesi gerekmiş olan organın üyeleri veya
ortakları hakkında uygulanır. Haksız rekabet fiilinin bir tüzel
kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, tüzel kişi
hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine de karar
verilebilir.
BEŞİNCİ KISIM
Ticari Defterler
A) Defter tutma ve envanter
I - Defter tutma yükümlülüğü
MADDE 64-
(1) Her tacir, ticari defterleri tutmak ve
defterlerinde, ticari işlemleriyle malvarlığı durumunu, Türkiye
Muhasebe Standartlarına ve 88 inci madde hükümleri başta olmak
üzere bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya
koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir
süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve
finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur.
İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden
izlenebilmelidir.
(2) Tacir, işletmesiyle
ilgili olarak gönderilmiş bulunan her türlü belgenin, fotokopi,
karbonlu kopya, mikrofiş, bilgisayar kaydı veya benzer şekildeki
bir kopyasını, yazılı, görsel veya elektronik ortamda saklamakla
yükümlüdür.
(3) Ticari defterler, açılış
ve kapanışlarında noter tarafından onaylanır. Kapanış onayları,
izleyen faaliyet döneminin altıncı ayının sonuna kadar yapılır.
Şirketlerin kuruluşunda defterlerin açılışı ticaret sicili
müdürlükleri tarafından da onaylanabilir. Açılış onayının noter
tarafından yapıldığı hâllerde noter, ticaret sicili
tasdiknamesini aramak zorundadır. Türkiye Muhasebe
Standartlarına göre elektronik ortamda veya dosyalama suretiyle
tutulan defterlerin açılış ve kapanış onaylarının şekli ve
esasları ile bu defterlerin nasıl tutulacağı Sanayi ve Ticaret
Bakanlığınca bir tebliğle belirlenir.
(4) Pay defteri, yönetim
kurulu karar defteri ve genel kurul toplantı ve müzakere defteri
gibi işletmenin muhasebesiyle ilgili olmayan defterler de ticari
defterlerdir.
(5) Yevmiye, defteri kebir ve
envanter defteri dışında tutulacak defterler Türkiye Muhasebe
Standartları Kurulu tarafından bir tebliğ ile belirlenir.
II - Defterlerin tutulması
MADDE 65-
(1) Defterler ve gerekli diğer kayıtlar Türkçe
tutulur. Kısaltmalar, rakamlar, harfler ve semboller
kullanıldığı takdirde bunların anlamları açıkça belirtilmelidir.
(2) Defterlere yazımlar ve
diğer gerekli kayıtlar, eksiksiz, doğru, zamanında ve düzenli
olarak yapılır.
(3) Bir yazım veya kayıt,
önceki içeriği belirlenemeyecek şekilde çizilemez ve
değiştirilemez. Kayıt sırasında mı yoksa daha sonra mı yapıldığı
anlaşılmayan değiştirmeler yasaktır.
(4) Defterler ve gerekli
diğer kayıtlar, olgu ve işlemleri saptayan belgelerin
dosyalanması şeklinde veya veri taşıyıcıları aracılığıyla
tutulabilir; şu şartla ki, muhasebenin bu tutuluş biçimleri ve
bu konuda uygulanan yöntemler Türkiye Muhasebe Standartlarına
uygun olmalıdır. Defterlerin ve gerekli diğer kayıtların
elektronik ortamda tutulması durumunda, bilgilerin saklanma
süresince bunlara ulaşılmasının ve bu süre içinde bunların her
zaman kolaylıkla okunmasının temin edilmiş olması şarttır.
Elektronik ortamda tutulma hâlinde birinci ilâ üçüncü fıkra
hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.
III - Envanter
MADDE 66-
(1) Her tacir, ticari işletmesinin açılışında,
taşınmazlarını, alacaklarını, borçlarını, nakit parasının
tutarını ve diğer varlıklarını eksiksiz ve doğru bir şekilde
gösteren ve varlıkları ile borçlarının değerlerini teker teker
belirten bir envanter çıkarır.
(2) Tacir açılıştan sonra her
faaliyet döneminin sonunda da böyle bir envanter düzenler.
Faaliyet dönemi veya başka bir kanuni terimle hesap yılı oniki
ayı geçemez. Envanter, düzenli bir işletme faaliyetinin akışına
uygun düşen süre içinde çıkarılır.
(3) Maddi duran malvarlığına
dâhil varlıklarla, ham ve yardımcı maddeler ve işletme
malzemeleri düzenli olarak ikame ediliyor ve toplam değerleri
işletme için ikinci derecede önem taşıyorsa, değişmeyen
miktar ve değerle envantere alınırlar; şu şartla ki,
bunların mevcutları miktar, değer ve bileşim olarak sadece küçük
değişikliklere uğramış olsunlar. Ancak, kural olarak üç yılda
bir fiziksel sayım yapılması zorunludur.
(4) Aynı türdeki stok
malvarlığı kalemleri, diğer aynı nitelikteki veya yaklaşık aynı
değerdeki taşınabilir malvarlığı unsurları ve borçlar ayrı ayrı
gruplar hâlinde toplanabilir ve ortalama ağırlıklı değer ile
envantere konulabilir.
IV
- Envanteri kolaylaştırıcı yöntemler
MADDE 67-
(1) Envanter çıkarılırken, malvarlığı mevcudu, sondaj
yöntemine göre ve genel kabul gören matematiksel-istatistiksel
yöntemler yardımı ile çeşit, miktar ve değer olarak belirlenir.
Kullanılan yöntem, Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun
olmalıdır. Bu şekilde düzenlenen envanterin vardığı sonuçlar,
fiziksel sayım yapılmış olsaydı elde edilecek olan envanterin
sonuçlarına eş düşmelidir.
(2) Bir faaliyet döneminin
kapanış envanteri düzenlenmesinde Türkiye Muhasebe
Standartlarına uygun başka bir yöntemin uygulanması suretiyle,
cins, miktar ve değer olarak malvarlığı mevcudunun güvenle
tespiti sağlanabiliyorsa fizikî envanter gerekli değildir.
(3) Faaliyet döneminin
kapanışında, fizikî sayım veya ikinci fıkraya göre izin verilen
diğer bir usul kullanılarak malvarlığı kalemlerinin cins, miktar
ve değerine göre faaliyet döneminin kapanışından önceki üç veya
sonraki iki ay içinde bulunan bir gün itibarıyla düzenlenmiş
özel bir envanterde gösterilmişse, ayrıca bu özel envantere
dayalı olarak ve Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun bir
şekilde ileriye dönük tahmin yöntemiyle, faaliyet döneminin
sonunda mevcut varlıkların o faaliyet döneminin sonu itibarıyla
değerlemesi doğru yapılıyorsa, varlıklara ilişkin envanterin
yapılmasına gerek yoktur.
B) Açılış bilançosu, yılsonu
finansal tabloları
I - Genel hükümler
1. Düzenleme yükümü
MADDE 68-
(1) Tacir, ticari faaliyetinin başında ve her faaliyet
döneminin sonunda, varlık ve borçlarının tutarlarının ilişkisini
gösteren finansal tabloyu (sırasıyla açılış bilançosunu ve
yıllık bilançoyu) çıkarmak zorundadır. Açılış bilançosunda,
yılsonu finansal tablolarının, yılsonu bilançosuna ilişkin
hükümleri uygulanır.
(2) Tacir, gelir tablosunu
hazırlar.
(3) Bilanço ile gelir
tablosu, yılsonu finansal tablolarını oluşturur. 514 üncü madde
ile Türkiye Muhasebe Standartlarının bu konudaki hükümleri
saklıdır.
2. Düzenlemeye ilişkin ilkeler
MADDE 69-
(1) Yılsonu finansal tablolar;
a) Türkiye Muhasebe Standartlarına
uyularak düzenlenmeli,
b) Açık ve anlaşılır olmalı,
c) Düzenli bir işletme faaliyeti
akışının gerekli kıldığı süre içinde çıkarılmalıdır.
3. Dil ve para birimi
MADDE 70-
(1) Yılsonu finansal tabloları Türkçe ve Türk Lirası ile
düzenlenir. Bu konudaki diğer kanunlarda yer alan istisnalar
saklıdır.
4. İmza
MADDE 71-
(1) Finansal tablolar, tacir tarafından tarih
atılarak imzalanır.
II - Kalemlere ilişkin ilkeler
1. Tamlık ve mahsup yasağı
MADDE 72-
(1) Aksine kanuni hükümler ve Türkiye Muhasebe Standartları
saklı kalmak kaydıyla, finansal tabloların, ticari işletmenin
tüm varlıklarını, borçlarını, peşin ödenen giderler ile peşin
tahsil edilen gelirleri, teknik terimle dönem ayırıcı hesapları,
bütün gelir ve giderleri doğru şekilde değerlendirilmiş olarak
göstermesi zorunludur. Mülkiyeti saklı tutulması kaydıyla
iktisap edilen ve işletmenin kendisinin veya üçüncü kişilerin
borçları için rehnolunan ya da başka bir şekilde teminata
verilen malvarlığı unsurları, teminat verenin bilançosunda
gösterilir. Nakdî tevdilerin söz konusu olduğu hâllerde, bunlar
teminat alanın bilançosunda yer alır. Finansal kiralamaya
ilişkin hükümler saklıdır.
(2) Aktif kalemler pasif
kalemlerle, giderler gelirlerle, taşınmazlara ilişkin haklar,
bunlarla ilgili yüklerle mahsup edilemez.
2. Bilançonun içeriği
MADDE 73-
(1) Türkiye Muhasebe Standartlarında aksi
öngörülmemişse bilançoda, duran ve dönen varlıklar, özkaynaklar,
borçlar ve dönem ayırıcı hesaplar ayrı kalemler olarak
gösterilir ve yeterli ayrıntıya inilerek şemalandırılır.
(2) Duran varlıklar içinde
işletmeye devamlı surette tahsis edilmiş bulunan varlıklar yer
alır.
3. Aktifleştirme yasağı
MADDE 74-
(1) Türkiye Muhasebe Standartlarında aksi öngörülmemişse,
işletmenin kuruluşu ve özkaynak sağlanması amacıyla yapılan
harcamalar için bilançoya aktif kalem konulamaz.
(2) Bedelsiz olarak elde edilmiş,
maddi olmayan duran varlıklar için bilançonun aktifine kalem
konulamaz; meğerki, Türkiye Muhasebe Standartlarında aksi
öngörülmüş olsun.
(3) Sigorta sözleşmelerinin
yapılması için gerekli olan giderler aktifleştirilemez; meğerki,
Türkiye Muhasebe Standartlarında aksi öngörülmüş olsun.
4. Karşılıklar
MADDE 75-
(1) Gerçekleşmesi şüpheli yükümlülük ve askıdaki işlemlerden
doğabilecek muhtemel kayıplar için Türkiye Muhasebe
Standartlarında öngörülen kurallara göre karşılık ayrılır.
5. Dönem ayırıcı hesaplar
MADDE 76-
(1) Bilanço gününden sonraki belirli bir süre içinde
giderleşecek olan harcamalar ile gelir unsuru oluşturacak
tahsilatlar hakkında Türkiye Muhasebe Standartları uygulanır.
6. Sorumluluk ilişkileri
MADDE 77-
(1) Bono düzenlenmesi ile poliçe ve çek
düzenlenmesinden, devrinden, poliçenin kabulünden,
kefaletlerden, avalden, garanti sözleşmelerinden, akreditif
teyitlerinden, üçüncü kişilerin borçları için verilen
teminatlardan, üçüncü kişiler lehine taahhütlerden doğan
sorumluluklar ile Türkiye Muhasebe Standartlarında öngörülen
diğer sorumluluklar pasifte gösterilmemişlerse, bilançonun
altında veya ekte Türkiye Muhasebe Standartlarına göre
açıklanır. Rücudan doğan alacaklar ve borçlar ile ilgili
sorumluluk ilişkileri de ekte belirtilir.
III - Değerleme ilkeleri
1. Genel değerleme ilkeleri
MADDE 78-
(1) Finansal tablolarında yer alan varlıklar ile borçlarla
ilgili olarak, aşağıdakilerle sınırlı olmamak ve Türkiye
Muhasebe Standartlarında öngörülen ilkeler de dikkate alınmak
üzere şu değerleme ilkeleri geçerlidir:
a) Bir önceki dönemin kapanış
bilançosundaki değerler ile faaliyet döneminin açılış
bilançosundaki değerler birbirinin aynı olmalıdır.
b) Fiilî veya hukuki duruma aykırı
olmadıkça, değerlemelerde işletme faaliyetinin sürekliliğinden
hareket edilir.
c) Bilanço kapanış gününde,
varlıklar ve borçlar teker teker değerlendirilir.
d) Değerleme ihtiyatla yapılmalıdır;
özellikle de bilanço gününe kadar doğmuş bulunan bütün muhtemel
riskler ve zararlar, bunlar bilanço günü ile yılsonu finansal
tablolarının düzenlenme tarihi arasında öğrenilmiş olsalar bile,
dikkate alınır; kazançlar bilanço günü itibarıyla
gerçekleşmişlerse hesaba katılır. Değerlemeye ilişkin olumlu ve
olumsuz farkların dönem sonuçlarıyla ilişkilendirilmesinde
Türkiye Muhasebe Standartlarındaki esaslara uyulur.
e) Faaliyet yılının gider ve
gelirleri, ödeme ve tahsilat tarihlerine bakılmaksızın yılsonu
finansal tablolarına alınırlar.
f) Önceki yılsonu finansal
tablolarında uygulanmış bulunan yöntemler korunur.
(2) Standartlarda öngörülen
hâllerde ve istisnai durumlarda birinci fıkradaki ilkelerden
ayrılınabilir.
2. Varlıklar ile borçların
değerleme ölçüleri
MADDE 79-
(1) Duran ve dönen varlıklar Türkiye Muhasebe Standartları
uyarınca bu standartlarda gösterilen ölçülere göre değerlenir.
Borçlar ve diğer kalemler için de aynı standartlar uygulanır.
3. İktisap ve üretim değerleri
MADDE 80-
(1) Değerlemede uygulanacak değerlerin belirlenmesi,
tanımları, kapsamları, uygulanacak kalemlerin gösterilmesi ve
değişiklikler Türkiye Muhasebe Standartlarına tabidir.
4. Değerlemeyi basitleştirici
yöntemler
MADDE 81-
(1) Şartların gerçekleşmesi hâlinde Türkiye Muhasebe
Standartlarında öngörülen değerlemeyi basitleştirici yöntemler
uygulanır.
C) Saklama ve ibraz
I - Belgelerin saklanması,
saklama süresi
MADDE 82-
(1) Her tacir;
a) Ticari defterlerini,
envanterleri, açılış bilançolarını, ara bilançolarını, finansal
tablolarını, yıllık faaliyet raporlarını, topluluk finansal
tablolarını ve yıllık faaliyet raporlarını ve bu belgelerin
anlaşılabilirliğini kolaylaştıracak çalışma talimatları ile
diğer organizasyon belgelerini,
b) Alınan ticari mektupları,
c) Gönderilen ticari mektupların
suretlerini,
d) 64 üncü maddenin birinci
fıkrasına göre yapılan kayıtların dayandığı
belgeleri,
sınıflandırılmış bir şekilde
saklamakla yükümlüdür.
(2) Ticari mektuplar, bir
ticari işe ilişkin tüm yazışmalardır.
(3) Açılış ve ara
bilançoları, finansal tablolar ve topluluk finansal tabloları
hariç olmak üzere, birinci fıkrada sayılan belgeler, Türkiye
Muhasebe Standartlarına da uygun olmak kaydıyla, görüntü veya
veri taşıyıcılarda saklanabilirler; şu şartla ki;
a) Okunur hâle getirildiklerinde,
alınmış bulunan ticari mektuplar ve defter dayanaklarıyla görsel
ve diğer belgelerle içerik olarak örtüşsünler;
b) Saklama süresi boyunca kayıtlara
her an ulaşılabilsin ve uygun bir süre içinde kayıtlar
okunabilir hâle getirilebiliyor olsun.
(4) Kayıtlar 65 inci maddenin
dördüncü fıkrasının ikinci cümlesi uyarınca elektronik ortama
alınıyor ise, bilgiler; bilgisayar yerine basılı olarak da
saklanabilir. Bu tür yazdırılmış bilgiler birinci cümleye göre
de saklanabilir.
(5) Birinci fıkranın (a) ilâ
(d) bentlerinde öngörülen belgeler on yıl saklanır.
(6) Saklama süresi, ticari
defterlere son kaydın yapıldığı, envanterin çıkarıldığı, ara
bilançonun düzenlendiği, yılsonu finansal tablolarının
hazırlandığı ve konsolide finansal tabloların hazırlandığı,
ticari yazışmaların yapıldığı veya muhasebe belgelerinin
oluştuğu takvim yılının bitişiyle başlar.
(7) Bir tacirin saklamakla
yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya
yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni
saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği
tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu
yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini
isteyebilir. Bu dava hasımsız açılır. Mahkeme gerekli gördüğü
delillerin toplanmasını da emredebilir.
(8) Gerçek kişi olan tacirin
ölümü hâlinde mirasçıları ve ticareti terk etmesi hâlinde
kendisi defter ve kâğıtları birinci fıkra gereğince saklamakla
yükümlüdür. Mirasın resmî tasfiyesi hâlinde veya tüzel kişi sona
ermişse defter ve kâğıtlar birinci fıkra gereğince on yıl
süreyle sulh mahkemesi tarafından saklanır.
II - Hukuki uyuşmazlıklarda ibraz
MADDE 83-
(1) Ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya
tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin
ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar
verebilir.
(2) Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanununun, yargılamayı gerektiren davalarda hazırlık işlemlerine
ilişkin hükümleriyle senetlerin ibrazı zorunluluğuna dair olan
hükümleri ticari işlerde de uygulanır.
III - Uyuşmazlıklarda suret
alınması
MADDE 84-
(1) Bir hukuki uyuşmazlıkta ticari defterler ibraz
edilmişse, defterlerin uyuşmazlıkla ilgili kısımları tarafların
katılımı ile incelenir. Gerekli görülürse, defterlerin ilgili
yapraklarından suret alınır. Defterlerin geri kalan içerikleri,
onların Türkiye Muhasebe Standartlarına uygunluklarının
denetimi için gerekliyse mahkemeye açıklanır.
IV - Defterlerin tümüyle
incelenmesi
MADDE 85-
(1) Malvarlığı hukukuna ilişkin olan, özellikle de mirasa,
mal ortaklığına ve şirket tasfiyesine ilişkin uyuşmazlıklarda,
mahkeme, ticari defterlerin teslimine ve bütün içeriklerinin
incelenmesine karar verebilir.
V - Görüntü ve veri taşıyıcılara
aktarılmış belgelerin ibrazı
MADDE 86-
(1) Saklanması zorunlu olan belgeleri, sadece
görüntü veya başkaca bir veri taşıyıcısı aracılığıyla ibraz
edebilen kimse, giderleri kendisine ait olmak üzere, o
belgelerin okunabilmesi için gerekli olan yardımcı araçları
kullanıma hazır bulundurmakla yükümlüdür; icap ettiği takdirde
belgeleri, giderleri kendisine ait olmak üzere bastırmalı ve
yardımcı araçlara ihtiyaç duyulmadan okunabilen kopyalarını
sunabilmelidir.
VI - Ticarete yeni başlayanlar
için uygulama
MADDE 87-
(1) İşletmesini ticaret siciline tescil ettirmekle
yükümlü olan işletme sahipleri için bu Kısım hükümleri, ticaret
siciline tescil ettirme yükümlülüğünün doğduğu andan itibaren
geçerlidir.
VII -Türkiye Muhasebe
Standartları Kurulunun yetkisi
MADDE 88-
(1) 64 ilâ 88 inci madde hükümlerine tabi gerçek ve tüzel
kişiler gerek ticari defterlerini tutarken, gerek münferit ve
konsolide finansal tablolarını düzenlerken, Türkiye Muhasebe
Standartları Kurulu tarafından yayımlanan, Türkiye Muhasebe
Standartlarına, kavramsal çerçevede yer alan muhasebe ilkelerine
ve bunların ayrılmaz parçası olan yorumlara aynen uymak ve
bunları uygulamak zorundadırlar. 514 ilâ 528 inci maddeler ile
Kanunun ilgili diğer hükümleri saklıdır.
(2) Bu düzenlemeler,
uygulamada birliği sağlamak ve finansal tablolara milletlerarası
pazarlarda geçerlilik kazandırmak amacıyla, Uluslararası
Finansal Raporlama Standartlarına tam uyumlu olacak şekilde,
yalnız Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu tarafından
belirlenir ve yayımlanır.
(3) Türkiye Muhasebe
Standartları Kurulunca, değişik ölçütteki işletmeler ve
sektörler için, Uluslararası Finansal Raporlama Standartları
tarafından farklı düzenlemelere izin verildiği hâllerde özel ve
istisnai standartlar konulabilir; bunları uygulayanlar, söz
konusu durumu finansal tablo dipnotlarında açıklarlar.
(4) Kanunlarla, belirli
alanları düzenlemek ve denetlemek üzere kurulmuş bulunan kurum
ve kurullar, Türkiye Muhasebe Standartlarına uygun olmak ve
Türkiye Muhasebe Standartları Kurulunun onayını almak şartıyla,
kendi alanları için geçerli olacak standartlar ile ilgili olarak
ayrıntıya ilişkin, sınırlı düzenlemeleri yapabilirler.
(5) Türkiye Muhasebe Standartlarında
hüküm bulunmayan hâllerde, ilgili oldukları alan dikkate
alınarak, dördüncü fıkrada belirtilen ayrıntıya ilişkin
düzenleme, ilgili düzenlemede de hüküm bulunmadığı takdirde
milletlerarası uygulamada genel kabul gören muhasebe ilkeleri
uygulanır.
ALTINCI KISIM
Cari Hesap
A) Tanım ve şekil
MADDE 89-
(1) İki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden
doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten
karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç
şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan
tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşme cari hesap
sözleşmesidir.
(2) Bu sözleşme yazılı
yapılmadıkça geçerli olmaz.
B) Hükümleri
I - Genel olarak
MADDE 90-
(1) Türk Borçlar Kanununun 134 üncü maddesiyle
143 üncü maddesinin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak üzere
cari hesap sözleşmesinin hükümleri şunlardır:
a) Aksi kararlaştırılmadıkça, cari
hesaba alacak veya borç kaydedilmesi, tarafların, alacağı veya
borcu doğuran sözleşme veya işleme ilişkin dava ve savunma
haklarını düşürmez. Sözleşme veya işlem iptal edilirse bunlardan
kaynaklanan kalemler hesaptan çıkarılır.
b) Cari hesap sözleşmesinin
yapılmasından önce doğmuş bulunan bir alacak, tarafların
onayıyla cari hesaba kaydedilirse, aksi kararlaştırılmamışsa bu
alacak yenilenmiş olmaz.
c) Bir ticari senedin cari hesaba
kaydı, bedelinin alınmış olması hâlinde geçerli olmak şartıyla
yapılmış sayılır.
d) Her hesap devresi sonunda alacak
ve borcu oluşturan tutarlar birbirinden çıkarıldıktan sonra
tanınan veya hükmen belirlenen bakiye, yeni hesap devresine ait
bir kalem olmak üzere hesaba geçirilir; sözleşme sona ermiş veya
artan tutar haczedilmiş ise onun ödenmesi gerekir.
e) Cari hesabın alacak sütununa
yazılan tutarlar için, sözleşme veya ticari teamüller gereğince,
kaydolundukları tarihten itibaren faiz işler.
II - Özel durumlar
1. Ticari senetler
MADDE 91-
(1) 90 ıncı maddede öngörüldüğü şekilde cari hesaba yazılan
ancak bedeli alınamayan ticari senet sahibine geri verilerek,
cari hesaptan kaydı silinir.
2. Ücret ve giderler
MADDE 92-
(1) Taraflar arasında cari hesap sözleşmesinin bulunması,
komisyon sözleşmesinden kaynaklanan ücretin ve her türlü giderin
istenmesine engel oluşturmaz.
3. Hesap dışında kalan alacaklar
MADDE 93-
(1) Takas edilemeyen alacaklarla, belirli bir amaca
harcanmak veya ayrıca emre hazır tutulmak üzere teslim olunan
para ve mallardan doğan alacaklar cari hesaba geçirilemez.
III - Bakiye
1. Belirlenmesi
MADDE 94-
(1) Sözleşme veya ticari teamül uyarınca, belirli hesap
devreleri sonunda devre hesabı kapatılır ve alacak ile borç
kalemleri arasındaki fark belirlenir.
(2) Hesap devresi hakkında
sözleşme veya ticari teamül yoksa, her takvim yılının son günü
taraflarca hesabın kapatılması günü olarak kabul edilmiş
sayılır. Saptanan artan tutarı gösteren cetveli alan taraf,
aldığı tarihten itibaren bir ay içinde, noter aracılığıyla,
taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza
içeren bir yazıyla itirazda bulunmamışsa, bakiyeyi kabul etmiş
sayılır.
2. Faiz
MADDE 95-
(1) 8 inci maddedeki şartların varlığı hâlinde, alacak ile borç
kalemlerinin birbirinden çıkarılması sonucunda bulunan bakiyeye,
belirlenip hesaba kaydedildiği tarihten itibaren faiz işler;
bileşik faize yol açabilecek uygulama yapılamaz; bu hükme aykırı
sözleşme öngörülemez.
3. Bileşik faiz ve sözleşme ile
belirlenebilecek hükümler
MADDE 96-
(1) Taraflar, üç aydan aşağı olmamak şartıyla, diledikleri
andan başlamak üzere faizlerin ana paraya eklenmesini
kararlaştırabilecekleri gibi hesap devreleri ile faiz ve
komisyon miktarlarını da sözleşme ile belirleyebilirler.
(2) 8 inci maddenin ikinci ve üçüncü
fıkra hükümleri saklıdır.
IV - Bütünlük ilkesi
MADDE 97-
(1) Cari hesaba geçirilen alacak ve borç kalemleri ayrılmaz
bir bütün oluşturur. Cari hesabın kesilmesinden önce taraflardan
hiçbiri, alacaklı veya borçlu sayılamaz. Tarafların hukuki
durumunu ancak sözleşmenin sonundaki hesabın kesilmesi belirler.
C) Cari hesabın sona ermesi
I - Genel olarak
MADDE 98-
(1) Cari hesap sözleşmesi;
a) Kararlaştırılan sürenin sona
ermesi,
b) Bir süre kararlaştırılmadığı
takdirde taraflardan birinin fesih ihbarında bulunması,
c) Taraflardan birinin iflas etmesi,
hâllerinde sona erer.
II - Ölüm ve kısıtlılık hâlleri
MADDE 99-
(1) Sözleşme süreli olup da taraflardan biri bu süre içinde
ölür veya kısıtlanırsa her iki taraf ve kanuni temsilcileriyle
halefleri on gün önceden haber vermek şartıyla cari hesap
sözleşmesini feshedebilir. Ancak, artan tutarın ödenmesi,
hesabın 94 üncü maddeye göre kapatılması gereken tarihte
istenebilir.
D) Bakiyenin haczi
MADDE 100-
(1) Taraflardan birinin alacaklısının ona ait artan tutarı
haczettirdiği gün hesap kapatılarak artan tutar saptanır.
(2) Bu hâlde, borcundan
dolayı haciz tebliğ edilen taraf, onbeş gün içinde haczi
kaldırtmazsa, diğer taraf sözleşmeyi feshedebilir; etmezse haciz
ettiren kimsenin durumu cari hesaba yeni kalemler geçirilmek
suretiyle ağırlaştırılamaz. Meğerki, hesaba geçirilen kalemler
haciz tarihinden önce doğmuş bulunan hukuki bir ilişkiden
kaynaklansın.
(3) Haciz ettiren alacaklı
bakiyeden, kendi alacağını karşılayan kısmının ödenmesini ancak
hesabın 94 üncü maddeye göre kapatılması gereken anda
isteyebilir.
E) Zamanaşımı
MADDE 101-
(1) Cari hesabın tasfiyesine, kabul edilen veya mahkeme
kararıyla saptanan artan tutara ya da faiz alacaklarına, hesap
hata ve yanılmalarına, cari hesabın dışında tutulması gereken
veya haksız olarak cari hesaba geçirilmiş olan kalemlere veya
tekrarlanan kayıtlara ilişkin bulunan davalar, cari hesap
sözleşmesinin sona ermesinden itibaren beş yıl geçmekle
zamanaşımına uğrarlar.
YEDİNCİ KISIM
Acentelik
A) Genel olarak
I - Tanımı
MADDE 102-
(1) Ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya
işletmenin çalışanı gibi işletmeye bağlı bir hukuki konuma sahip
olmaksızın, bir sözleşmeye dayanarak, belirli bir yer veya bölge
içinde sürekli olarak ticari bir işletmeyi ilgilendiren
sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o tacir adına yapmayı
meslek edinen kimseye acente denir.
(2) Bu Kısımda hüküm
bulunmayan hâllerde aracılık eden acentelere Türk Borçlar
Kanununun simsarlık sözleşmesi hükümleri, sözleşme yapan
acentelere komisyon hükümleri ve bunlarda da hüküm bulunmayan
hâllerde vekâlet hükümleri uygulanır.
(3) Taşıma, deniz ticareti,
sigorta, turizm gibi alanlara ilişkin özel düzenlemeler
saklıdır.
II - Uygulama alanı
MADDE 103-
(1) Özel kanunlardaki hükümler saklı olmak üzere, bu
Kısım hükümleri şunlar hakkında da uygulanır:
a) Sözleşmeleri yerli veya yabancı
bir tacir hesabına ve kendi adına yapmaya sürekli olarak yetkili
bulunanlar.
b) Türkiye Cumhuriyeti içinde merkez
veya şubesi bulunmayan yabancı tacirler ad ve hesabına ülke
içinde işlemlerde bulunanlar.
III - İnhisar
MADDE 104-
(1) Yazılı olarak aksi kararlaştırılmadıkça, müvekkil, aynı
zamanda ve aynı yer veya bölge içinde aynı ticaret dalı ile
ilgili olarak birden fazla acente atayamayacağı gibi, acente de
aynı yer veya bölgede, birbirleriyle rekabette bulunan birden
çok ticari işletme hesabına acentelik yapamaz.
B) Acentenin yetkileri
I - Genel olarak
MADDE 105-
(1) Acente, aracılıkta bulunduğu veya yaptığı
sözleşmelerle ilgili her türlü ihtar, ihbar ve protesto gibi
hakkı koruyan beyanları müvekkili adına yapmaya ve bunları
kabule yetkilidir.
(2) Bu sözleşmelerden doğacak
uyuşmazlıklardan dolayı acente, müvekkili adına dava açabileceği
gibi, kendisine karşı da aynı sıfatla dava açılabilir. Yabancı
tacirler adına acentelik yapanlar hakkındaki sözleşmelerde yer
alan, bu hükme aykırı şartlar geçersizdir.
(3) Acentelerin ad ve
hesabına hareket ettikleri kişilere karşı Türkiye’de açılacak
olan davalar sonucunda alınan kararlar acentelere uygulanamaz.
II - Özel ve yazılı yetki
gerektiren hâller
MADDE 106-
(1) Müvekkilinin özel ve yazılı izni veya vekâleti olmadan
acente, bizzat teslim etmediği malların bedelini kabule ve
bedelini bizzat ödemediği malları teslim almaya yetkili olmadığı
gibi bu işlemlerden doğan alacağı yenileyemez veya miktarını
indiremez.
III - Sözleşme yapma yetkisi
MADDE 107-
(1) Özel ve yazılı bir yetki almadan acente, müvekkili adına
sözleşme yapmaya yetkili değildir.
(2) Acentelere müvekkilleri
adına sözleşme yapma yetkisi veren belgelerin, acente tarafından
tescil ve ilan ettirilmesi zorunludur.
IV - Yetkisizlik
MADDE 108-
(1) Acente, yetkisi olmaksızın veya yetki sınırlarını
aşarak, müvekkili adına bir sözleşme yaparsa müvekkili bunu
haber alır almaz icazet verebilir; vermediği takdirde acente
sözleşmeden kendisi sorumlu olur.
C) Acentenin borçları
I - Genel olarak
MADDE 109-
(1) Acente, sözleşme uyarınca kendisine bırakılan bölge ve
ticaret dalı içinde, müvekkilinin işlerini görmekle ve
menfaatlerini korumakla yükümlüdür.
(2) Acente, kusursuz olduğunu
ispat etmediği takdirde özellikle, müvekkili hesabına saklamakta
olduğu malın veya eşyanın uğradığı hasarlardan sorumludur.
II - Haber verme yükümlülüğü
MADDE 110-
(1) Acente, üçüncü kişilerin kabule yetkili olduğu
beyanlarını, bölgesindeki piyasanın ve müşterilerin finansal
durumunu, şartlarını, bunlarda meydana gelen değişiklikleri ve
yapılan işlemlere ilişkin olarak müvekkilini ilgilendiren bütün
hususları ona zamanında bildirmek zorundadır.
(2) Acente, müvekkilin
açık talimatı olmayan konularda, emir alıncaya kadar işlemi
geciktirebilir. Ancak, işin acele nitelik taşıması nedeniyle
durum müvekkilinden talimat almaya müsait olmazsa veya acente en
yararlı şartlar çerçevesinde harekete yetkiliyse, basiretli bir
tacir gibi kendi görüşüne göre işlemi yapar.
III - Önlemler
MADDE 111-
(1) Acente, müvekkili hesabına teslim aldığı eşyanın taşınma
sırasında hasara uğradığına dair belirtiler varsa, müvekkilinin
taşıyıcıya karşı dava hakkını teminat altına almak üzere, hasarı
belirlettirmek ve gereken diğer önlemleri almak, eşyayı mümkün
olduğu kadar korumak veya tamamen telef olması tehlikesi varsa,
Türk Borçlar Kanununun 108 inci maddesi gereğince yetkili
mahkemenin izniyle sattırmak ve gecikmeksizin durumu müvekkiline
haber vermekle yükümlüdür. Aksi takdirde, ihmali yüzünden
doğacak zararı tazmin eder.
(2) Satılmak üzere acenteye
gönderilen mallar çabuk bozulacak cinsten ise veya değerini
düşürecek değişikliklere uğrayacak nitelikteyse ve müvekkilden
talimat almaya zaman uygun değilse veya müvekkil izin vermede
gecikirse, acente yetkili mahkemenin izniyle Türk Borçlar
Kanununun 108 inci maddesi gereğince eşyayı sattırmaya yetkili
ve müvekkilin menfaatleri bunu gerektiriyorsa zorunludur.
IV - Ödeme borcu
MADDE 112-
(1) Acente, müvekkiline ait olan parayı göndermekle veya
teslim etmekle yükümlü olup da bunu yapmazsa, yükümlülüğün
doğduğu tarihten itibaren faiz ödemek ve gerekirse ayrıca
tazminat vermek zorundadır.
D) Acentenin hakları
I - Ücret
1. Ücrete hak kazandıran işlemler
MADDE 113-
(1) Acente, acentelik ilişkisinin devamı süresince kendi
çabasıyla veya aynı nitelikteki işlemler için kazandırdığı
üçüncü kişilerle kurulan işlemler için ücret isteyebilir. Bu
ücret hakkı, üçüncü fıkra uyarınca önceki acenteye ait olduğu
hâlde ve ölçüde doğmaz.
(2) Acenteye belli bir bölge
veya müşteri çevresi bırakılmışsa, acente, acentelik ilişkisinin
devamı süresince bu bölgedeki veya çevredeki müşterilerle kendi
katkısı olmadan kurulan işlemler için de ücret isteyebilir.
Birinci fıkranın ikinci cümlesi burada da uygulanır.
(3) Acentelik ilişkisinin
bitmesinden sonra kurulan işlemler için acente;
a) İşleme aracılık etmişse veya
işlemin yapılmasının kendi çabasına bağlanabileceği ölçüde
işlemi hazırlamış ve işlem de acentelik ilişkisinin bitmesinden
sonra uygun bir süre içinde kurulmuşsa,
b) Birinci veya ikinci fıkraların
birinci cümleleri uyarınca ücret istenebilecek bir işleme
ilişkin olarak üçüncü kişinin icabı, acentelik ilişkisinin
sona ermesinden önce acenteye veya müvekkile ulaşmışsa,
ücret isteyebilir. Bu ücretin, hâl
ve şartlara göre paylaşılması hakkaniyet gereği ise, sonraki
acente de uygun bir pay alır.
(4) Acente, ayrıca, müvekkilinin
talimatına uygun olarak tahsil ettiği paralar için de tahsil
komisyonu isteyebilir.
2. Ücrete hak kazanma zamanı
MADDE 114-
(1) Acente, kurulan işlem yerine getirildiği anda ve ölçüde
ücrete hak kazanır. Taraflar bu kuralı acentelik sözleşmesiyle
değiştirebilir; ancak müvekkil işlemi yerine getirince, acente,
izleyen ayın son günü istenebilecek uygun bir avansa hak
kazanır. Her hâlde acente, üçüncü kişi kurulan işlemi yerine
getirdiği anda ve ölçüde ücrete hak kazanır.
(2) Üçüncü kişinin işlemi yerine
getirmeyeceği kesinleşirse, acentenin ücret hakkı düşer; ödenmiş
tutarlar geri verilir.
(3) Aracılık edilen sözleşmeyi
müvekkilin kısmen veya tamamen yahut öngörüldüğü şekliyle yerine
getirmeyeceği kesinleşse bile, acente ücret isteyebilir.
Müvekkile yüklenemeyen sebeplerle sözleşmenin yerine
getirilemediği hâlde ve ölçüde acentenin ücret hakkı düşer.
3. Ücretin miktarı
MADDE 115-
(1) Sözleşmede hüküm yoksa ücretin miktarı, acentenin
bulunduğu yerdeki ticari teamüle, teamül de mevcut değilse hâlin
gereğine göre o yerdeki asliye ticaret mahkemesince belirlenir.
4. Ücretin ödeme zamanı
MADDE 116-
(1) Acentenin hak kazandığı ücretin, doğumu
tarihinden itibaren en geç üç ay içinde ve her hâlde sözleşmenin
sona erdiği tarihte ödenmesi gerekir.
(2) Ücret istemi,
muacceliyeti ve hesaplanması bakımından önemli olan bütün
konular hakkında acente bilgi istediği takdirde müvekkil bu
bilgileri vermek zorundadır. Ayrıca acente, ücrete bağlı
işlemlere ilişkin defter kayıtlarının suretlerinin de kendisine
gönderilmesini müvekkilinden isteyebilir. Müvekkil, defter
suretini vermekten kaçınırsa ya da defterlerin doğruluğu ve
tamlığı konusunda kuşku duymayı gerektiren haklı nedenler
varsa, acente, ticari defter ve belgelerin ilgili
kısımlarını ya kendisi inceler ya da bir uzmana
inceletebilir. Müvekkil buna izin vermezse sorunu mahkeme
duruma en uygun şekilde karara bağlar.
(3) Bu hükümlerin aksinin
kararlaştırılması acentenin aleyhine olduğu ölçüde geçersizdir.
II - Olağanüstü giderlerin
karşılanması
MADDE 117-
(1) Acente, yükümlülüklerini yerine getirmek için
yaptıklarından ancak olağanüstü giderlerin ödenmesini
isteyebilir.
III - Faiz isteme hakkı
MADDE 118-
(1) Avans ve olağanüstü giderler hakkında 20 nci maddenin
birinci fıkrasının ikinci cümlesi hükmü uygulanır.
IV - Hapis hakkı
MADDE 119-
(1) Acente, müvekkilindeki bütün alacakları ödeninceye
kadar, acentelik sözleşmesi dolayısıyla alıp da gerek kendi
elinde gerek özel bir sebebe dayanarak zilyet olmakta devam eden
bir üçüncü kişinin elinde bulunan taşınırlar ve kıymetli evrak
ile herhangi bir eşyayı temsil eden senet aracılığıyla
kullanabildiği mallar üzerinde hapis hakkına sahiptir.
(2) Müvekkile ait mallar
acente tarafından sözleşme veya kanun gereği satıldığı takdirde,
acente bu malların bedelini ödemekten kaçınabilir.
(3) Müvekkil aciz hâlinde
bulunduğu takdirde, acentenin henüz muaccel olmamış alacakları
hakkında da birinci ve ikinci fıkra hükümleri uygulanır.
(4) Türk Medenî Kanununun 950
nci maddesinin ikinci fıkrasıyla, 951 ilâ 953 üncü maddeleri
hükümleri saklıdır.
E) Müvekkilin borçları
MADDE 120-
(1) Müvekkil, acenteye;
a) Mallarla ilgili belgeleri vermek,
b) Acentelik sözleşmesinin yerine
getirilmesi için gerekli olan hususları ve özellikle iş hacminin
acentenin normalde bekleyebileceğinden önemli surette düşük
olabileceğini bildirmek,
c) Acentenin yaptığı işleri kabul
edip etmediğini ya da yerine getirilmediğini uygun bir süre
içinde bildirmek,
d) Acentenin istemeye hak kazandığı
ücreti ödemek,
e) Ücret, avans ve olağanüstü
giderler hakkında 20 nci madde hükümlerine göre faiz ödemek,
zorundadır.
(2) Bu maddeye aykırı
şartlar, acentenin aleyhine olduğu ölçüde, geçersizdir.
F) Acentelik sözleşmesinin sona
ermesi
I - Sebepleri
MADDE 121-
(1) Belirsiz bir süre için yapılmış olan acentelik
sözleşmesini, taraflardan her biri üç ay önceden ihbarda
bulunmak şartıyla feshedebilir. Sözleşme belirli bir süre için
yapılmış olsa bile haklı sebeplerden dolayı her zaman fesih
olunabilir.
(2) Belirli süre için yapılan
bir acentelik sözleşmesinin, süre dolduktan sonra uygulanmaya
devam edilmesi hâlinde, sözleşme belirsiz süreli hâle gelir.
(3) Müvekkilin veya acentenin
iflası, ölümü veya kısıtlanması hâlinde, Türk Borçlar Kanununun
513 üncü maddesi hükmü uygulanır.
(4) Haklı bir sebep olmadan
veya üç aylık ihbar süresine uymaksızın sözleşmeyi fesheden
taraf, başlanmış işlerin tamamlanmaması sebebiyle diğer tarafın
uğradığı zararı tazmin etmek zorundadır.
(5) Müvekkilin veya acentenin ölümü,
ehliyetini kaybetmesi veya iflası sebebiyle acentelik sözleşmesi
sona ererse, işlerin tamamlanması hâlinde acenteye verilmesi
gereken ücret miktarına oranlanarak belirlenecek uygun bir
tazminat acenteye ya da bu maddede yazılı hâllere göre onun
yerine geçenlere verilir.
II - Denkleştirme istemi
MADDE 122-
(1) Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra;
a) Müvekkil, acentenin bulduğu yeni
müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra
da önemli menfaatler elde ediyorsa,
b) Acente, sözleşme ilişkisinin sona
ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış
müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan
işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde
edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve
c) Somut olayın özellik ve şartları
değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa,
acente müvekkilden uygun bir
tazminat isteyebilir.
(2) Tazminat, acentenin son
beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer
ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir
süre devam etmişse, faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas
alınır.
(3) Müvekkilin, feshi haklı
gösterecek bir eylemi olmadan, acente sözleşmeyi feshetmişse
veya acentenin kusuru sebebiyle sözleşme müvekkil tarafından
haklı sebeplerle feshedilmişse, acente denkleştirme isteminde
bulunamaz.
(4) Denkleştirme isteminden
önceden vazgeçilemez. Denkleştirme istem hakkının sözleşme
ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıl içinde ileri
sürülmesi gerekir.
(5) Bu hüküm, hakkaniyete
aykırı düşmedikçe, tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı
veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi hâlinde de
uygulanır.
III - Rekabet yasağı anlaşması
MADDE 123-
(1) Acentenin, işletmesine ilişkin faaliyetlerini,
sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonrası için sınırlandıran
anlaşmanın yazılı şekilde yapılması ve anlaşma hükümlerini
içeren ve müvekkil tarafından imzalanmış bulunan bir belgenin
acenteye verilmesi gerekir. Anlaşma en çok, ilişkinin bitiminden
itibaren iki yıllık süre için yapılabilir ve yalnızca acenteye
bırakılmış olan bölgeye veya müşteri çevresine ve kurulmasına
aracılık ettiği sözleşmelerin taalluk ettiği konulara ilişkin
olabilir. Müvekkilin, rekabet sınırlaması dolayısıyla, acenteye
uygun bir tazminat ödemesi şarttır.
(2) Müvekkil, sözleşme
ilişkisinin sona ermesine kadar, rekabet sınırlamasının
uygulanmasından yazılı olarak vazgeçebilir. Bu hâlde müvekkil,
vazgeçme beyanından itibaren altı ayın geçmesiyle tazminat ödeme
borcundan kurtulur.
(3) Taraflardan biri, diğer
tarafın kusurlu davranışı nedeniyle haklı sebeplerle sözleşme
ilişkisini feshederse, fesihten itibaren bir ay içinde rekabet
sözleşmesiyle bağlı olmadığını diğer tarafa yazılı olarak
bildirebilir.
(4) Bu maddeye aykırı
şartlar, acentenin aleyhine olduğu ölçüde geçersizdir.
İKİNCİ KİTAP
Ticaret Şirketleri
BİRİNCİ KISIM
Genel Hükümler
A) Türleri
MADDE 124-
(1) Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited
ve kooperatif şirketlerden ibarettir.
(2) Bu Kanunda, kollektif ile
komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara
bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır.
B) Tüzel kişilik ve ehliyet
MADDE 125-
(1) Ticaret şirketleri tüzel kişiliği haizdir.
(2) Ticaret şirketleri, Türk
Medenî Kanununun 48 inci maddesi çerçevesinde bütün haklardan
yararlanabilir ve borçları üstlenebilirler. Bu husustaki kanuni
istisnalar saklıdır.
C) Uygulanacak kanun hükümleri
MADDE 126-
(1) Her şirket türüne özgü hükümler saklı kalmak şartıyla,
Türk Medenî Kanununun tüzel kişilere ilişkin genel hükümleri ile
bu Kısımda hüküm bulunmayan hususlarda Türk Borçlar Kanununun
adi şirkete dair hükümleri her şirket türünün niteliğine uygun
olduğu oranda, ticaret şirketleri hakkında da uygulanır.
D) Sermaye koyma borcu
I - Konusu
MADDE 127-
(1) Kanunda aksine hüküm olmadıkça ticaret şirketlerine
sermaye olarak;
a) Para, alacak, kıymetli evrak ve
sermaye şirketlerine ait paylar,
b) Fikrî mülkiyet hakları,
c) Taşınırlar ve her çeşit taşınmaz,
d) Taşınır ve taşınmazların
faydalanma ve kullanma hakları,
e) Kişisel emek,
f) Ticari itibar,
g) Ticari işletmeler,
h) Haklı olarak kullanılan
devredilebilir elektronik ortamlar, alanlar, adlar ve işaretler
gibi değerler,
i) Maden ruhsatnameleri ve bunun
gibi ekonomik değeri olan diğer haklar,
j) Devrolunabilen ve nakden
değerlendirilebilen her türlü değer,
konabilir.
(2) Kanunun 307 nci maddesinin
ikinci, 342 nci maddesinin birinci ve 581 inci maddesinin
birinci fıkra hükümleri saklıdır.
II - Hükmü
1. Genel olarak
MADDE 128-
(1) Her ortak, usulüne göre düzenlenmiş ve imza edilmiş
şirket sözleşmesiyle koymayı taahhüt ettiği sermayeden dolayı
şirkete karşı borçludur.
(2) Şirket sözleşmesinde veya
esas sözleşmede bilirkişi tarafından belirlenen değerleriyle yer
alan taşınmazlar tapuya şerh verildiği, fikrî mülkiyet hakları
ile diğer değerler, varsa özel sicillerine, bu hüküm uyarınca
kaydedildikleri ve taşınırlar güvenilir bir kişiye tevdi
edildikleri takdirde ayni sermaye kabul olunur. Özel sicile
yapılan kayıt iyiniyeti kaldırır.
(3) Sermaye olarak taşınmaz
mülkiyeti veya taşınmaz üzerinde var olan veya kurulacak olan
ayni bir hakkın konulması borcunu içeren şirket sözleşmesi
hükümleri, resmî şekil aranmaksızın geçerlidir.
(4) Paradan başka ekonomik
bir değer veya bir taşınırın sermaye olarak konulmasının
borçlanılması hâlinde şirket, tüzel kişilik kazandığı andan
itibaren bunlar üzerinde malik sıfatıyla doğrudan tasarruf
edebilir.
(5) Taşınmaz mülkiyetinin
veya diğer ayni bir hakkın sermaye olarak konulması hâlinde,
şirketin bunlar üzerinde tasarruf edebilmesi için tapu siciline
tescil gereklidir.
(6) Mülkiyet ve diğer ayni
hakların tapu siciline tescili istemi ile diğer sicillere
yapılacak tescillerle ilgili bildirimler, ticaret sicili müdürü
tarafından, ilgili sicile resen ve hemen yapılır. Şirketin tek
taraflı istemde bulunabilme hakkı saklıdır.
(7) Şirket, her ortağın
sermaye koyma borcunu yerine getirmesini isteyebileceği ve dava
edebileceği gibi, yerine getirmede gecikme sebebiyle uğradığı
zararın tazminini de isteyebilir. Tazminat istemi için ihtar
şarttır. Şahıs şirketlerinde bu davayı ortaklar da açabilir.
(8) Ortaklarca, sermaye
olarak konulması taahhüt edilen hakların korunması için,
kurucular tarafından ortaklar aleyhine ihtiyati tedbir
istenebilir. Tedbir üzerine açılacak davalar için, Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununda öngörülen süre ancak şirketin tescil ve
ilanı tarihinden itibaren işlemeye başlar.
2. Temerrüt faizi
MADDE 129-
(1) Zamanında ifa edilmeyen sermaye para ise, 128 inci madde
gereğince tazminat hakkına halel gelmemek şartıyla, aksine
şirket sözleşmesinde veya esas sözleşmede hüküm yoksa, şirketin
tescili anından itibaren temerrüt faizi de ödenir.
3. Sorumlu olma
MADDE 130-
(1) Sermaye olarak şirkete alacaklarını devretmiş olan bir
ortak, alacaklar şirketçe tahsil edilmiş olmadıkça sermaye koyma
borcundan kurtulmaz.
(2) Alacak, vadesi gelmemiş
ise aksi kararlaştırılmış olmadıkça, vade gününden, muaccel ise
şirket sözleşmesi veya esas sözleşme tarihinden itibaren bir ay
içinde şirketçe tahsil edilmelidir.
(3) Her ne sebeple olursa
olsun, bu süre içinde tahsil edilemediği takdirde, gecikmeden
dolayı şirketin tazminat hakkına halel gelmemek şartıyla, ortak,
sürenin bitiminden itibaren geçecek günlerin temerrüt faizini de
öder.
(4) Alacak kısmen tahsil
edilmişse, yukarıdaki hükümler tahsil edilmemiş olan kısım
hakkında geçerlidir.
4. Karineler
MADDE 131-
(1) Sermaye olarak konulan ayınlara, bilirkişi tarafından
biçilecek değerler, ilgililerce kabul edilmiş sayılır.
(2) Şirket sözleşmesinde veya
esas sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, sermaye olarak konan
ayınların mülkiyeti şirkete ait ve haklar şirkete devredilmiş
olur.
(3) Hizmet karşılığı olarak
verilecek ücretin kısmen veya tamamen kâra iştirak suretiyle
ifası kararlaştırıldığı takdirde bu kayıt çalışanlara ortak
sıfatını vermez.
5. Faiz ve ücret alma hakkı
MADDE 132-
(1) Kanunlarda aksine hüküm yoksa, şirket
sözleşmesiyle ortakların, koydukları sermayeler için faiz ve
şirketteki hizmetleri sebebiyle kendilerine ücret verilmesi
kabul olunabilir.
E) Ortakların kişisel
alacaklıları
MADDE 133-
(1) Bir şahıs şirketi devam ettiği sürece ortaklardan
birinin kişisel alacaklısı, hakkını şirketin bilançosu gereğince
o ortağa düşen kâr payından ve şirket fesholunmuşsa tasfiye
payından alabilir. Henüz bilanço düzenlenmemişse alacaklı
bilançonun düzenlenmesi sonucunda borçluya düşecek kâr ve
tasfiye payı üzerine haciz koydurabilir.
(2) Sermaye şirketlerinde
alacaklılar, alacaklarını, o ortağa düşen kâr veya tasfiye
payından almak yanında, borçlularına ait olan, senede bağlanmış
veya bağlanmamış payların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra
ve İflas Kanununun taşınırlara ilişkin hükümleri uyarınca
haczedilmesini ve paraya çevrilmesini isteyebilirler. Haciz,
istek üzerine, pay defterine işlenir.
(3) Bunun dışında,
alacaklılar, tüm ticaret şirketlerinde alacaklarını, ortağın
şirketten olan diğer alacaklarından da alabilme ve bunun için
haciz yaptırabilme yetkisini de haizdir.
(4) Yukarıdaki hükümler
borçlu ortakların şirket dışındaki mallarına alacaklıların
başvurmalarına engel olmaz.
F) Birleşme, bölünme ve tür
değiştirme
I - Uygulama alanı ve kavramlar
1. Uygulama alanı
MADDE 134-
(1) Ticaret şirketlerinin birleşmelerine, bölünmelerine ve
tür değiştirmelerine 134 ilâ 194 üncü maddeler uygulanır.
(2) Diğer kanunların, bu
Kanunun 135 ilâ 194 üncü maddelerine aykırı olmayan hükümleri
saklıdır.
2. Kavramlar
MADDE 135-
(1) 134 ilâ 194 üncü maddelerin uygulanmasında; “şirket”,
ticaret şirketlerini; “ortak”, anonim şirketlerin pay
sahiplerini, limited şirketler ile şahıs şirketlerinin ve
kooperatiflerin ortaklarını; “ortaklık payı”, şahıs
şirketlerindeki ortaklık payını, anonim şirketteki payı, limited
şirketteki esas sermaye payını, sermayesi paylara bölünmüş
komandit şirketteki ortaklık payını; “genel kurul”, anonim,
limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerle
kooperatiflerdeki genel kurulu, şahıs şirketlerindeki ortaklar
kurulunu ve gereğinde ortakların tümünü; “yönetim organı”,
anonim şirketler ve kooperatiflerde yönetim kurulunu, limited
şirketlerde müdürü veya müdürleri, şahıs şirketleriyle sermayesi
paylara bölünmüş komandit şirketlerde yöneticiyi; “şirket
sözleşmesi”, anonim şirketlerde esas sözleşmeyi, şahıs
şirketleriyle limited şirketlerde şirket sözleşmesini ve
kooperatifte ana sözleşmeyi ifade eder.
(2) Küçük ve orta ölçekli şirketler
belirlenirken, şahıs şirketleri için 1522, sermaye şirketleri
hakkında ise 1523 üncü maddelerde öngörülen ölçütler uygulanır.
II - Birleşme
1. Genel hükümler
a) İlke
MADDE 136-
(1) Şirketler;
a) Bir şirketin diğerini devralması,
teknik terimle “devralma şeklinde birleşme” veya
b) Yeni bir şirket içinde bir araya
gelmeleri, teknik terimle “yeni kuruluş şeklinde birleşme”,
yoluyla birleşebilirler.
(2) 136 ilâ 158 inci
maddelerin uygulamasında, kabul eden şirket “devralan”, katılan
şirket “devrolunan” diye adlandırılır.
(3) Birleşme, devrolunan
şirketin malvarlığı karşılığında, bir değişim oranına göre
devralan şirketin paylarının, devrolunan şirketin ortaklarınca
kendiliğinden iktisap edilmesiyle gerçekleşir. Birleşme
sözleşmesi 141 inci maddenin ikinci fıkrası anlamında ayrılma
akçesini de öngörebilir.
(4) Birleşmeyle, devralan
şirket devrolunan şirketin malvarlığını bir bütün hâlinde
devralır. Birleşmeyle devrolunan şirket sona erer ve ticaret
sicilinden silinir.
b) Geçerli birleşmeler
MADDE 137-
(1) Sermaye şirketleri;
a) Sermaye şirketleriyle,
b) Kooperatiflerle ve
c) Devralan şirket olmaları
şartıyla, kollektif ve komandit şirketlerle,
birleşebilirler.
(2) Şahıs şirketleri;
a) Şahıs şirketleriyle,
b) Devrolunan şirket olmaları
şartıyla, sermaye şirketleriyle,
c) Devrolunan şirket olmaları
şartıyla, kooperatiflerle,
birleşebilirler.
(3) Kooperatifler;
a) Kooperatiflerle,
b) Sermaye şirketleriyle ve
c) Devralan şirket olmaları
şartıyla, şahıs şirketleriyle,
birleşebilirler.
c) Tasfiye hâlindeki bir şirketin
birleşmeye katılması
MADDE 138-
(1) Tasfiye hâlindeki bir şirket, malvarlığının
dağıtılmasına başlanmamışsa ve devrolunan şirket olması
şartıyla, birleşmeye katılabilir.
(2) Birinci fıkradaki
şartların varlığı, bir işlem denetçisinin, bu hususu doğrulayan
raporunun, devralan şirketin merkezinin bulunduğu yerin ticaret
sicili müdürlüğüne sunulmasıyla ispatlanır.
d) Sermayenin kaybı veya borca
batıklık hâlinde birleşmeye katılma
MADDE 139-
(1) Sermayesiyle kanuni yedek akçeleri toplamının yarısı
zararlarla kaybolan veya borca batık durumda bulunan bir şirket,
kaybolan sermayeyi veya gerekiyorsa borca batıklık durumunu
karşılayabilecek tutarda serbestçe, tasarruf edilebilen
özvarlığa sahip bulunan bir şirket ile birleşebilir.
(2) Birinci fıkradaki şartın
gerçekleşmiş olduğunu ispatlayan bir işlem denetçisi tarafından
hazırlanan raporun, devralan şirketin merkezinin bulunduğu yerin
ticaret sicili müdürlüğüne sunulması şarttır.
2. Ortaklık payları ve hakları
a) Ortaklık payının ve haklarının
korunması
MADDE 140-
(1) Devrolunan şirketin ortaklarının, mevcut ortaklık
paylarını ve haklarını karşılayacak değerde, devralan şirketin
payları ve hakları üzerinde istemde bulunma hakları vardır. Bu
istem hakkı, birleşmeye katılan şirketlerin malvarlıklarının
değeri, oy haklarının dağılımı ve önem taşıyan diğer hususlar
dikkate alınarak hesaplanır.
(2) Ortaklık paylarının
değişim oranları belirlenirken, devrolunan şirketin ortaklarına
tahsis olunan ortaklık paylarının gerçek değerlerinin onda
birini aşmaması şartıyla, bir denkleştirme ödenmesi
öngörülebilir.
(3) Devrolunan şirketin oydan
yoksun paylarına sahip ortaklarına aynı değerde, oydan yoksun
veya oy hakkını haiz paylar verilir.
(4) Devrolunan şirkette
mevcut bulunan paylara bağlı imtiyaz hakları karşılığında,
devralan şirkette eş değerde haklar veya uygun bir karşılık
verilir.
(5) Devralan şirket,
devrolunan şirketin intifa senedi sahiplerine, eş değerli haklar
tanımak veya intifa senetlerini, birleşme sözleşmesinin
yapıldığı tarihteki gerçek değeriyle satın almak zorundadır.
b) Ayrılma akçesi
MADDE 141-
(1) Birleşmeye katılan şirketler, birleşme sözleşmesinde,
ortaklara, devralan şirkette, pay ve ortaklık haklarının
iktisabı ile iktisap olunacak şirket paylarının gerçek değerine
denk gelen bir ayrılma akçesi arasında seçim yapma hakkı
tanıyabilirler.
(2) Birleşmeye katılan
şirketler birleşme sözleşmesinde, sadece ayrılma akçesinin
verilmesini öngörebilirler.
3. Sermaye artırımı, yeni kuruluş
ve ara bilanço
a) Sermaye artırımı
MADDE 142-
(1) Devralma yoluyla birleşmede, devralan şirket,
sermayesini, devrolunan şirketin ortaklarının haklarının
korunabilmesi için gerekli olan düzeyde, artırmak zorundadır.
(2) Birleşmede, ayni sermaye
konulmasına ilişkin düzenlemelerle, halka açık anonim
şirketlerde, yeni payların halka arzına dair hükümler, Sermaye
Piyasası Kurulu kaydına alınmasına ilişkin olanlar müstesna,
uygulanmaz.
b) Yeni kuruluş
MADDE 143-
(1) Yeni kuruluş yolu ile birleşmede, bu Kanun ile 24/4/1969
tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun, ayni sermaye
konulmasına dair düzenlemeleri ve asgari ortak sayısına ilişkin
hükümleri dışındaki maddeleri yeni şirketin kuruluşuna
uygulanır.
c) Ara bilanço
MADDE 144-
(1) Birleşme sözleşmesinin imzalandığı tarih ile
bilanço günü arasında altı aydan fazla zaman geçmişse veya son
bilançonun çıkarılmasından sonra, birleşmeye katılan şirketlerin
malvarlıklarında önemli değişiklikler meydana gelmişse,
birleşmeye katılan şirketler bir ara bilanço çıkarmak
zorundadır.
(2) Aşağıdaki hükümler saklı
olmak kaydı ile, ara bilançoya yıllık bilançoya ilişkin hüküm ve
ilkeler uygulanır. Ara bilanço için;
a) Fizikî envanter çıkarılması
gerekli değildir;
b) Son bilançoda kabul edilen
değerlemeler, sadece ticari defterdeki hareketler ölçüsünde
değiştirilir; amortismanlar, değer düzeltmeleri ve karşılıklar
ile ticari defterlerden anlaşılmayan işletme için önemli değer
değişiklikleri de dikkate alınır.
4. Birleşme sözleşmesi, birleşme
raporu ve denetleme
a) Birleşme sözleşmesi
aa) Birleşme sözleşmesinin
yapılması
MADDE 145-
(1) Birleşme sözleşmesi yazılı şekilde yapılır.
Sözleşme, birleşmeye katılan şirketlerin, yönetim organlarınca
imzalanır ve genel kurulları tarafından onaylanır.
bb) Birleşme sözleşmesinin
içeriği
MADDE 146-
(1) Birleşme sözleşmesinin;
a) Birleşmeye katılan şirketlerin
ticaret unvanlarını, hukuki türlerini, merkezlerini; yeni
kuruluş yolu ile birleşme hâlinde, yeni şirketin türünü, ticaret
unvanını ve merkezini,
b) Şirket paylarının değişim
oranını, öngörülmüşse denkleştirme tutarını; devrolunan şirketin
ortaklarının, devralan şirketteki paylarına ve haklarına ilişkin
açıklamaları,
c) Devralan şirketin, imtiyazlı ve
oydan yoksun payların sahipleriyle intifa senedi sahiplerine
tanıdığı hakları,
d) Şirket paylarının
değiştirilmesinin şeklini,
e) Birleşmeyle iktisap edilen
payların, devralan veya yeni kurulan şirketin bilanço kârına hak
kazandığı tarihi ve bu isteme ilişkin bütün özellikleri,
f) Gereğinde 141 inci madde uyarınca
ayrılma akçesini,
g) Devrolunan şirketin işlem ve
eylemlerinin devralan şirketin hesabına yapılmış sayılacağı
tarihi,
h) Yönetim organlarına ve yönetici
ortaklara tanınan özel yararları,
i) Gereğinde sınırsız sorumlu
ortakların isimlerini,
içermesi zorunludur.
b) Birleşme raporu
MADDE 147-
(1) Birleşmeye katılan şirketlerin yönetim organları,
ayrı ayrı veya birlikte, birleşme hakkında bir rapor
hazırlarlar.
(2) Raporda;
a) Birleşmenin amacı ve sonuçları,
b) Birleşme sözleşmesi,
c) Şirket paylarının değişim oranı
ve öngörülmüşse denkleştirme akçesi; devrolunan şirketlerin
ortaklarına devralan şirket nezdinde tanınan ortaklık hakları,
d) Gereğinde ayrılma akçesinin
tutarı ve şirket pay ve ortaklık hakları yerine ayrılma akçesi
verilmesinin sebepleri,
e) Değişim oranının belirlenmesi
yönünden payların değerlemesine ilişkin özellikler,
f) Gereğinde devralan şirket
tarafından yapılacak artırımın miktarı,
g) Öngörülmüşse, devrolunan şirketin
ortaklarına, birleşme dolayısıyla yüklenecek olan, ek ödeme ve
diğer kişisel edim yükümlülükleri ile kişisel sorumluluklar
hakkında bilgi,
h) Değişik türdeki şirketlerin
birleşmelerinde, yeni tür dolayısıyla ortaklara düşen
yükümlülükler,
i) Birleşmenin, birleşmeye katılan
şirketlerin işçileri üzerindeki etkileri ile mümkünse bir sosyal
planın içeriği,
j) Birleşmenin, birleşmeye katılan
şirketlerin alacaklıları üzerindeki etkileri,
k) Gerekiyorsa, ilgili makamlardan
alınan onaylar,
hukuki ve ekonomik yönden açıklanır
ve gerekçeleri belirtilir.
(3) Yeni kuruluş yoluyla
birleşmede birleşme raporuna yeni şirketin sözleşmesinin de
eklenmesi şarttır.
(4) Tüm ortakların onaylaması
hâlinde, küçük ölçekli şirketler birleşme raporunun
düzenlenmesinden vazgeçebilirler.
c) Birleşme sözleşmesinin ve
birleşme raporunun denetlenmesi
MADDE 148-
(1) Birleşmeye katılan şirketlerin; birleşme
sözleşmesini, birleşme raporunu ve birleşmeye esas oluşturan
bilançoyu, bu konuda uzman olan bir işlem denetçisine
denetlettirmeleri şarttır.
(2) Birleşmeye katılan
şirketler, birleşmeyi denetleyecek işlem denetçisine amaca
yardımcı olacak her türlü bilgi ve belgeyi vermek zorundadır.
(3) İşlem denetçisi denetleme
raporunda;
a) Devralan şirket tarafından
yapılması öngörülen sermaye artırımının, devrolunan şirketin
ortaklarının haklarını korumaya yeterli bulunup bulunmadığı,
b) Değişim oranının ve ayrılma
akçesinin adil olup olmadığı,
c) Değişim oranının hangi yönteme
göre hesaplandığı; en az üç farklı genel kabul gören yöntem ile
karşılaştırma yapılarak, uygulanan yöntemin adil olduğu,
d) Diğer genel kabul gören
yöntemlere göre hangi değerlerin ortaya çıkabileceği,
e) Denkleştirme varsa, bunun uygun
olup olmadığı,
f) Değişim oranının hesaplanması
yönünden payların değerlendirilmesinde dikkate alınan
özellikler,
hususunda inceleme yapıp görüş
açıklamakla yükümlüdür.
(4) Tüm ortakların onaylaması
hâlinde, küçük ölçekli şirketler denetlemeden vazgeçebilirler.
5. İnceleme hakkı ve
malvarlığında değişiklikler
a) İnceleme hakkı
MADDE 149-
(1) Birleşmeye katılan şirketlerden her biri,
merkezleriyle şubelerinde ve halka açık anonim şirketler ise
Sermaye Piyasası Kurulunun öngöreceği yerlerde, genel kurul
kararından önceki otuz gün içinde;
a) Birleşme sözleşmesini,
b) Birleşme raporunu,
c) Denetleme raporunu,
d) Son üç yılın yılsonu finansal
tablolarıyla yıllık faaliyet raporlarını, gereğinde ara
bilançolarını,
ortakların, intifa senedi
sahipleriyle şirket tarafından ihraç edilmiş bulunan menkul
kıymet hamillerinin, menfaati bulunan kişilerin ve diğer
ilgililerin incelemesine sunmakla yükümlüdür. Bunlar ilgili
sermaye şirketlerinin internet sitelerinde de yayımlanır.
(2) Ortaklar ile birinci
fıkrada sayılan kişiler, aynı fıkrada anılan belgelerin
suretlerinin ve varsa basılı şekillerinin kendilerine
verilmesini isteyebilirler. Bunlar için, herhangi bir bedel veya
gider karşılığı istenilemez.
(3) Birleşmeye katılan
şirketlerden her biri, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde
yayımlanan ve internet sitelerine de konulan
ilanda, inceleme yapma hakkına işaret eder.
(4) Birleşmeye katılan her
şirket, birinci fıkrada anılan belgelerin nereye tevdi
edildiklerini ve nerelerde incelemeye hazır tutulduklarını,
tevdiden en az üç iş günü önce, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi
ile şirket sözleşmesinde öngörülen gazetelerde ve sermaye
şirketleri de internet sitelerinde ilan eder.
(5) Tüm ortakların onaylaması
hâlinde, küçük ölçekli şirketler inceleme hakkının
kullanılmasından vazgeçebilirler.
b) Malvarlığındaki
değişikliklerle ilgili bilgiler
MADDE 150-
(1) Birleşmeye katılan şirketlerden birinin aktif veya pasif
varlıklarında, birleşme sözleşmesinin imzası tarihiyle, bu
sözleşmenin genel kurulda onaya sunulacağı tarih arasında,
önemli değişiklik meydana gelmişse, yönetim organı, bu durumu
kendi genel kuruluna ve birleşmeye katılan diğer şirketlerin
yönetim organlarına yazılı olarak bildirir.
(2) Birleşmeye katılan tüm
şirketlerin yönetim organları, bu durumda birleşme sözleşmesinin
değiştirilmesine veya birleşmeden vazgeçmeye gerek olup
olmadığını incelerler; böyle bir sonuca vardıkları takdirde,
onaya sunma önerisi geri çekilir. Diğer hâlde, yönetim organı
genel kurulda, birleşme sözleşmesinde uyarlamaya gerek
bulunmadığının gerekçesini açıklar.
c) Birleşme kararı
MADDE 151-
(1) Yönetim organı, genel kurula birleşme
sözleşmesini sunar. Birleşme sözleşmesi genel kurulda;
a) Bu Kanunun 421 inci maddesinin
beşinci fıkrasının (b) bendi saklı olmak üzere, anonim ve
sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde, esas veya
çıkarılmış sermayenin çoğunluğunu temsil etmesi şartıyla, genel
kurulda mevcut bulunan oyların dörtte üçüyle,
b) Bir kooperatif tarafından
devralınacak sermaye şirketlerinde, sermayenin çoğunluğunu
temsil etmesi şartıyla, genel kurulda mevcut bulunan oyların
dörtte üçüyle,
c) Limited şirketlerde, sermayenin
en az dörtte üçünü temsil eden paylara sahip bulunmaları
şartıyla, tüm ortakların dörtte üçünün oylarıyla,
d) Kooperatiflerde, verilen oyların
üçte ikisinin çoğunluğuyla; ana sözleşmede ek ödeme ve başka
edim yükümlülükleri ya da sınırsız sorumluluk kabul edilmiş veya
bunlar mevcut olup da genişletilmişse kooperatife kayıtlı tüm
ortakların dörtte üçünün kararıyla,
onaylanmalıdır.
(2) Kollektif ve komandit
şirketlerde birleşme sözleşmesinin oybirliğiyle onaylanması
gerekir. Ancak, şirket sözleşmesinde birleşme sözleşmesinin
bütün ortakların dörtte üçünün kararıyla onaylanması
öngörülebilir.
(3) Bir sermayesi paylara
bölünmüş komandit şirketin, başka bir şirketi devralması
hâlinde, birinci fıkranın (a) bendindeki nisaba ek olarak,
komanditelerin tamamının birleşmeyi yazılı olarak onaylamaları
gereklidir.
(4) Bir limited şirket
tarafından devralınan anonim ve sermayesi paylara bölünmüş
komandit şirkette, devralma ile ek yükümlülük ve kişisel edim
yükümlülükleri de öngörülüyorsa veya bunlar mevcut olup da
genişletiliyorsa, bütün ortakların oybirliğine gerek vardır.
(5) Birleşme sözleşmesi bir
ayrılma akçesini öngörüyorsa bunun, devreden şirket şahıs
şirketiyse oy hakkını haiz ortaklarının, sermaye şirketiyse
şirkette mevcut oy haklarının yüzde doksanının olumlu oylarıyla
onaylanması şarttır.
(6) Birleşme sözleşmesinde
devrolunan şirketin işletme konusunda değişiklik öngörülmüşse,
birleşme sözleşmesinin ayrıca, şirket sözleşmesinin
değiştirilmesi için gerekli nisapla onaylanmış olması
zorunludur.
6. Kesinleşmeye ilişkin hükümler
a) Ticaret siciline tescil
MADDE 152-
(1) Birleşmeye katılan şirketler tarafından birleşme
kararı alınır alınmaz, yönetim organları, birleşmenin tescili
için ticaret siciline başvurur.
(2) Devralan şirket,
birleşmenin gereği olarak sermayesini artırmışsa, ek olarak esas
sözleşme değişiklikleri de ticaret siciline sunulur.
(3) Devrolunan şirket,
birleşmenin ticaret siciline tescili ile infisah eder.
b) Hukuki sonuçlar
MADDE 153-
(1) Birleşme, birleşmenin ticaret siciline tescili
ile geçerlilik kazanır. Tescil anında, devrolunan şirketin bütün
aktif ve pasifi kendiliğinden devralan şirkete geçer.
(2) Devrolunan şirketin
ortakları devralan şirketin ortağı olur. Ancak bu sonuç,
devralan şirketin kendi adına fakat bu şirket hesabına hareket
eden kişinin elinde bulunan paylar ile devrolunan şirketin kendi
adına fakat bu şirket hesabına hareket eden kişinin elinde
bulunan paylar için doğmaz.
(3) 7/12/1994 tarihli ve 4054 sayılı
Rekabetin Korunması Hakkında Kanun hükümleri saklıdır.
c) İlan
MADDE 154-
(1) Birleşme kararı, Türkiye Ticaret Sicili
Gazetesinde ilan olunur.
7. Sermaye şirketlerinin
kolaylaştırılmış şekilde birleşmesi
a) Uygulama alanı
MADDE 155-
(1) a) Devralan sermaye şirketi devrolunan sermaye
şirketinin oy hakkı veren bütün paylarına veya
b) Bir şirket ya da bir gerçek kişi
veya kanun yahut sözleşme dolayısıyla bağlı bulunan kişi
grupları, birleşmeye katılan sermaye şirketlerinin oy hakkı
veren tüm paylarına,
sahiplerse sermaye şirketleri
kolaylaştırılmış düzene göre birleşebilirler.
(2) Devralan sermaye şirketi,
devrolunan sermaye şirketinin tüm paylarına değil de oy hakkı
veren paylarının en az yüzde doksanına sahipse, azınlıkta kalan
pay sahipleri için;
a) Devralan şirkette bu payların
denk karşılığı olan paylar verilmesi şirket payları yanında, 141
inci maddeye göre, şirket paylarının gerçek değerinin tam dengi
olan nakdî bir karşılık verilmesinin önerilmiş olması ve
b) Birleşme dolayısıyla ek ödeme
borcunun veya herhangi bir kişisel edim yükümlülüğünün yahut
kişisel sorumluluğun doğmaması,
hâlinde birleşme kolaylaştırılmış
usulde gerçekleşebilir.
b) Kolaylıklar
MADDE 156-
(1) Birleşmeye katılan ve 155 inci maddenin birinci
fıkrasında öngörülen şartlara uyan sermaye şirketleri, birleşme
sözleşmesinde, 146 ncı maddenin birinci fıkrasının (a) ve (f)
ilâ (i) bentlerinde gösterilmiş bulunan kayıtlara yer verirler.
Bu sermaye şirketleri, 147 nci maddede öngörülen birleşme
raporunu düzenlemeye, 148 inci maddede yeralan birleşme
sözleşmesini denetletme hakkı ile 149 uncu maddede düzenlenen
inceleme hakkını sağlamakla yükümlü olmadıkları gibi, birleşme
sözleşmesini 151 inci madde uyarınca genel kurulun onayına da
sunmayabilirler.
(2) Birleşmeye katılan ve 155
inci maddenin ikinci fıkrasında öngörülen şartlara uyan sermaye
şirketleri, birleşme sözleşmesinde, sadece, 147 nci maddenin
ikinci fıkrasının (a), (b) ve (f) ilâ (i) bentlerinde
gösterilmiş bulunan kayıtlara yer verirler. Bu şirketler 147 nci
maddede öngörülen birleşme raporunu düzenlemeye ve birleşme
sözleşmesini 151 inci madde gereğince genel kurula sunmaya da
zorunlu değildirler. 149 uncu maddede öngörülen inceleme
hakkının, birleşmenin tescili için ticaret siciline yapılan
başvurudan otuz gün önce sağlanmış olması gerekir.
8. Alacaklıların ve çalışanların
korunması
a) Alacakların teminat altına
alınması
MADDE 157-
(1) Birleşmeye katılan şirketlerin alacaklıları birleşmenin
hukuken geçerlilik kazanmasından itibaren üç ay içinde istemde
bulunurlarsa, devralan şirket bunların alacaklarını teminat
altına alır.
(2) Birleşmeye katılan
şirketler; alacaklılarına, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde,
tirajı ellibinin üstünde olan yurt düzeyinde dağıtımı yapılan üç
gazetede yedişer gün aralıklarla üç defa yapacakları ilanla ve
ayrıca internet sitelerine konulacak ilanla haklarını
bildirirler. İşlem denetçisi, birleşmeye katılan şirketlerin
serbest malvarlıklarının, ödenmesine yetmeyeceği bilinen bir
alacakları bulunmadığını veya böyle bir alacak istemi
beklenmediğini doğruladığı takdirde ilan yükümlülüğü ortadan
kalkar.
(3) Devralan şirket alacağın
birleşme dolayısıyla tehlikeye düşmediğini bir işlem denetçisi
raporuyla ispat ederse, teminat verme yükümlülüğü ortadan
kalkar.
(4) Diğer alacaklıların
zarara uğramayacaklarının anlaşılması hâlinde, yükümlü şirket
teminat göstermek yerine borcu ödeyebilir.
b) Ortakların kişisel
sorumlulukları ve iş ilişkilerinin geçmesi
MADDE 158-
(1) Devrolunan şirketin borçlarından birleşmeden önce
sorumlu olan ortakların sorumlulukları birleşmeden sonra da
devam eder. Şu şartla ki, bu borçlar birleşme kararının
ilanından önce doğmuş olmalı veya borçları doğuran sebepler bu
tarihten önce oluşmuş bulunmalıdır.
(2) Devrolunan şirketin
borçlarından doğan, ortakların kişisel sorumluluğuna ilişkin
istemler, birleşme kararının ilanı tarihinden itibaren üç yıl
geçince zamanaşımına uğrar. Alacak ilan tarihinden sonra
muaccel olursa, zamanaşımı süresi muacceliyet tarihinden başlar.
Bu sınırlama, devralan şirketin borçları dolayısıyla şahsen
sorumlu olan ortakların sorumluluklarına uygulanmaz.
(3) Kamuya arz edilmiş olan
tahvil ve diğer borç senetlerinde sorumluluk itfa tarihine kadar
devam eder; meğerki, izahname başka bir düzenleme içersin.
(4) İş ilişkileri hakkında
178 inci madde hükmü uygulanır.
III - Bölünme
1. Genel hükümler
a) İlke
MADDE 159-
(1) Bir şirket tam veya kısmi bölünebilir.
a) Tam bölünmede, şirketin tüm
malvarlığı bölümlere ayrılır ve diğer şirketlere devrolunur.
Bölünen şirketin ortakları, devralan şirketlerin paylarını ve
haklarını iktisap ederler. Tam bölünüp devrolunan şirket sona
erer ve unvanı ticaret sicilinden silinir.
b) Kısmi bölünmede, bir şirketin
malvarlığının bir veya birden fazla bölümü diğer şirketlere
devrolunur. Bölünen şirketin ortakları, devralan şirketlerin
paylarını ve haklarını iktisap ederler veya bölünen şirket,
devredilen malvarlığı bölümlerinin karşılığında devralan
şirketlerdeki payları ve hakları elde ederek yavru şirketini
oluşturur.
b) Geçerli bölünmeler
MADDE 160-
(1) Sermaye şirketleri ve kooperatifler sermaye
şirketlerine ve kooperatiflere bölünebilirler.
c) Şirket paylarının ve
haklarının korunması
MADDE 161-
(1) Tam ve kısmi bölünmede şirket payları ve hakları 140
ıncı madde uyarınca korunur.
(2) Devreden şirketin
ortaklarına;
a) Bölünmeye katılan tüm
şirketlerde, mevcut payları oranında şirket payları veya
b) Bölünmeye katılan bazı veya tüm
şirketlerde, mevcut paylarının oranına göre değişik oranda
şirket payları,
tahsis edilebilir. (a) bendindeki
bölünme “oranların korunduğu”, (b) bendindeki bölünme ise
“oranların korunmadığı bölünme”dir.
2. Bölünmenin uygulanmasına
ilişkin hükümler
a) Sermayenin azaltılması
MADDE 162-
(1) Bölünme sebebiyle devreden şirketin sermayesinin
azaltılması hâlinde 473, 474 ve 592 nci maddeler ile
kooperatiflerde Kooperatifler Kanununun 98 inci maddesine
dayanılarak bu Kanunun 473 ve 474 üncü maddeleri uygulanmaz.
b) Sermaye artırımı
MADDE 163-
(1) Devralan şirket sermayesini, devreden şirketin
ortaklarının haklarını koruyacak miktarda artırır.
(2) Bölünmede, ayni sermaye
konulmasına ilişkin hükümler uygulanmaz. Bölünme sebebiyle,
kayıtlı sermaye sisteminde müsait olmasa bile, tavan
değiştirilmeden sermaye artırılabilir.
c) Yeni kuruluş
MADDE 164-
(1) Bölünme çerçevesinde yeni bir şirketin
kurulmasına bu Kanun ile Kooperatifler Kanununun kuruluşa
ilişkin hükümleri uygulanır. Sermaye şirketlerinin kurulmasında,
kurucuların asgari sayısına ve ayni sermaye konulmasına ilişkin
hükümler uygulanmaz.
d) Ara bilanço
MADDE 165-
(1) Bilanço günüyle, bölünme sözleşmesinin imzası
veya bölünme planının düzenlenmesi tarihi arasında, altı aydan
fazla bir zaman bulunduğu veya son bilançonun çıkarılmasından
itibaren, bölünmeye katılan şirketlerin malvarlıklarında önemli
değişiklikler meydana gelmiş olduğu takdirde, bir ara bilanço
çıkarılır.
(2) Bu fıkranın (a) ve (b)
bentlerinde öngörülen hükümler saklı kalmak kaydıyla, ara
bilançoya yıllık bilançoya ilişkin hüküm ve standartlar
uygulanır. Ara bilanço için;
a) Fizikî envanter çıkarılması
gerekli değildir.
b) Son bilançoda kabul edilmiş
bulunan değerlemeler, sadece ticari defterlerdeki hareketler
ölçüsünde değiştirilir; amortismanlar, değer düzeltmeleri ve
karşılıklar ile ticari defterlerden anlaşılmayan işletme için
önemli değer değişiklikleri de dikkate alınır.
3. Bölünme belgelerini denetleme
ve inceleme hakkı
a) Bölünme sözleşmesi ve bölünme
planı
aa) Genel olarak
MADDE 166-
(1) Bir şirket, bölünme yoluyla, malvarlığının
bölümlerini var olan şirketlere devredecekse, bölünmeye katılan
şirketlerin yönetim organları tarafından bir bölünme sözleşmesi
yapılır.
(2) Bir şirket, bölünme
yoluyla, malvarlığının bölümlerini yeni kurulacak şirketlere
devredecekse, yönetim organı bir bölünme planı düzenler.
(3) Hem bölünme sözleşmesinin
hem de bölünme planının yazılı şekilde yapılması ve bunların
genel kurul tarafından 173 üncü madde hükümlerine göre
onaylanması şarttır.
bb) Bölünme sözleşmesinin ve
bölünme planının içeriği
MADDE 167-
(1) Bölünme sözleşmesi ve bölünme planı özellikle;
a) Bölünmeye katılan şirketlerin
ticaret unvanlarını, merkezlerini ve türlerini,
b) Aktif ve pasif malvarlığı
konularının devir amacıyla bölümlere ayrılmasını ve tahsisini;
açık tanımlamayla, bu bölümlere ilişkin envanteri; taşınmazları,
kıymetli evrakı ve maddi olmayan malvarlığını teker teker
gösteren listeyi,
c) Payların değişim oranını ve
gereğinde ödenecek denkleştirme tutarını ve devreden şirketin
ortaklarının, devralan şirketteki ortaklık haklarına ilişkin
açıklamaları,
d) Devralan şirketin; intifa senedi,
oydan yoksun pay ve özel hak sahiplerine tahsis ettiği hakları,
e) Şirket paylarının değişim
tarzlarını,
f) Şirket paylarının bilanço kârına
hangi tarihten itibaren hak kazanacaklarını ve bu istem hakkının
özelliklerini,
g) Devreden şirketin işlemlerinin
hangi tarihten itibaren devralan şirketin hesabına yapılmış
kabul edildiğini,
h) Yönetim organlarının üyelerine,
müdürlere, yönetim hakkına sahip kişilere ve denetçilere tanınan
özel menfaatleri,
i) Bölünme sonucu devralan
şirketlere geçen iş ilişkilerinin listesini,
içerir.
b) Bölünmenin dışında kalan
malvarlığı
MADDE 168-
(1) Bölünme sözleşmesinde veya bölünme planında tahsisi
yapılmayan malvarlığı konuları üzerinde;
a) Tam bölünmede, devralan tüm
şirketlerin, bölünme sözleşmesi veya planına göre kendilerine
geçen net aktif malvarlığının oranına göre, devralan tüm
şirketlere paylı mülkiyet hakkı düşer.
b) Kısmi bölünmede söz konusu
malvarlığı, devreden şirkette kalır.
(2) Birinci fıkra hükmü kıyas
yoluyla alacaklara ve maddi olmayan malvarlığı haklarına da
uygulanır.
(3) Tam bölünmeye katılan
şirketler, bölünme sözleşmesi veya bölünme planına göre herhangi
bir şirkete tahsis edilmeyen borçlardan müteselsilen
sorumludurlar.
c) Bölünme raporu
aa) İçerik
MADDE 169-
(1) Bölünmeye katılan şirketlerin yönetim organları, bölünme
hakkında ayrı rapor hazırlarlar; ortak rapor da geçerlidir.
(2) Rapor;
a) Bölünmenin amacını ve
sonuçlarını,
b) Bölünme sözleşmesini veya bölünme
planını,
c) Payların değişim oranlarını ve
gereğinde ödenecek denkleştirme tutarını, özellikle devreden
şirketin ortaklarının devralan şirketteki haklarına ilişkin
açıklamaları,
d) Değişim oranının saptanmasında,
payların değerlemesine ilişkin özellikleri,
e) Gereğinde, bölünme dolayısıyla
ortaklar için doğacak olan ek ödeme yükümlülüklerini, diğer
kişisel edim yükümlülüklerini ve sınırsız sorumluluğu,
f) Bölünmeye katılan şirketlerin
türlerinin farklı olması hâlinde, ortakların yeni tür sebebiyle
söz konusu olan yükümlülüklerini,
g) Bölünmenin işçiler üzerindeki
etkileri ile içeriğini; varsa sosyal planın içeriğini,
h) Bölünmenin, bölünmeye katılan
şirketlerin alacaklıları üzerindeki etkilerini,
hukuki ve ekonomik yönleri ile
açıklar ve gerekçelerini gösterir.
(3) Yeni kuruluşun varlığı
hâlinde, bölünme planına yeni şirketin sözleşmesi de eklenir.
(4) Tüm ortakların onaylaması
hâlinde küçük ölçekli şirketler bölünme raporunun
düzenlenmesinden vazgeçebilirler.
bb) Bölünme sözleşmesinin veya
bölünme planının ve bölünme raporunun denetlenmesi
MADDE 170-
(1) Bölünme sözleşmesinin veya bölünme planının
denetlenmesine 148 inci madde hükmü kıyas yoluyla uygulanır.
d) İnceleme hakkı
MADDE 171-
(1) Bölünmeye katılan şirketlerden her biri, genel kurulun
kararından iki ay önce, merkezlerinde, halka açık anonim
şirketler ayrıca Sermaye Piyasası Kurulunun uygun gördüğü
yerlerde;
a) Bölünme sözleşmesini veya bölünme
planını,
b) Bölünme raporunu,
c) Denetleme raporunu,
d) Son üç yılın finansal tabloları
ile faaliyet raporlarını ve varsa ara bilançoları,
bölünmeye katılan şirketlerin
ortaklarının incelemesine sunar.
(2) Tüm ortakların onaylaması
hâlinde küçük ölçekli şirketler birinci fıkrada öngörülen
inceleme hakkından vazgeçebilirler.
(3) Ortaklar, bölünmeye
katılan şirketlerden, birinci fıkrada sayılan belgelerin
kopyalarının kendilerine verilmesini isteyebilirler. Suretler
için bedel veya herhangi bir gider karşılığı istenemez.
(4) Bölünmeye katılan
şirketlerden her biri, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde,
sermaye şirketleri ayrıca internet sitesinde, inceleme yapma
haklarına işaret eden bir ilan yayımlarlar.
e) Malvarlığındaki
değişikliklerle ilgili bilgiler
MADDE 172-
(1) Bölünmeye katılan şirketlerin malvarlıklarında meydana
gelen değişikliklere 150 nci madde kıyas yoluyla uygulanır.
4. Bölünme kararı
MADDE 173-
(1) 175 inci maddede öngörülen teminatın sağlanmasından
sonra, bölünmeye katılan şirketlerin yönetim organları, bölünme
sözleşmesini veya bölünme planını genel kurula sunar.
(2) Onama kararı 151 inci
maddenin birinci, üçüncü, dördüncü ve altıncı fıkralarında
öngörülen nisaplara uyularak alınır.
(3) Oranın korunmadığı
bölünmede onama kararı, devreden şirkette oy hakkını haiz
ortakların en az yüzde doksanıyla alınır.
5. Korunmaya ilişkin hükümler
a) Alacaklıların korunması
aa) Çağrı
MADDE 174-
(1) Bölünmeye katılan şirketlerin alacaklıları,
Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde, tirajı ellibinin üstünde
olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan en az üç gazetede
yedişer gün aralıklarla üç defa yapılacak ilanla ve sermaye
şirketlerinde ayrıca internet sitesine de konulacak ilanla,
alacaklarını bildirmeye ve teminat verilmesi için istemde
bulunmaya çağrılırlar.
bb) Alacakların teminat altına
alınması
MADDE 175-
(1) Bölünmeye katılan şirketler, 174 üncü maddede öngörülen
ilanların yayımı tarihinden itibaren üç ay içinde, istemde
bulunan alacaklıların alacaklarını teminat altına almak
zorundadırlar.
(2) Bölünme ile,
alacaklıların alacaklarının tehlikeye düşmediğinin, bir işlem
denetçisinin raporuyla ispatı hâlinde, teminat altına almak
yükümü ortadan kalkar.
(3) Diğer alacaklıların
zarara uğramayacaklarının anlaşılması hâlinde, şirket, teminat
göstermek yerine borcu ödeyebilir.
b) Sorumluluk
aa) Bölünmeye katılan şirketlerin
ikinci derecede sorumluluğu
MADDE 176-
(1) Bölünme sözleşmesi veya bölünme planıyla
kendisine borç tahsis edilen şirket, bu suretle birinci derecede
sorumlu bulunan şirket, alacaklıların alacaklarını ifa etmezse,
bölünmeye katılan diğer şirketler, ikinci derecede sorumlu
şirketler, müteselsilen sorumlu olurlar.
(2) İkinci derecede sorumlu
olan şirketlerin takip edilebilmeleri için, alacağın
teminat altına alınmamış ve birinci derecede sorumlu şirketin;
a) İflas etmiş,
b) Konkordato süresi almış,
c) Aleyhinde yapılan bir icra
takibinde kesin aciz vesikası alınmasının şartları doğmuş,
d) Merkezi yurt dışına taşınmış ve
artık Türkiye’de takip edilemez duruma gelmiş veya
e) Yurt dışındaki merkezinin yeri
değiştirilmiş ve bu sebeple hukuken takibi önemli derecede
güçleşmiş,
olması gerekir.
bb) Ortakların kişisel
sorumluluğu
MADDE 177-
(1) Ortakların kişisel sorumlulukları hakkında 158 inci
madde hükmü uygulanır.
6. İş ilişkilerinin geçmesi
MADDE 178-
(1) Tam veya kısmi bölünmede, işçilerle yapılan hizmet
sözleşmeleri, işçi itiraz etmediği takdirde, devir gününe kadar
bu sözleşmeden doğan bütün hak ve borçlarla devralana geçer.
(2) İşçi itiraz ederse,
hizmet sözleşmesi kanuni işten çıkarma süresinin sonunda sona
erer; devralan ve işçi o tarihe kadar sözleşmeyi yerine
getirmekle yükümlüdür.
(3) Eski işveren ile
devralan, işçinin bölünmeden evvel muaccel olmuş alacakları ile
hizmet sözleşmesinin normal olarak sona ereceği veya işçinin
itirazı sebebiyle sona erdiği tarihe kadar geçen sürede muaccel
olacak alacaklarından müteselsilen sorumludur.
(4) Aksi kararlaştırılmadıkça
veya hâlin gereğinden anlaşılmadıkça, işveren hizmet
sözleşmesinden doğan hakları üçüncü bir kişiye devredemez.
(5) İşçiler muaccel olan ve birinci
fıkrada öngörüldüğü şekilde muaccel olacak alacaklarının teminat
altına alınmasını isteyebilirler.
(6) Devreden şirketin bölünmeden
önce şirket borçlarından dolayı sorumlu olan ortakları, hizmet
sözleşmesinden doğan ve intikal gününe kadar muaccel olan
borçlarla, hizmet sözleşmesi normal olarak sona ermiş olsaydı
muaccel hâle gelecek olan veya işçinin itirazı sebebiyle hizmet
sözleşmesinin sona erdiği ana kadar doğacak olan borçlardan
müteselsilen sorumlu olmakta devam ederler.
7. Ticaret siciline tescil ve
geçerlilik
MADDE 179-
(1) Bölünme onaylanınca, yönetim organı bölünmenin
tescilini ister.
(2) Kısmi bölünme sebebiyle devreden
şirketin sermayesinin azaltılması gerekiyorsa buna ilişkin esas
sözleşme değişikliği de tescil ettirilir.
(3) Tam bölünme hâlinde devreden
şirket ticaret siciline tescil ile birlikte infisah eder.
(4) Bölünme ticaret siciline
tescille geçerlilik kazanır. Tescil ile tescil anında envanterde
yer alan bütün aktifler ve pasifler devralan şirketlere geçer.
IV - Tür değiştirme
1. Genel hükümler
a) İlke
MADDE 180-
(1) Bir şirket hukuki şeklini değiştirebilir. Yeni türe
dönüştürülen şirket eskisinin devamıdır.
b) Geçerli tür değiştirmeler
MADDE 181-
(1) a) Bir sermaye şirketi;
1. Başka türde bir sermaye
şirketine;
2. Bir kooperatife;
b) Bir kollektif şirket;
1. Bir sermaye şirketine;
2. Bir kooperatife;
3. Bir komandit şirkete;
c) Bir komandit şirket;
1. Bir sermaye şirketine;
2. Bir kooperatife;
3. Bir kollektif şirkete;
d) Bir kooperatif bir sermaye
şirketine,
dönüşebilir.
c) Kollektif ve komandit
şirketlerin tür değiştirmelerine ilişkin özel düzenleme
MADDE 182 -
(1) Bir kollektif şirket bir komandit şirkete;
a) Kollektif şirkete bir
komanditerin girmesi,
b) Bir ortağın komanditer olması,
hâlinde dönüşebilir.
(2) Bir komandit şirket kollektif
şirkete;
a) Tüm komanditerlerin şirketten
çıkması,
b) Tüm komanditerlerin komandite
olması,
suretiyle dönüşebilir.
(3) Bir kollektif veya
komandit şirketin tek kişi işletmesi olarak faaliyetine devam
etmesine ilişkin 257 nci madde hükmü saklıdır.
(4) Bu madde uyarınca
yapılacak tür değiştirmelerine 180 ilâ 190 ıncı madde hükümleri
uygulanmaz.
2. Şirket payının ve haklarının
korunması
MADDE 183-
(1) Tür değiştirmede ortakların şirket payları ve
hakları korunur. Oydan yoksun paylar için sahiplerine eşit
değerde paylar veya oy hakkını haiz paylar verilir.
(2) İmtiyazlı payların
karşılığında aynı değerde paylar verilir veya uygun bir tazminat
ödenir.
(3) İntifa senetleri
karşılığında aynı değerde haklar verilir veya tür değiştirme
planının düzenlendiği tarihte gerçek değer ödenir.
3. Kuruluş ve ara bilanço
MADDE 184-
(1) Tür değiştirmede, yeni türün kuruluşuna ilişkin hükümler
uygulanır; ancak, sermaye şirketlerinde ortakların asgari
sayısına ve ayni sermaye konulmasına ilişkin hükümler
uygulanmaz.
(2) Bilanço günüyle tür
değiştirme raporunun düzenlendiği tarih arasında altı aydan
fazla zaman geçmişse veya son bilançonun çıkarıldığı tarihten
itibaren şirketin malvarlığında önemli değişiklikler meydana
gelmişse ara bilanço çıkarılır.
(3) Aşağıdaki hükümler saklı
olmak kaydı ile ara bilançoya yıllık bilançoya ilişkin hüküm ve
ilkeler uygulanır. Ara bilanço için;
a) Fizikî envanter çıkarılması
gerekli değildir;
b) Son bilançoda kabul edilen
değerlemeler, sadece ticari defterdeki hareketler ölçüsünde
değiştirilir; amortismanlar, değer düzeltmeleri ve karşılıklar
ile ticari defterlerden anlaşılmayan işletme için önemli değer
değişiklikleri de dikkate alınır.
4. Tür değiştirme planı
MADDE 185-
(1) Yönetim organı bir tür değiştirme planı düzenler.
Plan yazılı şekle ve 189 uncu madde uyarınca genel kurulun
onayına tabidir. Tür değiştirme planı;
a) Şirketin tür değiştirmeden önceki
ve sonraki ticaret unvanını, merkezini ve yeni türe ilişkin
ibareyi,
b) Yeni türün şirket sözleşmesini,
c) Ortakların tür değiştirmeden
sonra sahip olacakları payların sayısını, cinsini ve tutarını
veya tür değiştirmeden sonra ortakların paylarına ilişkin
açıklamaları,
içerir.
5. Tür değiştirme raporu
MADDE 186-
(1) Yönetim organı tür değiştirme hakkında yazılı bir rapor
hazırlar.
(2) Raporda;
a) Tür değiştirmenin amacı ve
sonuçları,
b) Yeni türe ilişkin kuruluş
hükümlerinin yerine getirilmiş bulunduğu,
c) Yeni şirket sözleşmesi,
d) Tür değiştirmeden sonra
ortakların sahip olacakları paylara dair değişim oranı,
e) Varsa ortaklar ile ilgili olarak
tür değiştirmeden kaynaklanan ek ödeme ile diğer kişisel edim
yükümlülükleri ve kişisel sorumluluklar,
f) Ortaklar için yeni tür
dolayısıyla doğan yükümlülükler
hukuki ve ekonomik yönden açıklanır
ve gerekçeleri gösterilir.
(3) Tüm ortakların onaylaması
hâlinde küçük ölçekli şirketler tür değiştirme raporunun
düzenlenmesinden vazgeçebilirler.
6. Tür değiştirme planının ve tür
değiştirme raporunun denetlenmesi
MADDE 187-
(1) Şirket, tür değiştirme planını, tür değiştirme raporunu,
tür değiştirmede esas alınan bilançoyu işlem denetçisine
denetlettirir.
(2) Şirket işlem denetçisine,
yapılacak denetlemenin amacına hizmet edebilecek bütün bilgi ve
belgeleri vermek zorundadır.
(3) İşlem denetçisi tür değiştirmeye
ilişkin şartların gerçekleşip gerçekleşmediğini, bilançonun
gerçeğe uygun olup olmadığını ve tür değiştirmeden sonra
ortakların hukuki durumlarının korunup korunmadığını incelemek
ve değerlendirmek zorundadır.
(4) Tüm ortakların onaylaması
hâlinde küçük ölçekli şirketler denetlemeden vazgeçebilirler.
7. İnceleme hakkı
MADDE 188 -
(1) Şirket;
a) Tür değiştirme planını,
b) Tür değiştirme raporunu,
c) Denetleme raporunu,
d) Son üç yılın finansal
tablolarını, varsa ara bilançoyu,
genel kurulda karar alınmasından
otuz gün önce merkezinde ve halka açık anonim şirketlerde
Sermaye Piyasası Kurulunun istediği yerlerde ortakların
incelemesine sunar.
(2) İsteyen ortaklara anılan
belgelerin kopyaları bedelsiz verilir. Şirket, ortakları, uygun
bir şekilde inceleme haklarının bulunduğu hususunda
bilgilendirir.
8. Tür değiştirme kararı ve
tescil
MADDE 189-
(1) Yönetim organı tür değiştirme planını genel kurula
sunar. Tür değiştirme kararı aşağıdaki nisaplarla alınır:
a) Kanunun 421 inci maddesinin
beşinci fıkrasının (b) bendi hükmü saklı olmak şartıyla anonim
ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde, esas veya
çıkarılmış sermayenin üçte ikisini karşılaması şartıyla, genel
kurulda mevcut oyların üçte ikisiyle; limited şirkete dönüştürme
hâlinde, ek ödeme veya kişisel edim yükümlülüğü doğacaksa tüm
ortakların onayıyla;
b) Bir sermaye şirketinin bir
kooperatife dönüşmesi hâlinde tüm ortakların onayıyla;
c) Limited şirketlerde, sermayenin
en az dörtte üçüne sahip bulunmaları şartıyla, ortakların dörtte
üçünün kararıyla;
d) Kooperatiflerde;
1. Ortakların en az üçte ikisinin
temsil edilmeleri şartı ile, genel kurulda mevcut oyların
çoğunluğuyla,
2. Ek ödeme, diğer kişisel edim
yükümlülükleri veya kişisel sorumluluk getiriliyorsa veya bu
yükümlülükler veya sorumluluklar genişletiliyorsa, kooperatifte
kayıtlı ortaklarının üçte ikisinin olumlu oyuyla,
e) Kollektif ve komandit şirketlerde
tür değiştirme planı bütün ortakların oybirliğiyle onanır.
Ancak, şirket sözleşmesinde ortakların tümünün üçte ikisinin
olumlu oyuyla bu kararın alınabileceği öngörülebilir.
(2) Yönetim organı tür değiştirmeyi
ve yeni şirketin sözleşmesini tescil ettirir. Tür değiştirme
tescil ile hukuki geçerlilik kazanır. Tür değiştirme kararı
Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilir.
9. Alacaklıların ve çalışanların
korunması
MADDE 190-
(1) Ortakların kişisel sorumlulukları hakkında 158
inci ve iş sözleşmelerinden doğan borçlar hakkında 178 inci
madde uygulanır.
V - Ortak hükümler
1. Ortaklık paylarının ve
ortaklık haklarının incelenmesi
MADDE 191-
(1) Birleşmede, bölünmede ve tür
değiştirmede ortaklık paylarının ve ortaklık haklarının
gereğince korunmamış veya ayrılma karşılığının uygun
belirlenmemiş olması hâlinde, her ortak, birleşme, bölünme veya
tür değiştirme kararının Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde
ilanından itibaren iki ay içinde, söz konusu işlemlere katılan
şirketlerden birinin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret
mahkemesinden, uygun bir denkleştirme akçesinin saptanmasını
isteyebilir. Denkleştirme akçesinin belirlenmesinde 140 ıncı
maddenin ikinci fıkrası uygulanmaz.
(2) Davacı ile aynı hukuki
durumda bulunmaları hâlinde, mahkeme kararı, birleşmeye,
bölünmeye veya tür değiştirmeye katılan şirketlerin tüm
ortakları hakkında da hüküm doğurur.
(3) Davanın giderleri
devralan şirkete aittir. Özel durumların haklı göstermesi
hâlinde, mahkeme giderleri kısmen veya tamamen davacıya
yükletilebilir.
(4) Ortaklık paylarının veya
ortaklık haklarının korunmasını inceleme davası birleşme,
bölünme veya tür değiştirme kararının geçerliliğini etkilemez.
2. Birleşmenin, bölünmenin ve tür
değiştirmenin iptali ve eksikliklerin sonuçları
MADDE 192-
(1) 134 ilâ 190 ıncı maddelerin ihlali hâlinde,
birleşme, bölünme ve tür değiştirme kararına olumlu oy vermemiş
ve bunu tutanağa geçirmiş bulunan birleşmeye, bölünmeye veya tür
değiştirmeye katılan şirketlerin ortakları; bu kararın Türkiye
Ticaret Sicili Gazetesinde ilanından itibaren iki ay içinde
iptal davası açabilirler. İlanın gerekmediği hâllerde süre
tescil tarihinden başlar.
(2) Kararın bir yönetim
organı tarafından verilmesi hâlinde de bu dava açılabilir.
(3) Birleşme, bölünme ve tür
değiştirmeye ilişkin işlemlerde herhangi bir eksikliğin varlığı
hâlinde, mahkeme taraflara bunun giderilmesi için süre verir.
Hukuki sakatlık, verilen süre içinde giderilemiyorsa veya
giderilememişse mahkeme kararı iptal eder ve gerekli önlemleri
alır.
3. Sorumluluk
MADDE 193-
(1) Birleşme, bölünme veya tür değiştirme işlemlerine
herhangi bir şekilde katılmış bulunan bütün kişiler şirketlere,
ortaklara ve alacaklılara karşı kusurları ile verdikleri
zararlardan sorumludurlar. Kurucuların sorumlulukları saklıdır.
(2) Birleşmeyi, bölünmeyi
veya tür değiştirmeyi denetlemiş kişiler şirketlere, münferit
ortaklara ve alacaklılara karşı kusurları ile verdikleri
zararlardan sorumludurlar.
(3) 202 ilâ 208, 555, 557,
560 ıncı madde hükümleri saklıdır. Bir sermaye şirketinin veya
kooperatifin iflası hâlinde 556 ve 570 inci maddeler ile
Kooperatifler Kanununun 98 inci maddesi kıyas yoluyla uygulanır.
VI – Ticari işletme ile ilgili
birleşme ve tür değiştirme
MADDE 194-
(1) Bir ticari işletme, bir ticaret şirketiyle, onun
tarafından devralınmak suretiyle birleşebilir. Bu hâlde devralan
ticaret şirketinin türüne göre 138 ilâ 140, 142 ilâ 158 ve ortak
hükümlere ilişkin 191 ilâ 193 üncü madde hükümleri kıyas yoluyla
uygulanır.
(2) Bir ticari işletmenin bir
ticaret şirketine dönüşmesi hâlinde 182 ilâ 193 üncü maddeler
kıyas yoluyla uygulanabilir.
(3) Bir ticaret
şirketinin bir ticari işletmeye dönüştürülebilmesi için, söz
konusu ticaret şirketinin paylarının tümü, ticari işletmeyi
işletecek kişi veya kişiler tarafından devralınmalı ve ticari
işletme bu kişi veya kişiler adına ticaret siciline tescil ve
ilan edilmelidir. Bu hâlde, ticari işletmeye dönüştürülen
ticaret şirketi, bir kollektif veya komandit şirket ise mezkûr
ticaret şirketinin borçlarından, ticari işletmeyi işletecek kişi
ve kişiler ile ticaret şirketinin eski ortakları da 264 üncü
maddedeki zamanaşımı süresince sıfatlarına göre müteselsilen
sorumlu olurlar. Dönüştürmeye bu Kanunun 264 ilâ 266 ncı
maddeleri de uygulanır.
(4) 182 nci maddenin üçüncü
fıkrası hükmü saklıdır.
G) Şirketler topluluğu
I - Hâkim ve bağlı şirket
MADDE 195-
(1) a) Bir ticaret şirketi, diğer bir ticaret şirketinin,
doğrudan veya dolaylı olarak;
1. Oy haklarının çoğunluğuna sahipse
veya
2. Şirket sözleşmesi uyarınca,
yönetim organında karar alabilecek çoğunluğu oluşturan sayıda
üyenin seçimini sağlayabilmek hakkını haizse veya
3. Kendi oy hakları yanında, bir
sözleşmeye dayanarak, tek başına veya diğer pay sahipleri ya da
ortaklarla birlikte, oy haklarının çoğunluğunu oluşturuyorsa,
b) Bir ticaret şirketi, diğer bir
ticaret şirketini, bir sözleşme gereğince veya başka bir yolla
hâkimiyeti altında tutabiliyorsa,
birinci şirket hâkim, diğeri bağlı
şirkettir. Bu şirketlerden en az birinin merkezi Türkiye’de ise,
bu Kanundaki şirketler topluluğuna ilişkin hükümler uygulanır.
(2) Birinci fıkrada öngörülen hâller
dışında, bir ticaret şirketinin başka bir ticaret şirketinin
paylarının çoğunluğuna veya onu yönetebilecek kararları
alabilecek miktarda paylarına sahip bulunması, birinci şirketin
hâkimiyetinin varlığına karinedir.
(3) Bir hâkim şirketin, bir veya
birkaç bağlı şirket aracılığıyla bir diğer şirkete hâkim olması,
dolaylı hâkimiyettir.
(4) Hâkim şirkete doğrudan veya
dolaylı olarak bağlı bulunan şirketler, onunla birlikte
şirketler topluluğunu oluşturur. Hâkim şirketler ana, bağlı
şirketler yavru şirket konumundadır.
(5) Şirketler topluluğunun
hâkiminin, merkezi veya yerleşim yeri yurt içinde veya dışında
bulunan, bir teşebbüs olması hâlinde de, 195 ilâ 209 uncu
maddeler ile bu Kanundaki şirketler topluluğuna ilişkin hükümler
uygulanır. Hâkim teşebbüs tacir sayılır. Konsolide tablolar
hakkındaki hükümler saklıdır.
(6) Şirketler topluluğuna ilişkin
hükümlerin uygulanmasında “yönetim kurulu” terimi limited
şirketlerde müdürleri, sermayesi paylara bölünmüş komandit
şirketler ile şahıs şirketlerinde yöneticileri, diğer tüzel
kişilerde yönetim organını ve gerçek kişilerde gerçek kişinin
kendisini ifade eder.
II - Pay ve oy oranlarının
hesaplanması
MADDE 196-
(1) Bir ticaret şirketinin bir sermaye şirketindeki iştirakinin
yüzdesi, o sermaye şirketindeki payının veya payların itibarî
değerleri toplamının, iştirak olunan şirketin sermayesine
oranlanmasıyla bulunur. Sermaye şirketinin hem kendi hem de onun
hesabına alınmış olup da üçüncü kişilerin elindeki kendi
payları, hesaplamada o şirketin esas veya çıkarılmış
sermayesinden düşülür.
(2) Bir ticaret şirketinin bir
sermaye şirketindeki oy hakkının yüzdesi, ticaret şirketinin o
sermaye şirketinde sahip bulunduğu paylardan doğan
kullanılabilen oy haklarının toplamının, sermaye şirketindeki
kullanılabilir tüm oy haklarının toplamına oranlanmasıyla
bulunur. Hesaplamada, sermaye şirketinin hem kendi hem de onun
hesabına alınmış olup da üçüncü kişilerin elindeki paylarından
doğan oy hakları düşülür.
(3) Bir ticaret şirketinin bir
sermaye şirketinde sahip olduğu paylar hesaplanırken ona bağlı
şirketlerin sahip oldukları veya onun hesabına alınmış olup
üçüncü kişilerin elindeki paylar da hesaba katılır.
III - Karşılıklı iştirak
MADDE 197-
(1) Birbirlerinin paylarının en az dörtte birine sahip
bulunan sermaye şirketleri karşılıklı iştirak durumundadır. Bu
payların yüzdelerinin hesaplanmasında 196 ncı madde uygulanır.
Anılan şirketlerden biri diğerine hâkimse, ikincisi aynı zamanda
bağlı şirket sayılır. Karşılıklı iştirak durumundaki şirketlerin
her biri diğerine hâkimse ikisi de bağlı ve hâkim şirket kabul
olunur.
IV - Bildirim, tescil ve ilan
yükümlülükleri
MADDE 198-
(1) Bir teşebbüs, bir sermaye şirketinin sermayesinin,
doğrudan veya dolaylı olarak, yüzde beşini, onunu, yirmisini,
yirmibeşini, otuzüçünü, ellisini, altmışyedisini veya yüzde
yüzünü temsil eden miktarda paylarına sahip olduğu veya payları
bu yüzdelerin altına düştüğü takdirde; teşebbüs, durumu söz
konusu işlemlerin tamamlanmasını izleyen on gün içinde, sermaye
şirketine ve bu Kanun ile diğer kanunlarda gösterilen yetkili
makamlara bildirir. Payların yukarıda belirtilen oranlarda
kazanılması veya elden çıkarılması, yıllık faaliyet ve denetleme
raporlarında ayrı bir başlık altında açıklanır ve sermaye
şirketinin internet sitesinde ilan edilir. Payların yüzdelerinin
hesaplanmasında 196 ncı madde uygulanır. Teşebbüsün ve sermaye
şirketinin yönetim kurulu üyeleriyle yöneticileri de,
kendilerinin, eşlerinin, velayetleri altındaki çocuklarının ve
bunların, sermayelerinin en az yüzde yirmisine sahip
bulundukları ticaret şirketlerinin o sermaye şirketindeki
payları ile ilgili olarak bildirimde bulunurlar. Bildirimler
yazılı şekilde yapılır, ticaret siciline tescil ve ilan olunur.
(2) Birinci fıkrada öngörülen
bildirim ile tescil ve ilan yükümlülüğü yerine getirilmediği
sürece, ilgili paylara ait oy hakkı dâhil, diğer haklar donar.
Bildirim yükümlülüğünün yerine getirilmemesine dair diğer hukuki
sonuçlara ilişkin hükümler saklıdır.
(3) Hâkimiyet sözleşmesinin geçerli
olabilmesi için bu sözleşmenin ticaret siciline tescil ve ilanı
şarttır. Sözleşmenin geçersizliği, bu Kanun ile diğer
kanunlardaki şirketler topluluğuna dair yükümlülüklere ve
sorumluluklara ilişkin hükümlerinin uygulanmasına engel olmaz.
V - Bağlı ve hâkim
şirketlerin raporları
MADDE 199-
(1) Bağlı şirketin yönetim kurulu, faaliyet yılının ilk üç
ayı içinde, şirketin hâkim ve bağlı şirketlerle ilişkileri
hakkında bir rapor düzenler. Raporda, şirketin geçmiş faaliyet
yılında hâkim şirketle, hâkim şirkete bağlı bir şirketle, hâkim
şirketin yönlendirmesiyle onun ya da ona bağlı bir şirketin
yararına yaptığı tüm hukuki işlemlerin ve geçmiş faaliyet
yılında hâkim şirketin ya da ona bağlı bir şirketin
yararına alınan veya alınmasından kaçınılan tüm diğer
önlemlerin açıklaması yapılır. Hukuki işlemlerde edimler ve
karşı edimler, önlemlerde, önlemin sebebi ve şirket yönünden
yarar ve zararları belirtilir. Zarar denkleştirilmişse, bunun
faaliyet yılı içinde fiilen nasıl gerçekleştiği veya şirketin
sağladığı hangi menfaatlere ilişkin olarak bir istem hakkı
tanındığı ayrıca bildirilir.
(2) Rapor, doğru ve dürüst
hesap verme ilkelerine uygun olmalıdır.
(3) Yönetim kurulu raporun sonunda
şirketin, hukuki işlemin yapıldığı veya önlemin alındığı veya
alınmasından kaçınıldığı anda kendilerince bilinen hâl ve
şartlara göre, her bir hukuki işlemde uygun bir karşı edim
sağlanıp sağlanmadığını ve alınan veya alınmasından kaçınılan
önlemin şirketi zarara uğratıp uğratmadığını açıklar. Şirket
zarara uğramışsa, yönetim kurulu ayrıca zararın denkleştirilip
denkleştirilmediğini de belirtir. Bu açıklama sadece yıllık
faaliyet raporunda yer alır.
(4) Hâkim şirketin her yönetim
kurulu üyesi, yönetim kurulu başkanından; bağlı şirketlerin
finansal ve malvarlığıyla ilgili durumları ile üç aylık hesap
sonuçları, hâkim şirketin bağlı şirketlerle, bağlı şirketlerin
birbirleriyle, hâkim ve bağlı şirketlerin pay sahipleri ve
bunların yakınlarıyla ilişkileri; yaptıkları işlemler ve
bunların sonuç ve etkileri hakkında, özenli, gerçeği aynen ve
dürüstçe yansıtan hesap verme ilkelerine göre düzenlenmiş bir
rapor hazırlattırıp yönetim kuruluna sunmasını ve bunun sonuç
kısmının yıllık rapor ile denetleme raporuna eklenmesini
isteyebilir. Bağlı şirketler, red için yoruma yer bırakmayacak
açıklıkta bir haklı sebebin varlığını ispat edemedikleri
takdirde, bu raporun hazırlanması için gerekli olan bilgi ve
belgeleri hâkim şirketin bu işle görevlendirilen uzmanlarına
vermekle yükümlüdürler. İstemde bulunan yönetim kurulu üyesi,
bunu bir üçüncü kişinin yararlanması amacıyla yapmışsa bunun
sonuçlarından sorumlu olur.
VI - Bağlı şirketler hakkında
bilgi alma
MADDE 200-
(1) Hâkim şirketin her pay sahibi genel kurulda, bağlı
şirketlerin finansal ve malvarlığıyla ilgili durumları ile hesap
sonuçları, hâkim şirketin bağlı şirketlerle, bağlı şirketlerin
birbirleriyle, hâkim ve bağlı şirketlerin pay sahipleri,
yöneticileri ve bunların yakınlarıyla ilişkileri, yaptıkları
işlemler ve bunların sonuçları hakkında, özenli, gerçeği aynen
ve dürüstçe yansıtan hesap verme ilkelerine uygun, doyurucu
bilgi verilmesini isteyebilir.
VII - Hakların donması
MADDE 201-
(1) Bir sermaye şirketinin paylarını iktisap edip karşılıklı
iştirak konumuna bilerek giren diğer bir sermaye şirketi,
iştirak konusu olan paylardan doğan toplam oylarıyla diğer pay
sahipliği haklarının sadece dörtte birini kullanabilir; bedelsiz
payları edinme hakkı hariç, diğer tüm pay sahipliği hakları
donar. Söz konusu paylar toplantı ve karar nisabının
hesaplanmasında dikkate alınmaz. 389 ile 612 nci madde hükümleri
saklıdır.
(2) Birinci fıkrada öngörülen
sınırlama, bağlı şirketin hâkim şirketin paylarını iktisap
etmesi veya her iki şirketin birbirlerine hâkim olması hâlinde
uygulanmaz.
VIII - Sorumluluk
1. Hâkimiyetin hukuka aykırı
kullanılması
MADDE 202-
(1) a) Hâkim şirket, hâkimiyetini bağlı
şirketi kayba uğratacak şekilde kullanamaz. Özellikle bağlı
şirketi, iş, varlık, fon, personel, alacak ve borç devri gibi
hukuki işlemler yapmaya; kârını azaltmaya ya da aktarmaya;
malvarlığını ayni veya kişisel nitelikte haklarla
sınırlandırmaya; kefalet, garanti ve aval vermek gibi
sorumluluklar yüklenmeye; ödemelerde bulunmaya; haklı bir sebep
olmaksızın tesislerini yenilememek, yatırımlarını kısıtlamak,
durdurmak gibi verimliliğini ya da faaliyetini olumsuz etkileyen
kararlar veya önlemler almaya yahut gelişmesini sağlayacak
önlemleri almaktan kaçınmaya yöneltemez; meğerki, kayıp, o
faaliyet yılı içinde fiilen denkleştirilsin veya kaybın nasıl ve
ne zaman denkleştirileceği belirtilmek suretiyle en geç o
faaliyet yılı sonuna kadar, bağlı şirkete denk değerde bir istem
hakkı tanınsın.
b) Denkleştirme, faaliyet yılı
içinde fiilen yerine getirilmez veya süresi içinde denk bir
istem hakkı tanınmazsa, bağlı şirketin her pay sahibi, hâkim
şirketten ve onun, kayba sebep olan, yönetim kurulu üyelerinden,
şirketin zararını tazmin etmelerini isteyebilir. Hâkim istem
üzerine veya resen somut olayda hakkaniyete uygun düşecekse,
tazminat yerine bu maddenin ikinci fıkrası hükümlerine göre,
davacı pay sahiplerinin paylarının hâkim şirket tarafından satın
alınmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir başka bir
çözüme karar verebilir.
c) Alacaklılar da, (b) bendi
uyarınca, şirket iflas etmemiş olsa bile, şirketin zararının
şirkete ödenmesini isteyebilirler.
d) Kayba sebebiyet veren işlemin,
aynı veya benzer koşullar altında, şirket menfaatlerini
dürüstlük kuralına uygun olarak gözeten ve tedbirli bir
yöneticinin özeniyle hareket eden, bağımsız bir şirketin yönetim
kurulu üyeleri tarafından da yapılabileceği veya yapılmasından
kaçınılabileceğinin ispatı hâlinde tazminata hükmedilemez.
e) Pay sahiplerinin ve alacaklıların
açacağı davaya, kıyas yoluyla 553, 555 ilâ 557, 560 ve 561 inci
maddeler uygulanır. Hâkim teşebbüsün merkezinin yurt dışında
bulunması hâlinde tazminat davası bağlı şirketin merkezinin
bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinde açılır.
(2) Hâkimiyetin uygulanması ile
gerçekleştirilen ve bağlı şirket bakımından açıkça anlaşılabilir
haklı bir sebebi bulunmayan, birleşme, bölünme, tür değiştirme,
fesih, menkul kıymet çıkarılması ve önemli esas sözleşme
değişikliği gibi işlemlerde, genel kurul kararına red oyu verip
tutanağa geçirten veya yönetim kurulunun bu ve benzeri
konulardaki kararlarına yazılı olarak itiraz eden pay sahipleri;
hâkim teşebbüsten, zararlarının tazminini veya paylarının varsa
en az borsa değeriyle, böyle bir değer bulunmuyorsa veya borsa
değeri hakkaniyete uygun düşmüyorsa, gerçek değerle veya genel
kabul gören bir yönteme göre belirlenecek bir değerle satın
alınmasını mahkemeden isteyebilirler. Değer belirlenirken
mahkeme kararına en yakın tarihteki veriler esas alınır.
Tazminat veya payların satın alınmasını istem davası, genel
kurul kararının verildiği veya yönetim kurulu kararının ilan
edildiği tarihten başlayarak iki yılda zamanaşımına uğrar.
(3) İkinci fıkrada öngörülen dava
açılınca, davacıların muhtemel zararlarını veya payların satın
alma değerini karşılayan tutardaki paranın teminat olarak,
mahkemece belirlenecek bir bankaya mahkeme adına yatırılmasına
karar verilir. Teminat yatırılmadığı sürece genel kurul veya
yönetim kurulu kararına ilişkin hiçbir işlem yapılamaz. Bu
maddenin birinci ve ikinci fıkralarında öngörülen davaların
kötüniyetle açılması hâlinde davalı, uğradığı zararın
müteselsilen tazmin edilmesini ve mahkemeye teminat
yatırılmasını davacılardan isteyebilir.
(4) Birleşme, bölünme ve tür
değiştirmede, pay sahiplerine ve ortaklara tanınmış bulunan
diğer haklar saklıdır.
(5) Bağlı şirketin yöneticileri, bu
madde hükümleri dolayısıyla pay sahiplerine ve alacaklılara
karşı doğabilecek sorumluluklarının tüm hukuki sonuçlarının, bir
sözleşme ile üstlenmesini hâkim teşebbüsten isteyebilir.
2. Tam hâkimiyet hâlinde
a) Talimat
MADDE 203-
(1) Bir ticaret şirketi bir sermaye şirketinin paylarının ve
oy haklarının doğrudan veya dolaylı olarak yüzde yüzüne sahipse,
hâkim şirketin yönetim kurulu, topluluğun belirlenmiş ve somut
politikalarının gereği olmak şartıyla, kaybına sebep verebilecek
sonuçlar doğurabilecek nitelik taşısalar bile, bağlı şirketin
yönlendirilmesine ve yönetimine ilişkin talimat verebilir. Bağlı
şirketin organları talimata uymak zorundadır.
b) İstisna
MADDE 204-
(1) Bağlı şirketin ödeme gücünü açıkça aşan, varlığını
tehlikeye düşürebilecek olan veya önemli varlıklarını
kaybetmesine yol açabilecek nitelik taşıyan talimat verilemez.
c) Bağlı şirketin organlarının
şirkete ve pay sahiplerine karşı sorumsuzluğu
MADDE 205-
(1) Bağlı şirketin yönetim kurulu üyeleri, yöneticileri ve
sorumlu tutulabilecek ilgililer, 203 ve 204 üncü madde
kapsamındaki talimatlara uymaları nedeniyle, şirkete ve pay
sahiplerine karşı sorumlu tutulamazlar.
d) Şirket alacaklılarının dava
hakkı
MADDE 206-
(1) Hâkim şirket ve yöneticilerinin, 203 üncü madde
çerçevesinde verdikleri talimatlar dolayısıyla bağlı şirkette
oluşan kayıp, o hesap yılı içinde, denkleştirilmediği veya
zamanı ve şekli de belirtilerek şirkete denk bir istem hakkı
tanınmadığı takdirde, zarara uğrayan alacaklılar hâkim şirkete
ve onun kayıptan sorumlu yönetim kurulu üyelerine karşı tazminat
davası açabilirler. Davalılar 202 nci maddenin birinci
fıkrasının (d) bendine dayanabilir. Bu davaya 202 nci maddenin
birinci fıkrasının (e) bendi uygulanır.
(2)
Davalılar, krediden ve benzeri sebeplerden kaynaklanan
alacaklarda, davacının, denkleştirmenin yapılmadığını veya istem
hakkının tanınmadığını bilerek söz konusu alacağı doğuran
ilişkiye girdiğini veya işin niteliği gereği bu durumu bilmesi
gerektiğini ispatlayarak sorumluluktan kurtulabilirler.
IX - Çeşitli hükümler
1. Özel denetim
MADDE 207-
(1) Denetçi, işlem denetçisi, özel denetçi, riskin erken
saptanması ve yönetimi komitesi; bağlı şirketin, hâkim şirketle
veya diğer bağlı bir şirketle ilişkilerinde hilenin veya dolanın
varlığını belirtir şekilde görüş bildirmişse, bağlı şirketin her
pay sahibi, bu konunun açıklığa kavuşturulması amacıyla, şirket
merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden özel
denetçi atanmasını isteyebilir.
2. Satın alma hakkı
MADDE 208-
(1) Hâkim şirket, doğrudan veya dolaylı olarak bir sermaye
şirketinin paylarının ve oy haklarının en az yüzde doksanına
sahipse, azlık şirketin çalışmasını engelliyor, dürüstlük
kuralına aykırı davranıyor, fark edilir sıkıntı yaratıyor veya
pervasızca hareket ediyorsa, hâkim şirket azlığın paylarını
varsa borsa değeri, yoksa 202 nci maddenin ikinci fıkrasında
öngörülen şekilde belirlenen değer ile satın alabilir.
3. Güvenden doğan sorumluluk
MADDE 209-
(1) Hâkim şirket, topluluk itibarının, topluma
veya tüketiciye güven veren bir düzeye ulaştığı hâllerde, bu
itibarın kullanılmasının uyandırdığı güvenden sorumludur.
H) Sanayi ve Ticaret Bakanlığının
düzenleme ve denetleme yetkisi
MADDE 210-
(1) Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bu Kanunun ticaret
şirketlerine ilişkin hükümlerinin uygulamasıyla ilgili tebliğler
yayımlamaya yetkilidir. Ticaret sicili müdürlükleri ve şirketler
bu tebliğlere uyarlar. Ticaret şirketlerinin işlemleri,
ilkeleri ve usulü bir tüzük ile belirlenerek Sanayi
ve Ticaret Bakanlığı denetim elemanları tarafından denetlenir.
(2) Diğer bakanlık, kurum, kurul ve
kuruluşlar, ancak kendilerine kanunla tanınan yetkinin sınırları
içinde kalmak şartıyla ve öngörülen amaç, konu ve şekle tabi
olarak, şirketlere ilişkin düzenlemeler yapabilirler. Bu
düzenlemeler bu Kanunun ilkelerine ve sistemine aykırı olamaz.
Söz konusu düzenlemelerin bu Kanunun ticaret şirketlerine
ilişkin hükümlerini ilgilendirmeleri hâlinde Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının yazılı uygun görüşü alınır. Bakanlık düzenlemeyi
kanuna uygunluk yönünden inceleyerek görüşünü en geç otuz gün
içinde yazılı olarak ilgili bakanlık, kurum, kurul veya
kuruluşa bildirir; süresi içinde bildirilmemişse görüş olumlu
kabul edilir.
(3) Kamu düzenine veya işletme
konusuna aykırı işlemlerde veya bu yönde hazırlıklarda ya da
muvazaalı iş ve faaliyetlerde bulunduğu belirlenen ticaret
şirketleri hakkında, özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak
kaydıyla, Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca, bu tür işlem, hazırlık
veya faaliyetlerin öğrenilmesinden itibaren bir yıl içinde fesih
davası açılabilir.
İKİNCİ KISIM
Kollektif Şirket
BİRİNCİ BÖLÜM
Şirketin Niteliği ve Kuruluşu
A) Tanım
MADDE 211-
(1) Kollektif şirket ticari bir işletmeyi bir ticaret
unvanı altında işletmek amacıyla, gerçek kişiler arasında
kurulan ve ortaklarından hiçbirinin sorumluluğu şirket
alacaklılarına karşı sınırlanmamış olan şirkettir.
B) Sözleşme
I - Şekil
MADDE 212-
(1) Kollektif şirket sözleşmesi yazılı şekle tabidir;
ayrıca, sözleşmedeki imzaların noterce onaylanması şarttır.
II - Zorunlu kayıtlar
MADDE 213-
(1) Kollektif şirket sözleşmesine aşağıdaki
kayıtların yazılması zorunludur:
a) Ortakların ad ve soyadlarıyla
yerleşim yerleri ve vatandaşlıkları.
b) Şirketin kollektif olduğu.
c) Şirketin ticaret unvanı ve
merkezi.
d) Esaslı noktaları belirtilmiş ve
tanımlanmış bir şekilde şirketin işletme konusu.
e) Her ortağın sermaye olarak
koymayı taahhüt ettiği para miktarı; para niteliğinde olmayan
sermayenin değeri ve bu değerin ne suretle biçilmiş olduğu;
sermaye olarak kişisel emek konulmuşsa bu emeğin niteliği,
kapsamı ve değeri.
f) Şirketi temsile yetkili
kimselerin ad ve soyadları, bunların yalnız başına mı, yoksa
birlikte mi imza koymaya yetkili oldukları.
(2) Ortaklar, emredici hükümlere
aykırı olmamak şartıyla, şirket sözleşmesine diledikleri
kayıtları koyabilirler.
III - Noksanlıklar
MADDE 214-
(1) Sözleşmesi kanuni şekilde yapılmamış veya sözleşmeye
konması zorunlu olan kayıtlardan biri veya bazıları eksik yahut
geçersiz olan bir kollektif şirket, adi şirket hükmünde olup,
hakkında 216 ncı madde hükmü saklı kalmak şartıyla, Türk Borçlar
Kanununun adi şirketlere ilişkin hükümleri uygulanır.
(2) 12 nci madde hükmü saklıdır.
C) Tescil
I - Yükümlülük
MADDE 215-
(1) Kollektif şirketi kuranlar, şirket sözleşmesinin
noterlikçe onaylı bir suretini onay tarihinden itibaren onbeş
gün içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret siciline
vererek şirketin tescilini istemek zorundadır. Suret, sicil
müdürlüğünce saklanır ve 213 üncü madde gereğince sözleşmeye
konması zorunlu olan kayıtlar ile kanunun emreylediği diğer
hususlar tescil ve ilan olunur.
II - Yükümlülüğün yerine
getirilmemesi
MADDE 216-
(1) Tescil yükümlülüğü yerine getirilmeksizin şirket adına
işlere başlanmışsa, ortaklar giriştikleri işlerden dolayı üçüncü
kişilere karşı müteselsilen sorumludur.
(2) Bir kollektif şirket sözleşmesi
yapılmaksızın, şirketin türünü gösterir bir kaydı içermese bile,
ortak bir unvan altında, üçüncü kişilerle işlem yapılması veya
onlara karşı haksız bir fiil işlenmesi hâlinde de aynı hüküm
geçerlidir.
İKİNCİ BÖLÜM
Ortaklar Arasındaki İlişkiler
A) Sözleşme serbestisi
MADDE 217-
(1) Ortakların birbirleriyle olan ilişkilerinin
düzenlenmesinde sözleşme serbestisi geçerlidir.
B) Şirketin yönetimi
I - Yönetimin kime ait olduğu
1. Genel olarak
MADDE 218-
(1) Ortaklardan her biri, ayrı ayrı şirketi yönetme
hakkını ve görevini haizdir. Ancak, şirket sözleşmesiyle veya
ortakların çoğunluğunun kararıyla yönetim işleri ortaklardan
birine, birkaçına veya tümüne verilebilir.
(2) Ticari mümessillere ve diğer
ticari vekillere ilişkin hükümler saklıdır.
2. Görevden alma
a) Şirket sözleşmesiyle atama
MADDE 219-
(1) Yönetim işleri şirket sözleşmesiyle bir ortağa verilmiş
ise, onun yönetim hak ve görevi diğer ortaklar tarafından
sınırlandırılamayacağı gibi kendisi görevden de alınamaz. Ancak,
haklı sebeplerin varlığında, ortaklardan birinin istemi üzerine,
mahkeme kararı ile yönetim hak ve görevi sınırlandırılabilir
veya geri alınabilir. Görevin yerine getirilmesinde
basiretsizlik, ağır ihmal veya yönetimde iktidarsızlık gibi
hâller, haklı sebep sayılır.
b) Ortaklar kararıyla atama
MADDE 220-
(1) Yönetim işleri, şirket sözleşmesi yapıldıktan
sonra alınan bir kararla bir ortağa verilmişse o ortak,
ortakların çoğunluğunun kararıyla görevden alınabilir. Çoğunluk
elde edilemediği takdirde, yönetim işlerine bakan ortağın şirket
sözleşmesini ihlal ettiği veya olayda haklı sebep bulunduğu
iddiasıyla, her ortak ilgili yönetici ortağın görevden alınması
için mahkemeye başvurabilir.
3. Yönetim işlerinde yalnız
başına veya birlikte hareket
MADDE 221-
(1) Şirket işlerinin yönetimi, ortakların tümüne veya
birkaçına verilmiş ise, bunların her biri yalnız başına yönetim
hak ve görevini haizdir. Bununla beraber, şirketi yönetmekle
yükümlü olan ortaklardan bazısı, yapılacak bir işin, şirketin
menfaatlerine uygun olmadığını ileri sürerlerse, yönetim hak ve
görevini haiz diğer ortaklar, çoğunluk kararıyla o işi
yapabilirler.
(2) Şirket sözleşmesinde şirket
işlerinin yönetimi kendilerine verilmiş ortakların birlikte
hareket etmeleri yazılı ise, ortakların, gecikmesinde tehlike
görülen hâller istisna olmak üzere, her işte anlaşmaları
gerekir. Anlaşamadıkları takdirde durum ortaklar kuruluna
götürülür ve bu kurulca verilecek karara göre hareket edilir.
4. Diğer ortakların itirazı
MADDE 222-
(1) Yönetim şirket sözleşmesiyle bir ortağa verilmişse, bu
ortak, diğer ortaklar itiraz etseler ve karşı çıksalar bile,
hileye dayalı olmamak şartıyla, şirketin yönetimi için gereken
işlemleri yapabilir.
II - Yönetimin kapsamı
MADDE 223-
(1) Şirketin yönetimi kapsamındaki hususlar, şirketin
amacını ve konusunu elde etmek için yapılması gereken olağan
işlem ve işler ile sınırlıdır. Şirketi yönetenler, şirket
menfaatine uygun gördükleri işlerde, olağan işlem ve işlerle
sınırlı olmak şartıyla, sulh, feragat ve kabul ile tahkime de
yetkilidirler. Şu kadar ki, bağışta bulunmak, kefil olmak,
üçüncü kişi lehine garanti vermek, ticari mümessil tayin etmek
ve şirket konusuna girmiyorsa taşınmazları satmak, satın almak,
teminat göstermek, şirketin özüne ilişkin üretim araçlarını
elden çıkarmak, rehnetmek veya ticari işletme rehni kurmak gibi
olağan iş ve işlemler dışında kalan hususlarda ortakların
oybirliği şarttır.
III - Faiz verme borcu
MADDE 224-
(1) Ortak, yetkisiz olarak şirketten
çektiği ve şirket hesabına bir yerden tahsil ettiği parayı,
derhâl; şirketten aldığı ödüncü, aldığı tarihten itibaren
faiziyle şirkete vermek zorundadır.
C) Denetim
MADDE 225-
(1) Bir ortak yönetim hakkını ve görevini haiz olmasa da
şirket işlerinin gidişi hakkında bizzat bilgi edinmek, şirketin
belgelerini ve defterlerini incelemek, bunlara göre kendisi için
şirketin finansal durumunu gösterecek bir hesap tablosu
düzenlemek hakkını haizdir. Buna aykırı sözleşme geçersizdir.
D) Oy hakkı ve kararlar
MADDE 226-
(1) Her ortak bir oy hakkını haizdir. Buna aykırı
sözleşme geçersizdir.
(2) Şirket sözleşmesinin her ne
şekilde olursa olsun değiştirilmesine ilişkin kararlar
oybirliğiyle, diğer kararlar ise, kanunda veya şirket
sözleşmesinde aksine hüküm yoksa, ortakların çoğunluğunun
oylarıyla verilir.
(3) “Oybirliği” şirketteki
ortakların tümünün, “çoğunluk” şirketteki ortakların salt
çoğunluğunun olumlu oylarıyla alınması gereken kararları ifade
eder.
E) Kâr payı hakkı ve zarara
katılma
I - Finansal tablolarının
çıkarılması
MADDE 227-
(1) Yönetici ortaklar, şirketin faaliyet
dönemi sonunda, bu Kanunun ticari defterlere ilişkin 64 ilâ 88
inci maddeleri hükümlerine uygun finansal tablolarını hazırlayıp
imzalar ve ortaklar kurulunun onayına sunarlar. Finansal
tablolar ortakların çoğunluğunun onayı ile kesinleşir. İkinci
fıkra hükmü saklı kalmak şartıyla, aynı toplantıda kârın
dağıtımı da karara bağlanır. Ortaklar, bu kararın kanuna, şirket
sözleşmesine, şirket kararlarına veya dürüstlük kuralına aykırı
olması hâlinde, kârın kullanılması hakkındaki karar tarihinden
itibaren üç ay içinde iptal davası açabilirler.
(2) Ortaklar, kâr ve zarardan
kendilerine düşen payın belirlenmesini, şirket sözleşmesiyle
veya sonradan alacakları bir kararla, içlerinden birine veya bir
üçüncü kişiye bırakabilirler. Bu ortağın veya üçüncü kişinin
vereceği kararın hakkaniyete aykırı olmaması şarttır. Söz konusu
kararın öğrenilmesinden itibaren üç ayın geçmesi, belirlenen kâr
payının ortak tarafından tamamen veya kısmen alınması veya başka
bir kimseye devredilmesi, zararın ödenmesine başlanması gibi
açık veya zımni kabulü gösteren durumlarda dava hakkı düşer.
(3) Kâr ve zararın paylaşılmasına
ilişkin karar hakkaniyet kurallarına aykırı olduğu takdirde
mahkemece iptal olunur. Bu hâlde kâr ve zarar adi şirket
hükümlerine göre paylaştırılır.
(4) Şirket sözleşmesinde öngörüldüğü
takdirde, faiz ve ücretler faaliyet dönemi içinde ödenir.
II - Ortağın istemleri
MADDE 228-
(1) Her ortak, şirketten faaliyet dönemi sonunda gerçekleşen
kârdan kendisine düşen payı, şirkete ödünç olarak verdiği
paranın ve kararlaştırılmışsa koyduğu sermayenin faizlerini,
şirket sözleşmesi gereğince hak ettiği ücreti; kanuna veya
şirket sözleşmesine göre yılsonu bilançosu çıkarılmamışsa
çıkarılmasını, bilançoda kâr payı saptanmamışsa saptanmasını ve
alacaklarını istemek hakkına sahiptir.
(2) Bu madde ile ortağa tanınmış
olan hakları kaldırma veya daraltma sonucunu doğuran sözleşme
şartları geçersizdir.
III- Zarar payı
MADDE 229-
(1) Ortaklar oybirliği ile karar almadıkça hiçbir
ortak, sermayesinden eksilen kısmı tamamlamaya zorlanamaz.
(2) Sermayenin zararla eksilen
kısmı, aksine karar yoksa, gerçekleşecek kâr ile kapatılır.
F) Rekabet yasağı
I - Kural
MADDE 230-
(1) Bir ortak, ortağı olduğu şirketin yaptığı ticari işler
türünden bir işi, diğer ortakların izni olmaksızın kendi veya
başkası hesabına yapamayacağı gibi aynı tür ticari işlerle
uğraşan bir şirkete sorumluluğu sınırlandırılmamış ortak olarak
giremez.
(2) Yeni kurulan bir şirkete giren
ortağın, daha önce kurulmuş diğer bir şirketin de sorumluluğu
sınırlandırılmamış ortaklarından olduğunu diğer ortaklar
bildikleri hâlde önceki şirketten ilişiğinin kesilmesini
aralarında açıkça kararlaştırmamışlarsa, bu durumu kabul
ettikleri varsayılır.
II - Aykırı hareket
MADDE 231-
(1) Bir ortak 230 uncu maddeye aykırı hareket ederse,
şirket, bu ortaktan tazminat istemekte veya tazminat yerine bu
ortağın kendi adına yaptığı işleri şirket adına yapılmış
saymakta, üçüncü kişilerin hesabına yapmış olduğu işlerden doğan
menfaatlerin şirkete bırakılmasını istemekte serbesttir.
(2) Bu seçeneklerden birine diğer
ortaklar çoğunlukla karar verir. Bu hak, bir işlemin
yapıldığının veya ortağın diğer bir şirkete girdiğinin
öğrenildiği tarihten başlayarak üç ay ve her hâlde işlemin
yapıldığı tarihten itibaren bir yıl sonra zamanaşımına uğrar.
(3) Yukarıdaki hükümler, hakları
ihlal edilen ortakların, şirketin feshini istemek haklarını
etkilemez.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Şirketin ve Ortakların Üçüncü
Kişilerle İlişkileri
A) Tüzel kişiliğin kazanılması
MADDE 232-
(1) Kollektif şirket ticaret siciline tescil ile tüzel
kişilik kazanır. Aksine sözleşme üçüncü kişilere karşı
geçersizdir.
B) Temsil
I - Kapsam
MADDE 233-
(1) Şirketi temsile yetkili olan kimse, şirketin
işletme konusuna giren her türlü işi ve hukuki işlemleri şirket
adına yapmak ve şirketin unvanını kullanmak yetkisine sahiptir.
Bu yetkiyi sınırlayan her şart, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı
ileri sürülemez.
(2) Ancak, şirket sözleşmesinin
tescil ve ilanı gerekli hükümlerine göre şirketin bağlanabilmesi
için birlikte imza şart kılınmışsa, bu şart, üçüncü kişilere
karşı da geçerlidir.
II - Hükümleri
MADDE 234-
(1) Şirketi temsil yetkisini haiz olan
kimseler tarafından, açık veya zımni olarak şirket adına
yapılmış olan işlemlerden dolayı, şirket alacaklı ve borçlu
olur.
(2) Bir ortağın şirkete ait
görevlerini yerine getirirken işlediği haksız fiillerden şirket
de doğrudan doğruya sorumludur.
III - Temsil yetkisinin
kaldırılması
MADDE 235-
(1) Haklı sebeplerin varlığı hâlinde temsil yetkisi, bir
ortağın başvurusu üzerine, mahkemece kaldırılabilir.
Gecikmesinde tehlike bulunan hâllerde mahkeme temsil
yetkisini ihtiyati tedbir olarak kaldırıp bu yetkiyi bir kayyıma
verebilir. Kayyımın atanmasını, görevlerini, mahkemece verilen
temsil yetkisini ve bunların sınırlarını, mahkeme resen tescil
ve ilan ettirir.
(2) Ticari mümessil, temsil
yetkisini haiz ortakların tümü tarafından üçüncü kişilere karşı
geçerli olacak şekilde görevden alınabilir.
C) Şirket alacaklılarının durumu
I - Ortakların kişisel
sorumluluğu
MADDE 236-
(1) Ortaklar, şirketin borç ve taahhütlerinden dolayı
müteselsilen ve bütün malvarlığı ile sorumludur.
(2) Şirkete yeni giren kişi, girme
tarihinden evvel doğmuş olsa bile, şirketin borçlarından ve
taahhütlerinden diğer ortaklarla birlikte müteselsilen ve bütün
malvarlığı ile sorumludur.
(3) Birinci ve ikinci fıkralara
aykırı olarak sözleşmeye konan şartlar, üçüncü kişiler hakkında
geçerli olmaz.
II- Sorumluluğun derecesi
MADDE 237-
(1) Şirketin borç ve taahhütlerinden dolayı birinci derecede
şirket sorumludur. Ancak, şirkete karşı yapılan icra takibi
semeresiz kalmış veya şirket herhangi bir sebeple sona ermiş
ise, yalnız ortak veya ortakla birlikte şirket aleyhine dava
açılabilir ve takip yapılabilir.
(2) Yukarıdaki hükümler, ortakların
kişisel mallarına ihtiyati haciz koymaya mani değildir. Bu fıkra
hükmünce konulmuş bulunan ihtiyati hacizler hakkında İcra ve
İflas Kanununun 264 üncü maddesinin birinci fıkrasında öngörülen
süre, birinci fıkranın ikinci cümlesi hükmünce ortağa karşı dava
veya takibe başlama yetkisinin doğduğu tarihten itibaren
işlemeye başlar. Bununla beraber, ihtiyati haciz tutanağının
tebliğinden itibaren kanuni süre içinde şirkete karşı takibe
veya davaya başlanmadığı takdirde ihtiyati haciz düşer.
III - Mahkeme kararı
MADDE 238-
(1) Yalnız şirket aleyhine alınmış olan mahkeme kararı,
şirket hakkındaki takip semeresiz kalmadıkça veya şirket
herhangi bir sebeple sona ermiş olmadıkça ortaklar hakkında icra
edilemez.
(2) İcra emrinin şirkete tebliğine
rağmen borç ödenmediği takdirde, alacaklı, şirketle birlikte
ortakların veya bazılarının da doğrudan iflasını isteyebilir.
IV- İflas
1. Şirketin iflası
MADDE 239-
(1) Şirketin iflası hâlinde, şirket alacaklıları
alacaklarını almadıkça, ortakların kişisel alacaklıları şirket
mallarına başvuramazlar.
2. Şirketin ve ortakların iflası
MADDE 240-
(1) Şirketin iflası, ortakların iflasını gerektirmez. Ancak,
depo kararına rağmen para yatırılmadığı takdirde alacaklı, depo
kararının ortaklara veya içlerinden bazılarına da tebliğini ve
gereğini yerine getirmedikleri takdirde şirketle birlikte
iflaslarına karar verilmesini mahkemeden isteyebilir. Bu
hakkını kullanmamış olan alacaklının, şirket masasından
alacağını tamamen alamaması hâlinde ortakları iflas yoluyla da
ayrıca takip hakkı saklıdır.
(2) Ortakların mallarına adi takip
veya iflas yolu ile başvurulursa bunların kişisel alacaklıları
ile şirket alacaklıları arasında bir öncelik ve imtiyaz hakkı
yoktur. Ancak, kişisel alacaklılar arasında kanunen rüçhan hakkı
bulunanların bu hakları saklıdır.
3. Ortakların hakları
MADDE 241-
(1) Şirketin iflası hâlinde ortaklar, koydukları
sermaye ve işlemekte olan faizler için masaya giremezler; ancak,
işlemiş faizlerle ücretler ve şirket lehine yaptıkları giderler
için herhangi bir alacaklı gibi masaya girebilirler.
V - Takas
MADDE 242-
(1) Şirkete borçlu olan kimse bu borcunu
ortaklardan birinden olan alacağı ile takas edemez.
(2) Bir ortak da kişisel
alacaklısına olan borcunu şirketin aynı kişideki bir alacağı ile
takas edemez.
(3) Buna karşılık şirketin bir
alacaklısı aynı zamanda ortaklardan birinin kişisel borçlusu ise
237 ve 240 ıncı maddeler gereğince ortağın şirket borcundan
dolayı şahsen takip edilebildiği andan itibaren hem
şirket alacaklısı hem de ortak takas hakkını haizdirler.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Şirketin Sona Ermesi ve Ortağın
Ayrılması
A) Sona erme
I - Sebepleri
1. Genel olarak
MADDE 243 -
(1) Kollektif şirketler, 253 üncü madde hükmü
saklı kalmak kaydıyla Türk Borçlar Kanununun 639 ve 640 ıncı
maddelerinde öngörülen ve aşağıda yazılı sebeplerden birinin
gerçekleşmesiyle sona erer:
a) Konkordato ile sonuçlanmış olsa
bile şirketin iflası.
b) Şirket sermayesinin tamamının
veya üçte ikisinin kaybedilmesine rağmen, sermayenin
tamamlanmasına veya geri kalan sermaye ile yetinmeye karar
verilmemiş olması.
c) Şirketin diğer bir şirket ile
birleşmesi.
d) Kanunun 215 inci maddesinde
gösterilen süre içinde veya sonra tescil ve ilan yapılmamışsa,
aradan ne kadar süre geçmiş olursa olsun, ortaklardan herhangi
birinin istemi üzerine ve bu ortağın noter aracılığıyla diğer
ortaklara uygun bir süreyi içeren ihtar göndermiş olması
şartıyla mahkemece feshe karar verilmesi.
e) 254 üncü madde hükmü saklı kalmak
üzere ortaklardan birinin iflası.
2. İstisnalar
MADDE 244 -
(1) Şirket sözleşmesinde belirli bir veya birkaç
sebep göstermeksizin hükümde infisah sebeplerinden herhangi
birinin varlığı hâlinde şirketin sona ermeyeceğinin ifade
edildiği genel nitelikteki hüküm geçerli olmaz. Ancak, kanunun
emredici hükümlerine aykırı olmamak kaydıyla, bazı belirli fesih
sebeplerinin şirketin sona ermesi sonucu doğurmayacağı şirket
sözleşmesinde kabul olunabilir.
3. Haklı sebepler
MADDE 245-
(1) Haklı sebep, şirketin kuruluşuna yol açan
fiili veya kişisel sebeplerin şirketin işletme konusunun elde
edilmesini imkânsız kılacak veya güçleştirecek şekilde ortadan
kalkmış olmasıdır; özellikle;
a) Bir ortağın, şirketin yönetim
işlerinde veya hesaplarının çıkarılmasında şirkete ihanet etmiş
olması,
b) Bir ortağın kendisine düşen asli
görevleri ve borçları yerine getirmemesi,
c) Bir ortağın kişisel menfaatleri
uğruna şirketin ticaret unvanını veya mallarını kötüye
kullanması,
d) Bir ortağın, uğradığı sürekli bir
hastalık veya diğer bir sebepten dolayı, üstüne aldığı şirketin
işlerini yapmak için gerekli olan yeteneği ve ehliyetini
kaybetmesi,
gibi hâller haklı sebeplerdendir.
(2) (a), (b) ve (c) bentleri
gereğince kendisinde fesih sebebi doğmuş olan ortağın dava hakkı
yoktur.
4. Özel durumlar
a) Sermaye koyma borcunun yerine
getirilmemesi
MADDE 246-
(1) Sermaye koyma borcunun yerine getirilmemesinden dolayı
fesih davası açabilmek için önce ortağa noter aracılığıyla uygun
süreyi içeren bir ihbar gönderilir. İhbar, verilen süre içinde
borcun yerine getirilmesi ihtarını da içerir.
b) Karine
MADDE 247-
(1) Şirket sözleşmesinde öngörülen şirket süresinin sona
ermesinden sonra işlere devam etmek suretiyle zımni biçimde
uzatılmış bulunan veya süresi bir ortağın hayatına bağlanmış
olan şirketler, belirsiz süreli şirket sayılırlar.
5. Kişisel alacaklıların durumu
a) Şirket süresinin uzatılması
hâlinde itiraz hakkı
MADDE 248-
(1) Ortaklarca alınan şirketin süresinin uzatılmasına
ilişkin karara, ortaklardan herhangi birinin kişisel alacaklısı
itiraz edebilir.
(2) İtiraz edebilmek için
alacaklının, mahkeme kararı veya o nitelikte belgeye ya da
kesinleşmiş icra takibine dayanması ve uzatma kararının ilanı
tarihinden itibaren onbeş gün içinde itirazın noter aracılığıyla
tebliği için notere başvurması şarttır. Süresinde yapılmamışsa
itiraz hakkı düşer.
(3) Sürenin uzatılmasına ilişkin
karar tescil ve ilan edilmemiş ise, alacaklı her zaman bu karara
itiraz edebilir.
b) Haciz ve şirketin feshini
isteme hakkı
MADDE 249-
(1) Bir ortağın kişisel alacaklısı, borçlunun
kişisel mallarından ve 133 üncü madde gereğince şirketteki kâr
payından alacağını alamazsa, tasfiye sonunda borçlu ortağa
düşecek paya haciz koydurmaya ve altı ay önce ihbarda bulunmak
ve hesap yılı sonu için hüküm ifade etmek üzere, şirketin
feshini istemeye yetkilidir.
(2) Mahkemece feshe karar
verilmezden önce, şirket veya diğer ortaklar borcu öderlerse,
fesih davası düşer.
II - Hükümleri
1. Tescil ve ilan
MADDE 250-
(1) Şirketin sona ermesi hâlinde ortaklar sona ermeyi tescil
ve ilan ettirmekle yükümlüdür. İflas sebebiyle şirketin infisahı
hâlinde bu yükümlülük iflas memuruna aittir.
(2) Şirketin feshi bir ortağın
ölümünden ileri gelmişse tescil ve ilan dilekçesi, ölen ortağın
mirasçılarıyla birlikte diğer tüm ortaklar; mirasçıların
katılması mümkün bulunmayan veya güç olan hâllerde, sağ kalan
ortaklar tarafından verilir.
2. Ortakların yönetim haklarının
sona ermesi
MADDE 251-
(1) Şirketi yönetmeye yetkili olanlar, sona ermiş şirket
adına ve hesabına işlem yapamazlar; aksi takdirde bu
işlemlerinden müteselsilen ve sınırsız sorumlu olurlar. 252 nci
madde hükümleri saklıdır.
(2) Fesih, kanuna uygun bir şekilde
tescil ve ilan edilmedikçe bütün ortakların üçüncü kişilere
karşı sorumluluğu devam eder.
3. Geçici yönetim
MADDE 252-
(1) Bir ortağın kısıtlanması veya iflasına karar
verilmesi hâlinde, Türk Borçlar Kanununun 641 inci maddesi
uygulanır.
B) Ortakların şirketten ayrılması
I
- Özel durumlar
1. Ortağın ölümü
MADDE 253-
(1) Şirket sözleşmesinde şirketin ölen ortağın
mirasçılarıyla devam edeceğine ilişkin düzenleme yoksa,
mirasçılarla diğer ortakların oybirliği ile verecekleri karar
üzerine şirket bunların arasında devam edebilir. Mirasçılar veya
içlerinden biri şirkette kalmaya razı olmazlarsa, diğer
ortaklar, ölen ortağın razı olmayan mirasçılarına düşen payları
ödeyerek onları şirketten çıkarır ve aralarında şirkete devam
edebilirler. Bu durumda sağ kalan ortaklardan birinin şirketin
devamına onay vermemesi sebebiyle oybirliği sağlanamadığı
takdirde şirket sona erer.
(2) Şirketin, ölen ortağın
mirasçılarıyla diğer ortaklar arasında kollektif şirket olarak
devam edeceği hakkında şirket sözleşmesinde hüküm varsa,
mirasçılar kollektif sıfatıyla şirkete devam edip etmemekte
serbesttirler. Mirasçılar şirketin devam etmesini isterlerse,
diğer ortaklar bu isteği kabul etmek zorundadır. Ancak,
kollektif sıfatıyla şirkette kalmak istemeyen mirasçı varsa,
ölen ortağın payından kendisine düşen tutar ile komanditer
olarak şirkete kabul edilmesini önerebilir. Diğer ortaklar bu
öneriyi kabul etmek zorunda değildir. Mirasçılar şirkete
kollektif ortak veya komanditer olarak girip girmeyeceklerini
ortağın ölüm tarihinden itibaren üç ay içinde şirkete ihbar
etmelidir. Durumun şirkete ihbarına kadar, mirasçılar şirkette
komanditer olarak kalmış sayılırlar. Bu süre içinde ihbarda
bulunmamış olan mirasçılar, sürenin sona ermesinden itibaren
kollektif ortak sıfatını alırlar.
2. Ortağın iflası
MADDE 254-
(1) Ortaklardan birinin iflası hâlinde, müflis ortak şirketten
çıkarılabilir. Bu takdirde şirket diğer ortaklar arasında devam
eder ve müflisin payı, masaya ödenir. Şu kadar ki, sözleşme ile
ortakların bu hakkı kaldırılabilir.
3. Haklı sebepler
MADDE 255-
(1) Bir ortağın kendisinden kaynaklanan sebeplerden
dolayı şirketin feshinin istenebileceği durumlarda, diğer
ortakların tümü o ortağın şirketten çıkarılmasına ve şirketin
devamına karar verebilir. Şirket sözleşmesinde bu kararın
çoğunlukla alınması öngörülebilir.
(2) Çıkarılan ortak, bu kararın
noter aracılığıyla tebliğinden itibaren üç aylık hak düşürücü
süre içinde şirkete karşı çıkarılmanın iptali davasını açabilir.
(3) Birinci fıkra uyarınca çıkarma
kararı alınamadığı takdirde, her ortak, şirket merkezinin
bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden söz konusu
ortağın şirketten çıkarılmasını ve ayrılma payının
belirlenmesini isteyebilir.
4. Fesih ihbarı
MADDE 256-
(1) Süresiz şirketlerde ortaklardan biri şirketin
feshi ihbarında bulunduğu takdirde, diğer ortaklar feshi kabul
etmeyerek, o ortağı şirketten çıkarıp şirketin kendi aralarında
devam etmesine karar verebilirler.
(2) Birinci fıkra hükmü, bir ortağın
kişisel alacaklısının 248 veya 249 uncu maddeler gereğince
itiraz veya fesih hakkını kullanması hâllerinde de geçerlidir.
(3) Bu takdirde şirketin devam
edeceğine ilişkin karar, alacaklıya tebliğ edilir ve borçlu
ortak faaliyet dönemi sonunda şirketten çıkarılır.
5. İki kişilik şirkette
a) Haklı sebeplerin varlığında
MADDE 257-
(1) Yalnız iki kişiden oluşan bir kollektif şirkette,
ortaklardan birinin şirketten çıkarılmasını gerektiren haklı
sebepler varsa, diğer ortağın istemi üzerine mahkeme fesih ve
tasfiyeye karar vermeksizin şirketin bütün iş ve işlemleri,
varlıkları, alacak ve borçlarıyla davacı ortağa bırakılmasına ve
diğer ortağın şirketten çıkarılmasına karar verebilir. Bu hâlde,
çıkarılan ortak hakkında 262 nci madde hükmü uygulanır.
b) Diğer sebeplerin varlığında
MADDE 258-
(1) İki kişiden oluşan bir şirkette, ortaklardan birinin
kişisel alacaklısı, 248, 249 ve 256 ncı maddelere göre sahip
olduğu itiraz veya fesih hakkını kullanır veya ortaklardan biri
iflas ederse, diğer ortak, 257 nci maddeden yararlanabilir.
II - Hükümler
1. Tescil
MADDE 259-
(1) Bir ortağın şirketten çıkması veya çıkarılması hâlinde,
diğer ortaklar bunu tescil ve ilan ettirmekle yükümlüdür.
(2) Bir ortağın ölümü hâlinde 250
nci maddenin ikinci fıkrası uygulanır.
(3) Bir ortağın şirketten çıkması
veya çıkarılması üçüncü kişilere karşı ancak tescil ve ilan
tarihinden itibaren geçerli olur.
(4) Çıkan veya çıkarılan ortak, bu
durumun tescil ve ilan edildiği tarihe kadar yapılan şirket
işlemlerinden üçüncü kişilere karşı sorumludur.
2. Ayrılan ortağın payı
a) Hesaplama şekli
MADDE 260-
(1) Şirketten çıkan veya çıkarılan ortağın payı, şirket
sözleşmesinde aksine hüküm yoksa, çıkmanın istendiği veya
ortağın çıkarıldığı, uyuşmazlık hâlinde karar tarihine en yakın
tarihteki şirket varlığı esas alınarak hesaplanır.
b) Ödeme şekli
MADDE 261-
(1) Çıkarılan veya çıkan ortak, 260 ıncı madde uyarınca
hesaplanan payını şirketten ancak nakden alabilir.
c) Ödeme zamanı
MADDE 262-
(1) Çıkan veya çıkarılan ortağın 260 ıncı maddede yazılı
kurallara göre hesaplanacak payı, şirket sözleşmesinde
gösterilen tarihte ve şirket sözleşmesinde hüküm yoksa
ayrılmadan sonra çıkarılacak ilk bilanço tarihinde ödenir.
(2) Çıkarılan veya çıkan ortak
ayrılma tarihinden önce girişilen işler tasfiye edilmedikçe
şirketteki sermaye payını alamaz.
d) Tamamlanmamış işler
MADDE 263-
(1) Çıkarılan veya çıkan ortak, ayrılmadan önce başlamış
olan işlerin doğrudan doğruya sonuçları olan hak ve borçlara
katılır.
(2) Çıkarılan veya çıkan ortak,
evvelce başlanmış işlerin kalan ortaklar tarafından faydalı
sayılacak şekilde tamamlanmasına ve bir sonuca bağlanmasına
engel olamaz. Ancak, söz konusu işlerin hemen tasfiyesi mümkün
olamadığı takdirde çıkan veya çıkarılan ortak, her faaliyet
dönemi sonunda, o yıl içinde bitirilen işlerin hesaplarını ve
devam etmekte olan işlemlerin o tarihteki durumu hakkında bilgi
verilmesini isteyebilir.
e) Zamanaşımı
MADDE 264-
(1) Şirketin borçları için, şirket alacaklılarının ortaklara
ileri sürebilecekleri istem hakları, ortağın şirketten
ayrılmasının, şirketin sona erdiğinin veya iflasının ilan
edildiğinin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanmasından
itibaren üç yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrar; ancak, niteliği
nedeniyle, alacağın daha kısa bir zamanaşımına bağlandığı
durumlarda o zamanaşımı süresi uygulanır.
(2) Alacak ilandan sonra muaccel
olursa, zamanaşımı muacceliyet anından itibaren işlemeye başlar.
(3) Bu maddede öngörülen zamanaşımı
ortakların birbirlerine karşı olan alacaklarına uygulanmaz.
f) Özel durumlar
MADDE 265-
(1) Hakkını elde etmek için sadece paylaşılmamış şirket
malvarlığına başvuran alacaklıya karşı, 264 üncü maddede yer
alan üç yıllık zamanaşımı ileri sürülemez.
(2) Bir ortak, şirketin ticari
işletmesini devralırsa, alacaklılara karşı üç yıllık
zamanaşımını ileri süremez. Buna karşılık, devralma sebebiyle
ayrılan ortaklar hakkında borcun nakli hükümlerine göre iki
yıllık zamanaşımı uygulanır. Üçüncü kişinin ticari işletmeyi
alacak ve borçlarıyla devralması hâlinde iki yıllık zamanaşımı
geçerli olur.
g) Zamanaşımının kesilmesi
MADDE 266-
(1) Varlığını sürdüren şirkete veya diğer bir ortağa
karşı zamanaşımının kesilmesi şirketten ayrılan ortağa karşı
zamanaşımının kesilmesi sonucunu doğurmaz.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Tasfiye
A) Genel hükümler
I - Sözleşme serbestisi
1. Kural
MADDE 267-
(1) Şirket sözleşmesinde farklı bir düzenleme bulunmayan
durumlarda tasfiye, bu Bölümdeki hükümlere göre yapılır.
2. Ortakların kararlarına uyma
zorunluluğu
MADDE 268-
(1) Tasfiye memurları tasfiye süresince ortakların tasfiyeye
ilişkin oybirliğiyle verdikleri kararlara göre hareket ederler.
(2) Tasfiye memurlarının atanmaları
ve görevden alınmaları veya onlara verilecek talimatla ilgili
kararlara katılma hakkı, bir ortağın iflasında iflas idaresine,
ölümünde mirasçılara ve kısıtlanması durumunda kanuni
temsilcisine aittir. Mirasçılar kendilerini, oybirliğiyle
atayacakları bir temsilci ile temsil ettirirler. Oybirliğine
ulaşılmadığı takdirde temsilcinin atanması mahkemeye aittir.
(3) Ortaklarla tasfiye memurları
arasında çıkan uyuşmazlıklar, basit yargılama usulüne göre
karara bağlanır. Yargılamada tasfiye memurları ve ortaklar
dinlenir. Kararın en kısa zamanda verilmesi gerekir. Bu
husustaki kararlar kesindir.
II - Tüzel kişiliğin devamı
MADDE 269-
(1) Tasfiye hâline giren şirket, ortaklarla ilişkilerinde
de, 293 üncü madde hükmü saklı kalmak kaydıyla, ehliyeti tasfiye
sonuna kadar bu amaçla sınırlı olarak tüzel kişiliğini korur ve
ticaret unvanını buna “tasfiye hâlinde” ibaresini ekleyerek
kullanmakta devam eder.
III - İflas
MADDE 270-
(1) Bir kollektif şirketin tasfiye hâlinde bulunması,
iflasına engel oluşturmaz.
IV - Şirket alacaklılarının
rüçhan hakkı
MADDE 271-
(1) Kollektif şirket alacaklılarının şirket malları üzerinde
ortakların kişisel alacaklarına karşı haiz oldukları rüçhan
hakları, şirketin sona ermesinden sonra da devam eder.
B) Tasfiye memurları
I - Genel olarak
MADDE 272-
(1) Kollektif şirketin tasfiyesi, iflas dışındaki sona erme
hâllerinde tasfiye memurlarına aittir.
II - Seçim ve atama
MADDE 273-
(1) Tasfiye memurları şirket sözleşmesiyle, şirketin devamı
sırasında veya sona ermesinden sonra ortakların oybirliğiyle
seçilir.
(2) Birinci fıkra hükümlerine uygun
olarak bir tasfiye memuru seçilmemişse, tüm ortaklar veya
bunların kanuni temsilcileri tasfiyeye memur sayılır. Bununla
beraber ortaklardan birinin istemi üzerine şirketin merkezinin
bulunduğu yerdeki ticaret mahkemesi, tasfiye hâlindeki şirket
için bir veya birkaç tasfiye memuru atar. Mahkeme gerek görürse
dilekçeyi tebliğ ederek diğer ortakları dinleyebilir.
(3) Gerek ortakların seçecekleri
gerek mahkemenin atayacağı tasfiye memurları ortaklardan veya
üçüncü kişilerden olabilir.
III - Görevden alma
1. Tasfiye memuru olan ortaklar
a) Sona ermeden önce atanma
MADDE 274-
(1) Tasfiye memurları, şirket sözleşmesiyle veya şirketin
sona ermesinden önce bir ortaklar kararıyla, ortaklar arasından
seçilmişlerse, diğer ortakların oybirliğiyle verebilecekleri bir
kararla görevden alınabilirler. Oybirliğine ulaşılamadığı
takdirde, ortaklardan herhangi birinin istemi üzerine, haklı
sebepler varsa, mahkemece görevden alınabilirler.
(2) Görevden alma davası
şirketin sona ermesinden önce de açılabilir.
b) Sona ermeden sonra atama
MADDE 275-
(1) Şirketin sona ermesinden sonra, ortaklar arasından seçilen
tasfiye memurları, diğer ortakların oybirliğiyle verecekleri bir
kararla görevden alınabilirler. Oybirliğine ulaşılamadığı
takdirde ortaklardan herhangi birinin istemi üzerine, haklı
sebepler varsa, mahkemece görevden alınabilirler.
2. Ortak olmayan tasfiye
memurları
MADDE 276-
(1) Ortak olmayan tasfiye memurları, şirket
sözleşmesi veya sonradan verilen bir kararla ya da şirketin sona
ermesinden sonra seçilmiş olsalar bile, ancak ortakların
oybirliğiyle verecekleri bir kararla görevden alınabilirler.
Oybirliğine ulaşılamadığı takdirde, ortaklardan herhangi birinin
istemi üzerine haklı sebeplerden dolayı mahkemece görevden
alınabilirler.
(2) Görevden alınma davası şirketin
sona ermesinden önce de açılabilir.
3. Mahkemece atanan tasfiye
memurları
MADDE 277-
(1) 276 ncı madde, mahkeme tarafından atanan tasfiye
memurlarının görevden alınmalarına da uygulanır.
IV - İşlem biçimine ilişkin
hükümler
1. Birlikte hareket
MADDE 278-
(1) Şirket sözleşmesi veya sonradan verilen bir kararla
tasfiye işlerini yalnız başına görmeye yetkili kılınmamış olan
tasfiye memurları birlikte hareket ederler.
(2) Tasfiye memuru tasfiyeye yalnız
başına yetkiliyse, bu durum kanunda öngörüldüğü şekilde tescil
ve ilan olunur.
2. Devir yasağı ve vekil etme
MADDE 279-
(1) Bir tasfiye memuru görevini diğer bir tasfiye
memuruna veya üçüncü kişilere devredemez. Ancak, bazı belirli iş
ve işlemlerin yürütülebilmesi için tasfiye memurları içlerinden
birini veya bazılarını ya da üçüncü kişiyi vekil edebilirler.
3. Temsil
MADDE 280-
(1) Tasfiye hâlinde bulunan şirketi mahkemelerde ve dışarıda
tasfiye memurları temsil eder.
(2) Tasfiye memurları şirket için
yararlı gördükleri takdirde, olağan işlem ve işlerle sınırlı
olmak koşuluyla, sulhe, feragata, kabule, tahkime ve özellikle
hakem seçmeye de yetkilidirler; gereklilik hâlinde yeni işlemler
de yapabilirler.
(3) Tasfiye hâlinde bulunan
kollektif şirket adına düzenlenen bütün belgeler ve senetlerin
“tasfiye hâlinde bulunan filan şirketin tasfiye memurları”
ibaresi eklenerek tasfiye memurları tarafından imzalanması
şarttır.
(4) Bir tasfiye memurunun görevini
yaparken işlediği haksız fiillerden şirket de sorumludur.
4. Yalnız başına hareket
MADDE 281-
(1) Üçüncü kişiler tarafından yapılacak teklif, icap, ihbar,
ihtar ve tebliğ gibi beyanların tasfiye memurlarından yalnız
birine karşı yapılması yeterlidir.
(2) Şirketin menfaatleri için
tehlike umulan durumlarda özellikle kanun yollarına
başvurulmasında tasfiye memurları tek başlarına hareket
edebilirler.
5. Yetkilerin genişletilmesi veya
daraltılması
MADDE 282-
(1) Tasfiye memurlarının kanunen haiz oldukları yetkiler,
ortaklar tarafından oybirliğiyle veya haklı sebeplerin bulunması
durumunda mahkeme kararı ile daraltılıp genişletilebilir.
(2) Tescil ve ilan olunmadıkça
yetkilerin daraltılması, iyiniyetli üçüncü kişilere ileri
sürülemez.
V - Tescil ve ilan
MADDE 283-
(1) Tasfiye memurlarının atanmalarına, değiştirilmelerine,
görevden alınmalarına ve yetkilerine ilişkin şirket
sözleşmesinin hükümleri ile ortaklar veya mahkeme tarafından
verilen tasfiyeye ilişkin kararların tescil ve ilanı şarttır.
VI- Ücret
MADDE 284-
(1) Ortaklar arasından seçilen tasfiye memurları, sözleşmede
veya sonradan verilmiş bir kararda belirtilmediği takdirde ücret
alamazlar.
(2) Ortak olmayanlardan atanan
tasfiye memurları, ücret kararlaştırılmasa bile, hâlin gereğine
göre takdir edilecek uygun bir ücret isteyebilirler, anlaşmazlık
durumunda taraflar yargı yoluna başvurabilir.
VII – Sorumluluk
MADDE 285-
(1) Kanuna, şirket sözleşmesine veya iş görme şartlarını
gösteren diğer hükümlere aykırı hareket ederek, üçüncü kişileri
veya ortakları zarara uğratan tasfiye memurları, kusursuz
olduklarını ispat etmedikçe, müteselsil olarak sorumlu
tutulurlar.
(2) Tasfiye memurları, atadıkları ve
hizmete aldıkları kimselerin kanuna, şirket sözleşmesine veya
diğer iş görme şartlarını gösteren hükümlere aykırı
hareketlerinden dolayı da Türk Borçlar Kanununun 116 ncı maddesi
hükmünce, gerek üçüncü kişilere gerek ortaklara karşı müteselsil
olarak sorumludurlar.
(3) Bu davalar, davacının, zararı ve
faili öğrendiği tarihten itibaren iki yılda ve her hâlde zararı
doğuran fiilden itibaren beş yılda zamanaşımına uğrar. Ancak,
zararı doğuran fiil bir suç oluşturduğu ve Türk Ceza
Kanununa göre süresi daha uzun bir dava zamanaşımına bağlı
olduğu takdirde tazminat davasına da o zamanaşımı uygulanır.
C) Tasfiye işleri
I - Koruma önlemleri
MADDE 286-
(1) Tasfiye memurları, tasfiye hâlinde bulunan şirketin
bütün mal ve haklarının korunması için basiretli bir iş adamı
gibi gerekli önlemleri almakla ve tasfiyeyi olabildiğince en
kısa zamanda bitirmekle yükümlüdür.
II - Defter tutma yükümlülüğü
1. Başlangıç envanteri ve
bilançosu
MADDE 287-
(1) Tasfiye memurları, önceden seçilmişlerse şirketin sona
ermesini hemen izleyen günlerde ve şirketin sona ermesinden
sonra ortaklarca seçilmiş veya mahkemece atanmışlarsa
seçimlerinden ve atanmalarından hemen sonra şirket işlerini
gören kişileri çağırarak onlarla birlikte, gelmedikleri takdirde
yalnız başlarına, şirketin finansal durumunu gösteren bir
envanter ile bilanço düzenlerler. Tasfiye memurları gerek
görürlerse şirket mallarına değer biçmek için uzmanlara
başvurabilirler. Düzenlenen envanter ile bilanço, tasfiye
memurlarının önünde şirket işlerini yönetenler tarafından
imzalanır.
(2) Envanter ve bilançonun
imzasından sonra, tasfiye memurları sona ermiş bulunan şirketin
envanterde yazılı bütün malları ile belgelerine ve defterlerine
el koyarlar.
2. Defterler
MADDE 288-
(1) Tasfiye memurları tasfiye işlemlerinin güvenliğini
sağlamak için gereken defterleri tutmakla yükümlüdür.
3. Son bilanço
MADDE 289-
(1) Tasfiye sonunda, tasfiye memurları şirket sözleşmesi
veya kanun hükümlerine göre ortakların sermaye ile kâr ve
zarardaki paylarını ve diğer haklarını gösteren bir bilanço
düzenleyerek ortaklara tebliğ ile yükümlüdürler. Ortaklar bir ay
içinde mahkemeye başvurarak itiraz etmezlerse, bilanço
kesinleşir.
(2) Bundan sonra ortaklar,
kendilerine düşen payları almaktan kaçındıkları takdirde tasfiye
memurları, bu payları her ortağın ayrı ayrı adlarına 296 ncı
maddede gösterilen bankalardan birine yatırırlar.
4. Saklama zorunluluğu
MADDE 290-
(1) Tasfiyenin sonunda belgelerin ve defterlerin saklanması
hakkında 82 nci madde hükmü uygulanır.
III - Tasfiyenin amacı
MADDE 291-
(1) Tasfiye memurları, şirketin faaliyette bulunduğu dönemde
başlanmış olup da henüz sonuçlandırılmamış olan iş ve işlemleri
tamamlamaya, şirketin borç ve taahhütlerini yerine getirmeye,
şirketin alacaklarını toplamaya, gereğinde yargı yolu ile almaya
ve varlıkları paraya çevirmeye, net varlığı elde etmeye yönelik
ve yarayan bütün iş ve işlemleri yapmaya yetkili ve
zorunludurlar.
IV - Yeni işler
1. Kural
MADDE 292-
(1) Tasfiye memurları tasfiyenin gereklerinden
olmayan yeni bir işlem yapamazlar. Aksi takdirde, bu tür
işlemlerden dolayı ortaklara karşı müteselsilen sorumlu olurlar.
2. İstisna
MADDE 293-
(1) Tasfiye memurları, şirketin işletme konusu kapsamındaki
işlemlere, ancak, ortakların oybirliğiyle; feshe mahkemece karar
verilmiş olan durumlarda, ortaklar oybirliğini sağlayamazlarsa,
mahkemenin onay kararıyla devam edebilirler.
V - Varlıkların paraya çevrilmesi
1. Ayrı ayrı satış
MADDE 294-
(1) Tasfiye memurları şirketin sona ermesi durumunda şirkete
ait taşınırları, durumun gereklerine göre ya artırma yoluyla
veya pazarlıkla satabilirler. Oybirliğiyle verilen bir kararla
ortaklar başka bir satış şeklini belirlemedikleri takdirde,
taşınmazlar ancak İcra ve İflas Kanunu hükümleri uyarınca açık
artırma yoluyla satılabilir.
(2) İlgililer arasında küçük veya
kısıtlanmış bir kişinin bulunması bu hükmün uygulanmasına engel
olmaz.
2. Toptan satış
MADDE 295-
(1) Ortaklar oybirliğiyle karar vermedikçe, tasfiye
memurları önemli miktardaki şirket varlıklarını toptan
satamazlar; ancak oybirliğinin sağlanamadığı hâllerde mahkeme
toptan satışa karar verebilir.
3. Paranın yatırılması
MADDE 296-
(1) Tasfiye memurları, tasfiye sırasında elde
edilen paraların bin Türk lirasından fazlasını, mahkemece
belirlenecek bir bankaya, şirket adına yatırırlar.
VI - Borçların ödenmesi
MADDE 297-
(1) Tasfiye hâlinde bulunan bir kollektif şirketin vadesi
henüz gelmemiş olan borçlarını tasfiye memurları iskonto
uygulayarak derhâl ödemeye ve alacaklılar da bu ödeme tarzını
kabule zorunludurlar.
VII - Ortakların ek ödemeleri
MADDE 298-
(1) Bir kollektif şirketin varlığı, borçlarının tamamına
yetmediği takdirde, kalan şirket borçlarının ödenmesini sağlamak
için tasfiye memurları ortaklara başvururlar.
VIII - Tasfiyeden arta kalanın
dağıtılması
1. Geçici ödemeler
MADDE 299-
(1) Tasfiye memurları, alacaklıların ve
ortakların ilerde doğması muhtemel hak ve alacaklarına yetecek
tutarı alıkoymak şartıyla, mevcut parayı geçici olarak ortaklar
arasında dağıtabilirler.
2. Son dağıtma
MADDE 300-
(1) Şirketin net varlığı, şirket sözleşmesine veya sonradan
verilecek karara göre, tasfiye memurları tarafından dağıtılır.
Sözleşmede aksine hüküm veya ortakların kararı bulunmadığı
takdirde dağıtma para olarak yapılır.
IX - Ortakların denetleme hakkı
1. Bilgi isteme hakkı
MADDE 301-
(1) Tasfiye memurları, ortaklara, her zaman tasfiye
işlerinin durumu hakkında bilgi ve ortaklar istedikleri takdirde
bu hususta imzalı bir belge vermekle yükümlüdürler.
(2) Tasfiye memurları tasfiyenin
sonunda tasfiye iş ve işlemlerine dair ortaklara hesap verirler.
2. Defterleri inceleme hakkı
MADDE 302-
(1) Tasfiye memurları, istem üzerine şirkete ve
tasfiyeye ilişkin bütün defterleri ve belgeleri tasfiye
işleminin yapıldığı yerde ortaklara göstermekle yükümlüdürler.
Ortakların bu defter ve belgelerden suret almalarına tasfiye
memurları engel olamazlar.
X - Tasfiyenin sonu
MADDE 303-
(1) Tasfiyenin sona ermesi üzerine, şirketin ticaret
unvanının sicilden silinmesi ve bunun tescil ve ilanı
için durum, tasfiye memurları tarafından ticaret sicili
müdürlüğüne bildirilir.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Komandit Şirket
BİRİNCİ BÖLÜM
Şirketin Niteliği ve Kuruluşu
A) Tanımı
MADDE 304-
(1) Ticari bir işletmeyi bir ticaret unvanı altında
işletmek amacıyla kurulan, şirket alacaklılarına karşı
ortaklardan bir veya birkaçının sorumluluğu sınırlandırılmamış
ve diğer ortak veya ortakların sorumluluğu belirli bir sermaye
ile sınırlandırılmış olan şirket komandit şirkettir.
(2) Sorumluluğu sınırlı olmayan
ortaklara komandite, sorumluluğu sınırlı olanlara komanditer
denir.
(3) Komandite ortakların gerçek kişi
olmaları gerekir. Tüzel kişiler ancak komanditer ortak
olabilirler.
B) Uygulanacak hükümler
MADDE 305-
(1) Bu Bölümdeki özel hükümler saklı kalmak şartıyla,
kollektif şirkete dair 212 ilâ 216 ncı maddeler komandit
şirketler hakkında da uygulanır.
(2) Şirket sözleşmesinde, her
komanditer ortağın sermayesinin miktarı, cinsi ve ortak
sıfatından kaynaklanan ve bir yönetim hakkı niteliğinde olmaması
gereken, komanditer ortaklara verilen yönetim görevleri açıkça
belirtilir.
C) Sözleşme
I - Yorum
MADDE 306-
(1) Şirketin komandit olup olmadığı sözleşme
hükümlerine göre belirlenir. Ortaklar tarafından şirkete verilen
ad ve nitelik o şirketin türünün belirlenmesinde yalnız başına
yeterli olmaz.
(2) Bir şirketin komandit
olduğu açıkça saptanamıyorsa o şirket kollektif sayılır.
II- Komanditerlerin sermaye koyma
borcu
MADDE 307-
(1) Bir komandit şirket sözleşmesine 213 üncü maddede
gösterilen kayıtlardan başka komanditerlerin adları ve her
birinin koydukları veya koymayı taahhüt ettikleri sermayenin
cins ve miktarları yazılarak tescil ve ilan ettirilir.
(2) Bir komanditer kişisel emeğini
ve ticari itibarını sermaye olarak koyamaz.
İKİNCİ BÖLÜM
Ortaklar Arasındaki İlişkiler
A) Sözleşme serbestisi
MADDE 308-
(1) Komandit şirkette ortakların birbirleriyle olan
ilişkileri şirket sözleşmesi ile düzenlenir. Şirket
sözleşmesinde hüküm bulunmayan durumlarda, bu Bölümde yazılı
hükümler saklı kalmak şartıyla, kollektif şirketlere ilişkin 217
ilâ 231 inci maddeler uygulanır.
B) Komanditerlerin hukuki durumu
I - Yönetim
MADDE 309-
(1) İster komandite ister komanditer olsun
her ortağın bir oy hakkı vardır. Bu kurala aykırı düzenlemeler
geçersizdir.
(2) Şirket, komanditeler tarafından
yönetilir.
(3) Komanditerler, şirket işlerini
görmeye görevli ve yetkili olmadıkları gibi, yönetim hakkını
haiz kişilerin yetkileri içinde yaptıkları işlere itiraz da
edemezler. Ancak, olağanüstü iş ve işlemlerde, şirket
sözleşmesinin değiştirilmesi, tür değiştirme, birleşme ve
bölünme gibi yapısal değişikliklerde; şirkete ortak alınması,
çıkarılması ve payın devri türünden temel işlemlerde
komanditerler de oy hakkını haizdirler.
II - Denetleme
MADDE 310-
(1) Her komanditer, iş yılı sonunda ve iş saatleri içinde,
şirketin envanterleriyle bilançosunun içeriğini, diğer finansal
tablolarını, bunların doğruluğunu ve geçerliliğini incelemeye
yetkilidir.
(2) Komanditer, bu incelemeyi bizzat
yapabileceği gibi bir uzmana da yaptırabilir. Uzmanın şahsı
hakkında bir itiraz ileri sürülürse komanditerin istemi üzerine
mahkeme tarafından bir işlem denetçisi atanmasına karar verilir.
Bu karar kesindir.
(3) Haklı sebeplerin bulunması
hâlinde, mahkeme, komanditerin istemi üzerine şirketin işlerinin
ve varlığının bizzat veya bir işlem denetçisi tarafından
incelenmesine her zaman izin verebilir.
(4) Bu madde hükümlerine aykırı
şirket sözleşmesi hükümleri geçersizdir.
III - Rekabet yasağı
MADDE 311-
(1) Kollektif ortakların, şirket konusunu oluşturan işlemlerin
aynını yapamayacaklarına ilişkin 230 uncu madde komanditerler
hakkında uygulanmaz. Ancak, komanditer, şirketin işletme
konusunun kapsamına giren işlerle uğraşacak bir ticari işletme
açar veya böyle bir işletme açan bir kişiyle ortak olur ya da bu
nitelikte bir şirkete girerse, komandit şirketin belgelerini ve
defterlerini incelemek hakkını kaybeder.
IV - Kâr ve zarar
1. Genel olarak
MADDE 312-
(1) Komanditer, iş yılı sonunda gerçekleşen kâr
payını ve şirket sözleşmesinde kararlaştırılmış olan faizleri
nakden alır. Ancak, koyduğu sermaye herhangi bir sebeple azalmış
ise noksanı tamamlanıncaya kadar kâr ve faizi isteyemez. Şu
kadar ki, gelecek yıllarda elde edilecek kâr paylarından,
sermayenin noksanı tamamlandıktan sonra artan kısımdan önce
geçmiş yıllara ait birikmiş faizler ödenir.
2. Geri verilmesi zorunlu olmayan
faizler ve kâr payları
a) Usulüne göre tahakkuk
ettirilmiş olanlar
MADDE 313-
(1) Komanditerler, önce aldıkları ve usulüne göre tahakkuk
ettirilmiş faizi ve kâr paylarını, şirketin sonradan meydana
gelen zararını kapatmak için geri vermeye zorunlu tutulamazlar.
b) Usulsüz tahakkuk ettirilmiş
olanlar
MADDE 314-
(1) Komanditerler, kanuna ve şirket sözleşmesine göre
düzenlenen ve kâr gösteren bir bilançoya göre, iyiniyetle
aldıkları ancak usulsüz tahakkuk etirilmiş kâr paylarını veya
şirket sözleşmesi ile kabul edilmiş olan faizleri geri vermeye
zorunlu tutulamazlar.
V - Ortaklığın geçişi
1. Devir hâlinde
MADDE 315-
(1) Komanditer, şirketteki payını başkasına devredebilir.
Ancak, devre diğer ortaklar onay vermemişlerse Türk Borçlar
Kanununun 632 nci maddesi hükmü uygulanır.
2. Ölüm hâlinde
MADDE 316-
(1) Ölen bir komanditerin yerine mirasçıları geçer.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Şirketin ve Ortakların Üçüncü
Kişilerle Olan İlişkileri
A) Uygulanacak hükümler
MADDE 317-
(1) Şirket ve ortakların üçüncü kişilerle olan
ilişkilerinde, bu Bölümdeki özel hükümler saklı kalmak şartıyla,
kollektif şirkete ilişkin 232 ilâ 242 nci maddeler uygulanır.
B) Şirketin temsili
MADDE 318-
(1) Komandit şirketler, kural olarak, komandite ortaklar
tarafından temsil edilir. Kollektif şirketin temsil yetkisinin
kapsamı ve sınırlandırılmasına ilişkin hükümleri komandit
şirkete de uygulanır.
(2) Komanditer ortaklar, ortak
sıfatıyla şirketi temsile yetkili olamazlar. Ancak, şirket
sözleşmesinde aksine hüküm bulunmamak şartıyla, komanditer ortak
ticari mümessil, ticari vekil veya seyyar tacir memuru olarak
atanabilir.
C) Komanditer ortağın sorumluluğu
I - Genel olarak
MADDE 319-
(1) Bir komanditerin sorumluluğu koyduğu veya
taahhüt ettiği sermaye miktarını aşamaz.
II - İstisnalar
1. Adı şirketin unvanında bulunan
komanditer
MADDE 320-
(1) Adı şirketin unvanında bulunan komanditer, üçüncü
kişilere karşı komandite bir ortak gibi sorumlu sayılır.
2. Şirket adına işlemde bulunan
komanditer
MADDE 321-
(1) Ticari mümessil, ticari vekil veya
seyyar tacir memuru olarak hareket ettiğini açıkça
bildirmeksizin, şirket adına işlemlerde bulunan komanditer
ortak, bu işlemler nedeniyle iyiniyetli üçüncü kişilere karşı
komandite ortak gibi sorumlu olur.
(2) Şirket, ticaret siciline tescil
edilmeden önce işlemler yapılmışsa, komanditer, bu tür şirket
borçları için, üçüncü kişilere karşı, sorumluluğunun sınırlı
olduğunun onlar tarafından bilindiğini ispat etmediği takdirde,
komandite ortak gibi sorumlu tutulur.
(3) Alacaklı, komanditerin koyduğu
sermayeye biçilen değerin, bu sermayenin konulduğu andaki
değerinin altında olduğunu ispat edebilir. Aradaki fark
tutarınca komanditer sorumludur.
(4) Komanditer ortak, koymayı
taahhüt ettiği sermaye tutarınca, kendisinin şirkete girmesinden
önce doğan borçlardan da sorumludur.
(5) Komanditerin, şirket yönetimine
karışması sonucunu doğurmayacak şekilde öğüt vermesi, görüş
açıklaması, olağanüstü iş ve işlemler ile şirketin iş ve
işlemleri üzerinde haiz olduğu denetleme haklarını kullanması,
kanunda yazılı hâllerde yönetim işlerini gören kimselerin
atanmalarına, görevden alınmalarına katılması, şirket içinde
ikinci derecedeki hizmetlerde ve görevlerde çalıştırılması,
komanditer sıfatıyla sorumluluğunu etkilemez.
III - Alacaklıların durumu
1. Takip imkânı
MADDE 322-
(1) Komanditer, koymayı taahhüt ettiği sermaye
borcunun henüz ödemediği tutarına kadar şirket
alacaklılarına karşı sorumludur. Bu suretle kendisine başvurulan
komanditer ortak, şirket alacaklısına ödemede bulunduğu tutarda
sermaye borcundan kurtulur. Şirket alacaklıları, şirket sona
ermiş olmadıkça veya şirket aleyhine yapılan icra takibi
semeresiz kalmadıkça, komanditere başvuramazlar.
(2) Şirketin iflası hâlinde
alacaklıların haiz oldukları haklar iflas masasına geçer.
(3) Komanditer, şirkete koymayı
taahhüt ettiği sermayeyi aşan bir tutar ile sorumluluğu üzerine
aldığını yazı ile bildirmiş veya ilan etmişse üçüncü kişilere
veya bildirimin muhatabına karşı bu tutar kadar sorumlu olur.
2. Sermayenin azaltılması
MADDE 323-
(1) Bir komanditer sermayesini, 313 ve 314 üncü madde
hükümleri saklı kalmak şartıyla, gerek doğrudan doğruya gerek
faiz veya kâr payına sayılmak üzere dolayısıyla tamamen veya
kısmen geri alamayacağı gibi, sermayesi herhangi bir sebeple
azalmışsa noksan tamamlanıncaya kadar, faiz veya kâr payı da
isteyemez. Aksi hâlde, komanditer aldığı para kadar şirket
alacaklılarına karşı 322 nci maddenin birinci fıkrası gereğince
sorumlu olur.
3. İflas
a) Şirketin iflası
MADDE 324-
(1) Bir komandit şirketin iflası hâlinde, şirket
alacaklıları alacaklarını almadıkça, ortakların kişisel
alacaklıları şirket mallarına başvuramaz.
(2) Komanditerlerin koydukları
sermaye de şirket alacaklılarının birinci fıkrada yazılı olduğu
gibi öncelikle haklarını elde edecekleri mallardan sayılır.
b) Komanditelerin sorumluluğu
MADDE 325-
(1) Şirketin varlığı şirket alacaklılarına yetmeyecek
olursa, bu alacaklılar geri kalan alacaklarından dolayı
komanditelerin kişisel mallarına başvurabilirler.
(2) Ortakların kişisel mallarına
başvurulması hâlinde şirket alacaklılarının, ortakların kişisel
alacaklılarına karşı rüçhan hakkı yoktur.
c) Komanditerin iflası
MADDE 326-
(1) Şirket ve iflas hâlinde masası veya şirket
alacaklıları, iflas etmiş bir komanditerin masasına
başvururlarsa, bunların, müflis komanditerin kişisel
alacaklılarına karşı rüçhan hakkı yoktur.
4. Takas
MADDE 327-
(1) Şirketten alacağı olan bir kişinin, sermaye
borcunu henüz yerine getirmemiş veya koyduğu sermayeyi geri
almış bir komanditere borcu varsa, bu kişi şirketteki alacağını
komanditere olan borcu ile takas edebilir. 242 nci madde hükmü
saklıdır.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Şirketin Sona Ermesi ve Tasfiyesi
A) Uygulanacak hükümler
MADDE 328-
(1) Kollektif şirketlerin sona ermesine, tasfiyesine ve
ortakların şirketten çıkma ve çıkarılmasına ilişkin 243 ilâ 303
üncü madde hükümleri komandit şirketlerde de uygulanır. Ancak,
şirket sözleşmesinde aksine bir hüküm bulunmadıkça komanditerin
ölümü veya kısıtlanması şirketin sona ermesi sonucunu doğurmaz.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Anonim Şirket
BİRİNCİ BÖLÜM
Genel Hükümler, Kuruluş ve Temel
İlkeler
A) Genel Hükümler
I - Tanım
MADDE 329-
(1) Anonim şirket, sermayesi belirli ve paylara bölünmüş
olan, borçlarından dolayı yalnız malvarlığıyla sorumlu bulunan
şirkettir.
(2) Pay sahipleri, sadece taahhüt
etmiş oldukları sermaye payları ile ve şirkete karşı sorumludur.
II - Özel kanunlara bağlı anonim
şirketler
MADDE 330-
(1) Özel kanunlara tabi anonim şirketlere, özel hükümler
dışında bu kısım hükümleri uygulanır.
III - Amaç ve konu
MADDE 331-
(1) Anonim şirketler, kanunen yasaklanmamış her türlü
ekonomik amaç ve konular için kurulabilir.
IV - En az sermaye tutarı
MADDE 332-
(1) Tamamı esas sözleşmede taahhüt edilmiş bulunan sermayeyi
ifade eden esas sermaye ellibin Türk Lirasından ve sermayenin
artırılmasında yönetim kuruluna tanınmış yetki tavanını gösteren
kayıtlı sermaye sistemini kabul etmiş bulunan halka açık olmayan
anonim şirketlerde başlangıç sermayesi yüzbin Türk Lirasından
aşağı olamaz. Bu en az sermaye tutarı Bakanlar Kurulunca
artırılabilir.
(2) Bu Kanun anlamında kayıtlı
sermayeli anonim şirketlerde başlangıç sermayesi, kuruluşta ve
sisteme ilk geçildiğinde haiz olunması zorunlu sermayedir;
çıkarılmış sermaye ise, çıkarılmış payların tümünün itibarî
değerlerinin toplamını temsil eder.
(3) Halka açık olmayan anonim
şirketler gerekli şartları artık haiz olmadıkları takdirde,
Sanayi ve Ticaret Bakanlığından izin alarak kayıtlı sermaye
sisteminden çıkabilecekleri gibi, bu sisteme alınırken aranan
nitelikleri kaybettiklerinde, istemleri bulunmasa bile aynı
Bakanlık tarafından sistemden çıkartılırlar.
(4) 28/7/1981 tarihli ve 2499 sayılı
Sermaye Piyasası Kanununun 12 nci maddesi hükmü saklıdır.
V - Devletin gözetimi
1. İzin
MADDE 333-
(1) Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca
yayımlanacak tebliğle, faaliyet alanları belirlenip, ilan
edilecek anonim şirketler Sanayi ve Ticaret Bakanlığının izni
ile kurulur. Bu şirketlerin esas sözleşme değişiklikleri de aynı
Bakanlığın iznine bağlıdır. Bakanlık incelemesi sadece kanunun
emredici hükümlerine aykırılık bulunup bulunmadığı yönünden
yapılabilir. Bunun dışında hukuki konumu, niteliği ve işletme
konusu ne olursa olsun anonim şirketin kuruluşu ve esas sözleşme
değişiklikleri herhangi bir makamın iznine bağlanamaz.
2. Kamu tüzel kişilerinin yönetim
kurulunda temsili
MADDE 334-
(1) Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu
tüzel kişilerinden birine, esas sözleşmede öngörülecek bir
hükümle, pay sahibi olmasalar da, işletme konusu kamu hizmeti
olan anonim şirketlerin yönetim kurullarında temsilci
bulundurmak hakkı verilebilir.
(2) Birinci fıkrada yazılı
şirketlerde pay sahibi olan kamu tüzel kişilerinin yönetim
kurulundaki temsilcileri, ancak bunlar tarafından görevden
alınabilir.
(3) Kamu tüzel kişilerinin yönetim
kurulundaki temsilcileri, genel kurul tarafından seçilen
üyelerin hak ve görevlerini haizdir. Kamu tüzel kişileri, şirket
yönetim kurulundaki temsilcilerinin bu sıfatla işledikleri
fiillerden ve yaptıkları işlemlerden dolayı şirkete ve onun
alacaklılarıyla pay sahiplerine karşı sorumludur. Tüzel kişinin
rücû hakkı saklıdır.
B) Kuruluş
I - Kurucu işlem
MADDE 335-
(1) Şirket, kurucuların, kanuna uygun olarak düzenlenmiş
bulunan, sermayenin tamamını ödemeyi, şartsız taahhüt ettikleri,
imzalarının noterce onaylandığı esas sözleşmede, anonim şirket
kurma iradelerini açıklamalarıyla kurulur.
(2) 355 inci maddenin birinci
fıkrası hükmü saklıdır.
II - Kuruluş belgeleri
MADDE 336-
(1) Esas sözleşme, kurucular beyanı, değerleme raporları,
ayın ve işletme devralınmasına ilişkin olanlar da dâhil olmak
üzere, kurulmakta olan şirketle, kurucular ve diğer kişilerle
yapılan ve kuruluşla ilgili olan sözleşmeler ile işlem
denetçisi raporu, kuruluş belgeleridir. Bunlar, sicil dosyasına
konulur ve birer nüshaları şirket tarafından beş yıl süreyle
saklanır.
III - Kurucular
1. Tanım
MADDE 337-
(1) Pay taahhüt edip esas sözleşmeyi imzalayan gerçek ve
tüzel kişiler kurucudur.
(2) Kurucular, birinci fıkrada
yazılı işlemi, üçüncü bir kişinin hesabına yaptıkları takdirde,
bu kişi de kuruluştan doğan sorumluluk bakımından kurucu
sayılır. Söz konusu üçüncü kişi, kendisi hesabına iş gören
kimsenin bildiği veya bilmesi gereken bir hususu kendisinin
bilmediğini ileri süremez.
2. Asgari sayı
MADDE 338-
(1) Anonim şirketin kurulabilmesi için pay sahibi olan bir
veya daha fazla kurucunun varlığı şarttır. 330 uncu madde hükmü
saklıdır.
(2) Pay sahibi sayısı bire düşerse,
durum, bu sonucu doğuran işlem tarihinden itibaren yedi gün
içinde yönetim kuruluna yazılı olarak bildirilir. Yönetim kurulu
bildirimi aldığı tarihten itibaren yedi gün içinde, şirketin
tek pay sahipli bir anonim şirket olduğunu tescil ve ilan
ettirir. Ayrıca, hem şirketin tek pay sahipli olarak kurulması
hem de payların tek kişide toplanması hâlinde tek pay sahibinin
adı, yerleşim yeri ve vatandaşlığı da tescil ve ilan edilir.
Aksi hâlde doğacak zarardan, bildirimde bulunmayan pay sahibi ve
tescil ve ilanı yaptırmayan yönetim kurulu sorumludur.
(3) Şirket, tek pay sahibi
olacak şekilde kendi payını iktisap edemez; ettiremez.
IV
- Esas sözleşme
1. İçerik
MADDE 339-
(1) Esas sözleşmenin yazılı şekilde yapılması ve bütün
kurucuların imzalarının noterce onaylanması şarttır.
(2) Esas sözleşmeye aşağıdaki
hususlar yazılır:
a) Şirketin ticaret unvanı ve
merkezinin bulunacağı yer.
b) Esaslı noktaları belirtilmiş ve
tanımlanmış bir şekilde şirketin işletme konusu.
c) Şirketin sermayesi ile her payın
itibarî değeri, bunların ödenmesinin şekil ve şartları.
d) Pay senetlerinin nama veya
hamiline yazılı olacakları; belirli paylara tanınan imtiyazlar;
devir sınırlamaları.
e) Paradan başka sermaye olarak
konan haklar ve ayınlar; bunların değerleri; bunlara karşılık
verilecek payların miktarı, bir işletme ve ayın devir alınması
söz konusu olduğu takdirde, bunların bedeli ve şirketin
kurulması için kurucular tarafından şirket hesabına satın alınan
malların ve hakların bedelleriyle, şirketin kurulmasında
hizmetleri görülenlere verilmesi gereken ücret, ödenek veya
ödülün tutarı.
f) Kurucularla yönetim kurulu
üyelerine ve diğer kimselere şirket kârından sağlanacak
menfaatler.
g) Yönetim kurulu üyelerinin
sayıları, bunlardan şirket adına imza koymaya yetkili olanlar.
h) Genel kurulların toplantıya nasıl
çağrılacakları; oy hakları.
ı) Şirket bir süre ile
sınırlandırılmışsa, bu süre.
i) Şirkete ait ilanların nasıl
yapılacağı.
j) Pay sahiplerinin taahhüt ettiği
sermaye paylarının türleri ve miktarları.
k) Şirketin hesap dönemi.
(3) İlk yönetim kurulu üyeleri esas
sözleşme ile atanır.
2. Emredici hükümler
MADDE 340-
(1) Esas sözleşme, bu Kanunun anonim şirketlere ilişkin
hükümlerinden ancak Kanunda buna açıkça izin verilmişse
sapabilir. Diğer kanunların, öngörülmesine izin verdiği
tamamlayıcı esas sözleşme hükümleri o kanuna özgülenmiş olarak
hüküm doğururlar.
V
- Taahhüdün onaylanması
MADDE 341-
(1) Esas sermayeyi oluşturan payların tamamının,
kurucular tarafından esas sözleşmede taahhüt olunduğu, esas
sözleşmenin altında yer alan bir noter şerhi ile onaylanır.
VI
- Ayni sermaye
1. Ayni sermaye konulabilecek
malvarlığı unsurları
MADDE 342-
(1) Üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir
bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikrî
mülkiyet hakları ile sanal ortamlar da dâhil, malvarlığı
unsurları ayni sermaye olarak konulabilir. Hizmet edimleri,
kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmemiş alacaklar
sermaye olamaz.
(2) 128 inci madde hükmü saklıdır.
2. Değer biçme
MADDE 343-
(1) Konulan ayni sermaye ile kuruluş sırasında devralınacak
işletmelere ve ayınlara, şirket merkezinin bulunacağı
yerdeki asliye ticaret mahkemesince atanan
bilirkişilerce değer biçilir. Değerleme raporunda, uygulanan
değerleme yönteminin somut olayın özellikleri bakımından herkes
için en adil ve uygun seçim olduğu; sermaye olarak konulan
alacakların gerçekliğinin, geçerliğinin ve 342 nci maddeye
uygunluğunun belirlendiği, tahsil edilebilirlikleri ile tam
değerleri; ayni olarak konulan her varlık karşılığında tahsis
edilmesi gereken pay miktarı ile Türk Lirası karşılığı, tatmin
edici gerekçelerle ve hesap verme ilkesinin icaplarına göre
açıklanır. Bu rapora kurucular, işlem denetçisi ve menfaat
sahipleri itiraz edebilir. Mahkemenin onayladığı bilirkişi
kararı kesindir.
VII - Pay bedellerinin ödenmesi
1. Nakdî sermaye
MADDE 344-
(1) Nakden taahhüt edilen payların itibarî değerlerinin en
az yüzde yirmibeşi tescilden önce, gerisi de şirketin tescilini
izleyen yirmidört ay içinde ödenir. Payların çıkarma primlerinin
tamamı tescilden önce ödenir.
(2) Sermaye Piyasası Kanununun pay
bedellerinin ödenmelerine ilişkin hükümleri saklıdır.
2. Ödeme yeri
MADDE 345-
(1) Nakdî ödemeler, 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı
Bankacılık Kanununa bağlı bir bankada, kurulmakta olan şirket
adına açılacak özel bir hesaba, sadece şirketin kullanabileceği
şekilde yatırılır. Taahhüt edilen payların, kanunda veya esas
sözleşmede öngörülmüş bulunan ve kanunda yazılı olandan daha
yüksek olan tutarlarının ödendiği, ticaret siciline yöneltilecek
bir banka mektubu ile ispatlanır. Banka, bu tutarı, şirketin
tüzel kişilik kazandığını bildiren bir sicil müdürlüğü yazısının
sunulması üzerine, sadece şirkete öder.
(2) Şirket, 335 inci maddenin
birinci fıkrasında öngörülen noter onayı tarihinden itibaren, üç
ay içinde tüzel kişilik kazanamadığı takdirde, bu hususu
doğrulayan bir sicil müdürlüğü yazısının sunulması üzerine,
bedeller banka tarafından sahiplerine geri verilir.
3. Halka arzedilecek paylar
MADDE 346-
(1) Esas sözleşmede taahhüt edilmiş olup da taahhüt
sahiplerince, şirketin tescilinden itibaren en geç iki ay içinde
halka arzedileceği esas sözleşmede belirtilmiş ve ayrıca garanti
edilmiş bulunan nakdî payların karşılıkları satıştan elde edilen
gelirden ödenir. Pay senetlerinin halka arzedilmesi sermaye
piyasası mevzuatına göre yapılır. Satış süresinin sonunda,
payların itibarî değerlerinin, varsa çıkarma priminin karşılığı
şirkete, giderler düştükten sonra kalan tutar ise, pay
senetlerini halka arzeden pay sahiplerine ödenir.
(2) Halka arzedilip de süresinde
satılmayan payların bedellerinin tamamı, süresinde halka
arzedilmeyen payların bedellerinin ise, yüzde yirmibeşi iki
aylık süreyi izleyen üç gün içinde ödenir.
VIII - Primli paylar
MADDE 347-
(1) İtibarî değerinden aşağı bedelle pay çıkarılamaz.
Payların itibarî değerinden yüksek bir bedelle çıkarılabilmeleri
için esas sözleşmede hüküm veya genel kurul kararı bulunmalıdır.
IX - Kurucu menfaatleri
MADDE 348-
(1) Şirketi kurdukları sırada harcadıkları emeğe karşılık olarak
kuruculara, para ve bedelsiz pay senedi vermek gibi şirket
sermayesinin azalması sonucunu doğurabilecek bir menfaat
tanınamaz. Bu hükme aykırı esas sözleşme hükümleri geçersizdir.
Ancak, dağıtılabilir kârdan 519 uncu maddenin birinci fıkrasında
yazılı yedek akçe ile pay sahipleri için yüzde beş kâr payı
ayrıldıktan sonra kalanın en çok onda biri intifa senetleri
bağlamında kuruculara ödenir.
(2) Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden
sonra kurulan anonim şirketler, pay senetlerini halka arz
etmeden önce kurucu intifa senetlerini, herhangi bir bedel
ödemeden iptal ederler; aksi hâlde intifa senetleri
kendiliğinden geçersiz sayılır.
(3) Dağıtılabilecek kâr mevcut ise
şirket kârın dağıtılmamasını kararlaştırmış olsa bile kurucu
intifa sahipleri esas sözleşmede öngörülen kâr paylarını
alırlar.
X - Kurucular beyanı
MADDE 349-
(1) Kurucular tarafından, kuruluşa ilişkin bir beyan
imzalanır. Beyan, dürüst bir şekilde bilgi verme ilkesine göre,
doğru ve eksiksiz olarak hazırlanır. Beyanda, ayni sermaye
konuluyor, bir ayın ya da işletme devralınıyorsa, bunlara
verilecek karşılığın uygunluğuna; bu tür sermayenin ve
devralmanın gerekliliğine, bunların şirkete olan yararlarına
ilişkin belgeli, gerekçeli ve kesin ifadeli açıklamalar yer
alır. Ayrıca, şirket tarafından iktisap edilen menkul
kıymetlerle, bunların iktisap fiyatları, söz konusu menkul
kıymetleri çıkaranların son üç yıllık, gereğinde konsolide
finansal tablolarının değerlemelerine ve çözümlenmelerine
ilişkin bilgiler, şirketin yüklendiği önemli taahhütler, makina
ve benzerleri malların ve herhangi bir aktif değerin alımına
ilişkin bağlantılar, fiyatlar, komisyonlar ile her türlü
borçlar, emsalleriyle karşılaştırılarak, açıklanır.
(2) Ayrıca, kuruculara tanınan
menfaatler gerekçeleriyle beyanda yer alır. Kimlerin halka arz
amacıyla ne miktarda pay taahhüt ettiği, pay taahhüdünde
bulunanların birbirleri ile ilişkileri; bunlar bir şirketler
topluluğuna dâhil bulunuyorlarsa, topluluk ile ilişkileri,
kuruluşu inceleyen işlem denetçisine ve diğer hizmet verenlere
ödenen ücretler, emsalleriyle karşılaştırma yapılarak, beyanda
açıklanır.
XI - Halka arz taahhüdü
MADDE 350-
(1) 346 ncı madde uyarınca, halka arzedilmek üzere pay
taahhüdünde bulunulduğu takdirde, halka arz, kurucular, yönetim
kurulu veya yetkili herhangi bir organ tarafından onaylanmış
kabul edilir.
XII - İşlem denetçisi raporu
MADDE 351-
(1) Şirketin kuruluşuna ilişkin denetleme raporu bir veya
birkaç işlem denetçisi tarafından verilir. İşlem denetçisi
kuruluş raporunda, payların tamamının taahhüt edildiğini;
kanunda veya esas sözleşmede öngörülmüş bulunan pay bedellerinin
en az tutarlarının kanuna uygun olarak bankaya yatırıldığını;
buna ilişkin banka mektubunun kuruluş belgeleri arasında yer
aldığını; bu yükümlülüğün herhangi bir şekilde dolanıldığına
ilişkin bir belirti bulunmadığını; ayni sermaye ve devralınan
ayınlar için mahkemece atanan bilirkişilerce değerleme
yapıldığını, mahkemece bir kararla onaylanan raporun dosyaya
sunulduğunu; kurucu menfaatlerinin kanuna uygun olduğunu;
kurucular beyanı ile ilgili açık bir uygunsuzluğun, aşırı
değerlemenin, işlemlerde görünür bir yolsuzluğun bulunmadığını
ve diğer kuruluş belgelerinin mevcut olduğunu, gerekli noter
onaylarının ve izinlerin alındığını gerekçeleriyle ve hesap
verme ilkesinin gereklerine uygun olarak açıklar.
XIII - Kuruluştan önce pay
taahhüdünün devri
MADDE 352-
(1) Pay taahhüdünün, şirketin tescilinden önce devri,
şirkete karşı geçersizdir.
XIV - Fesih davası
MADDE 353-
(1) Anonim şirketin butlanına veya yokluğuna karar
verilemez. Ancak, şirketin kurulmasında kanun hükümlerine aykırı
hareket edilmek suretiyle, alacaklıların, pay sahiplerinin veya
kamunun menfaatleri önemli bir şekilde tehlikeye düşürülmüş veya
ihlal edilmiş olursa, yönetim kurulunun, Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının, ilgili alacaklının veya pay sahibinin istemi
üzerine şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret
mahkemesince şirketin feshine karar verilir. Mahkeme davanın
açıldığı tarihte gerekli önlemleri alır.
(2) Eksikliklerin giderilebilmesi,
esas sözleşmeye veya kanuna aykırı hususların düzeltilebilmesi
için mahkeme süre verebilir.
(3) Dava dilekçesine deliller ile
gerekli bütün bilgiler eklenir. Yargılama aşamasında delil
sunulamayacağı gibi bir davanın beklenilmesi ve bilgi getirtmesi
de mahkemeden istenemez. Ancak, somut olayın haklı göstermesi
hâlinde, mahkeme, kesin süreye bağlayarak, davacının delil sunma
ve bilgi getirtme istemini kabul edebilir. Dava, acele işlere
ilişkin usule tâbîdir.
(4) Davanın, şirketin tescil ve
ilanından itibaren üç aylık hak düşürücü süre içinde açılması
şarttır.
(5) Davanın açıldığı ve kesinleşmiş
olan mahkeme kararı, mahkemenin bildirimi üzerine, derhâl ve
resen ticaret siciline tescil ve Türkiye Ticaret Sicili
Gazetesinde ilan olunur. Ayrıca, yönetim kurulu, tescil ve ilanı
yapılan hususu, tirajı ellibinin üzerinde olan ve yurt düzeyinde
dağıtımı yapılan en az bir gazetede ilan eder; internet
sitesine koyar.
XV - Şirketin tescili ve ilanı
MADDE 354-
(1) Şirket esas sözleşmesinin tamamı, Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının izniyle kurulacak olan anonim şirketlerde izin
alınmasını, diğer şirketlerde 335 inci maddenin birinci
fıkrası uyarınca şirketin kuruluşunu izleyen otuz gün
içinde şirketin merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline
tescil ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan olunur. Tescil
ve ilan olunan esas sözleşmeye, aşağıda sayılanlar dışında, 36
ncı maddenin birinci fıkrası hükmü uygulanmaz. Bu hususlar
şunlardır:
a) Esas sözleşmenin tarihi.
b) Şirketin ticaret unvanı ve
merkezi.
c) Şirketin, varsa süresi.
d) Şirketin sermayesi, ödenmesinin
şekil ve şartları ile payların itibarî değerleri, varsa
imtiyazlar.
e) Pay senetlerinin türleri,
hamiline veya nama yazılı oldukları.
f) Şirketin nasıl temsil olunacağı.
g) Yönetim kurulu üyeleriyle şirketi
temsile yetkili kimselerin ad ve soyadları, unvanları, yerleşme
yerleri ve vatandaşlıkları.
h) Şirketin yapacağı ilanların
şekli; esas sözleşmede buna ilişkin hüküm bulunduğu takdirde,
yönetim kurulu kararlarının pay sahiplerine nasıl bildirileceği.
(2) Şubeler, merkezin sicil kaydına
gönderme yapılarak bulundukları yer ticaret siciline tescil
olunurlar.
(3) 343 üncü madde uyarınca verilen
bilirkişi raporu da tescil ve ilan edilir.
XVI - Tüzel kişiliğin kazanılması
MADDE 355-
(1) Şirket ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik
kazanır.
(2) Tescilden önce şirket adına
işlem yapanlar ve taahhütlere girişenler, bu işlem ve
taahhütlerden şahsen ve müteselsilen sorumludurlar. Ancak,
işlem ve taahhütlerin, ileride kurulacak şirket adına
yapıldığı açıkça bildirilmiş ve şirketin ticaret siciline
tescilinden sonra üç aylık süre içinde bu taahhütler şirket
tarafından kabul olunmuşsa, yalnız şirket sorumlu olur.
(3) Şirketçe kabul olunmadığı
takdirde kuruluş giderleri kurucular tarafından karşılanır.
Bunların pay sahiplerine rücu hakları yoktur.
C) Kanuna karşı hile
MADDE 356-
(1) Şirketin tescilinden itibaren iki yıl içinde bir işletme
veya aynın, sermayenin onda birini aşan bir bedel karşılığında
devralınmasına veya kiralanmasına ilişkin sözleşmeler, genel
kurulca onaylanıp ticaret siciline tescil edilmedikçe geçerli
olmaz. Bu sözleşmelerin onaylanmasından ve tescilinden önce,
bunların ifası amacıyla yapılmış olan ödemeler dâhil, her türlü
tasarruf geçersizdir.
(2) Genel kurul kararını vermeden
önce, yönetim kurulunun istemi üzerine şirketin bulunduğu yer
asliye ticaret mahkemesince atanacak bilirkişi, şirket
tarafından devralınacak ya da kiralanacak işletme ve ayınlara
değer biçer. Rapor resmî nitelik taşır.
(3) Toplantı ve karar nisabına 421
inci maddenin üçüncü ve dördüncü fıkraları uygulanır.
(4) Sözleşme genel kurulun onay
kararıyla birlikte tescil ve ilan olunur.
(5) Şirketin işletme konusunu
oluşturan veya cebrî icra yoluyla iktisap edilen ayın ve
işletmeler hakkında bu madde hükmü uygulanmaz.
D) Temel ilkeler
I - Eşit işlem ilkesi
MADDE 357-
(1) Pay sahipleri eşit şartlarda eşit işleme tabi tutulur.
II - Pay sahiplerinin şirkete
borçlanma yasağı
MADDE 358-
(1) İştirak taahhüdünden doğan borç hariç, pay sahipleri
şirkete borçlanamaz. Meğerki, borç, şirketle, şirketin işletme
konusu ve pay sahibinin işletmesi gereği olarak yapılmış bulunan
bir işlemden doğmuş olsun ve emsalleriyle aynı veya benzer
şartlara tabi tutulsun.
İKİNCİ BÖLÜM
Yönetim Kurulu
A) Genel olarak
I - Atama ve seçim
1. Üyelerin sayısı ve nitelikleri
MADDE 359-
(1) Anonim şirketin, esas sözleşmeyle atanmış veya genel
kurul tarafından seçilmiş, bir veya daha fazla kişiden oluşan
bir yönetim kurulu bulunur. Temsile yetkili en az bir üyenin
yerleşme yerinin Türkiye’de bulunması ve Türk vatandaşı olması
şarttır.
(2) Bir tüzel kişi yönetim kuruluna
üye seçildiği takdirde, tüzel kişiyle birlikte, tüzel kişi
adına, tüzel kişi tarafından belirlenen, sadece bir gerçek
kişi de tescil ve ilan olunur; ayrıca, tescil ve ilanın
yapılmış olduğu, şirketin internet sitesinde hemen
açıklanır. Tüzel kişi adına sadece, bu tescil edilmiş kişi
toplantılara katılıp oy kullanabilir.
(3) Yönetim kurulu üyelerinin ve
tüzel kişi adına tescil edilecek gerçek kişinin tam ehliyetli
olmaları şarttır. Yönetim kurulu üyelerinin en az dörtte birinin
yüksek öğrenim görmüş olması zorunludur. Tek üyeli yönetim
kurulunda bu zorunluluk aranmaz.
(4) Üyeliği sona erdiren sebepler
seçilmeye de engeldir.
2. Belirli grupların yönetim
kurulunda temsil edilmesi
MADDE 360-
(1) Esas sözleşmede öngörülmek şartı ile, belirli pay
gruplarına, özellik ve nitelikleriyle belirli bir grup oluşturan
pay sahiplerine ve azlığa yönetim kurulunda temsil edilme hakkı
tanınabilir. Bu amaçla, yönetim kurulu üyelerinin, belirli bir
grup oluşturan pay sahipleri, belirli pay grupları ve azlık
arasından seçileceği esas sözleşmede öngörülebileceği gibi,
esas sözleşmede yönetim kurulu üyeliği için aday önerme hakkı da
tanınabilir. Genel kurul tarafından yönetim kurulu üyeliğine
önerilen adayın veya hakkın tanındığı gruba ve azlığa mensup
adayın haklı bir sebep bulunmadığı takdirde üye seçilmesi
zorunludur. Bu şekilde tanınacak temsil edilme hakkı, halka açık
anonim şirketlerde yönetim kurulu üye sayısının yarısını aşamaz.
Bağımsız yönetim kurulu üyelerine ilişkin düzenlemeler saklıdır.
(2) Bu maddeye göre yönetim
kurulunda temsil edilme hakkı tanınan paylar imtiyazlı sayılır.
3. Sigorta
MADDE 361-
(1) Yönetim kurulu üyelerinin, görevlerini yaparken kusurlarıyla
şirkete verebilecekleri zarar, şirket sermayesinin yüzde
yirmibeşini aşan bir bedelle sigorta ettirilmiş ve bu suretle
şirket teminat altına alınmışsa, bu husus halka açık
şirketlerde Sermaye Piyasası Kurulunun ve ayrıca pay senetleri
borsada işlem görüyorsa borsanın bülteninde duyurulur ve
kurumsal yönetim ilkelerine uygunluk değerlendirmesinde dikkate
alınır.
4. Görev süresi
MADDE 362-
(1) Yönetim kurulu üyeleri en çok üç yıl süreyle
görev yapmak üzere seçilir. Esas sözleşmede aksine hüküm yoksa,
aynı kişi yeniden seçilebilir.
(2) 334 üncü madde hükmü
saklıdır.
II - Üyeliğin boşalması
MADDE 363-
(1) 334 üncü madde hükmü saklı kalmak üzere, herhangi bir
sebeple bir üyelik boşalırsa, yönetim kurulu, kanuni şartları
haiz birini, geçici olarak yönetim kurulu üyeliğine seçip ilk
genel kurulun onayına sunar. Bu yolla seçilen üye, onaya
sunulduğu genel kurul toplantısına kadar görev yapar ve
onaylanması hâlinde selefinin süresini tamamlar.
(2) Yönetim kurulu üyelerinden
birinin iflasına karar verilir veya ehliyeti kısıtlanır ya da
bir üye üyelik için gerekli kanuni şartları yahut esas
sözleşmede öngörülen nitelikleri kaybederse, bu kişinin üyeliği,
herhangi bir işleme gerek olmaksızın kendiliğinden sona erer.
III - Görevden alma
MADDE 364-
(1) Yönetim kurulu üyeleri, esas sözleşmeyle atanmış
olsalar dahi, gündemde ilgili bir maddenin bulunması veya
gündemde madde bulunmasa bile haklı bir sebebin varlığı hâlinde,
genel kurul kararıyla her zaman görevden alınabilirler. Yönetim
kurulu üyesi olan tüzel kişi, kendi adına tescil edilmiş bulunan
kişiyi her an değiştirebilir.
(2) 334 üncü madde hükmü ve
görevden alınan üyenin tazminat hakkı saklıdır.
B) Yönetim ve temsil
I - Genel olarak
1. Esas
MADDE 365-
(1) Anonim şirket, yönetim kurulu tarafından yönetilir ve
temsil olunur. Kanundaki istisnai hükümler saklıdır.
2. Görev dağılımı
MADDE 366-
(1) Yönetim kurulu her yıl üyeleri arasından bir başkan ve
bulunmadığı zamanlarda ona vekâlet etmek üzere, en az bir başkan
vekili seçer. Esas sözleşmede, başkanın ve başkan vekilinin veya
bunlardan birinin, genel kurul tarafından seçilmesi
öngörülebilir.
(2) Yönetim kurulu, işlerin gidişini
izlemek, kendisine sunulacak konularda rapor hazırlamak,
kararlarını uygulatmak veya iç denetim amacıyla içlerinde
yönetim kurulu üyelerinin de bulunabileceği komiteler ve
komisyonlar kurabilir.
3. Yönetimin devri
MADDE 367-
(1) Yönetim kurulu esas sözleşmeye konulacak bir hükümle,
düzenleyeceği bir iç yönergeye göre, yönetimi, kısmen veya
tamamen bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine veya üçüncü
kişiye devretmeye yetkili kılınabilir. Bu iç yönerge şirketin
yönetimini düzenler; bunun için gerekli olan görevleri,
tanımlar, yerlerini gösterir, özellikle kimin kime bağlı ve
bilgi sunmakla yükümlü olduğunu belirler. Yönetim kurulu, istem
üzerine pay sahiplerini ve korunmaya değer menfaatlerini ikna
edici bir biçimde ortaya koyan alacaklıları, bu iç yönerge
hakkında, yazılı olarak bilgilendirir.
(2) Yönetim, devredilmediği
takdirde, yönetim kurulunun tüm üyelerine aittir.
4. Ticari mümessil ve vekiller
MADDE 368-
(1) Yönetim kurulu, ticari mümessil ve ticari vekiller
atayabilir.
5. Özen ve bağlılık yükümlülüğü
MADDE 369-
(1) Yönetim kurulu üyeleri ve yönetimle görevli üçüncü
kişiler, görevlerini tedbirli bir yöneticinin özeniyle yerine
getirmek ve şirketin menfaatlerini dürüstlük kurallarına uyarak
gözetmek yükümlülüğü altındadırlar.
(2) 203 ilâ 205 inci madde hükümleri
saklıdır.
II. Temsil yetkisi
1. Genel olarak
MADDE 370-
(1) Esas sözleşmede aksi öngörülmemiş veya yönetim kurulu
tek kişiden oluşmuyorsa temsil yetkisi çift imza ile kullanılmak
üzere yönetim kuruluna aittir.
(2) Yönetim kurulu, temsil
yetkisini bir veya daha fazla murahhas üyeye veya müdür olarak
üçüncü kişilere devredebilir. En az bir yönetim kurulu üyesinin
temsil yetkisini haiz olması şarttır.
2. Kapsam ve sınırlar
MADDE 371-
(1) Temsile yetkili olanlar şirketin amacına ve işletme konusuna
giren her tür işleri ve hukuki işlemleri, şirket adına yapabilir
ve bunun için şirket unvanını kullanabilirler. Kanuna ve esas
sözleşmeye aykırı işlemler dolayısıyla şirketin rücû hakkı
saklıdır.
(2) Temsile yetkili
olanların, üçüncü kişilerle, işletme konusu dışında yaptığı
işlemler de şirketi bağlar; meğerki, üçüncü kişinin, işlemin
işletme konusu dışında bulunduğunu bildiği veya durumun
gereğinden, bilebilecek durumda bulunduğu ispat edilsin. Şirket
esas sözleşmesinin ilan edilmiş olması, bu hususun ispatı
açısından, tek başına yeterli delil değildir.
(3) Temsil yetkisinin
sınırlandırılması, iyiniyet sahibi üçüncü kişilere karşı hüküm
ifade etmez; ancak, temsil yetkisinin sadece merkezin veya bir
şubenin işlerine özgülendiğine veya birlikte kullanılmasına
ilişkin tescil ve ilan edilen sınırlamalar geçerlidir.
(4) Temsile yetkili kişiler
tarafından yapılan işlemin esas sözleşmeye veya genel kurul
kararına aykırı olması, iyiniyet sahibi üçüncü kişilerin o
işlemden dolayı şirkete başvurmalarına engel değildir.
(5) Temsile veya yönetime
yetkili olanların, görevlerini yaptıkları sırada işledikleri
haksız fiillerden şirket sorumludur. Şirketin rücû hakkı
saklıdır.
(6) Sözleşmenin yapılması
sırasında, şirket tek pay sahibi tarafından ister temsil edilsin
ister edilmesin, tek pay sahipli anonim şirketlerde, bu pay
sahibi ile şirket arasındaki sözleşmenin geçerli olması
sözleşmenin yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır. Bu şart piyasa
şartlarına göre günlük, önemsiz ve sıradan işlemlere ilişkin
sözleşmelerde uygulanmaz.
3. İmza şekli
MADDE 372-
(1) Şirket adına imza yetkisini haiz kişiler şirketin unvanı
altında imza atarlar. 40 ıncı maddenin ikinci fıkrası hükmü
saklıdır.
(2) Şirket tarafından
düzenlenecek belgelerde şirketin merkezi, sicile kayıtlı olduğu
yer ve sicil numarası gösterilir.
4. Tescil ve ilan
MADDE 373-
(1) Yönetim kurulu, temsile yetkili kişileri ve bunların
temsil şekillerini gösterir kararının noterce onaylanmış
suretini, tescil ve ilan edilmek üzere ticaret siciline verir.
(2) Temsil yetkisinin ticaret
sicilinde tescilinden sonra, ilgili kişilerin seçimine veya
atanmalarına ilişkin herhangi bir hukuki sakatlık, şirket
tarafından üçüncü kişilere, ancak sakatlığın bunlar tarafından
bilindiğinin ispat edilmesi şartıyla ileri sürülebilir.
III - Görevler ve yetkiler
1. Genel olarak
MADDE 374-
(1) Yönetim kurulu ve kendisine bırakılan alanda yönetim,
kanun ve esas sözleşme uyarınca genel kurulun yetkisinde
bırakılmış bulunanlar dışında, şirketin işletme konusunun
gerçekleştirilmesi için gerekli olan her çeşit iş ve işlemler
hakkında karar almaya yetkilidir.
2. Devredilemez görev ve yetkiler
MADDE 375-
(1) Yönetim kurulunun devredilemez ve vazgeçilemez görev ve
yetkileri şunlardır:
a) Şirketin üst düzeyde yönetimi ve
bunlarla ilgili talimatların verilmesi.
b) Şirket yönetim teşkilatının
belirlenmesi.
c) Muhasebe, finans denetimi ve
şirketin yönetiminin gerektirdiği ölçüde, finansal planlama için
gerekli düzenin kurulması.
d) Müdürlerin ve aynı işleve sahip
kişiler ile imza yetkisini haiz bulunanların atanmaları ve
görevden alınmaları.
e) Yönetimle görevli kişilerin,
özellikle kanunlara, esas sözleşmeye, iç yönergelere ve yönetim
kurulunun yazılı talimatlarına uygun hareket edip etmediklerinin
üst gözetimi.
f) Pay, yönetim kurulu karar ve
genel kurul toplantı ve müzakere defterlerinin tutulması, yıllık
faaliyet raporunun ve kurumsal yönetim açıklamasının
düzenlenmesi ve genel kurula sunulması, genel kurul
toplantılarının hazırlanması ve genel kurul kararlarının
yürütülmesi.
g) Borca batıklık durumunun
varlığında mahkemeye bildirimde bulunulması.
3. Sermayenin kaybı, borca batık
olma durumu
a) Çağrı ve bildirim yükümü
MADDE 376-
(1) Son yıllık bilançodan, sermaye ile kanuni yedek akçeler
toplamının yarısının zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı
anlaşılırsa, yönetim kurulu, genel kurulu hemen toplantıya
çağırır ve bu genel kurula uygun gördüğü iyileştirici önlemleri
sunar.
(2) Son yıllık bilançoya göre,
sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar
sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhâl
toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin üçte biri ile
yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde
şirket kendiliğinden sona erer.
(3) Şirketin borca batık durumda
bulunduğu şüphesini uyandıran işaretler varsa, yönetim kurulu,
aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de
muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkarttırıp
denetçiye verir. Denetçi bu ara bilançoyu, en çok yedi iş günü
içinde inceler ve değerlendirmeleri ile önerilerini bir rapor
hâlinde yönetim kuruluna sunar. Önerilerde 378 inci maddede
düzenlenen erken teşhis komitesinin önerilerinin de dikkate
alınması şarttır. Rapordan, aktiflerin, şirket alacaklılarının
alacaklarını karşılamaya yetmediğinin anlaşılması hâlinde,
yönetim kurulu, bu durumu şirket merkezinin bulunduğu yer asliye
ticaret mahkemesine bildirir ve şirketin iflasını ister;
meğerki, iflas kararının verilmesinden önce, şirketin açığını
karşılayacak ve borca batık durumunu ortadan kaldıracak
tutardaki şirket borçlarının alacaklıları, alacaklarının
sırasının diğer tüm alacaklıların sırasından sonraki sıraya
konulmasını yazılı olarak kabul etmiş ve bu beyanın veya
sözleşmenin yerindeliği, gerçekliği ve geçerliliği, yönetim
kurulu tarafından iflas isteminin bildirileceği mahkemece atanan
bilirkişilerce doğrulanmış olsun. Aksi hâlde mahkemeye bilirkişi
incelemesi için yapılmış başvuru iflas bildirimi olarak kabul
olunur.
b) İflasın ertelenmesi
MADDE 377-
(1) Yönetim kurulu veya herhangi bir alacaklı yeni nakit sermaye
konulması dâhil nesnel ve gerçek kaynakları ve önlemleri
gösteren bir iyileştirme projesini mahkemeye sunarak iflasın
ertelenmesini isteyebilir. Bu hâlde İcra ve İflas Kanununun 179
ilâ 179/b maddeleri uygulanır.
4. Riskin erken saptanması ve
yönetimi
MADDE 378-
(1) Pay senetleri borsada işlem gören şirketlerde, yönetim
kurulu, şirketin varlığını, gelişmesini ve devamını tehlikeye
düşüren sebeplerin erken teşhisi, bunun için gerekli önlemler
ile çarelerin uygulanması ve riskin yönetilmesi amacıyla, uzman
bir komite kurmak, sistemi çalıştırmak ve geliştirmekle
yükümlüdür. Diğer şirketlerde bu komite denetçinin gerekli görüp
bunu yönetim kuruluna yazılı olarak bildirmesi hâlinde derhâl
kurulur ve ilk raporunu kurulmasını izleyen bir ayın sonunda
verir.
(2) Komite, yönetim kuruluna her iki
ayda bir vereceği raporda durumu değerlendirir, varsa
tehlikelere işaret eder, çareleri gösterir. Rapor denetçiye de
yollanır.
5. Şirketin kendi paylarını
iktisap veya rehin olarak kabul etmesi
a) Genel olarak
MADDE 379-
(1) Bir şirket kendi paylarını, esas veya çıkarılmış
sermayesinin onda birini aşan veya bir işlem sonunda aşacak olan
miktarda, ivazlı olarak iktisap ve rehin olarak kabul edemez. Bu
hüküm, bir üçüncü kişinin kendi adına, ancak şirket hesabına
iktisap ya da rehin olarak kabul ettiği paylar için de
geçerlidir.
(2) Payların birinci fıkra
hükmüne göre iktisap veya rehin olarak kabul edilebilmesi için,
genel kurulun yönetim kurulunu yetkilendirmesi şarttır. En çok
beş yıl için geçerli olacak bu yetkide, iktisap veya rehin
olarak kabul edilecek payların itibarî değer sayıları
belirtilerek toplam itibarî değerleriyle söz konusu edilecek
paylara ödenebilecek bedelin alt ve üst sınırı gösterilir. Her
izin talebinde yönetim kurulu kanuni şartların gerçekleştiğini
belirtir.
(3) Birinci ve ikinci
fıkralardaki şartlara ek olarak, iktisap edilecek payların
bedelleri düşüldükten sonra, kalan şirket net aktifi, en az esas
veya çıkarılmış sermaye ile kanun ve esas sözleşme uyarınca
dağıtılmasına izin verilmeyen yedek akçelerin toplamı kadar
olmalıdır.
(4) Yukarıdaki hükümler
uyarınca, sadece, bedellerinin tümü ödenmiş bulunan paylar
iktisap edilebilir.
(5) Yukarıdaki fıkralarda yer
alan hükümler, ana şirketin paylarının yavru şirket tarafından
iktisabı hâlinde de uygulanır. Pay senetleri borsada işlem gören
şirketler hakkında, Sermaye Piyasası Kurulu şeffaflık ilkeleri
ile fiyata ilişkin kurallar yönünden gerekli düzenlemeleri
yapar.
b) Kanuna karşı hile
MADDE 380-
(1) Paylarının iktisap edilmesi amacıyla, şirketin başka bir
kişiyle yaptığı, konusu avans, ödünç veya teminat
verilmesi olan hukuki işlemler batıldır. Bu butlan hükmü, kredi
ve finans kurumlarının işletme konuları içine giren işlemlere ve
şirketin veya onun bağlı şirketlerinin çalışanlarına, şirketin
paylarını iktisap edebilmeleri için, avans, ödünç ve teminat
verilmesine ilişkin hukuki işlemlere uygulanmaz. Ancak, bu
istisnai işlemler, şirketin, kanuna ve esas sözleşmesine göre
ayırmak zorunda bulunduğu yedek akçeleri azaltıyor veya 519 uncu
maddede düzenlenen yedek akçelerin harcanmalarına ilişkin
kuralları ihlal ediyor ve şirketin 520 nci maddede öngörülen
yedek akçeyi ayırmasına imkân bırakmıyorsa, geçersizdir.
(2) Ayrıca, şirket ile üçüncü
kişi arasında yapılmış bulunan ve bu kişiye, şirketin kendi
paylarını; şirketin, şirkete bağlı bir şirketin veya şirketin
paylarının çoğunluğuna sahip olduğu şirketin hesabına alma hakkı
tanıyan ya da böyle bir yükümlülük öngören bir düzenleme, eğer
bu payları şirket alsaydı işlem 379 uncu maddeye aykırı kabul
edilecek idiyse batıldır.
c) Yakın ve ciddi bir kaybın
önlenmesi
MADDE 381-
(1) Bir şirket, yakın ve ciddi bir kayıptan kaçınmak için
gerekli olduğu takdirde, kendi paylarını, 379 uncu maddeye göre
genel kurulun yetkilendirmeye ilişkin kararı olmadan da iktisap
edebilir.
(2) Payların bu yolla iktisabı
hâlinde yönetim kurulu ilk genel kurula;
a) İktisabın sebep ve amacı,
b) İktisap edilen payların sayıları,
itibarî değerlerinin toplamı ve sermayenin ne kadarını temsil
ettiği,
c) Bedeli ve ödeme şartları,
hakkında yazılı bilgi verir.
d) İstisnalar
MADDE 382-
(1) Bir şirket, 379 uncu madde hükümleri ile bağlı
olmaksızın;
a) Esas veya çıkarılmış sermayesinin
azaltılmasına ilişkin 473 ilâ 475 inci madde hükümlerini
uyguluyorsa,
b) Küllî halefiyet kuralının
gereğiyse,
c) Bir kanuni satın alma yükümünden
doğuyorsa,
d) Bedellerinin tümü ödenmiş olmak
şartıyla ve cebrî icradan, bir şirket alacağının tahsili amacına
yönelikse,
e) Şirket, menkul kıymetler
şirketiyse,
kendi paylarını iktisap
edebilir.
e) İvazsız iktisap
MADDE 383-
(1) Bir şirket, bedellerinin tamamı ödenmiş olmak şartıyla,
kendi paylarını ivazsız iktisap edebilir.
(2) Birinci fıkra hükmü, yavru
şirket, ana şirketin paylarını ivazsız iktisap ettiği takdirde
de kıyas yoluyla uygulanır.
f) Elden çıkarma
MADDE 384-
(1) 382 nci maddenin (b) ilâ (d) bentleri ve 383 üncü madde
hükümlerine göre, iktisap edilen paylar, şirket için herhangi
bir kayba yol açmadan devirleri mümkün olur olmaz ve her hâlde
iktisaplarından itibaren üç yıl içinde elden çıkarılırlar;
meğerki, şirketin ve yavru şirketin sahip oldukları bu payların
toplamı şirketin esas veya çıkarılmış sermayesinin yüzde onunu
aşmasın.
g) Aykırı iktisap hâlinde elden
çıkarma
MADDE 385-
(1) 379 ilâ 381 inci maddelere aykırı bir şekilde iktisap
edilen veya rehin olarak alınan paylar, iktisapları veya rehin
olarak kabulleri tarihinden itibaren en geç altı ay içinde elden
çıkarılır ya da üzerlerindeki rehin kaldırılır.
h) Sermayenin azaltılması
MADDE 386-
(1) 384 ve 385 inci maddeler uyarınca elden çıkarılamayan
paylar, sermayenin azaltılması yoluyla hemen yok edilir.
ı) Saklı tutulan hükümler
MADDE 387-
(1) Şirketin kendi paylarını iktisap edebileceğine ilişkin
diğer kanunlardaki hükümler saklıdır.
i) Kendi paylarını taahhüt yasağı
MADDE 388-
(1) Şirket kendi paylarını taahhüt edemez.
(2) Üçüncü kişinin veya bir
yavru şirketin kendi adına fakat şirket hesabına şirketin payını
taahhüt etmesi, şirketin kendi payını taahhüt etmesi sayılır.
(3) Birinci ve ikinci
fıkralara aykırı hareket hâlinde, söz konusu payları, kuruluşta
kurucular, sermaye artırımlarında yönetim kurulu üyeleri taahhüt
etmiş sayılır ve bunlar pay bedellerinden sorumlu olurlar.
Kanuna aykırı taahhütte herhangi bir kusurları bulunmadığını
ispat eden kurucular ve sermaye artırımlarında yönetim kurulu
üyeleri sorumluluktan kurtulurlar.
(4) Birinci ve üçüncü fıkra
hükümleri ana şirketin paylarını taahhüt eden yavru şirketlere
kıyas yoluyla uygulanır. Söz konusu paylar yavru şirketin
yönetim kurulu üyeleri tarafından taahhüt edilmiş kabul olunur.
Üyeler pay bedellerinden sorumludur.
j) Hakların kullanılması
MADDE 389-
(1) Şirketin iktisap ettiği kendi payları ile yavru
şirket tarafından iktisap edilen ana şirketin payları, ana
şirketin genel kurulunun toplantı nisabının hesaplanmasında
dikkate alınmaz. Bedelsiz payların iktisabı hariç, şirketin
devraldığı kendi payları hiçbir pay sahipliği hakkı vermez.
Yavru şirketin iktisap ettiği ana şirket paylarına ait oy
hakları ile buna bağlı haklar donar.
IV - Yönetim kurulu toplantıları
1. Kararlar
MADDE 390-
(1) Esas sözleşmede aksine ağırlaştırıcı bir hüküm
bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu üye tam sayısının çoğunluğu
ile toplanır ve kararlarını toplantıda hazır bulunan üyelerin
çoğunluğu ile alır. Bu kural yönetim kurulunun elektronik
ortamda yapılması hâlinde de uygulanır.
(2) Yönetim kurulu üyeleri
birbirlerini temsilen oy veremeyecekleri gibi, toplantılara
vekil aracılığıyla da katılamazlar.
(3) Oylar eşit olduğu takdirde o
konu gelecek toplantıya bırakılır. İkinci toplantıda da eşitlik
olursa söz konusu öneri reddedilmiş sayılır.
(4) Üyelerden hiçbiri toplantı
yapılması isteminde bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu
kararları, kurul üyelerinden birinin belirli bir konuda yaptığı,
karar şeklinde yazılmış önerisine, en az üye tam sayısının
çoğunluğunun yazılı onayı alınmak suretiyle de verilebilir. Aynı
önerinin tüm yönetim kurulu üyelerine yapılmış olması bu yolla
alınacak kararın geçerlilik şartıdır. Onayların aynı kâğıtta
bulunması şart değildir; ancak onay imzalarının bulunduğu
kâğıtların tümünün yönetim kurulu karar defterine yapıştırılması
veya kabul edenlerin imzalarını içeren bir karara dönüştürülüp
karar defterine geçirilmesi kararın geçerliliği için gereklidir.
(5) Kararların geçerliliği yazılıp
imza edilmiş olmalarına bağlıdır.
2. Batıl kararlar
MADDE 391-
(1) Yönetim kurulunun kararının batıl olduğunun
tespiti mahkemeden istenebilir. Özellikle;
a) Eşit işlem ilkesine aykırı olan,
b) Anonim şirketin temel yapısına
uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen,
c) Pay sahiplerinin, özellikle
vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların
kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren,
d) Diğer organların devredilemez
yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin,
kararlar batıldır.
3. Bilgi alma ve inceleme hakkı
MADDE 392-
(1) Her yönetim kurulu üyesi şirketin tüm iş ve işlemleri
hakkında bilgi isteyebilir, soru sorabilir, inceleme yapabilir.
Bir üyenin istediği, herhangi bir defter, defter kaydı,
sözleşme, yazışma veya belgenin yönetim kuruluna getirtilmesi,
kurulca veya üyeler tarafından incelenmesi ve tartışılması ya da
herhangi bir konu ile ilgili yöneticiden veya çalışandan bilgi
alınması reddedilemez. Reddedilmişse dördüncü fıkra hükmü
uygulanır.
(2) Yönetim kurulu toplantılarında,
yönetim kurulunun bütün üyeleri gibi, şirket yönetimiyle
görevlendirilen kişiler ve komiteler de bilgi vermekle
yükümlüdür. Bir üyenin bu konudaki istemi de reddedilemez;
soruları cevapsız bırakılamaz.
(3) Her yönetim kurulu üyesi,
yönetim kurulu toplantıları dışında, yönetim kurulu başkanının
izniyle, şirket yönetimiyle görevlendirilen kişilerden, işlerin
gidişi ve belirli münferit işler hakkında bilgi alabilir ve
görevinin yerine getirilebilmesi için gerekliyse, yönetim kurulu
başkanından, şirket defterlerinin ve dosyalarının incelemesine
sunulmasını isteyebilir.
(4) Başkan bir üyenin, üçüncü
fıkrada öngörülen bilgi alma, soru sorma ve inceleme yapma
istemini reddederse, konu iki gün içinde yönetim kuruluna
getirilir. Kurulun toplanmaması veya bu istemi reddetmesi
hâlinde üye, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye
ticaret mahkemesine başvurabilir. Mahkeme istemi dosya üzerinden
inceleyip karara bağlayabilir, mahkemenin kararı kesindir.
(5) Yönetim kurulu başkanı,
kurulun izni olmaksızın, yönetim kurulu toplantıları dışında
bilgi alamaz, şirket defter ve dosyalarını inceleyemez. Yönetim
kurulu başkanının bu isteminin reddedilmesi hâlinde başkan,
dördüncü fıkraya göre mahkemeye başvurabilir.
(6) Yönetim kurulu üyesinin bu
maddeden doğan hakları kısıtlanamaz, kaldırılamaz. Esas sözleşme
ve yönetim kurulu, üyelerin bilgi alma ve inceleme haklarını
genişletebilir.
(7) Her yönetim kurulu üyesi
başkandan, yönetim kurulunu toplantıya çağırmasını yazılı olarak
isteyebilir.
4. Müzakereye katılma yasağı
MADDE 393-
(1) Yönetim kurulu üyesi, kendisinin şirket dışı kişisel
menfaatiyle veya alt ve üst soyundan birinin ya da eşinin yahut
üçüncü derece dâhil üçüncü dereceye kadar kan ve kayın
hısımlarından birinin, kişisel ve şirket dışı menfaatiyle
şirketin menfaatinin çatıştığı konulara ilişkin müzakerelere
katılamaz. Bu yasak, yönetim kurulu üyesinin müzakereye
katılmamasının dürüstlük kuralının gereği olan durumlarda da
uygulanır. Tereddüt uyandıran hâllerde, kararı yönetim kurulu
verir. Bu oylamaya da ilgili üye katılamaz. Menfaat uyuşmazlığı
yönetim kurulu tarafından bilinmiyor olsa bile, ilgili üye bunu
açıklamak ve yasağa uymak zorundadır.
(2) Bu hükümlere aykırı hareket eden
yönetim kurulu üyesi ve menfaat çatışması nesnel olarak varken
ve biliniyorken ilgili üyenin toplantıya katılmasına itiraz
etmeyen üyeler ve söz konusu üyenin toplantıya katılması yönünde
karar alan yönetim kurulu üyeleri bu sebeple şirketin uğradığı
zararı tazminle yükümlüdürler.
(3) Müzakereye, yasak nedeniyle
katılmamanın sebebi ve ilgili işlemler yönetim kurulu kararına
yazılır.
V- Yönetim kurulu üyelerinin mali
hakları
MADDE 394-
(1) Yönetim kurulu üyelerine, tutarı esas sözleşmeyle veya
genel kurul kararıyla belirlenmiş olmak şartıyla huzur hakkı,
ücret, ikramiye, prim ve yıllık kârdan pay ödenebilir.
VI - Şirketle işlem yapma,
şirkete borçlanma yasağı
MADDE 395-
(1) Yönetim kurulu üyesi, genel kuruldan izin almadan,
şirketle kendisi veya başkası adına herhangi bir işlem yapamaz;
aksi hâlde, şirket yapılan işlemin batıl olduğunu ileri
sürebilir. Diğer taraf böyle bir iddiada bulunamaz.
(2) Yönetim kurulu üyesi,
onun 393 üncü maddede sayılan yakınları, kendisinin ve söz
konusu yakınlarının ortağı oldukları şahıs şirketleri ve en az
yüzde yirmisine katıldıkları sermaye şirketleri, şirkete nakit
veya ayın borçlanamazlar. Bu kişiler için şirket kefalet,
garanti ve teminat veremez, sorumluluk yüklenemez,
bunların borçlarını devralamaz. Aksi hâlde, şirkete borçlanılan
tutar için şirket alacaklıları bu kişileri, şirketin
yükümlendirildiği tutarda şirket borçları için doğrudan takip
edebilirler.
(3) 202 nci madde hükmü saklı kalmak
şartıyla, şirketler topluluğuna dâhil şirketler birbirlerine
kefil olabilir ve garanti verebilirler.
(4) Bankacılık Kanununun özel
hükümleri saklıdır.
VII - Rekabet yasağı
MADDE 396-
(1) Yönetim kurulu üyelerinden biri, genel kurulun iznini
almaksızın, şirketin işletme konusuna giren ticari iş türünden
bir işlemi kendi veya başkası hesabına yapamayacağı gibi, aynı
tür ticari işlerle uğraşan bir şirkete sorumluluğu sınırsız
ortak sıfatıyla da giremez. Bu hükme aykırı harekette bulunan
yönetim kurulu üyelerinden şirket tazminat istemekte veya
tazminat yerine yapılan işlemi şirket adına yapılmış saymakta ve
üçüncü kişiler hesabına yapılan sözleşmelerden doğan
menfaatlerin şirkete ait olduğunu dava etmekte serbesttir.
(2) Bu haklardan birinin seçilmesi
birinci fıkra hükmüne aykırı harekette bulunan üyenin dışındaki
üyelere aittir.
(3) Bu haklar, söz konusu ticari
işlemlerin yapıldığını veya yönetim kurulu üyesinin diğer bir
şirkete girdiğini, diğer üyelerin öğrendikleri tarihten itibaren
üç ay ve her hâlde bunların gerçekleşmesinden itibaren bir yıl
geçince zamanaşımına uğrar.
(4) Yönetim kurulu üyelerinin
sorumluluklarıyla ilgili hükümler saklıdır.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Denetleme
A) Genel olarak
MADDE 397-
(1) Anonim şirketin ve şirketler topluluğunun finansal
tabloları denetçi tarafından, uluslararası denetim
standartlarıyla uyumlu Türkiye Denetim Standartlarına göre
denetlenir. Yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu içinde yer
alan finansal bilgilerin, denetlenen finansal tablolar ile
tutarlı olup olmadığı ve gerçeği yansıtıp yansıtmadığı da
denetim kapsamı içindedir.
(2) Denetçinin denetiminden geçmemiş
finansal tablolar ile yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu
düzenlenmemiş hükmündedir.
(3) Şirketin ve topluluğun finansal
tabloları ile yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu,
denetleme raporunun sunulmasından sonra değiştirilmişse ve
değişiklik denetleme raporlarını etkileyebilecek nitelikteyse,
finansal tablolar ile, birinci fıkra çerçevesinde yönetim
kurulunun yıllık faaliyet raporu yeniden denetlenir. Yeniden
denetleme ve bunun sonucu, raporda özel olarak açıklanır.
Denetçi görüşünde de yeniden denetlemeyi yansıtan uygun eklere
yer verilir.
B) Konu ve kapsam
MADDE 398-
(1) Şirketin ve topluluğun finansal tabloları ile yönetim
kurulunun yıllık faaliyet raporunun denetimi; envanterin,
muhasebenin ve Türkiye Muhasebe Standartlarının öngördüğü ölçüde
iç denetimin, bu Bölüm hükümleri anlamında 378 inci madde
uyarınca verilen raporların ve 397 nci maddenin birinci fıkrası
çerçevesinde yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunun
denetimidir. Bu denetim, Türkiye Muhasebe Standartlarına, kanuna
ve esas sözleşmenin finansal tablolara ilişkin hükümlerine
uyulup uyulmadığının incelenmesini de kapsar. Denetleme, geçici
2 nci ve geçici 3 üncü maddelerde öngörülen kurul ve
kurumun belirlendiği esaslar bağlamında, denetçilik mesleğinin
gerekleriyle etiğine uygun bir şekilde ve özenle
gerçekleştirilir. Denetleme, şirketin ve topluluğun,
malvarlıksal ve finansal durumunun 515 inci madde anlamında
dürüst resim ilkesine uygun olarak yansıtılıp yansıtılmadığını,
yansıtılmamışsa sebeplerini, dürüstçe belirtecek şekilde
yapılır.
(2) Denetim;
a) Şirketin finansal tablolarının ve
397 nci maddenin birinci fıkrası ve 402 nci maddenin ikinci
fıkrası çerçevesinde yönetim kurulunun yıllık faaliyet
raporunun,
b) Topluluğun konsolide finansal
tablolarının ve 397 nci maddenin birinci fıkrası ve 402 nci
maddenin ikinci fıkrası çerçevesinde yönetim kurulunun yıllık
faaliyet raporunun,
denetçinin denetleme sırasında elde
ettiği bilgilerle uyum içinde olup olmadığını belirtip
açıklayacak şekilde yapılır.
(3) Topluluğun finansal tablolarının
denetiminden sorumlu olan denetçi, topluluğun konsolide
tablolarına alınan şirketlerin finansal tablolarını, özellikle
konsolidasyona bağlı uyarlamaları ve mahsupları, birinci fıkra
anlamında inceler; meğerki, konsolidasyona alınan şirket, kanun
gereği veya böyle bir gereklilik bulunmaksızın, bu Bölüm
hükümlerine uygun olarak denetlenmiş olsun. Bu istisna, merkezi
yurt dışında bulunan bir şirketin bu Kanunun öngördüğü denetimle
eş değer bir denetime tâbî tutulmuş olması hâlinde de
geçerlidir.
(4) Denetçi, yönetim kurulunun
şirketi tehdit eden veya edebilecek nitelikteki riskleri
zamanında teşhis edebilmek ve risk yönetimini
gerçekleştirebilmek için 378 inci maddede öngörülen sistemi ve
yetkili komiteyi kurup kurmadığını, böyle bir sistem varsa
bunun yapısı ile komitenin uygulamalarını açıklayan, ayrı bir
rapor düzenleyerek, denetim raporuyla birlikte, yönetim kuruluna
sunar. Bu raporun esasları geçici 2 nci ve geçici 3 üncü
maddelerde öngörülen kurul ve kurum tarafından belirlenir.
C) Denetçi
I - Seçim, görevden alma ve
sözleşmenin feshi
MADDE 399-
(1) Denetçi, şirket genel kurulunca; topluluk denetçisi, ana
şirketin genel kurulunca seçilir. Denetçinin, her faaliyet
dönemi ve her hâlde görevini yerine getireceği faaliyet dönemi
bitmeden seçilmesi şarttır. Seçimden sonra, yönetim kurulu,
gecikmeksizin denetleme görevini hangi denetçiye verdiğini
ticaret siciline tescil ettirir ve Türkiye Ticaret Sicili
Gazetesi ile internet sitesinde ilan eder.
(2) Denetçiden denetleme görevi,
sadece dördüncü fıkrada öngörüldüğü şekilde ve başka bir denetçi
atanmışsa geri alınabilir.
(3) Konsolidasyona dâhil olan ana
şirketin finansal tablolarını denetlemek için seçilen denetçi,
başka bir denetçi seçilmediği takdirde, topluluk finansal
tablolarının da denetçisi kabul edilir.
(4) Şirketin merkezinin bulunduğu
yerdeki asliye ticaret mahkemesi;
a) Yönetim kurulunun,
b) Sermayenin yüzde onunu, halka
açık şirketlerde esas veya çıkarılmış sermayenin yüzde beşini
oluşturan pay sahiplerinin,
istemi üzerine, ilgilileri ve
seçilmiş denetçiyi dinleyerek, seçilmiş denetçinin şahsına
ilişkin haklı bir sebebin gerektirmesi, özellikle de onun
taraflı davrandığı yönünde bir kuşkunun varlığı hâlinde, başka
bir denetçi atayabilir.
(5) Görevden alma ve yeni denetçi
atama davası, denetçinin seçiminin Türkiye Ticaret Sicili
Gazetesinde ilanından itibaren üç hafta içinde açılır. Azlığın
bu davayı açabilmesi için, denetçinin seçimine genel kurulda
karşı oy vermiş, karşı oyunu tutanağa geçirtmiş ve seçimin
yapıldığı genel kurul toplantısı tarihinden itibaren geriye
doğru en az üç aydan beri, şirketin pay sahibi sıfatını taşıyor
olması şarttır.
(6) Faaliyet döneminin dördüncü
ayına kadar denetçi seçilememişse, denetçi, yönetim kurulunun,
her yönetim kurulu üyesinin veya herhangi bir pay sahibinin
istemi üzerine, dördüncü fıkrada gösterilen mahkemece atanır.
Aynı hüküm, seçilen denetçinin görevi red veya sözleşmeyi
feshetmesi, görevlendirme kararının iptal olunması, butlanı veya
denetçinin kanuni sebeplerle veya diğer herhangi bir nedenle
görevini yerine getirememesi veya görevini yapmaktan
engellenmesi hâllerinde de uygulanır. Mahkemenin kararı
kesindir.
(7) Denetçinin mahkeme tarafından
atanması durumunda, emsal dikkate alınarak, ücreti ile muhtemel
giderler için mahkeme veznesine yatırılması gereken ön ödeme
mahkemece belirlenir. Bunlara üç iş günü içinde itiraz
edilebilir. Mahkeme kararı kesindir.
(8) Denetçi denetleme sözleşmesini,
sadece haklı bir sebep varsa veya kendisine karşı görevden
alınma davası açılmışsa feshedebilir. Görüş yazısının içeriğine
ilişkin fikir ayrılıkları ile denetlemenin şirketçe
sınırlandırılmış olması veya görüş yazısı vermekten kaçınma
haklı sebep sayılamaz. Denetçinin sözleşmeyi feshi yazılı ve
gerekçeli olmalıdır. Denetçi fesih tarihine kadar elde ettiği
sonuçları genel kurula sunmakla yükümlüdür; bu sonuçlar 402 nci
maddeye uygun bir rapor hâline getirilerek genel kurula verilir.
(9) Denetçi altıncı fıkra hükmüne
göre fesih ihbarında bulunduğu takdirde, yönetim kurulu hemen,
geçici bir denetçi seçer ve fesih ihbarını genel kurulun
bilgisine, seçtiği denetçiyi de aynı kurulun onayına sunar.
II - Denetçi olabilecekler
MADDE 400-
(1) Denetçi, ancak ortakları, yeminli mali müşavir veya
serbest muhasebeci mali müşavir unvanını taşıyan bir bağımsız
denetleme kuruluşu olabilir. Orta ve küçük ölçekli anonim
şirketler, bir veya birden fazla yeminli mali müşaviri veya
serbest muhasebeci mali müşaviri denetçi olarak seçebilirler.
Bağımsız denetleme kuruluşlarının kuruluş ve çalışma esasları
ile denetleme elemanlarının nitelikleri Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı tarafından hazırlanan, Bakanlar Kurulunca yürürlüğe
konulacak bir yönetmelikle düzenlenir. Aşağıdaki hâllerden
birinin varlığında, yeminli mâlî müşavir, serbest muhasebeci
mali müşavir, bağımsız denetleme kuruluşu ve bunun ortaklarından
biri ve bunların ortaklarının yanında çalışan veya bu cümlede
anılan kişilerin mesleği birlikte yaptıkları kişi veya kişiler,
ilgili şirkette denetçi olamaz. Şöyle ki, önceki cümlede
sayılanlardan biri;
a) Denetlenecek şirkette pay
sahibiyse,
b) Denetlenecek şirketin yöneticisi
veya çalışanıysa veya denetçi olarak atanmasından önceki üç yıl
içinde bu sıfatı taşımışsa,
c) Denetlenecek şirketle bağlantısı
bulunan bir tüzel kişinin, bir ticaret şirketinin veya bir
ticari işletmenin kanuni temsilcisi veya temsilcisi, yönetim
kurulu üyesi, yöneticisi veya sahibiyse ya da bunlarda yüzde
yirmiden fazla paya sahipse yahut denetlenecek şirketin yönetim
kurulu üyesinin veya bir yöneticisinin alt veya üst soyundan
biri, eşi veya üçüncü derece dâhil, üçüncü dereceye kadar kan
veya kayın hısmıysa,
d) Denetlenecek şirketle bağlantı
hâlinde bulunan veya böyle bir şirkette yüzde yirmiden fazla
paya sahip olan bir işletmede çalışıyorsa veya denetçisi olacağı
şirkette yüzde yirmiden fazla paya sahip bir gerçek kişinin
yanında herhangi bir şekilde hizmet veriyorsa,
e) Denetlenecek şirketin
defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının
düzenlenmesinde denetleme dışında faaliyette veya katkıda
bulunmuşsa,
f) Denetlenecek şirketin
defterlerinin tutulmasında veya finansal tablolarının
çıkarılmasında denetleme dışında faaliyette veya katkıda
bulunduğu için (e) bendine göre denetçi olamayacak gerçek veya
tüzel kişinin veya onun ortaklarından birinin kanuni temsilcisi,
temsilcisi, çalışanı, yönetim kurulu üyesi, ortağı, sahibi ya da
gerçek kişi olarak bizzat kendisi ise,
g) (a) ilâ (f) bentlerinde yer alan
şartları taşıdığı için denetçi olamayan bir denetçinin nezdinde
çalışıyorsa,
h) Son beş yıl içinde denetçiliğe
ilişkin meslekî faaliyetinden kaynaklanan gelirinin tamamının
yüzde otuzundan fazlasını denetlenecek şirkete veya ona yüzde
yirmiden fazla pay ile iştirak etmiş bulunan şirketlere verilen
denetleme ve danışmanlık faaliyetinden elde etmişse ve bunu cari
yılda da elde etmesi bekleniyorsa,
denetçi olamaz; ancak, Türkiye
Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler
Odaları Birliği, katlanılması güç bir durum ortaya çıkacaksa (h)
bendindeki yasağın kaldırılması için belli bir süreyle sınırlı
olarak onay verebilir.
(2) Bir bağımsız denetleme
kuruluşunun, bir şirketin denetlenmesi için görevlendirdiği
denetçi yedi yıl arka arkaya o şirket için denetleme raporu
vermişse, o denetçi en az iki yıl için değiştirilir.
(3) Denetçi, denetleme yaptığı
şirkete, vergi danışmanlığı ve vergi denetimi dışında,
danışmanlık veya hizmet veremez, bunu bir yavru şirketi
aracılığıyla yapamaz.
(4) Bu madde hükümleri, 554
üncü maddede öngörülen işlem denetçilerine de uygulanır. Kanunda
veya esas sözleşmede aksi öngörülmemişse, işlem denetçisi genel
kurul tarafından atanır ve görevden alınır.
D) İbraz yükümü ve bilgi alma
hakkı
MADDE 401-
(1) Şirketin yönetim kurulu, finansal tabloları ve yönetim
kurulunun yıllık faaliyet raporunu düzenlettirip onaylayarak,
gecikmeksizin, denetçiye verir. Yönetim kurulu, şirketin
defterlerinin, yazışmalarının, belgelerinin, varlıklarının,
borçlarının, kasasının, kıymetli evrakının, envanterinin
incelenerek denetlenebilmesi için denetçiye gerekli imkânları
sağlar.
(2) Denetçi ve denetleme konusu
çerçevesinde işlem denetçisi, yönetim kurulundan, kanuna uygun
ve özenli bir denetim için gerekli olan bütün bilgileri
kendisine vermesini ve dayanak oluşturabilecek belgeleri
sunmasını ister. Yılsonu denetiminin hazırlıkları için gerektiği
takdirde, denetçi birinci fıkranın ikinci ve bu fıkranın birinci
cümlesinde öngörülen yetkileri finansal tabloların
çıkarılmasından önce de haizdir. Özenli bir denetim için gerekli
olduğu takdirde denetçi bu fıkranın birinci ve ikinci
cümlelerinde yer alan yetkileri yavru ve ana şirketler için de
kullanabilir.
(3) Konsolide finansal tabloları
çıkarttırmakla yükümlü olan şirketin yönetim kurulu, konsolide
finansal tabloları denetleyecek denetçiye; topluluğun finansal
tablolarını, topluluk yıllık faaliyet raporunu, münferit
şirketin finansal tablolarını, şirketlerin yönetim kurullarının
yıllık faaliyet raporlarını, bir denetim yapılmış ise ana
şirketin ve yavru şirketlerin denetim raporlarını vermek
zorundadır. Denetçi, birinci fıkranın birinci ve ikinci
cümlelerinde öngörülen yetkileri ana ve yavru şirketler yönünden
de kullanabilir.
E) Denetim raporu
MADDE 402-
(1) Denetçi, yapılan denetimin türü, kapsamı, niteliği ve
sonuçları hakkında, gereken açıklıkta, anlaşılır, basit bir
dille yazılmış ve geçmiş yılla karşılaştırmalı olarak
hazırlanmış, finansal tabloları konu alan bir rapor düzenler.
(2) Bundan başka ayrı bir rapor
hâlinde, yönetim kurulunun, şirketin veya topluluğun durumu
hakkındaki yıllık faaliyet raporunda yer alan irdelemeleri,
denetçi tarafından, finansal tablolar ile tutarlılığı ve gerçeğe
uygunluğu açısından değerlendirilir.
(3) Denetçi, değerlendirme
yaparken şirketin, denetliyorsa ana şirket ile topluluğun
finansal tablolarını esas alır. Raporda öncelikle, şirketin ve
topluluğun finansal durumuna dair yönetim kurulunun
değerlendirmesi hakkında görüş açıklanır. Bu görüşte, özellikle
şirketin ve ana şirketin finansal tablolarının denetimi
bağlamında, şirketin ve topluluğun varlığını sürdürebilmesine ve
gelecekteki gelişmesine ilişkin analiz yanında, şirket yönetim
kurulunun raporu ile topluluk yıllık faaliyet raporu bu
belgelerin verdiği olanak ölçüsünde şirketin finansal durumu
irdelenir.
(4) Denetim raporunun esas
bölümünde;
a) Defter tutma düzeninin, finansal
tabloların ve topluluk finansal tablolarının, kanun ile esas
sözleşmenin finansal raporlamaya ilişkin hükümlerine uygun olup
olmadığı,
b) Yönetim kurulunun denetçi
tarafından denetim kapsamında istenen açıklamaları yapıp
yapmadığı ve belgeleri verip vermediği,
açıkça ifade edilir.
(5) Ayrıca, finansal tablolar
ile bunların dayanağı olan defterlerin;
a) Öngörülen hesap planına uygun
tutulup tutulmadığı,
b) Türkiye Muhasebe Standartları
çerçevesinde, şirketin malvarlığı, finansal ve kârlılık
durumunun resmini gerçeğe uygun olarak ve dürüst bir şekilde
yansıtıp yansıtmadığı,
belirtilir.
(6) Denetim çerçevesinde, 398 inci
maddenin dördüncü fıkrası uyarınca bir değerlendirme yapılmışsa,
bunun sonucu ayrı bir raporda gösterilir.
(7) Denetçi, raporunu imzalar ve
yönetim kuruluna sunar.
F) Görüş yazıları
MADDE 403-
(1) Denetçi, denetimin sonucunu görüş yazısında açıklar. Bu
yazı, geçici 3 üncü maddede öngörülen kurumun belirlediği
esaslar çerçevesinde, denetimin konusu, türü, niteliği ve
kapsamı yanında denetçinin değerlendirmelerini de içerir.
Denetçi, olumlu görüş verdiği takdirde yazısında, öncelikle 398
inci madde ve Türkiye Denetim Standartları uyarınca yapılan
denetimde, Türkiye Muhasebe Standartları ve diğer gereklilikler
bakımından herhangi bir aykırılığa rastlanmadığını; denetim
sırasında elde edilen bilgilerine göre, şirketin veya topluluğun
finansal tablolarının doğru olduğunu, malvarlığı ile finansal
duruma ve kârlılığa ilişkin resmin gerçeğe uygun bulunduğunu ve
tabloların bunu dürüst bir şekilde yansıttığını belirtir.
(2) Görüş yazısında, yönetim
kurulunun finansal tablolara ilişkin konular bakımından
sorumluluğunu gerektirecek bir sebebin mevcut olmadığına, varsa
buna işaret edilir. Görüş geçici 3 üncü maddede öngörülen
kurumun belirlediği şekilde ve herkesin anlayabileceği bir dille
yazılır.
(3) Çekinceleri varsa denetçi,
olumlu görüş yazısını sınırlandırabilir veya olumsuz görüş
verebilir. Sınırlandırılmış olumlu görüş, finansal tabloların
şirketin yetkili kurullarınca düzeltilebilecek aykırılıklar
içerdiği ve bu aykırılıkların tablolarda açıklanmış sonuca
etkilerinin kapsamlı ve büyük olmadığı durumlarda verilir.
Sınırlamanın konusu, kapsamı ve düzeltmenin nasıl yapılabileceği
sınırlandırılmış olumlu görüş yazısında açıkça gösterilir.
(4) Şirket defterlerinde,
denetlemenin bu Bölüm hükümlerine uygun bir şekilde yapılmasına
ve sonuçlara varılmasına olanak vermeyen ölçüde belirsizliklerin
bulunması veya şirket tarafından denetlenecek hususlarda önemli
kısıtlamaların yapılması hâlinde denetçi, bunları
ispatlayabilecek delillere sahip olmasa bile, gerekçelerini
açıklayarak görüş vermekten kaçınabilir. Kaçınma olumsuz görüşün
sonuçlarını doğurur. Geçici 3 üncü maddede öngörülen kurum,
kaçınmanın sebep ve usulü ile buna dair gerekçenin esaslarını
bir tebliğ ile düzenler.
(5) Olumsuz görüş yazılan veya görüş
verilmesinden kaçınılan durumlarda genel kurul, söz konusu
finansal tablolara dayanarak, özellikle açıklanan kâr veya zarar
ile doğrudan veya dolaylı bir şekilde ilgili olan bir karar
alamaz. Bu hâllerde yönetim kurulu, görüş yazısının kendisine
teslimi tarihinden itibaren dört iş günü içinde, genel kurulu
toplantıya çağırır ve görevinden toplantı gününde geçerli olacak
şekilde istifa eder. Genel kurul yeni bir yönetim kurulu seçer.
Yeni yönetim kurulu altı ay içinde, kanuna, esas sözleşmeye ve
standartlara uygun finansal tablolar hazırlatır ve bunları
denetleme raporu ile birlikte genel kurula sunar. Sınırlı
olumlu görüş verilen hâllerde genel kurul, gerekli önlemleri ve
düzeltmeleri de karara bağlar.
G) Denetçilerin sır saklamadan
doğan sorumluluğu
MADDE 404-
(1) Denetçi, işlem denetçisi ve özel denetçi, bunların
yardımcıları ve bağımsız denetleme kuruluşunun denetleme
yapmasına yardımcı olan temsilcileri, denetimi dürüst ve
tarafsız bir şekilde yapmak ve sır saklamakla yükümlüdürler.
Faaliyetleri sırasında öğrendikleri, denetleme ile ilgili
olan iş ve işletme sırlarını izinsiz olarak
kullanamazlar. Kasten veya ihmal ile yükümlerini ihlal edenler
şirkete ve zarar verdikleri takdirde bağlı şirketlere karşı
sorumludurlar. Zarar veren kişi birden fazla ise sorumluluk
müteselsildir.
(2) Birinci fıkrada öngörülen
yükümün yerine getirilmesinde ihmali bulunan kişiler hakkında,
verdikleri zarar sebebiyle, her bir denetim için yüzbin Türk
Lirasına, pay senetleri borsada işlem gören anonim şirketlerde
ise üçyüzbin Türk Lirasına kadar tazminata hükmedilebilir.
İhmalleriyle zarara sebebiyet veren kişilere ilişkin bu
sınırlama denetime birden çok kişinin katılmış veya birden çok
sorumluluk doğurucu eylemin gerçekleştirilmiş olması hâlinde
uygulandığı gibi, katılanlardan bazılarının kasıtlı hareket
etmiş olmaları durumunda da geçerlidir.
(3) Denetçinin bir bağımsız
denetleme kuruluşu olması hâlinde sır saklama yükümü bu kurumun
yönetim kurulunu ve üyelerini ve çalışanlarını da kapsar.
(4) Bu hükümlerden doğan tazmin
yükümü sözleşme ile ne kaldırılabilir ne de daraltılabilir.
(5) Denetçinin bu maddeden doğan
sorumluluğuna ilişkin istemler rapor tarihinden başlayarak beş
yılda zamanaşımına uğrar. Ancak, fiil suç oluşturup da Türk Ceza
Kanununa göre süresi daha uzun dava zamanaşımına tabi
bulunuyorsa, tazminat davasına da o zamanaşımı uygulanır.
(6) Ceza mevzuatının, suç
ihbarına ilişkin hükümleri saklıdır.
H) Şirket ile denetçi arasındaki
görüş ayrılıkları
MADDE 405-
(1) Şirket ile denetçi arasında şirketin ve topluluğun
yılsonu hesaplarına, finansal tablolarına ve yönetim kurulunun
faaliyet raporuna ilişkin, ilgili kanunun, idari tasarrufun veya
esas sözleşme hükümlerinin yorumu veya uygulanması konusunda
doğan görüş ayrılıkları hakkında, yönetim kurulunun veya
denetçinin istemi üzerine şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki
asliye ticaret mahkemesi dosya üzerinden karar verir. Karar
kesindir.
(2) Dava giderlerinin borçlusu
şirkettir.
I) Topluluk ilişkileri için özel
denetçi denetimi
MADDE 406-
(1) a) Denetçi, şirketin hâkim şirketle veya topluluk
şirketleriyle ilişkileriyle ilgili olarak sınırlı olumlu görüş
veya kaçınma yazısı yazmışsa veya
b) Yönetim kurulu, şirketin
topluluk tarafından, bazı belirli hukuki işlemler veya uygulanan
önlemler dolayısıyla kayba uğratıldığını ve bunlar dolayısıyla
denkleştirme yapılmadığını açıklamışsa,
herhangi bir pay sahibinin istemi
üzerine, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret
mahkemesi tarafından şirketin, hâkim şirketle veya hâkim şirkete
bağlı şirketlerden biriyle olan ilişkisini incelemek üzere özel
denetçi atanabilir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Genel Kurul
A) Genel olarak
MADDE 407-
(1) Pay sahipleri şirket işlerine ilişkin haklarını
genel kurulda kullanırlar. Kanuni istisnalar saklıdır.
(2) Murahhas üyelerle en az bir
yönetim kurulu üyesinin genel kurul toplantısında hazır
bulunmaları şarttır. Diğer yönetim kurulu üyeleri genel kurul
toplantısına katılabilirler. Denetçi ve kendilerini ilgilendiren
konularda işlem denetçisi genel kurulda hazır bulunur. Üyeler ve
denetçiler görüş bildirebilirler.
(3) 333 üncü madde gereğince
belirlenen şirketlerin genel kurul toplantılarında Sanayi ve
Ticaret Bakanlığının temsilcisi de yer alır. Diğer şirketlerde,
hangi durumlarda Bakanlık temsilcisinin genel kurulda bulunacağı
ve genel kurul toplantıları için temsilcilerin
görevlendirilmelerine ilişkin usul ve esaslar ile bunların
nitelik, görev ve yetkileri ayrıca ücret tarifeleri Sanayi ve
Ticaret Bakanlığınca çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenir.
Bakanlık temsilcisinin toplantıya katılma giderleri ve ücretleri
ilgili şirket tarafından karşılanır.
B) Görev ve yetkileri
MADDE 408-
(1) Genel kurul, kanunda ve esas sözleşmede açıkça
öngörülmüş bulunan hâllerde karar alır.
(2) Çeşitli hükümlerde öngörülmüş
bulunan devredilemez görevler ve yetkiler saklı kalmak üzere,
genel kurula ait aşağıdaki görevler ve yetkiler devredilemez:
a) Esas sözleşmenin değiştirilmesi.
b) Yönetim kurulu üyelerinin seçimi,
süreleri, ücretleri ile huzur hakkı, ikramiye ve prim gibi
haklarının belirlenmesi, ibraları hakkında karar verilmesi ve
görevden alınmaları.
c) Kanunda öngörülen istisnalar
dışında denetçinin ve işlem denetçilerinin seçimi ile görevden
alınmaları.
d) Finansal tablolara, yönetim
kurulunun yıllık raporuna, yıllık kâr üzerinde tasarrufa, kâr
payları ile kazanç paylarının belirlenmesine, yedek akçenin
sermayeye veya dağıtılacak kâra katılması dâhil, kullanılmasına
dair kararların alınması.
e) Kanunda öngörülen istisnalar
dışında şirketin feshi.
f) Önemli miktarda şirket varlığının
toptan satışı.
(3) Tek pay sahipli
anonim şirketlerde bu pay sahibi genel kurulun tüm yetkilerine
sahiptir. Tek pay sahibinin genel kurul sıfatıyla alacağı
kararların geçerlilik kazanabilmeleri için yazılı olmaları
şarttır.
C) Toplantılar
MADDE 409-
(1) Genel kurullar olağan ve olağanüstü toplanır. Olağan
toplantı her faaliyet dönemi sonundan itibaren üç ay içinde
yapılır. Bu toplantılarda, organların seçimine, finansal
tablolara, yönetim kurulunun yıllık raporuna, kârın kullanım
şekline, dağıtılacak kâr ve kazanç paylarının oranlarının
belirlenmesine, yönetim kurulu üyelerinin ibraları ile faaliyet
dönemini ilgilendiren ve gerekli görülen diğer konulara ilişkin
müzakere yapılır, karar alınır.
(2) Gerektiği takdirde genel kurul
olağanüstü toplantıya çağrılır.
(3) Aksine esas sözleşmede hüküm
bulunmadığı takdirde genel kurul, şirket merkezinin bulunduğu
yerde toplanır.
D) Çağrı
I - Yetki
1. Yetkili ve görevli organlar
MADDE 410-
(1) Genel kurul, süresi dolmuş olsa bile, yönetim kurulu
tarafından toplantıya çağrılabilir. Tasfiye memurları da,
görevleri ile ilgili konular için, genel kurulu toplantıya
çağırabilirler.
(2) Yönetim kurulunun, devamlı
olarak toplanamaması, toplantı nisabının oluşmasına imkân
bulunmaması veya mevcut olmaması durumlarında, mahkemenin
izniyle, tek bir pay sahibi genel kurulu toplantıya çağırabilir.
Mahkemenin kararı kesindir.
2. Azlık
a) Genel olarak
MADDE 411-
(1) Sermayenin en az onda birini, halka açık şirketlerde
yirmide birini oluşturan pay sahipleri, yönetim kurulundan,
yazılı olarak gerektirici sebepleri ve gündemi belirterek, genel
kurulu toplantıya çağırmasını veya genel kurul zaten toplanacak
ise, karara bağlanmasını istedikleri konuları gündeme koymasını
isteyebilirler. Esas sözleşmeyle, çağrı hakkı daha az sayıda
paya sahip pay sahiplerine tanınabilir.
(2) Gündeme madde konulması istemi,
çağrı ilanının Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanmasına
ilişkin ilan ücretinin yatırılması tarihinden önce yönetim
kuruluna ulaşmış olmalıdır.
(3) Çağrı ve gündeme madde konulması
istemi noter aracılığıyla yapılır.
(4) Yönetim kurulu çağrıyı kabul
ettiği takdirde, genel kurul en geç kırkbeş gün içinde yapılacak
şekilde toplantıya çağrılır; aksi hâlde çağrı istem sahiplerince
yapılır.
b) Mahkemenin izni
MADDE 412-
(1) Pay sahiplerinin çağrı veya gündeme madde
konulmasına ilişkin istemleri yönetim kurulu tarafından
reddedildiği veya isteme yedi iş günü içinde olumlu cevap
verilmediği takdirde, aynı pay sahiplerinin başvurusu üzerine,
genel kurulun toplantıya çağrılmasına şirket merkezinin
bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi karar verebilir.
Mahkeme toplantıya gerek görürse, gündemi düzenlemek ve Kanun
hükümleri uyarınca çağrıyı yapmak üzere bir kayyım atar.
Kararında, kayyımın, görevlerini ve toplantı için gerekli
belgeleri hazırlamaya ilişkin yetkilerini gösterir. Zorunluluk
olmadıkça mahkeme dosya üzerinde inceleme yaparak karar verir.
Karar kesindir.
II - Gündem
MADDE 413-
(1) Gündem, genel kurulu toplantıya çağıran tarafından
belirlenir.
(2) Gündemde bulunmayan konular
genel kurulda müzakere edilemez ve karara bağlanamaz. Kanuni
istisnalar saklıdır.
(3) Yönetim kurulu üyelerinin
görevden alınmaları ve yenilerinin seçimi yılsonu finansal
tablolarının müzakeresi maddesiyle ilgili sayılır.
III - Çağrının şekli
1. Genel olarak
MADDE 414-
(1) Genel kurul toplantıya, esas sözleşmede gösterilen
şekilde, şirketin internet sitesinde ve Türkiye
Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan ilanla çağrılır. Bu çağrı,
ilan ve toplantı günleri hariç olmak üzere, toplantı tarihinden
en az iki hafta önce yapılır. Pay defterinde yazılı pay
sahipleriyle önceden şirkete pay senedi veya pay sahipliğini
ispatlayıcı belge vererek adreslerini bildiren pay sahiplerine,
toplantı günü ile gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı
gazeteler, iadeli taahhütlü mektupla bildirilir.
(2) Sermaye Piyasası Kanununun 11
inci maddesinin altıncı fıkrası hükmü saklıdır.
2. Genel kurula katılmaya yetkili
olan pay sahipleri
MADDE 415-
(1) Genel kurul toplantısına, yönetim kurulu tarafından
düzenlenen “hazır bulunanlar listesi”nde adı bulunan pay
sahipleri katılabilir.
(2) Hazır bulunanlar listesinde adı
bulunan senede bağlanmamış payların, ilmuhaberlerin nama yazılı
payların sahipleri ve Sermaye Piyasası Kanununun 10/A maddesi
uyarınca kayden izlenen pay sahipleri veya anılanların
temsilcileri genel kurula katılır. Gerçek kişilerin kimlik
göstermeleri, tüzel kişilerin temsilcilerinin vekâletname ibraz
etmeleri şarttır.
(3) Hamiline yazılı pay
senedi sahipleri, genel kurulun toplantı gününden en geç bir gün
önce bu senetlere zilyet olduklarını ispatlayarak giriş kartı
alırlar ve bu kartları ibraz ederek genel kurul toplantısına
katılabilirler. Ancak, giriş kartının verilmesinden sonraki bir
tarihte hamiline yazılı pay senedini devraldığını ispatlayan pay
sahipleri de genel kurula katılabilirler.
(4) Genel kurula katılma ve
oy kullanma hakkı, pay sahibinin payların sahibi olduğunu
kanıtlayan belgeleri veya pay senetlerini şirkete bir kredi
kuruluşuna veya başka bir yere depo edilmesi şartına bağlanamaz.
3. Çağrısız genel kurul
MADDE 416-
(1) Bütün payların sahipleri veya temsilcileri, aralarından
biri itirazda bulunmadığı takdirde, genel kurula katılmaya ve
genel kurul toplantılarının yapılmasına ilişkin hükümler saklı
kalmak şartıyla, çağrıya ilişkin usule uyulmaksızın, genel kurul
olarak toplanabilir ve bu toplantı nisabı varolduğu sürece karar
alabilirler.
(2) Çağrısız toplanan genel kurulda,
gündeme oybirliği ile madde eklenebilir; aksine esas sözleşme
hükmü geçersizdir.
E) Toplantının yapılması
I - Hazır bulunanlar listesi
MADDE 417-
(1) Yönetim kurulu, Sermaye Piyasası Kanununun 10/A maddesi
uyarınca genel kurula katılabilecek kayden izlenen payların
sahiplerine ilişkin listeyi, Merkezi Kayıt Kuruluşundan
sağlayacağı “pay sahipleri çizelgesi”ne göre düzenler.
(2) Yönetim kurulu, kayden
izlenmeyen paylar ile ilgili olarak genel kurula
katılabilecekler listesini düzenlerken, senede bağlanmamış
bulunan veya nama yazılı olan paylar ile ilmühaber sahipleri
için pay defteri kayıtlarını, hamiline yazılı pay senedi
sahipleri bakımından da giriş kartı alanları dikkate alır.
(3) Bu maddenin birinci ve ikinci
fıkralarına göre düzenlenecek genel kurula katılabilecekler
listesi, yönetim kurulu başkanı tarafından imzalanır ve
toplantıdan önce genel kurulun yapılacağı yerde bulundurulur.
Listede özellikle, pay sahiplerinin ad ve soyadları veya
unvanları, adresleri, sahip oldukları pay miktarı, payların
itibarî değerleri, grupları, şirketin esas sermayesi ile ödenmiş
olan tutar veya çıkarılmış sermaye toplantıya aslen ve temsil
yoluya katılacakların imza yerleri gösterilir.
(4) Genel kurula katılanların
imzaladığı liste “hazır bulunanlar listesi” adını alır.
(5) Sermaye Piyasası Kanununun 10/A
maddesi uyarınca kayden izlenen paylara ilişkin pay sahipleri
çizelgesinin Merkezi Kayıt Kuruluşundan sağlanmasının usul ve
esasları, gereğinde genel kurul toplantısının yapılacağı gün ile
sınırlı olmak üzere payların devrinin yasaklanması ve ilgili
diğer konular Sermaye Piyasası Kurulu tarafından bir tebliğ ile
düzenlenir.
II - Toplantı ve karar nisabı
MADDE 418-
(1) Genel kurullar, bu Kanunda veya esas sözleşmede, aksine
daha ağır nisap öngörülmüş bulunan hâller hariç, sermayenin en
az dörtte birini karşılayan payların sahiplerinin veya
temsilcilerinin varlığıyla toplanır. Bu nisabın toplantı
süresince korunması şarttır. İlk toplantıda anılan nisaba
ulaşılamadığı takdirde, ikinci toplantının yapılabilmesi için
nisap aranmaz.
(2) Kararlar toplantıda hazır
bulunan oyların çoğunluğu ile verilir.
III - Toplantı başkanlığı ve iç
yönerge
MADDE 419-
(1) Esas sözleşmede aksine herhangi bir düzenleme yoksa,
toplantıyı, genel kurul tarafından seçilen, pay sahibi sıfatını
taşıması şart olmayan bir başkan yönetir. Başkan tutanak yazmanı
ile gerek görürse oy toplama memurunu belirleyerek başkanlığı
oluşturur. Gereğinde başkan yardımcısı da seçilebilir.
(2) Anonim şirket yönetim kurulu,
genel kurulun çalışma esas ve usullerine ilişkin kuralları
içeren, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından, asgari unsurları
belirlenecek olan bir iç yönerge hazırlar ve genel kurulun
onayından sonra yürürlüğe koyar. Bu iç yönerge tescil ve ilan
edilir.
IV - Toplantının ertelenmesi
MADDE 420-
(1) Finansal tabloların müzakeresi ve buna bağlı konular,
sermayenin onda birine, halka açık şirketlerde yirmide birine
sahip pay sahiplerinin istemi üzerine, genel kurulun bir karar
almasına gerek olmaksızın, toplantı başkanının kararıyla bir ay
sonraya bırakılır. Erteleme, 414 üncü maddenin birinci
fıkrasında yazılı olduğu şekilde pay sahiplerine ilanla
bildirilir ve internet sitesinde yayımlanır.
İzleyen toplantı için genel kurul, kanunda öngörülen usule
uyularak toplantıya çağrılır.
(2) Azlığın istemiyle bir defa
ertelendikten sonra finansal tabloların müzakeresinin tekrar
geri bırakılmasının istenebilmesi, finansal tabloların itiraza
uğrayan ve tutanağa geçmiş bulunan noktaları hakkında, ilgililer
tarafından, dürüst hesap verme ölçüsü ilkeleri uyarınca cevap
verilmemiş olması şarttır.
V - Esas sözleşme
değişikliklerinde toplantı ve karar nisapları
MADDE 421-
(1) Kanunda veya esas sözleşmede aksine hüküm bulunmadığı
takdirde, esas sözleşmeyi değiştiren kararlar, şirket
sermayesinin en az yarısının temsil edildiği genel kurulda,
toplantıda mevcut bulunan oyların çoğunluğu ile alınır. İlk
toplantıda öngörülen toplantı nisabı elde edilemediği takdirde,
en geç bir ay içinde ikinci bir toplantı yapılabilir. İkinci
toplantı için toplantı nisabı, şirket sermayesinin en az üçte
birinin toplantıda temsil edilmesidir. Bu fıkrada öngörülen
nisapları düşüren veya nispî çoğunluğu öngören esas sözleşme
hükümleri geçersizdir.
(2) Aşağıdaki esas sözleşme
değişikliği kararları, sermayenin tümünü oluşturan payların
sahiplerinin veya temsilcilerinin oybirliğiyle alınır:
a) Bilanço zararlarının kapatılması
için yükümlülük ve ikincil yükümlülük koyan kararlar.
b) Şirketin merkezinin yurt dışına
taşınmasına ilişkin kararlar.
(3) Aşağıdaki esas sözleşme
değişikliği kararları, sermayenin en az yüzde yetmişbeşini
oluşturan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin olumlu
oylarıyla alınır:
a) Şirketin işletme konusunun
tamamen değiştirilmesi.
b) İmtiyazlı pay oluşturulması.
c) Nama yazılı payların devrinin
sınırlandırılması.
(4) İkinci ve üçüncü fıkralarda
öngörülen nisaplara ilk toplantıda ulaşılamadığı takdirde
izleyen toplantılarda da aynı nisap aranır.
(5) Pay senetleri menkul kıymet
borsalarında işlem gören şirketlerde, aşağıdaki konularda karar
alınabilmesi için, yapılacak genel kurul toplantılarında, esas
sözleşmelerinde aksine hüküm yoksa, 418 inci maddedeki toplantı
nisabı uygulanır:
a) Sermayenin artırılması ve kayıtlı
sermaye tavanının yükseltilmesine ilişkin esas sözleşme
değişiklikleri.
b) Birleşmeye, bölünmeye ve tür
değiştirmeye ilişkin kararlar.
(6) İşletme konusunun tamamen
değiştirilmesi veya imtiyazlı pay oluşturulmasına ilişkin genel
kurul kararına olumsuz oy vermiş nama yazılı pay sahipleri, bu
kararın Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanmasından
itibaren altı ay boyunca payların devredilebilirliği hakkındaki
kısıtlamalarla bağlı değildirler.
VI - Tutanak
MADDE 422-
(1) Tutanak, pay sahiplerini veya temsilcilerini, bunların
sahip oldukları payları, gruplarını, sayılarını, itibarî
değerlerini, genel kurulda sorulan soruları, verilen cevapları,
alınan kararları, her karar için kullanılan olumlu ve olumsuz
oyların sayılarını içerir. Tutanak, toplantı başkanlığı ve
Bakanlık temsilcisi tarafından imzalanır; aksi hâlde
geçersizdir.
(2) Yönetim kurulu, tutanağın
noterce onaylanmış bir suretini derhâl ticaret sicili
memurluğuna vermek ve bu tutanakta yer alan tescil ve ilana tabi
hususları tescil ve ilan ettirmekle yükümlüdür; tutanak ayrıca
hemen şirketin internet sitesine konulur.
VII - Kararların etkisi
MADDE 423-
(1) Genel kurul tarafından verilen kararlar toplantıda hazır
bulunmayan veya olumsuz oy veren pay sahipleri hakkında da
geçerlidir.
VIII - Bilançonun onaylanmasına
ilişkin karar
MADDE 424-
(1) Bilançonun onaylanmasına ilişkin genel kurul kararı,
kararda aksine açıklık bulunmadığı takdirde, yönetim kurulu
üyelerinin, yöneticilerin ve denetçilerin ibrası sonucunu
doğurur. Bununla beraber, bilançoda bazı hususlar hiç veya
gereği gibi belirtilmemişse veya bilanço şirketin gerçek
durumunun görülmesine engel olacak bazı hususları içeriyorsa ve
bu hususta bilinçli hareket edilmişse onama ibra etkisini
doğurmaz.
F) Pay sahibinin kişisel hakları
I - Genel kurula katılma
1. İlke
MADDE 425-
(1) Pay sahibi, paylarından doğan haklarını kullanmak için,
genel kurula kendisi katılabileceği gibi, pay sahibi olan veya
olmayan bir kişiyi de temsilcisi olarak genel kurula
yollayabilir. Temsilcinin pay sahibi olmasını öngören esas
sözleşme hükmü geçersizdir.
2. Şirkete karşı yetkili olma
MADDE 426-
(1) Senede bağlanmamış paylardan, nama yazılı pay
senetlerinden ve ilmühaberlerden doğan pay sahipliği hakları,
pay defterinde kayıtlı bulunan pay sahibi veya pay sahibince,
yazılı olarak yetkilendirilmiş kişi tarafından kullanılır.
(2) Hamiline yazılı pay senedinin
zilyedi bulunduğunu ispat eden kimse, şirkete karşı pay
sahipliğinden doğan hakları kullanmaya yetkilidir.
3. Pay sahibinin temsili
a) Genel olarak
MADDE 427-
(1) Katılma haklarını temsilci olarak kullanan kişi, temsil
edilenin talimatına uyar. Talimata aykırılık, oyu geçersiz
kılmaz. Temsil edilenin temsilciye karşı hakları saklıdır.
(2) Hamiline yazılı pay senedini,
rehin, hapis hakkı, saklama sözleşmesi veya kullanım ödüncü
sözleşmesi ve benzeri sözleşmeler sebebiyle elde bulunduran
kimse, pay sahipliği haklarını, ancak pay sahibi tarafından özel
bir yazılı belge ile yetkilendirilmişse kullanabilir.
b) Organın temsilcisi, bağımsız
temsilci ve kurumsal temsilci
MADDE 428-
(1) Şirket, kendisiyle herhangi bir şekilde ilişkisi bulunan
bir kişiyi, genel kurul toplantısında kendileri adına oy
kullanıp ilgili diğer işlemleri yapması için yetkili
temsilcileri olarak atamaları amacıyla pay sahiplerine tavsiye
edecekse, bununla birlikte şirketten tamamen bağımsız ve
tarafsız bir diğer kişiyi de aynı görev için önermeye ve bu iki
kişiyi esas sözleşme hükmüne göre ilan edip şirketin internet
sitesine koymaya mecburdur.
(2) Bundan başka, yönetim kurulu,
genel kurul toplantısına çağrı ilanının Türkiye Ticaret Sicili
Gazetesinde yayımlanacağı ve şirket internet sitesinde yer
alacağı tarihten en az kırkbeş gün önce, yapacağı bir ilan ve
internet sitesine koyacağı yönlendirilmiş bir mesajla, pay
sahiplerini, önerdikleri kurumsal temsilcilerin kimliklerini ve
bunlara ulaşılabilecek adres ve elektronik posta adresi ile
telefon ve telefaks numaralarını en çok yedi gün içinde şirkete
bildirmeye çağırır. Aynı çağrıda kurumsal temsilciliğe istekli
olanların da şirkete başvurmaları istenir. Yönetim kurulu,
bildirilen kişileri, birinci fıkradaki kişilerle birlikte, genel
kurul toplantısına ilişkin çağrısında, adreslerini ve onlara
ulaşma numaralarını da belirterek, ilan eder ve internet
sitesinde yayımlar. Bu fıkranın gerekleri yerine getirilmeden,
kurumsal temsilci olarak vekâlet toplanamaz.
(3)
Kurumsal temsilcilik, bir pay sahipliği girişimidir; meslek
olarak ve ivaz karşılığı yürütülemez. Kurumsal temsilci Türk
Borçlar Kanununun 510 uncu maddesini ileri sürerek temsil ettiği
pay sahiplerinden herhangi bir talepte bulunamaz.
(4) Bildirge, pay sahipleri
tarafından kurumsal temsilciye verilmiş talimat yerine geçer.
(5) Kusurlu olarak bildirgesine veya
kanuna aykırı hareket eden veya hileli işlemler yapan kurumsal
temsilci bu fiil ve kararlarının sonuçlarından Türk Borçlar
Kanununun 506 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkraları
uyarınca sorumlu olur; sorumluluğu kaldıran veya sınırlayan
sözleşmeler geçersizdir.
(6) Bu maddenin birinci fıkrası
uyarınca kendisine temsil yetkisi verilenler ile pay sahibinin
Türk Borçlar Kanununun temsile ilişkin hükümleri uyarınca
yetkilendirdiği temsilci 429 ilâ 431 inci madde hükümlerine tabî
değildir.
c) Tevdi eden temsilcisi
MADDE 429-
(1) Tevdi eden temsilcisi, kendisine tevdi edilmiş bulunan
pay ve pay senetlerinden doğan katılma ve oy haklarını tevdi
eden adına kullanma yetkisini haizse, nasıl hareket etmesi
gerektiği konusunda talimat almak için, her genel kurul
toplantısından önce, tevdi edene başvurmak zorundadır.
(2) Zamanında istenmiş olup da
talimat alınamamışsa, tevdi edilen kişi, katılma ve oy
haklarını, tevdi edenin genel talimatı uyarınca kullanır; böyle
bir talimatın yokluğu hâlinde oy, yönetim kurulunun yaptığı
öneriler yönünde verilir.
(3) Bu madde anlamında tevdi olunan
kişiler, bağlı olacakları esas ve usuller ve temsil belgesinin
içeriği Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca bir yönetmelikle
düzenlenir.
d) Bildirge
MADDE 430-
(1) 428 inci maddenin birinci ve ikinci fıkrasında
öngörülen temsilciler, temsil belgelerinin içeriğini ve oylarını
hangi yönde kullanacaklarını, radyo, televizyon, gazete veya
diğer araçlarla ve gerekçeleriyle birlikte açıklarlar.
e) Bildirim
MADDE 431-
(1) 428 inci maddenin birinci ve ikinci fıkralarında
öngörülen temsilciler ile tevdi eden temsilcileri, kendileri
tarafından temsil olunacak payların sayılarını, çeşitlerini,
itibarî değerlerini ve gruplarını şirkete bildirirler. Bu
bildirimde, Sermaye Piyasası Kanununun 10/A maddesi uyarınca
kayden izlenen paylarla ilgili olarak bu Kanunun 417 nci
maddesinin ikinci fıkrasındaki tebliğ hükümleri de uygulanır.
Aksi hâlde, o genel kurulda alınan kararlar, genel kurula
yetkisiz katılmaya dair hükümler çerçevesinde iptal edilebilir.
(2) Toplantı başkanı bu
bildirimleri açıklar. Bir pay sahibinin istemine rağmen toplantı
başkanı açıklamayı yapmamışsa her pay sahibi şirkete karşı
açacağı dava ile genel kurul kararlarının iptalini isteyebilir.
4. Birden çok hak sahibi
MADDE 432-
(1) Bir pay, birden çok kişinin ortak mülkiyetindeyse,
bunlar içlerinden birini veya üçüncü bir kişiyi, genel kurulda
paydan doğan haklarını kullanması için temsilci olarak
atayabilirler.
(2) Bir payın üzerinde intifa
hakkı bulunması hâlinde, aksi kararlaştırılmamışsa, oy hakkı,
intifa hakkı sahibi tarafından kullanılır. Ancak, intifa hakkı
sahibi, pay sahibinin menfaatlerini hakkaniyete uygun bir
şekilde göz önünde tutarak hareket etmemiş olması dolayısıyla
pay sahibine karşı sorumludur.
II - Yetkisiz katılma
MADDE 433-
(1) Oy hakkının kullanılmasına ilişkin sınırlamaları
dolanmak veya herhangi bir şekilde etkisiz bırakmak amacıyla,
payların veya pay senetlerinin devri ya da pay senetlerinin
başkasına verilmesi geçersizdir.
(2) Yetkisiz katılmalarla
ilgili olarak her pay sahibi, toplantı başkanlığına itirazda
bulunabilir, itirazını ve yönetim kuruluna da itirazda bulunmuş
olduğunu tutanağa geçirtebilir.
III - Oy hakkı
1. İlke
MADDE 434-
(1) Pay sahipleri, oy haklarını genel kurulda,
paylarının toplam itibarî değeriyle orantılı olarak kullanır.
1527 nci maddenin beşinci fıkrası hükmü saklıdır.
(2) Her pay sahibi sadece bir
paya sahip olsa da en az bir oy hakkını haizdir. Şu kadar ki,
birden fazla paya sahip olanlara tanınacak oy sayısı esas
sözleşmeyle sınırlandırılabilir.
(3) Şirketin finansal
durumunun düzeltilmesi sırasında payların itibarî değerleri
indirilmişse payların indiriminden önceki itibarî değeri
üzerinden tanınan oy hakkı korunabilir.
(4) Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı halka açık olmayan anonim şirketlerde birikimli oyu
bir tebliğle düzenleyebilir.
2. Oy hakkının doğumu
MADDE 435-
(1) Oy hakkı, payın, kanunen veya esas sözleşmeyle
belirlenmiş bulunan en az miktarının ödenmesiyle doğar.
3. Oydan yoksunluk
MADDE 436-
(1) Pay sahibi kendisi, eşi, alt ve üstsoyu veya bunların
ortağı oldukları şahıs şirketleri ya da hâkimiyetleri altındaki
sermaye şirketleri ile şirket arasındaki kişisel nitelikte bir
işe veya işleme veya herhangi bir yargı kurumu ya da hakemdeki
davaya ilişkin olan müzakerelerde oy kullanamaz.
(2) Şirket yönetim kurulu üyeleriyle
yönetimde görevli imza yetkisini haiz kişiler, yönetim kurulu
üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait
paylardan doğan oy haklarını kullanamaz.
IV - Bilgi alma ve inceleme hakkı
MADDE 437-
(1) Finansal tablolar, konsolide finansal tablolar,
yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, denetleme raporları ve
yönetim kurulunun kâr dağıtım önerisi, genel kurulun
toplantısından en az onbeş gün önce, şirketin merkez ve
şubelerinde, pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulur.
Bunlardan finansal tablolar ve konsolide tablolar bir yıl süre
ile merkezde ve şubelerde pay sahiplerinin bilgi edinmelerine
açık tutulur. Her pay sahibi, gideri şirkete ait olmak üzere
gelir tablosuyla bilançonun bir suretini isteyebilir.
(2) Pay sahibi genel kurulda,
yönetim kurulundan, şirketin işleri; denetçilerden denetimin
yapılma şekli ve sonuçları hakkında bilgi isteyebilir. Bilgi
verme yükümü, 200 üncü madde çerçevesinde şirketin bağlı
şirketlerini de kapsar. Verilecek bilgiler, hesap verme ve
dürüstlük ilkeleri bakımından özenli ve gerçeğe uygun olmalıdır.
Pay sahiplerinden herhangi birine bu sıfatı dolayısıyla genel
kurul dışında bir konuda bilgi verilmişse, diğer bir pay
sahibinin istemde bulunması üzerine, aynı bilgi, gündemle ilgili
olmasa da aynı kapsam ve ayrıntıda verilir. Bu hâlde yönetim
kurulu bu maddenin üçüncü fıkrasına dayanamaz.
(3) Bilgi verilmesi, sadece,
istenilen bilgi verildiği takdirde şirket sırlarının
açıklanacağı veya korunması gereken diğer şirket menfaatlerinin
tehlikeye girebileceği gerekçesi ile reddedilebilir.
(4) Şirketin ticari defterleriyle
yazışmalarının, pay sahibinin sorusunu ilgilendiren kısımlarının
incelenebilmesi için, genel kurulun açık izni veya yönetim
kurulunun bu hususta kararı gerekir. İzin alındığı takdirde
inceleme bir uzman aracılığıyla da yapılabilir.
(5) Bilgi alma veya inceleme
istemleri cevapsız bırakılan, haksız olarak reddedilen,
ertelenen ve bu fıkra anlamında bilgi alamayan pay sahibi, reddi
izleyen on gün içinde, diğer hâllerde de makul bir süre sonra
şirketin merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesine
başvurabilir. Başvuru basit yargılama usulüne göre incelenir.
Mahkeme kararı, bilginin genel kurul dışında verilmesi
talimatını ve bunun şeklini de içerebilir. Mahkeme kararı
kesindir.
(6) Bilgi alma ve inceleme hakkı,
esas sözleşmeyle ve şirket organlarından birinin kararıyla
kaldırılamaz ve sınırlandırılamaz.
V - Özel denetim isteme hakkı
1. Genel kurulun kabulü
MADDE 438-
(1) Her pay sahibi, pay sahipliği haklarının
kullanılabilmesi için gerekli olduğu takdirde ve bilgi alma veya
inceleme hakkı daha önce kullanılmışsa, belirli olayların özel
bir denetimle açıklığa kavuşturulmasını, gündemde yer almasa
bile genel kuruldan isteyebilir.
(2) Genel kurul istemi onaylarsa,
şirket veya her bir pay sahibi otuz gün içinde, şirket
merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden bir
özel denetçi atanmasını isteyebilir.
2. Genel kurulun reddi
MADDE 439-
(1) Genel kurulun özel denetim istemini reddetmesi hâlinde,
sermayenin en az onda birini, halka açık anonim şirketlerde
yirmide birini oluşturan pay sahipleri veya paylarının itibarî
değeri toplamı en az birmilyon Türk Lirası olan pay sahipleri üç
ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret
mahkemesinden özel denetçi atamasını isteyebilir.
(2) Dilekçe sahiplerinin,
kurucuların veya şirket organlarının, kanunu veya esas
sözleşmeyi ihlal ederek, şirketi veya pay sahiplerini zarara
uğrattıklarını, ikna edici bir şekilde ortaya koymaları hâlinde
özel denetçi atanır.
3. Atama
MADDE 440-
(1) Mahkeme, şirketi ve istem sahiplerini dinledikten sonra
kararını verir.
(2) Mahkeme istemi yerinde görürse,
istem çerçevesinde inceleme konusunu belirleyerek bir veya
birden fazla bağımsız uzmanı görevlendirir. Mahkemenin kararı
kesindir.
4. Görev
MADDE 441-
(1) Özel denetim, amaca yararlı bir süre içinde ve şirket
işleri gereksiz yere aksatılmaksızın yapılmalıdır.
(2) Yönetim kurulu, şirketin
defterlerinin, yazışmaları dâhil yazılarının, kasa, kıymetli
evrak ve mallar başta olmak üzere, varlıklarının incelenmesine
izin verir.
(3) Kurucular, organlar, vekiller,
çalışanlar, kayyımlar ve tasfiye memurları önemli olgular
konusunda özel denetçiye bilgi vermekle yükümlüdür. Uyuşmazlık
hâlinde kararı mahkeme verir. Mahkemenin kararı kesindir.
(4) Özel denetçi, şirketin özel
denetimin sonuçlarına ilişkin görüşünü alır.
(5) Özel denetçi sır saklamakla
yükümlüdür.
5. Rapor
MADDE 442-
(1) Özel denetçi, incelemenin sonucu hakkında, şirketin
sırlarını da koruyarak, mahkemeye ayrıntılı bir rapor verir.
(2) Mahkeme, raporu şirkete tebliğ
eder ve şirketin, raporun açıklanmasının şirket sırlarını veya
şirketin korunmaya değer diğer menfaatlerini zarara uğratıp
uğratmayacağına ve bu sebeple istem sahiplerine sunulmamasına
ilişkin istemi hakkında karar verir.
(3) Mahkeme, şirket ve istem
sahiplerine, açıklanan rapor hakkında, değerlendirmeleri
bildirmek ve ek soru sormak imkânını tanır.
6. İşleme konulma ve açıklama
MADDE 443-
(1) Yönetim kurulu, raporu ve buna ilişkin
değerlendirmeleri, ilk genel kurula sunar.
(2) Her pay sahibi, genel kurul
toplantısını izleyen bir yıllık süre içinde şirketten raporun ve
yönetim kurulunun görüşünün bir suretinin verilmesini
isteyebilir.
7. Giderler
MADDE 444-
(1) Mahkeme, özel denetçi atanmasını kabul etmişse, şirketçe
ödenmesi gereken avansı ve giderleri belirtir. Özel hâl ve
şartların haklı göstermesi hâlinde giderler kısmen veya tamamen
istem sahiplerine yükletilebilir.
(2) Genel kurul özel denetçinin
atanmasına karar vermişse giderler şirkete ait olur.
G) Genel kurul kararlarının
iptali
I - İptal sebepleri
MADDE 445-
(1) 446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas
sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan
genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay
içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret
mahkemesinde iptal davası açabilirler.
II - İptal davası açabilecek
kişiler
MADDE 446-
(1) a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren
ve bu muhalefetini tutanağa geçirten,
b) Toplantıda hazır bulunsun veya
bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının
usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan
edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin
veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını,
genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin
verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul
kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri,
c) Yönetim kurulu,
d) Kararların yerine getirilmesi,
kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden
her biri,
iptal davası açabilir.
H) Butlan
MADDE 447-
(1) Genel kurulun, özellikle;
a) Pay sahibinin, genel kurula
katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez
nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran,
b) Pay sahibinin bilgi alma,
inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü
dışında sınırlandıran,
c) Anonim şirketin temel yapısını
bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan,
kararları batıldır.
I) Çeşitli hükümler
I - İlan, teminat ve kanun yolu
MADDE 448-
(1) Yönetim kurulu iptal veya butlan davasının açıldığını ve
duruşma gününü usulüne uygun olarak ilan eder ve şirketin
internet sitesine koyar.
(2) İptal davasında üç aylık hak
düşüren sürenin sona ermesinden önce duruşmaya başlanamaz.
Birden fazla iptal davası açıldığı takdirde davalar
birleştirilerek görülür.
(3) Mahkeme, şirketin istemi üzerine
muhtemel zararlarına karşı davacıların teminat göstermesine
karar verebilir. Teminatın nitelik ve miktarını mahkeme
belirler.
II - Kararın yürütülmesinin geri
bırakılması
MADDE 449-
(1) Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası
açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü
aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri
bırakılmasına karar verebilir.
III - Kararın etkisi
MADDE 450-
(1) Genel kurul kararının iptaline veya butlanına ilişkin
mahkeme kararı, kesinleştikten sonra bütün pay sahipleri
hakkında hüküm ifade eder. Yönetim kurulu bu kararın bir
suretini derhâl ticaret siciline tescil ettirmek ve internet
sitesine koymak zorundadır.
IV - Kötüniyetle iptal ve butlan
davası açanların sorumluluğu
MADDE 451-
(1) Genel kurulun kararına karşı, kötüniyetle iptal veya
butlan davası açıldığı takdirde, davacılar bu sebeple şirketin
uğradığı zararlardan müteselsilen sorumludurlar.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Esas Sözleşmenin Değiştirilmesi
BİRİNCİ AYIRIM
Genel Olarak
A) İlke
MADDE 452-
(1) Genel kurul, aksine esas sözleşmede hüküm bulunmadığı
takdirde, kanunda öngörülen şartlara uyarak, esas sözleşmenin
bütün hükümlerini değiştirebilir; müktesep ve vazgeçilmez haklar
saklıdır.
B) Usul
I - Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının izni ve genel kurul kararı
MADDE 453-
(1) Genel kurul, esas sözleşmenin değiştirilmesi için
toplantıya çağrıldığı takdirde; 333 üncü madde uyarınca Sanayi
ve Ticaret Bakanlığının izninin alınmasının gerekli olduğu
şirketlerde izni alınmış, diğer şirketlerde, yönetim kurulunca
karara bağlanmış bulunan değişiklik taslağının, değiştirilecek
mevcut hükümlerle birlikte 414 üncü maddenin birinci fıkrasının
birinci cümlesinde belirtildiği şekilde ilanı gerekir. Genel
kurulun kararına 421 inci maddede öngörülen nisaplar uygulanır.
II - İmtiyazlı pay sahipleri özel
kurulu
MADDE 454-
(1) Genel kurulun esas sözleşmenin değiştirilmesine, yönetim
kuruluna sermayenin arttırılması konusunda yetki
verilmesine dair kararıyla yönetim kurulunun sermayenin
arttırılmasına ilişkin kararı imtiyazlı pay
sahiplerinin haklarını ihlal edecek nitelikte ise bu karar
anılan pay sahiplerinin yapacakları özel bir toplantıda,
aşağıdaki hükümler uyarıca, alacakları bir kararla onanmadıkça
uygulanamaz.
(2) Yönetim kurulu, en geç genel
kurul kararının ilan edildiği tarihten itibaren bir ay içinde
özel kurulu toplantıya çağırır. Aksi hâlde, her imtiyazlı pay
sahibi yönetim kurulunun çağrı süresinin son gününden başlamak
üzere, onbeş gün içinde, bu kurulun toplantıya çağrılmasını
şirketin merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinden
isteyebilir.
(3) Özel kurul
imtiyazlı payları temsil eden sermayenin yüzde altmışının
çoğunluğuyla toplanır ve toplantıda temsil edilen payların
çoğunluğuyla karar alır. İmtiyazlı pay sahiplerinin haklarının
ihlal edildiği sonucuna varılırsa karar gerekçeli bir tutanakla
belirtilir. Tutanağın on gün içinde şirket yönetim kuruluna
teslimi zorunludur. Tutanakla birlikte, genel kurul kararının
onaylanmasına olumsuz oy verenlerin, en az nisabı oluşturan
sayıda imzalarını içeren liste ile bu maddenin sekizinci fıkrası
hükmü gereği açılabilecek dava için geçerli olmak üzere ortak
bir tebligat adresi de yönetim kuruluna verilir. Tutanak,
birlikte verilen bilgilerle beraber tescil ve Türkiye Ticaret
Sicili Gazetesinde ilan edilir. Bu hükümdeki şartlara uyulmadığı
takdirde özel kurul kararı alınmamış sayılır.
(4) Genel kurulda, imtiyazlı
payların sahip veya temsilcileri, esas sözleşmenin
değiştirilmesine, üçüncü fıkrada öngörülen toplantı ve karar
nisabına uygun olarak olumlu oy vermişlerse ayrıca özel toplantı
yapılmaz.
(5) Çağrıya rağmen, süresi
içinde özel kurul toplanamazsa, genel kurul kararı onaylanmış
sayılır.
(6) Özel kurul toplantısında, 407
nci maddenin üçüncü fıkrası çerçevesinde, Bakanlık temsilcisi de
hazır bulunur ve tutanağı imzalar.
(7) Yönetim kurulu, özel
kurulun onaylamama kararı aleyhine, karar tarihinden itibaren
bir ay içinde, genel kurulun söz konusu kararının pay
sahiplerinin haklarını ihlal etmediği gerekçesi ile, bu kararın
iptali ile genel kurul kararının tescili davasını, şirketin
merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinde açabilir.
(8) İptal davası, genel kurul
kararının onaylanmasına olumsuz oy kullananlara karşı
yöneltilir.
III - Tescil
MADDE 455-
(1) Esas sözleşmenin değiştirilmesine ilişkin genel kurul
kararı, yönetim kurulu tarafından, şirket merkezinin ve
şubelerinin bulunduğu yerin ticaret siciline tescil edilir;
ayrıca ilana bağlı hususlar ilan ettirilir; tescil ve ilan
edilen karar şirketin internet sitesine konulur.
Değiştirme kararı üçüncü kişilere karşı tescilden önce hüküm
ifade etmez.
İKİNCİ AYIRIM
Özel Değişiklikler
A) Sermayenin artırılması
I - Ortak hükümler
1. Genel olarak
MADDE 456-
(1) İç kaynaklardan yapılan artırım hariç, payların nakdî
bedelleri tamamen ödenmediği sürece sermaye artırılamaz.
Sermayeye oranla önemli sayılmayan tutarların ödenmemiş olması
sermaye artırımını engellemez.
(2) Artırıma, esas sermaye
sisteminde 459 uncu maddeye göre genel kurul; kayıtlı sermaye
sisteminde, 460 ıncı madde gereğince, yönetim kurulu karar
verir. Esas sözleşmenin ilgili hükümlerinin, gerekli olduğu
hâllerde izni alınmış bulunan değişik şekli, genel kurulda
değiştirilerek kabul edilmişse, bunun Sanayi ve Ticaret
Bakanlığınca onaylanması şarttır.
(3) Artırım, genel kurul veya
yönetim kurulu kararı tarihinden itibaren üç ay içinde tescil
edilemediği takdirde, genel kurul veya yönetim kurulu kararı ve
alınmışsa izin geçersiz hâle gelir ve 345 inci maddenin ikinci
fıkrası uygulanır.
(4) 353 ve 354 üncü maddeler ile 355
inci maddenin birinci fıkrası tüm sermaye artırımı türlerine
kıyas yoluyla uygulanır.
(5) Sermayenin artırılması kararının
tesciline, aşağıdaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla, 455
inci madde uygulanır.
2. Yönetim kurulunun beyanı
MADDE 457-
(1) Yönetim kurulu tarafından sermaye artırımının türüne
göre bir beyan imzalanır. Beyan, bilgiyi açık, eksiksiz, doğru
ve dürüst bir şekilde verme ilkesine göre hazırlanır.
(2) Beyanda;
a) Nakdî sermaye konuluyorsa;
artırılan kısmın tamamen taahhüt edildiği, kanun veya esas
sözleşme gereğince ödenmesi gerekli tutarın ödendiği; ayni
sermaye konuluyor veya bir ayın devralınıyorsa bunlara verilecek
karşılığın uygun olduğu ve 349 uncu maddede yer alan hususların
somut olayda mevcut bulunması hâlinde bunlara ilişkin
açıklamalar; devralınan ayni sermaye, aynın türü,
değerlendirmenin yöntemi, isabeti ve haklılığı; bir borcun
takası söz konusu ise, bu borcun varlığı, geçerliliği ve takas
edilebilirliği; sermayeye dönüştürülen fonun veya yedek akçenin
serbestçe tasarruf olunabilirliği; gerekli organların ve
kurumların onaylarının alındığı; kanuni ve idari
gerekliliklerin yerine getirildiği; rüçhan hakları
sınırlandırılmış veya kaldırılmışsa bunun sebepleri, miktarı ve
oranı; kullanılmayan rüçhan haklarının kimlere, niçin, ne
fiyatla verildiği hakkında belgeli ve gerekçeli açıklamalar yer
alır.
b) İç kaynaklardan yapılan sermaye
artırımının hangi kaynaklardan karşılandığı, bu kaynakların
gerçekliği ve şirket malvarlığı içinde varoldukları konusunda
garanti verilir.
c) Şartlı sermaye artırımının ve
uygulamasının kanuna uygunluğu belirtilir.
d) Sermaye artırımını inceleyen
işlem denetçisi ile hizmet sunanlara ve diğer kimselere ödenen
ücretler, sağlanan menfaatler hakkında, emsalleriyle
karşılaştırma yapılarak, bilgi verilir.
3. Denetleme raporu
MADDE 458-
(1) Yönetim kurulunca atanmış bir işlem denetçisi tarafından
verilen sermaye artırımı raporunda, artırım işlemlerine ve
yönetim kurulu beyanına ilişkin inceleme ve denetlemelerin
sonuçları açıkça gösterilir; Kanuna ve Türkiye Muhasebe
Standartlarına uygunluk veya aykırılık hususlarında görüş
açıklanır. Raporun içeriğine 351 inci madde hükmü kıyas yoluyla
uygulanır.
II - Sermaye taahhüdü yoluyla
artırım
1. Esas sermaye sisteminde
MADDE 459-
(1) Artırılan sermayeyi temsil eden payların tamamı ya
değişik esas sözleşmede ya da iştirak taahhütnamelerinde taahhüt
edilir.
(2) İştirak taahhüdü, yeni pay
almaya ilişkin 461 inci madde çerçevesinde, kayıtsız, şartsız ve
yazılı olarak yapılır. İştirak taahhütnamesi, taahhütnamenin
verilmesine sebep olan sermaye artırımı belirtilerek; taahhüt
edilen payların sayılarını, itibarî değerlerini, cinslerini,
gruplarını, peşin ödenen tutarı, taahhütle bağlı olunulan süreyi
ve varsa çıkarma primi ile taahhüt sahibinin imzasını içerir.
(3) Bu tür sermaye artırımında nakdî
sermaye taahhüdüne 341 inci, ayni sermaye konulmasına 342 ve 343
üncü, bedellerin ödenmesine 344 ve 345 inci, halka arz edilecek
paylara 346 ncı, ihraç edilecek paylara 347 nci madde kıyas
yoluyla uygulanır.
2. Kayıtlı sermaye sisteminde
MADDE 460-
(1) Halka açık olmayan bir anonim şirkette, ilk veya
değiştirilmiş esas sözleşme ile, esas sözleşmede belirlenen
kayıtlı sermaye tavanına kadar sermayeyi artırma yetkisi,
yönetim kuruluna tanındığı takdirde, bu kurul, sermaye
artırımını, bu Kanundaki hükümler çerçevesinde ve esas
sözleşmede öngörülen yetki sınırları içinde gerçekleştirebilir.
Bu yetki en çok beş yıl için tanınabilir.
(2) Sermayenin artırılabilmesi için,
yönetim kurulu, esas sözleşmenin sermayeye ilişkin hükümlerinin,
333 üncü madde uyarınca gerekli olması hâlinde, Sanayi ve
Ticaret Bakanlığından izni alınmış şekillerini, sermayenin
artırılmasına ilişkin kararını, imtiyazlı paylara ve rüçhan
haklarına ilişkin sınırlamaları, prime dair kayıtları ve bunun
uygulanması hakkındaki kuralları, esas sözleşmede öngörüldüğü
şekilde ilan eder ve internet sitesinde yayımlar. Yönetim
kurulu, bu kararında; artırılan sermayenin tutarını,
çıkarılacak yeni payların itibarî değerlerini, sayılarını,
cinslerini, primli ve imtiyazlı olup olmadıklarını, rüçhan
hakkının sınırlandırılıp sınırlandırılmadığını, kullanılma
şartları ile süresini belirtir ve bu hususlarla kamuyu
aydınlatma ilkesi uyarınca gerekli olan diğer konularda bilgi
verir.
(3) Çıkarılacak yeni payların
taahhüdü, ödenmesi gereken en az nakdî tutar, ayni sermaye
konulması ve diğer konular hakkında 459 uncu madde hükümleri
kıyas yoluyla uygulanır.
(4) Yönetim kurulunun, imtiyazlı
veya itibarî değerinin üzerinde pay çıkarabilmesi ve pay
sahiplerinin yeni pay alma haklarını sınırlandırabilmesi için
esas sözleşmeyle yetkilendirilmiş olması şarttır.
(5) Yönetim kurulu kararları
aleyhine, pay sahipleri ve yönetim kurulu üyeleri, 445 inci
maddede öngörülen sebeplerin varlığı hâlinde kararın ilanı
tarihinden itibaren bir ay içinde iptal davası açabilirler. Bu
davaya 448 ilâ 451 inci maddeler kıyas yoluyla uygulanır.
(6) Sermaye artırımının yukarıdaki
hükümlere uygun olarak gerçekleştirilmesinden sonra, çıkarılmış
sermayeyi gösteren esas sözleşmenin sermaye maddesinin yeni
şekli, yönetim kurulunca tescil ettirilir.
(7) Sermaye Piyasası Kanununun halka
açık anonim şirketlere ilişkin hükümleri saklıdır.
3. Rüçhan hakkı
MADDE 461-
(1) Her pay sahibi, yeni çıkarılan payları, mevcut
paylarının sermayeye oranına göre, alma hakkını haizdir.
(2) Genel kurulun, sermayenin
artırımına ilişkin kararı ile pay sahibinin rüçhan hakkı, ancak
haklı sebepler bulunduğu takdirde ve en az esas sermayenin yüzde
altmışının olumlu oyu ile sınırlandırılabilir veya
kaldırılabilir. Özellikle, halka arz, işletmelerin, işletme
kısımlarının, iştiraklerin devralınması ve işçilerin şirkete
katılmaları haklı sebep kabul olunur. Rüçhan hakkının
sınırlandırılması ve kaldırılmasıyla, hiç kimse haklı
görülmeyecek şekilde, yararlandırılamaz veya kayba uğratılamaz.
Nisaba ilişkin şart dışında bu hüküm kayıtlı sermaye sisteminde
yönetim kurulu kararına da uygulanır. Yönetim kurulu, rüçhan
hakkının sınırlandırılmasının veya kaldırılmasının
gerekçelerini; yeni payların primli ve primsiz çıkarılmasının
sebeplerini; primin nasıl hesaplandığını bir rapor ile açıklar.
Bu rapor da tescil ve ilan edilir.
(3) Yönetim kurulu yeni pay alma
hakkının kullanılabilmesinin esaslarını bir karar ile belirler
ve bu kararda pay sahiplerine en az onbeş gün süre verir. Karar
tescil ve 35 inci maddedeki gazete ile tirajı en az ellibin olan
ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan bir gazetede ilan olunur.
Ayrıca şirketin internet sitesine konulur.
(4) Rüçhan hakkı devredilebilir.
(5) Şirket, rüçhan hakkı tanıdığı
pay sahiplerinin, bu haklarını kullanmalarını, nama yazılı
payların devredilmelerinin esas sözleşmeyle sınırlandırılmış
olduğunu ileri sürerek engelleyemez.
III - İç kaynaklardan sermaye
artırımı
MADDE 462-
(1) Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla ayrılmış ve
belirli bir amaca özgülenmemiş yedek akçeler ile kanuni yedek
akçelerin serbestçe kullanılabilen kısımları ve mevzuatın
bilançoya konulmasına ve sermayeye eklenmesine izin verdiği
fonlar sermayeye dönüştürülerek sermaye iç kaynaklardan
artırılabilir.
(2) Sermayenin artırılan kısmını, iç
kaynaklardan karşılayan tutarın şirket bünyesinde gerçekten
varolduğu, onaylanmış yıllık bilanço ve işlem denetçisinin
vereceği açık ve yazılı bir beyanla doğrulanır. Bilanço
tarihinin üzerinden altı aydan fazla zaman geçmiş olduğu
takdirde, yeni bir bilanço çıkarılması ve bunun işlem denetçisi
tarafından onaylanmış olması şarttır.
(3) Bilançoda sermayeye eklenmesine
mevzuatın izin verdiği fonların bulunması hâlinde, bu fonlar
sermayeye dönüştürülmeden, sermaye taahhüt edilmesi yoluyla
sermaye artırılamaz. Hem bu fonların sermayeye dönüştürülmesi
hem de aynı zamanda ve aynı oranda sermayenin taahhüt edilmesi
yoluyla sermaye artırılabilir. Artırım genel kurul veya yönetim
kurulu kararının ve esas sözleşmenin ilgili maddelerinin değişik
şeklinin tescili ile kesinleşir. Tescil ile o anda mevcut pay
sahipleri mevcut paylarının sermayeye oranına göre bedelsiz
payları kendiliğinden iktisap ederler. Bedelsiz paylar
üzerindeki hak kaldırılamaz ve sınırlandırılamaz; bu haktan
vazgeçilemez.
IV - Şarta bağlı sermaye artırımı
1. İlke
MADDE 463-
(1) Genel kurul, yeni çıkarılan tahviller veya benzeri
borçlanma araçları nedeniyle, şirketten veya topluluk
şirketlerinden alacaklı olanlara veya çalışanlara, esas
sözleşmede değiştirme veya alım haklarını kullanmak yoluyla yeni
payları edinmek hakkı sağlamak suretiyle, sermayenin şarta
bağlı artırılmasına karar verebilir.
(2) Sermaye, değiştirme veya alım
hakkı kullanıldığı ve sermaye borcu takas veya ödeme yoluyla
yerine getirildiği anda ve ölçüde kendiliğinden artar.
2. Sınırlar
MADDE 464-
(1) Şartlı olarak artırılan sermayenin toplam itibarî değeri
sermayenin yarısını aşamaz.
(2) Yapılan ödeme, en az, nominal
değere eşit olmalıdır.
3. Esas sözleşmedeki dayanak
MADDE 465-
(1) Esas sözleşme;
a) Şarta bağlı sermaye artırımının
itibarî değerini,
b) Payların sayılarını, itibarî
değerlerini, türlerini,
c) Değiştirme veya alım hakkından
yararlanabilecek grupları,
d) Mevcut pay sahiplerinin rüçhan
haklarının kaldırılmış bulunduğunu ve bunun miktarını,
e) Belli pay gruplarına tanınacak
imtiyazları,
f) Yeni nama yazılı payların devrine
ilişkin sınırlamaları,
içerir.
(2) Tahviller ve benzeri borçlanma
araçlarına bağlı değiştirme ve alım hakları içeren tahviller
veya benzeri borçlanma araçları, öncelikle pay sahiplerine
önerilmiyorsa, esas sözleşme ayrıca;
a) Değiştirme veya alım haklarının
kullanılma şartlarını,
b) İhraç bedelinin hesaplanmasına
ilişkin esasları,
da açıklar.
(3) Şarta bağlı sermaye artırımına
ilişkin esas sözleşme hükmünün tescilinden önce tanınmış bulunan
değiştirme ve alım hakları batıldır.
4. Pay sahiplerinin korunması
MADDE 466-
(1) Şarta bağlı sermaye artırımında, tahvillere ve benzeri
borçlanma araçlarına bağlı olarak değiştirme ve alım hakları
içeren senetler ihraç edildiği takdirde, bunlar önce, mevcut
payları oranında, pay sahiplerine önerilir.
(2) Bu önerilmeye muhatap olma
hakkı, haklı sebeplerin varlığında kaldırılabilir veya
sınırlandırılabilir.
(3) Şarta bağlı sermaye artırımı
için gerekli olan rüçhan ve önerilmeye muhatap olma haklarının
kaldırılması veya sınırlandırılmasından dolayı, hiç kimse haklı
görülmeyecek bir şekilde yararlandırılamaz veya kayba
uğratılamaz.
5. Değiştirme veya alım hakkını
haiz bulunan kişilerin korunması
MADDE 467-
(1) Kendilerine nama yazılı payları iktisap etme hakkı
tanınmış bulunan değiştirme veya alım hakkını haiz alacaklılar
veya çalışanlar, bu tür payların devirlerinin sınırlandırılmış
olduğu gerekçesiyle, söz konusu hakları kullanmaktan
engellenemezler; meğerki, bu husus, esas sözleşmede ve
izahnamede saklı tutulmuş olsun.
(2) Değiştirme veya alım hakları,
sermaye artırımı yapılması, yeni değiştirme veya alım hakları
tanınması veya başka bir yolla kayba uğratılamaz; meğerki,
değiştirme fiyatı indirilmiş veya hak sahiplerine uygun bir
denkleştirme sağlanmış ya da aynı şekilde, pay sahiplerinin
hakları da kayba uğratılmış olsun.
6. Sermaye artırımının
gerçekleştirilmesi
a) Hakların kullanılması, sermaye
taahhüdü
MADDE 468-
(1) Değiştirme ve alım hakları, esas sözleşmenin şarta bağlı
sermaye artırımına ilişkin hükmüne gönderme yapan yazılı bir
beyan ile kullanılır; mevzuat, ihraç izahnamesinin
yayımlanmasını gerekli gördüğü takdirde, buna da göndermede
bulunulur.
(2) Taahhüdün ifası, para
yatırılması veya takas yoluyla bir mevduat veya katılım bankası
aracılığıyla gerçekleştirilir.
(3) Pay sahipliği hakları sermaye
taahhüdünün ifası ile doğar.
b) Uygunluğun doğrulanması
MADDE 469-
(1) Hesap döneminin kapanmasından sonra veya yönetim
kurulunun istemi üzerine daha önce, bir işlem denetçisi yeni
payların ihracının kanuna, esas sözleşmeye ve gereğinde ihraç
izahnamesine uygun olup olmadığını inceler.
(2) Uygunluk hâlinde işlem denetçisi
bunu yazılı olarak doğrular.
c) Esas sözleşmenin uygun duruma
getirilmesi
MADDE 470-
(1) İşlem denetçisinin yazılı doğrulamasını aldıktan sonra,
yönetim kurulu, sermaye artırımı beyannamesinde, yeni çıkarılan
payların sayısını, itibarî değerini, türlerini, belirli
gruplara tanınan imtiyazları veya hesap döneminin
sonundaki veya denetleme tarihindeki sermayenin durumunu
belirler. Yönetim kurulu esas sözleşmeyi mevcut duruma uyarlar.
(2) Yönetim kurulu beyannamede,
denetleme doğrulamasının kanunda öngörülen bilgileri içerdiğini
tespit eder.
d) Ticaret siciline tescil
MADDE 471-
(1) Yönetim kurulu, hesap döneminin kapanmasından itibaren
en geç üç ay içinde, esas sözleşme değişikliğini ticaret
siciline tescil ettirir; sermaye artırımına ilişkin yönetim
kurulu beyannamesi ile denetleme doğrulamasını sicile tevdi
eder.
7. Esas sözleşmeden çıkarma
MADDE 472-
(1) Değiştirme ve alım hakları sona erip bu husus işlem
denetçisi tarafından bir raporla doğrulanınca, yönetim kurulu,
şarta bağlı sermaye artırımına ilişkin hükmü esas sözleşmeden
çıkarır. Yönetim kurulu beyannamede, denetçinin raporunun
gerekli kayıtları içerdiğini tespit eder. Hüküm sicilde de
silinir.
B) Esas sermayenin azaltılması
I - Karar
MADDE 473-
(1) Bir anonim şirket sermayesini azaltarak, azaltılan
kısmın yerine geçmek üzere bedelleri tamamen ödenecek yeni
paylar çıkarmıyorsa, genel kurul, esas sözleşmenin gerektiği
şekilde değiştirilmesini karara bağlar. Genel kurul toplantısına
ilişkin çağrı ilanlarında, mektuplarda ve internet sitesi
bildiriminde, sermaye azaltılmasına gidilmesinin sebepleri ile
azaltmanın amacı ve azaltmanın ne şekilde yapılacağı ayrıntılı
bir şekilde ve hesap verme ilkelerine uygun olarak açıklanır.
Ayrıca yönetim kurulu bu husuları içeren bir raporu genel kurula
sunar, genel kurulca onaylanmış rapor tescil ve ilan edilir.
(2) İşlem denetçisinin raporuyla,
sermayenin azaltılmasına rağmen şirket alacaklılarının haklarını
tamamen karşılayacak miktarda aktifin şirkette varlığı
belirlenmiş olmadıkça sermayenin azaltılmasına karar verilmez.
(3) Genel kurulun kararına 421 inci
maddenin üçüncü fıkrasının birinci cümlesi uygulanır. Kararda
işlem denetçisi raporunun sonucu açıklanarak sermayenin
azaltılmasının ne tarzda yapılacağı gösterilir.
(4) Esas sermayenin azaltılması
sebebiyle kayıtlara göre doğacak defter kârı sadece payların yok
edilmesinde kullanılabilir.
(5) Sermaye hiçbir suretle 332 nci
madde ile belirlenen en az tutardan aşağı indirilemez.
(6) Bu madde ile 474 ve 475 inci
maddeler, kayıtlı sermaye sisteminde çıkarılmış sermayenin
azaltılmasına kıyas yoluyla uygulanır.
II - Alacaklılara çağrı
MADDE 474-
(1) Genel kurul esas sermayenin azaltılmasına karar verdiği
takdirde, yönetim kurulu, bu kararı şirketin internet sitesine
koyduktan başka, 35 inci maddede anılan gazetede ve aynı zamanda
esas sözleşmede öngörüldüğü şekilde, yedişer gün arayla, üç defa
ilan eder. İlanda alacaklılara, Türkiye Ticaret Sicili
Gazetesindeki üçüncü ilandan itibaren iki ay içinde,
alacaklarını bildirerek bunların ödenmesini veya teminat altına
alınmasını isteyebileceklerini belirtir. Şirketçe bilinen
alacaklılara ayrıca çağrı mektupları gönderilir.
(2) Sermaye, zararlar sonucunda
bilançoda oluşan bir açığı kapatmak amacıyla ve bu açıklar
oranında azaltılacak olursa, yönetim kurulunca alacaklıları
çağırmaktan ve bunların haklarının ödenmesinden veya
teminat altına alınmasından vazgeçilebilir.
III - Kararların yerine
getirilmesi
MADDE 475-
(1) Sermaye, ancak alacaklılara verilen sürenin sona
ermesinden ve beyan edilen alacakların ödenmesinden veya
teminat altına alınmasından sonra azaltılabilir; aksi hâlde
alacaklılar şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret
mahkemesinde sermayenin azaltılması işleminin tescilinin ilan
edilmesinden itibaren iki yıl içinde sermayenin azaltılmasının
iptali davası açabilirler. Teminatın yetersizliği hâlinde de
yargı yolu açıktır.
(2) Azaltma kararının
uygulanabilmesi için, pay senetleri miktarının, değiştirme veya
damgalama yoluyla ya da diğer bir şekilde azaltılmasının gerekli
olduğu hâllerde bu husus için yapılan ihtara rağmen geri
verilmeyen pay senetleri şirketçe iptal edilebilir. Tebliğde
şirkete geri verilmeyen senetlerin iptal edilecekleri yazılır.
(3) Pay sahiplerinin, değiştirilmek
üzere şirkete geri verdikleri pay senetlerinin miktarı, karar
gereğince değiştirmeye yetmezse, bu senetler iptal olunarak
bunların karşılığında verilmesi gereken yeni senetler satılıp
paylarına düşen miktar şirkette saklanır.
(4) Yukarıdaki fıkralarla, 473 ve
474 üncü maddelerde yazılı şartlara uyulmuş olduğunu gösteren
belgeler ibraz edilmedikçe esas sermayenin azaltılmasına dair
karar ve sermayenin gerçekten azaltılmış olması olgusu ticaret
siciline tescil olunamaz.
ALTINCI BÖLÜM
Pay ve Sermaye Koyma Borcu
BİRİNCİ AYIRIM
Pay
A) Genel hükümler
I - Asgari itibarî değer
MADDE 476-
(1) Payın itibarî değeri en az bir kuruştur. Bu değer ancak
birer kuruş ve katları olarak yükseltilebilir. Anılan itibarî
değer Bakanlar Kurulunca yüz katına kadar artırılabilir.
(2) Birinci fıkraya aykırı
olarak çıkarılan paylar geçersizdir; ancak, pay için yapılan
ödemeden doğan haklar saklıdır. Söz konusu payları ihraç
edenler, zarar verdikleri kişilere karşı müteselsilen
sorumludur. Zamanaşımı hakkında 560 ıncı madde uygulanır.
(3) Zora giren şirketin
finansal durumunun iyileştirilmesi amacıyla payın itibarî değeri
bir kuruştan fazla olduğu takdirde bir kuruşa kadar
indirilebilir.
II - Payların bölünememesi
MADDE 477-
(1) Pay şirkete karşı bölünemez. Bir payın birden fazla
sahibi bulunduğu takdirde, bunlar şirkete karşı haklarını ancak
ortak bir temsilci aracılığıyla kullanabilirler. Böyle bir
temsilci atamadıkları takdirde, şirketçe söz konusu payın
maliklerinden birine yapılacak tebligat tümü hakkında geçerli
olur.
(2) Genel kurul, sermaye
tutarı aynı kalmak şartıyla, esas sözleşmeyi değiştirmek
suretiyle, payları, asgari itibarî değer hükmüne uyarak, itibarî
değerleri daha küçük olan paylara bölmek veya payları itibarî
değerleri daha yüksek olan paylar hâlinde birleştirmek yetkisini
haizdir. Şu kadar ki, payların birleştirilebilmesi için her pay
sahibinin bu işleme onay vermesi gerekir. Kanunun 476 ncı
maddesi saklıdır.
B) İmtiyazlı paylar
I - Tanım
MADDE 478-
(1) İlk esas sözleşme ile veya esas sözleşme değiştirilerek
bazı paylara imtiyaz tanınabilir.
(2) İmtiyaz; kâr payı,
tasfiye payı, rüçhan ve oy hakkı gibi haklarda, paya tanınan
üstün bir hak veya kanunda öngörülmemiş yeni bir pay sahipliği
hakkıdır.
(3) 360 ıncı madde hükmü
saklıdır.
II - Oyda imtiyazlı paylar
MADDE 479-
(1) Oyda imtiyaz, eşit itibarî değerdeki paylara farklı
sayıda oy hakkı verilerek tanınabilir.
(2) Bir paya en çok onbeş oy hakkı
tanınabilir. Bu sınırlama, kurumlaşmanın gerektirdiği veya haklı
bir sebebin ispatlandığı durumlarda uygulanmaz. Bu iki hâlde,
şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret
mahkemesinin, kurumlaşma projesini veya haklı sebebi inceleyip,
bunlara bağlı olarak, sınırlamadan istisna edilme kararını
vermesi gerekir. Projede yapılacak her değişiklik mahkeme
kararına bağlıdır. Kurumsallaşmanın gerçekleşmeyeceğinin
anlaşıldığı veya haklı sebebin ortadan kalktığı hâllerde istisna
etme kararı mahkeme tarafından geri alınabilir.
(3) Oyda imtiyaz aşağıdaki
kararlarda kullanılamaz:
a) Esas sözleşme değişikliği.
b) İşlem denetçilerinin seçimi.
c) İbra ve sorumluluk davası
açılması.
İKİNCİ AYIRIM
Pay Bedelini İfa Borcu ve İfa
Etmemenin Sonuçları
A) İlke
MADDE 480-
(1) Kanunda öngörülen istisnalar dışında, esas sözleşmeyle
pay sahibine, pay bedelini veya payın itibarî değerini aşan
primi ifa dışında borç yükletilemez.
(2) Kayıtlı sermaye sistemini kabul
eden anonim şirketlerde esas sözleşme ile yönetim kuruluna
primli pay çıkarma yetkisi tanınabilir.
(3) Pay sahipleri sermaye
olarak şirkete verdiklerini geri isteyemezler; tasfiye payına
ilişkin hakları saklıdır.
(4) Pay devirlerinin şirketin
onayına bağlı olduğu hâllerde, esas sözleşmeyle pay sahiplerine
sermaye taahhüdünden doğan borçtan başka, belli zamanlarda
tekrarlanan ve konusu para olmayan edimleri yerine getirmek
yükümlülüğü de yüklenebilir. Bu ikincil yükümlülüklerin nitelik
ve kapsamları pay senetlerinin veya ilmühaberlerin arkasına
yazılabilir.
B) Ödemeye çağrı
MADDE 481-
(1) Payların bedelleri, yönetim kurulu tarafından,
esas sözleşmede başkaca hüküm bulunmadığı takdirde, pay
sahiplerinden ilan yoluyla istenir. İlanda, ödenmesi istenen
sermaye borcunun oranı veya tutarı ile ödeme tarihi ve ödemenin
nereye yapılacağı açıkça belirtilir.
(2) İkincil yükümlülükler
hakkında, esas sözleşmede, sözleşme cezası da öngörülebilir.
C) Temerrüt
I - Sonuçları
MADDE 482-
(1) Sermaye koyma borcunu süresi içinde yerine getirmeyen
pay sahibi, ihtara gerek olmaksızın, temerrüt faizi ödemekle
yükümlüdür.
(2) Ayrıca, yönetim kurulu,
mütemerrit pay sahibini, iştirak taahhüdünden ve yaptığı kısmi
ödemelerden doğan haklarından yoksun bırakmaya ve söz konusu
payı satıp yerine başkasını almaya ve kendisine verilmiş pay
senedi varsa, bunları iptal etmeye yetkilidir. İptal edilen pay
senetleri ele geçirilemiyorsa iptal kararı 35 inci maddede
yazılı gazetede ve ayrıca esas sözleşmenin öngördüğü şekilde
ilan olunur.
(3) Esas sözleşmeyle, pay
sahipleri, temerrüt hâlinde, sözleşme cezası ödemekle zorunlu
tutulabilirler.
(4) Şirketin tazminat hakları
saklıdır.
II - Iskat usulü
MADDE 483-
(1) Kanunun 482 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarının
uygulanabilmesi için, yönetim kurulu tarafından, mütemerrit pay
sahibine, 35 inci maddede yazılı gazete ile esas sözleşmenin
öngördüğü şekilde ilan yoluyla şirketin internet sitesinde de
yayımlanacak bir mesajla ihtarda bulunulur. Bu ihtarda,
mütemerrit pay sahibinin temerrüde konu olan tutarı bir ay
içinde ödemesi, aksi hâlde, ilgili paylara ilişkin haklarından
yoksun bırakılacağı ve sözleşme cezasının isteneceği belirtilir.
(2) Nama yazılı pay
senetlerinin sahiplerine bu davet ve ihtar, ilan yerine, iadeli
taahhütlü mektupla ve internet sitesi mesajı ile
yapılır. Bir aylık süre, mektubun alındığı tarihten başlar.
(3) Mütemerrit pay sahibi,
yeni pay sahibinin ödemelerinden açık kalan tutar için şirkete
karşı sorumludur.
(4) 501 inci madde hükmü
saklıdır.
YEDİNCİ BÖLÜM
Menkul Kıymetler
BİRİNCİ AYIRIM
Pay senetleri
A) Ortak Hükümler
I - Türler
1. Şartlar
MADDE 484-
(1) Pay senetleri, hamiline veya nama yazılı olur.
(2) Bedelleri tamamen
ödenmemiş olan paylar için hamiline yazılı pay senetleri
çıkarılamaz. Bu hükme aykırı olarak çıkarılanlar geçersizdir.
İyiniyet sahiplerinin tazminat hakları saklıdır.
2. Dönüştürme
MADDE 485-
(1) Esas sözleşmede aksi öngörülmemişse, payın türü
dönüştürme yolu ile değiştirilebilir. Dönüştürme esas
sözleşmenin değiştirilmesiyle yapılır. Dönüştürmenin kanunen
öngörüldüğü hâllerde yönetim kurulu gerekli kararı alarak derhâl
uygular ve bunun esas sözleşmeye yansıtılması girişimini hemen
başlatır.
(2) Nama yazılı pay
senetlerinin hamiline yazılı pay senetlerine dönüştürülebilmesi
için payların bedellerinin tamamen ödenmiş olması şarttır.
II - Pay senedi bastırılması
MADDE 486-
(1) Şirketin ve sermaye artırımının tescilinden önce
çıkarılan paylar geçersizdir; ancak, iştirak taahhüdünden doğan
yükümlülükler geçerliliklerini sürdürür.
(2) Paylar hamiline yazılı ise
yönetim kurulu, pay bedelinin tamamının ödenmesi tarihinden
itibaren üç ay içinde pay senetlerini bastırıp pay sahiplerine
dağıtır. Yönetim kurulunun hamiline yazılı pay senetlerinin
bastırılmasına ilişkin kararı tescil ve ilan edilir, ayrıca
şirketin internet sitesine konulur. Pay senedi
bastırılıncaya kadar ilmühaber çıkarılabilir. İlmühaberlere
kıyas yoluyla nama yazılı pay senetlerine ilişkin hükümler
uygulanır.
(3) Azlık istemde bulunursa
nama yazılı pay senedi bastırılıp tüm nama yazılı pay senedi
sahiplerine dağıtılır.
(4) Tescilden önce pay senedi
çıkaran kimse, bundan doğan zararlardan sorumludur.
III - Pay senetlerinin şekli
MADDE 487-
(1) Pay senetlerinin; şirketin unvanını, sermaye tutarını,
kuruluş tarihini, bu tarihteki sermaye tutarını, çıkarılan pay
senedinin tertibini, bunun tescili tarihini, senedin türünü ve
itibarî değerini, kaç payı içerdiğini belirtmesi ve şirket adına
imza etmeye yetkili olanlardan en az ikisi tarafından imza
edilmiş olması şarttır. Kapalı şirketlerde baskı şeklinde
imzanın delikli olması veya sahtekârlığı engelleyici diğer
güvenlik önlemlerinin uygulanması gerekir.
(2) Nama yazılı pay
senetlerinin ayrıca; sahiplerinin adı ve soyadını veya
ticaret unvanını, yerleşim yerini, pay senedi bedelinin ödenmiş
olan miktarını da açıklaması gerekir. Bu senetler şirketin pay
defterine kaydolunur.
IV - Yıpranmış pay senetleri
MADDE 488-
(1) Bir pay senedi veya ilmühaber, tedavülü mümkün
olmayacak derecede yıpranmış veya bozulmuşsa ya da içeriği veya
ayırt edici özellik ve nitelikleri tereddüde yer bırakmayacak
tarzda anlaşılamıyorsa, sahibi, giderlerini peşin ödemek
şartıyla, şirketten yeni bir senet veya ilmühaber istemek
hakkını haizdir.
B) Hamiline yazılı pay
senetlerinin devri
MADDE 489-
(1) Hamiline yazılı pay senetlerinin devri, şirket ve üçüncü
kişiler hakkında, ancak zilyetliğin geçirilmesiyle hüküm ifade
eder.
C) Nama yazılı payların ve pay
senetlerinin devrinde ilke
MADDE 490-
(1) Kanunda veya esas sözleşmede aksi öngörülmedikçe, nama
yazılı paylar, herhangi bir sınırlandırmaya bağlı olmaksızın
devredilebilirler.
(2) Hukuki işlemle devir,
ciro edilmiş nama yazılı pay senedinin zilyetliğinin devralana
geçirilmesiyle yapılabilir.
D) Devrin sınırlandırılması
I - Kanuni sınırlama
MADDE 491-
(1) Bedeli tamamen ödenmemiş nama yazılı paylar, ancak
şirketin onayı ile devrolunabilir; meğerki, devir, miras,
mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya
cebrî icra yoluyla gerçekleşsin.
(2) Şirket, sadece,
devralanın ödeme yeterliliği şüpheli ise ve şirketçe istenen
teminat verilmemişse onay vermeyi reddedebilir.
II - Esas sözleşmeyle sınırlama
1. İlkeler
MADDE 492-
(1) Esas sözleşme, nama yazılı payların ancak şirketin
onayıyla devredilebileceğini öngörebilir.
(2) Bu sınırlama intifa hakkı
kurulurken de geçerlidir.
(3) Şirket tasfiyeye girmişse
devredilebilirliğe ilişkin sınırlamalar düşer.
2. Borsaya kote edilmemiş nama
yazılı paylar
a) Red sebepleri
MADDE 493-
(1) Şirket, esas sözleşmede öngörülmüş önemli bir sebebi
ileri sürerek veya devredene, paylarını, başvurma anındaki
gerçek değeriyle, kendi veya diğer pay sahipleri ya da üçüncü
kişiler hesabına almayı önererek, onay istemini reddedebilir.
(2) Pay sahipleri çevresinin
bileşimine ilişkin esas sözleşme hükümleri, şirketin işletme
konusu veya işletmenin ekonomik bağımsızlığı yönünden onayın
reddini haklı gösteriyorsa, önemli sebep oluşturur.
(3) Bundan başka, devralan,
payları kendi adına ve hesabına aldığını açıkça beyan etmezse
şirket, devrin pay defterine kaydını reddedebilir.
(4) Paylar; miras, mirasın
paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebrî icra
gereği iktisap edilmişlerse, şirket, payları edinen kişiye,
sadece paylarını gerçek değeri ile devralmayı önerdiği takdirde
onay vermeyi reddedebilir.
(5) Devralan, paylarının
gerçek değerinin belirlenmesini, şirketin merkezinin bulunduğu
yerdeki asliye ticaret mahkemesinden isteyebilir; bu hâlde
mahkeme şirketin karar tarihine en yakın tarihteki değerini esas
alır. Değerleme giderlerini şirket karşılar.
(6) Devralan, gerçek değeri
öğrendiği tarihten itibaren bir ay içinde bu fiyatı reddetmezse,
şirketin devralma önerisini kabul etmiş sayılır.
(7) Esas sözleşme
devredilebilirlik şartlarını ağırlaştıramaz.
b) Hükümleri
MADDE 494-
(1) Devir için gerekli olan onay verilmediği sürece,
payların mülkiyeti ve paylara bağlı tüm haklar devredende kalır.
(2) Payların miras, mirasın
paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebrî icra
gereği iktisap edilmeleri hâlinde, bunların mülkiyeti ve
bunlardan kaynaklanan malvarlığına ilişkin haklar derhâl; genel
kurula katılma haklarıyla oy hakları ise ancak şirketin onayı
ile birlikte devralana geçer.
(3) Şirket, onaylamaya
ilişkin istemi, aldığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde
reddetmemişse veya ret haksızsa, onay verilmiş sayılır.
3. Borsaya kote edilmiş nama
yazılı paylar
a) Red sebepleri
MADDE 495-
(1) Şirket, borsada kote edilmiş nama yazılı payları iktisap
eden bir kimseyi, pay sahibi olarak tanımayı, ancak esas
sözleşme, iktisap edilebilecek nama yazılı paylar ile ilgili
olarak iktisap edenin pay sahibi olarak tanınacağı, sermayeyi
esas alan ve yüzde ile ifade edilen bir iktisap üst sınırı
öngörmüş ve bu üst sınır aşılmışsa reddedebilir.
(2) Ayrıca istemde
bulunmasına rağmen devralan, payları kendi ad ve hesabına
aldığını açıkça beyan etmezse, şirket, payların pay defterine
kaydını reddedebilir.
(3) Borsaya kote nama yazılı
payların miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi
hükümleri veya cebrî icra yoluyla iktisap edilmeleri hâllerinde,
devralanın pay sahibi sıfatını alması reddedilemez.
b) Bildirme yükümü
MADDE 496-
(1) Borsaya kote edilmiş nama yazılı payların borsada
satılmaları hâlinde, Merkezî Kayıt Kuruluşu, Sermaye Piyasası
Kurulunun düzenlemelerine uygun olarak devredenin kimliğini ve
satılan payların sayısını şirkete bildirir veya şirketin bu
bilgilere teknik erişimini sağlar.
c) Hakların geçişi
MADDE 497-
(1) Borsaya kote nama yazılı paylar borsada iktisap
edildikleri takdirde, paylardan kaynaklanan haklar payların
devri ile birlikte devralana geçer. Borsaya kote nama yazılı
payların, borsa dışında iktisap edilmeleri hâlinde, söz konusu
haklar, pay sahipliği sıfatının şirket tarafından tanınması
için, devralanın şirkete başvuruda bulunmasıyla devralana geçer.
(2) Devralan, şirket tarafından
tanınıncaya kadar, paylardan doğan, genel kurula katılma ve oy
hakkını ve oy hakkına bağlı diğer hakları kullanamaz. Tüm diğer
pay sahipliği haklarının, özellikle rüçhan hakkının
kullanılmasında, iktisap eden herhangi bir sınırlamaya tabi
değildir.
(3) Şirket tarafından henüz
tanınmamış bulunan devralanlar, hakların geçmesinden sonra, oy
hakkından yoksun pay sahibi olarak pay defterine yazılır. Söz
konusu paylar genel kurulda temsil edilemez.
(4) Red hukuka aykırı ise
şirket, mahkeme kararının kesinleşme tarihinden itibaren, oy
hakkını ve buna bağlı hakları tanır. Şirket, kendisine herhangi
bir kusurun yükletilemeyeceğini ispat edemediği takdirde,
devralanın red nedeniyle uğradığı zararı gidermekle yükümlüdür.
d) Red süresi
MADDE 498-
(1) Şirket, devralanın, pay sahibi olarak tanınması
istemini, istemi aldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde
reddetmezse devralan, pay sahibi olarak tanınmış sayılır.
III - Pay defteri
1. Kayıt
MADDE 499-
(1) Şirket, senede bağlanmamış pay ve nama yazılı pay senedi
sahipleriyle, intifa hakkı sahiplerini, ad, soyad, unvan ve
adresleriyle, pay defterine kaydeder.
(2) Payın usulüne uygun
olarak devredildiği veya üzerinde intifa hakkı kurulduğu ispat
edilmediği sürece, devralan ve intifa hakkı sahibi pay defterine
yazılamaz.
(3) Şirket, kaydın
yapıldığını pay senedine işaret eder.
(4) Şirketle ilişkilerde, sadece pay
defterinde kayıtlı bulunan kimse pay sahibi ve intifa hakkı
sahibi olarak kabul edilir.
(5) Merkezî Kayıt Kuruluşu
tarafından kayden takibi yapılan nama yazılı paylara ilişkin
Sermaye Piyasası Kanunu hükümleri ile ilgili diğer düzenlemeler
saklıdır.
2. Kaydın silinmesi
MADDE 500-
(1) Şirket, iktisap edenin yanlış beyanı sonucu pay
defterine yapılan kaydı, ilgililerin görüşlerini alarak
silebilir. Söz konusu kişilere, silinmeye ilişkin yazılı bilgi
derhâl verilir.
3. Bedellerinin tamamı ödenmemiş
nama yazılı paylar
MADDE 501-
(1) Bedeli tamamen ödenmemiş bulunan nama yazılı bir payı
iktisap eden kimse, pay defterine kaydedilmekle şirkete karşı
geri kalan pay bedelini ödemekle yükümlü olur.
(2) Şirketin kurulması veya
esas sermayenin artırılması sırasında iştirak taahhüdünde
bulunan kimse, payını başkasına devrettiği takdirde, bedelin
henüz ödenmemiş olan kısmı kendisinden istenemez; meğerki,
şirketin kuruluşu veya esas sermayenin artırılması tarihinden
itibaren iki yıl içinde şirket iflas etmiş ve payı iktisap eden
kimse paydan doğan haklardan yoksun bırakılmış olsun.
(3) Payını devreden kimse
ikinci fıkra hükmüne tabi değilse, iktisap edenin pay defterine
kaydedilmesiyle borçlarından kurtulmuş olur.
İKİNCİ AYIRIM
İntifa Senetleri
A) Çıkarılması
MADDE 502-
(1) Genel kurul, esas sözleşme uyarınca veya esas sözleşmeyi
değiştirerek, bedeli kanuna uygun olarak yok edilen payların
sahipleri, alacaklılar veya bunlara benzer bir sebeple şirketle
ilgili olanlar lehine intifa senetleri çıkarılmasına karar
verebilir. Bu senetlere 348 inci madde uygulanır.
(2) Kurucular için
çıkarılanlar da dâhil olmak üzere, intifa senetleri emre ve
hamiline yazılı olabilir.
B) Hükümleri
MADDE 503-
(1) İntifa senedi sahiplerine pay sahipliği hakları
verilemez; ancak, bu kişilere, net kâra, tasfiye sonucunda kalan
tutara katılma veya yeni çıkarılacak payları alma hakları
tanınabilir.
ÜÇÜNCÜ AYIRIM
Borçlanma Senetleriyle Alma ve
Değiştirme Hakkını İçeren Menkul Kıymetler
A) Genel kurul kararıyla
MADDE 504-
(1) Her çeşidi ile tahviller, finansman bonoları, varlığa
dayalı senetler, iskonto esası üzerine düzenlenenler de dâhil,
diğer borçlanma senetleri, alma ve değiştirme hakkını haiz
senetler ile her çeşit menkul kıymetler, aksi kanunlarda
öngörülmedikçe, ancak genel kurul kararı ile çıkarılabilirler.
Genel kurul bu kararı, kanunlarda farklı bir düzenleme yoksa,
421 inci maddenin üçüncü ve dördüncü fıkraları hükümlerine göre
verir. Esas sözleşme farklı bir nisap öngörebilir. Genel kurul
kararının çıkarılacak menkul kıymete ilişkin, gerekli bütün
hüküm ve şartları içermesi gerekir. Genel kurul kararını yönetim
kurulu yerine getirir. Bu hükme tabi menkul kıymetler hamiline
veya emre yazılı ve itibarî değerli olabilir. İtibarî değer
genel kurul ve yetkilendirilmiş olması hâlinde yönetim kurulunca
belirlenir. Borçlanma senetlerinin bedellerinin nakit olması ve
teslimi anında tamamen ödenmesi şarttır.
B) Yönetim kurulu kararıyla
MADDE 505-
(1) Aksi kanunda öngörülmemişse, genel kurul herhangi bir
menkul kıymetin çıkarılmasını ve hükümleriyle şartlarını
saptamak ve bununla ilgili işlem denetçisi seçmek yetkisini,
en çok onbeş ay için yönetim kuruluna bırakabilir. 421 inci
maddenin üçüncü ve dördüncü fıkra hükümleri yetkilendirme
kararına da uygulanır.
C) Sınır
MADDE 506-
(1) 504 ve 505 inci madde hükümlerine bağlı borçlanma
senetlerinin toplam tutarı, sermaye ile bilançoda yer alan yedek
akçelerin toplamını aşamaz; kanunların bilançoya konulmasına
izin verdiği yeniden değerleme fonları da toplama katılır.
Kanunlardaki istisnalar saklıdır.
(2) Sermaye Piyasası Kanunu ile
ilgili mevzuat hükümleri saklıdır.
SEKİZİNCİ BÖLÜM
Kâr, Kazanç ve Tasfiye Payı
A) Kâr ve tasfiye payı hakkı
I - Genel olarak
MADDE 507-
(1) Her pay sahibi, kanun ve esas sözleşme hükümlerine göre
pay sahiplerine dağıtılması kararlaştırılmış net dönem kârına,
payı oranında katılma hakkını haizdir. Şirketin sona ermesi
hâlinde her pay sahibi, esas sözleşmede sona eren şirketin mal
varlığının kullanılmasına ilişkin, başka bir hüküm bulunmadığı
takdirde, tasfiye sonucunda kalan tutara payı oranında katılır.
(2) Esas sözleşmede payların
bazı türlerine tanınan imtiyaz haklarıyla özel menfaatler
saklıdır.
(3) Sermaye Piyasası Kanunu
ve ilgili mevzuat hükümleri saklıdır.
II - Hesaplama biçimi
MADDE 508-
(1) Esas sözleşmede aksine bir hüküm yoksa, kâr ve tasfiye
payı pay sahibinin sermaye payı için şirkete yaptığı ödemelerle
orantılı olarak hesap edilir.
(2) Yıllık kâr, yıllık bilançoya
göre belirlenir.
B) Kâr payı, hazırlık dönemi
faizi ve kazanç payı
I - Kâr payı
MADDE 509-
(1) Sermaye için faiz ödenemez.
(2) Kâr payı ancak net dönem
kârından ve serbest yedek akçelerden dağıtılabilir.
(3) Kâr payı avansı, Sermaye
Piyasası Kanununa tabi olmayan şirketlerde, Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının bir tebliği ile düzenlenir.
II - Hazırlık dönemi faizi
MADDE 510-
(1) İşletmenin tam bir şekilde faaliyete başlamasına kadar
geçecek hazırlık dönemi için pay sahiplerine, Türkiye Muhasebe
Standartlarına uygun olmak koşuluyla, özellikli varlık
niteliğindeki yatırımların maliyetine yüklenmek üzere, belirli
bir faiz ödenmesi esas sözleşmede öngörülebilir ve bu dönemle
sınırlı olmak üzere, faiz ödemelerinin en geç ne zamana kadar
süreceği belirtilir.
(2) İşletme yeni paylar
çıkarılarak genişletilecek olursa, sermayenin artırılmasına dair
olan kararda, yeni pay sahiplerine, özellikli varlık
niteliğindeki yatırımların maliyetine yüklenmek üzere, belirli
bir süreyle en geç yeni yatırımın işletmeye alındığı güne kadar
faiz ödenmesi kabul olunabilir.
III - Kazanç payları
MADDE 511-
(1) Yönetim kurulu üyelerine kazanç payları, sadece net
kârdan ve ancak kanuni yedek akçe için belirli ayrım yapıldıktan
ve pay sahiplerine ödenmiş sermayenin yüzde beşi oranında veya
esas sözleşmede öngörülen daha yüksek bir oranda kâr payı
dağıtıldıktan sonra verilebilir.
C) Geri alma hakkı
I - Kötüniyet hâlinde
MADDE 512-
(1) Haksız yere ve kötüniyetle kâr payı veya hazırlık dönemi
faizi alan pay sahipleri, bunları geri vermekle yükümlüdür.
Yönetim kurulu üyelerinin kazanç payları hakkında da aynı hüküm
uygulanır.
(2) Geri alma hakkı, paranın
alındığı tarihten itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
II - Şirketin iflası hâlinde
MADDE 513-
(1) Şirketin iflası hâlinde, yönetim kurulu üyeleri şirket
alacaklılarına karşı, iflasın açılmasından önceki son üç yıl
içinde kazanç payı veya başka bir ad altında hizmetlerine
karşılık olarak aldıkları ve fakat uygun ücreti aşan ve bilanço
uygun bir ücret miktarına göre tedbirli bir tarzda düzenlenmiş
olsaydı ödenmemesi gereken paraları geri vermekle
yükümlüdürler.
(2) Sebepsiz zenginleşmeye ilişkin
hükümler gereğince alınması mümkün olmayan paraların geri
verilmesi yükümlülüğü yoktur.
(3) Mahkeme, hâlin bütün gereklerini
göz önünde bulundurarak takdir hakkını kullanır.
DOKUZUNCU BÖLÜM
Şirketin Finansal Tabloları,
Yedek Akçeler
A) Anonim şirketlerin finansal
tabloları ve yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu
I - Hazırlama yükümü
MADDE 514-
(1) Yönetim kurulu, geçmiş hesap dönemine ait, Türkiye
Muhasebe Standartlarında öngörülmüş bulunan finansal
tablolarını, eklerini ve yönetim kurulunun yıllık faaliyet
raporunu, bilanço gününü izleyen hesap döneminin ilk üç ayı
içinde hazırlar ve genel kurula sunar.
II - Dürüst resim ilkesi
MADDE 515-
(1) Anonim şirketlerin finansal tabloları, Türkiye Muhasebe
Standartlarına göre şirketin malvarlığını, borç ve
yükümlülüklerini, öz kaynaklarını ve faaliyet sonuçlarını tam,
anlaşılabilir, karşılaştırılabilir, ihtiyaçlara ve işletmenin
niteliğine uygun bir şekilde; şeffaf ve güvenilir olarak;
gerçeği dürüst, aynen ve aslına sadık surette yansıtacak şekilde
çıkarılır.
III - Yönetim kurulunun yıllık
faaliyet raporu
MADDE 516-
(1) Yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, şirketin, o
yıla ait faaliyetlerinin akışı ile her yönüyle finansal
durumunu, doğru, eksiksiz, dolambaçsız, gerçeğe uygun ve dürüst
bir şekilde yansıtır. Bu raporda finansal durum, finansal
tablolara göre değerlendirilir. Raporda ayrıca, şirketin
gelişmesine ve karşılaşması muhtemel risklere de açıkça işaret
olunur. Bu konulara ilişkin yönetim kurulunun değerlendirmesi de
raporda yer alır.
(2) Yönetim kurulunun faaliyet
raporu ayrıca aşağıdaki hususları da içermelidir:
a) Faaliyet yılının sona ermesinden
sonra şirkette meydana gelen ve özel önem taşıyan olaylar.
b) Şirketin araştırma ve geliştirme
çalışmaları.
c) Yönetim kurulu üyeleri ile üst
düzey yöneticilere ödenen ücret, prim, ikramiye gibi mali
menfaatler, ödenekler, yolculuk, konaklama ve temsil giderleri,
ayni ve nakdî imkânlar, sigortalar ve benzeri teminatlar.
(3) Hem anonim şirketler hem de
şirketler topluluğu bakımından, yönetim kurulunun yıllık
faaliyet raporunun zorunlu asgari içeriği, ayrıntılı olarak
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından bir yönetmelikle
düzenlenir.
B) Şirketler topluluğunun
finansal tabloları ve yıllık faaliyet raporu
I - Uygulanacak muhasebe
standartları
MADDE 517-
(1) Konsolide finansal tabloları hazırlamakla yükümlü
işletmeler ile konsolidasyon kapsamına giren işletmelerin
belirlenmesinde ve ilgili diğer konularda Türkiye Muhasebe
Standartları geçerlidir.
(2) Konsolide finansal tablolar 515
inci maddede öngörülen esas ve ilkelere göre çıkarılır.
II – Yönetim kurulunun yıllık
faaliyet raporu
MADDE 518-
(1) Topluluğa ilişkin yıllık faaliyet raporu ana
şirketin yönetim kurulu tarafından 516 ncı maddeye göre
düzenlenir.
C) Yedek akçeler
I - Kanuni yedek akçe
1. Genel kanuni yedek akçe
MADDE 519-
(1) Yıllık kârın yüzde beşi, ödenmiş sermayenin yüzde
yirmisine ulaşıncaya kadar genel kanuni yedek akçeye ayrılır.
(2) Birinci fıkradaki sınıra
ulaşıldıktan sonra da;
a) Yeni payların çıkarılması
dolayısıyla sağlanan primin, çıkarılma giderleri, itfa
karşılıkları ve hayır amaçlı ödemeler için kullanılmamış bulunan
kısmı,
b) Iskat sebebiyle iptal edilen pay
senetlerinin bedeli için ödenmiş olan tutardan, bunların yerine
verilecek yeni senetlerin çıkarılma giderlerinin düşülmesinden
sonra kalan kısmı,
c) Pay sahiplerine yüzde beş
oranında kâr payı ödendikten sonra, kârdan pay alacak kişilere
dağıtılacak toplam tutarın yüzde onu,
genel kanuni yedek akçeye eklenir.
(3) Genel kanuni yedek akçe
sermayenin veya çıkarılmış sermayenin yarısını aşmadığı
takdirde, sadece zararların kapatılmasına, işlerin iyi gitmediği
zamanlarda işletmeyi devam ettirmeye veya işsizliğin önüne
geçmeye ve sonuçlarını hafifletmeye elverişli önlemler alınması
için kullanılabilir.
(4) İkinci fıkranın (c) bendi ve
üçüncü fıkra hükümleri, başlıca amacı başka işletmelere
katılmaktan ibaret olan holding şirketler hakkında uygulanmaz.
(5) Özel kanunlara tabi olan anonim
şirketlerin yedek akçelerine ilişkin hükümler saklıdır.
2. Şirketin iktisap ettiği kendi
pay senetleri için ayrılan yedek akçe ve yeniden değerleme
fonları
MADDE 520-
(1) Şirket, iktisap ettiği kendi payları için iktisap
değerlerini karşılayan tutarda yedek akçe ayırır. Bu yedek
akçeler, anılan paylar devredildikleri veya yok edildikleri
takdirde iktisap değerlerini karşılayan tutarda çözülebilirler.
(2) Yeniden değerleme fonu ile
ilgili mevzuat uyarınca pasifte yer alan diğer fonlar, sermayeye
dönüştürüldükleri ve yeniden değerlendirilen aktifler amorti
edildikleri veya devredildikleri takdirde çözülebilirler.
II - Şirketin isteği ile ayırdığı
yedek akçe
1. Genel olarak
MADDE 521-
(1) Yedek akçeye yıllık kârın yüzde beşinden fazla bir
tutarın ayrılacağı ve yedek akçenin ödenmiş sermayenin yüzde
yirmisini aşabileceği hakkında esas sözleşmeye hüküm konabilir.
Esas sözleşme ile başka yedek akçe ayrılması da öngörülebilir ve
bunların özgülenme amacıyla harcanma yolları ve şartları
belirlenebilir.
2. Çalışanlar ve işçiler lehine
yardım akçesi
MADDE 522-
(1) Esas sözleşmede şirketin yöneticileri,
çalışanları ve işçileri için yardım kuruluşları kurulması veya
bunların sürdürülebilmesi amacıyla veya bu amacı taşıyan kamu
tüzel kişilerine verilmek üzere yedek akçe ayrılabilir.
(2) Yardım amacına özgülenen yedek
akçelerin ve diğer malların şirketten ayrılması suretiyle bir
vakıf veya kooperatif kurulması zorunludur. Vakıf senedinde,
vakıf malvarlığının şirkete karşı bir alacaktan ibaret olacağı
da öngörülebilir.
(3) Şirketin bu amaca özgülediği
yedek akçeden başka, yöneticilerden, çalışanlardan ve işçilerden
aidat alınmışsa, iş ilişkisinin sonunda, vakıf senedine göre
yapılan ayrımdan yararlanamadıkları takdirde çalışanlara ve
işçilere hiç değilse ödedikleri tutarlar ödeme tarihinden
itibaren kanuni faiziyle birlikte geri verilir.
III - Kâr payı ile yedek akçeler
arasında ilgi
MADDE 523-
(1) Kanuni ve esas sözleşmede öngörülen isteğe bağlı
yedek akçeler ayrılmadıkça pay sahiplerine dağıtılacak kâr payı
belirlenemez.
(2) Genel kurul;
a) Aktiflerin yeniden sağlanabilmesi
için gerekliyse,
b) Bütün pay sahiplerinin
menfaatleri dikkate alındığında, şirketin sürekli gelişimi ve
olabildiğince kararlı kâr payı dağıtımı yönünden haklı
görülüyorsa,
Kanunda ve esas sözleşmede
öngörülenlerden başka yedek akçe ayrılmasına da karar verebilir.
(3) Esas sözleşmede hüküm bulunmasa
bile, genel kurul, şirketin işçileri için yardım sandıkları ve
diğer yardım örgütleri kurulması veya bunların sürdürülebilmesi
amacıyla veya diğer yardım ve hayır amaçlarına hizmet etmek
üzere, bilanço kârından yedek akçe ayırabilir.
D) Çeşitli hükümler
I - İlan
MADDE 524-
(1) Anonim şirketin ve topluluğun finansal
tablolarını düzenlemekle yükümlü ana şirketin yönetim kurulu,
bilanço gününden itibaren altı ay içinde; finansal tabloları,
yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunu, kâr dağıtımına
ilişkin genel kurul kararını, denetçinin 403 üncü madde uyarınca
verdiği görüşü ve genel kurulun buna ilişkin kararını, Türkiye
Ticaret Sicili Gazetesinde ilan ettirir ve şirketin internet
sitesine koyar. Bu belgelerin Sanayi ve Ticaret Bakanlığına
verilmesine ilişkin hükümler saklıdır.
II - Yabancı şirketlerin Türkiye
şubeleri
MADDE 525-
(1) Merkezleri Türkiye dışında bulunan şirketlerin
Türkiye şubelerinin müdürleri, şubeye özgü finansal tablolarının
ayrıntılı şekliyle, şubesi oldukları şirketin ve varsa bu
şirketin dâhil bulunduğu topluluğun, yılsonu tablolarının
özetlerini ve yıllık raporlarını merkezin tabi olduğu hukuka
göre gerekli olan onaylanmalarından itibaren altı ay içinde 524
üncü madde hükmü uyarınca Türkiye’de yayımlarlar.
III - Özet finansal tabloları
MADDE 526-
(1) Küçük ölçekteki şirketler ile merkezleri yurt
dışında bulunan şirketlerin Türkiye’deki şubelerinin
yayımlayacakları özet finansal tablolarının içeriği Türkiye
Muhasebe Standartları Kurulu tarafından belirlenir.
IV - Sır saklama yükümü
MADDE 527-
(1) 404 üncü madde hükmü saklı kalmak üzere,
görevi dolayısıyla incelemesine sunulan defter ve belgeleri
inceleyenlerin, elde ettikleri veya verilen bilgilerden
öğrendikleri iş ve işletme sırlarını açıklamaları yasaktır. Aksi
hâlde şirketin maddi ve manevi zararını tazmin ederler.
(2) Ceza mevzuatının, suç
ihbarına ilişkin hükümleri saklıdır.
E) Özel hükümler
MADDE 528-
(1) Bankalar ile diğer kredi kurumlarının, finansal
kiralama ve faktöring gibi finansal şirketlerin, sigorta ve
reasürans şirketlerinin, Sermaye Piyasası Kanunu kapsamındaki
tüm kurumların ve kooperatiflerin finansal tabloları ile
konsolide finansal tablolarına ilişkin özel hükümler saklıdır.
(2) Özel kanunlarda ve
Türkiye Muhasebe Standartları Kurulunca onaylanmış bulunan
finansal tablolara ilişkin idari düzenlemelerde öngörülmemiş
bulunan hususlarda bu Kanun hükümleri ile bu Kanunda gönderme
yapılan Türkiye Muhasebe Standartları uygulanır.
ONUNCU BÖLÜM
Sona Erme ve Tasfiye
A) Sona erme
I - Sona erme sebepleri
1. Genel olarak
MADDE 529-
(1) Anonim şirket;
a) Sürenin sona ermesine rağmen
işlere fiilen devam etmek suretiyle belirsiz süreli hâle
gelmemişse, esas sözleşmede öngörülen sürenin sona ermesiyle,
b) İşletme konusunun
gerçekleşmesiyle veya gerçekleşmesinin imkânsız hâle gelmesiyle,
c) Esas sözleşmede öngörülmüş
herhangi bir sona erme sebebinin gerçekleşmesiyle,
d) 421 inci maddenin üçüncü ve
dördüncü fıkralarına uygun olarak alınan genel kurul kararıyla,
e) İflasına karar verilmesiyle,
f) Kanunlarda öngörülen diğer
hâllerde,
sona erer.
2. Özel hâller
a) Organların eksikliği
MADDE 530-
(1) Uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli olan
organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul
toplanamıyorsa, pay sahipleri, şirket alacaklıları veya Sanayi
ve Ticaret Bakanlığının istemi üzerine, şirket merkezinin
bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, yönetim kurulunu da
dinleyerek şirketin durumunu kanuna uygun hâle getirmesi için
bir süre belirler. Bu süre içinde durum düzeltilmezse, mahkeme
şirketin feshine karar verir.
(2) Dava açıldığında mahkeme,
taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir.
b) Haklı sebeplerle fesih
MADDE 531-
(1) Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az
onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden
payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye
ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini
isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine,
paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin
ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya
duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar
verebilir.
II - Hükümleri
1. Tescil ve ilan
MADDE 532-
(1) Sona erme, iflastan ve mahkeme kararından başka
bir sebepten ileri gelmişse, yönetim kurulunca ticaret siciline
tescil ve ilan ettirilir.
2. Sonuçlar
MADDE 533-
(1) Sona eren şirket tasfiye hâline girer; Kanundaki
istisnalar saklıdır.
(2) Tasfiye hâlindeki şirket,
pay sahipleriyle olan ilişkileri de dâhil, tasfiye sonuna kadar
tüzel kişiliğini korur ve ticaret unvanını “tasfiye hâlinde”
ibaresi eklenmiş olarak kullanır. Bu hâlde organlarının
yetkileri tasfiye amacıyla sınırlıdır.
III - İflas hâlinde tasfiye
MADDE 534-
(1) İflas hâlinde tasfiye, iflas idaresi tarafından
İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre yapılır. Şirket organları
temsil yetkilerini, ancak şirketin iflas idaresi tarafından
temsil edilmediği hususlar için korurlar.
IV - Şirket organlarının durumu
MADDE 535-
(1) Şirket tasfiye hâline girince, organların görev
ve yetkileri, tasfiyenin yapılabilmesi için zorunlu olan, ancak
nitelikleri gereği tasfiye memurlarınca yapılamayan işlemlere
özgülenir.
(2) Tasfiye işlerinin
gereklerinden olan hususlar hakkında karar vermek üzere genel
kurul tasfiye memurları tarafından toplantıya çağrılır.
B) Tasfiye
I - Tasfiye memurları
1. Atama
MADDE 536-
(1) Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla ayrıca
tasfiye memuru atanmadığı takdirde, tasfiye, yönetim kurulu
tarafından yapılır. Tasfiye memurları pay sahiplerinden veya
üçüncü kişilerden olabilir. Tasfiye ile görevlendirilenler esas
sözleşmede veya atama kararında aksi öngörülmemişse olağan
ücrete hak kazanırlar.
(2) Yönetim kurulu, tasfiye
memurlarını ticaret siciline tescil ve ilan ettirir. Tasfiye
işlerinin yönetim kurulunca yapılması hâlinde de bu hüküm
uygulanır.
(3) Şirketin feshine
mahkemenin karar verdiği hâllerde tasfiye memuru mahkemece
atanır.
(4) Temsile yetkili tasfiye
memurlarından en az birinin Türk vatandaşı olması ve yerleşim
yerinin Türkiye’de bulunması şarttır.
2. Görevden alma
MADDE 537-
(1) Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla atanmış
tasfiye memurları ve bu görevi yerine getiren yönetim kurulu
üyeleri, genel kurul tarafından her zaman görevden alınabilir ve
yerlerine yenileri atanabilir.
(2) Pay sahiplerinden birinin
istemiyle ve haklı sebeplerin varlığında, mahkeme de tasfiyeye
memur kişileri görevden alabilir ve yerlerine yenilerini
atayabilir. Bu yolla atanan tasfiye memurları, mahkeme kararına
dayanılarak tescil ve ilan olunurlar.
(3) Şirketi temsile yetkili
tasfiye memurlarından hiçbiri Türk vatandaşı değilse ve
hiçbirinin Türkiye’de yerleşim yeri bulunmuyorsa, mahkeme pay
sahiplerinden veya alacaklılardan birinin veya Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının istemiyle, söz konusu şarta uygun birini tasfiye
memuru olarak atar.
3. Aktifleri satma yetkisi
MADDE 538-
(1) Genel kurul aksini kararlaştırmamışsa, tasfiye
memurları şirketin aktiflerini pazarlık yoluyla da satabilirler.
(2) Önemli miktarda
aktiflerin toptan satılabilmesi için genel kurulun kararı
gereklidir. Bu karar hakkında 421 inci maddenin üçüncü ve
dördüncü fıkraları uygulanır.
4. Yetkilerin sınırlandırılması
ve genişletilmesi
MADDE 539-
(1) Tasfiye memurlarına Kanunla tanınmış yetkiler
devredilemez; ancak, belirli uygulama işlemlerinin yapılabilmesi
için, tasfiye memurlarından biri diğerine veya üçüncü bir kişiye
temsil yetkisi verebilir.
(2) Tasfiye memurlarının
üçüncü kişilerle tasfiye amacı dışında yaptığı işlemler şirketi
bağlar; meğerki, üçüncü kişinin işlemin tasfiye amacının dışında
olduğunu bildiği veya hâlin gereğinden bilmemesinin mümkün
olamayacağı ispat edilsin. Tasfiyenin sadece tescil ve ilan
edilmesi, bu hususun ispatı için yeterli delil değildir.
(3) Tasfiye memurları birden
fazla ise, aksi genel kurul kararında veya esas sözleşmede
öngörülmemişse, şirketin bağlanabilmesi için imzaya yetkili
iki tasfiye memurunun şirket unvanı altında imza atması
gereklidir. Tasfiye hâlindeki şirketi tasfiye ile ilgili
konularda mahkemelerde ve dış ilişkide tasfiye memurları temsil
eder.
(4) Tasfiye memurunun
görevini yerine getirdiği sırada işlediği haksız fiilden şirket
de sorumludur.
II - Tasfiye işleri
1. İlk envanter ve bilanço
MADDE 540-
(1) Tasfiye memurları görevlerine başlar başlamaz,
şirketin tasfiyenin başlangıcındaki durumunu incelerler;
gerekirse şirket mallarına değer biçmek için uzmanlara
başvurarak, şirketin malvarlığına ilişkin durumu ile finansal
durumunu gösteren bir envanter ile bilanço düzenler ve genel
kurulun onayına sunarlar.
(2) Envanter ve bilançonun
onaylanmasından sonra, tasfiye memurları şirketin envanterde
yazılı bütün malları ile belgelerine ve defterlerine el
koyarlar.
2. Alacaklıların çağrılması ve
korunması
MADDE 541-
(1) Alacaklı oldukları şirket defterlerinden veya diğer
belgelerden anlaşılan ve yerleşim yerleri bilinen kişiler
taahhütlü mektupla, diğer alacaklılar Türkiye Ticaret Sicili
Gazetesinde ve şirketin internet sitesinde ve aynı
zamanda esas sözleşmede öngörüldüğü şekilde, birer hafta arayla
yapılacak üç ilanla şirketin sona ermiş bulunduğu konusunda
bilgilendirilirler ve alacaklarını tasfiye memurlarına
bildirmeye çağrılırlar.
(2) Alacaklı oldukları
bilinenler, bildirimde bulunmazlarsa alacaklarının tutarı Sanayi
ve Ticaret Bakanlığınca belirlenecek bir bankaya depo edilir.
(3) Şirketin, henüz muaccel
olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçlarını karşılayacak
tutarda para notere depo edilir; meğerki, bu gibi borçlar
yeterli bir şekilde teminat altına alınmış veya şirket
varlığının pay sahipleri arasında paylaşımı bu borçların
ödenmesi şartına bağlanmış olsun.
(4) Yukarıdaki fıkralarda
yazılı hükümlere aykırı hareket eden tasfiye memurları haksız
olarak ödedikleri paralardan dolayı 553 üncü madde uyarınca
sorumludur.
3. Diğer tasfiye işleri
MADDE 542-
(1) Tasfiye memurları;
a) Şirketin süregelen işlemlerini
tamamlamak, gereğinde pay bedellerinin henüz ödenmemiş olan
kısımlarını tahsil etmek, aktifleri paraya çevirmek ve şirket
borçlarının, ilk tasfiye bilançosundan ve alacaklılara yapılan
çağrı sonucunda anlaşılan duruma göre, şirket varlığından fazla
olmadığı saptanmışsa, bu borçları ödemekle yükümlüdürler.
b) Tasfiyenin gerektirmediği yeni
bir işlem yapamazlar.
c) Şirket borçları şirket
varlığından fazla olduğu takdirde durumu derhâl şirketin
merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine
bildirirler; mahkeme iflasın açılmasına karar verir.
d) Tasfiyenin uzun sürmesi hâlinde,
her yıl sonu için tasfiyeye ilişkin finansal tabloları ve
tasfiye sonunda da kesin bilançoyu düzenleyerek genel kurula
sunarlar.
e) Şirketin bütün mal ve haklarının
korunması için düzenli ve görevinin bilincinde bir yönetici gibi
gereken önlemleri alır ve tasfiyeyi mümkün olan en kısa sürede
bitirirler.
f) Tasfiye işlemlerinin düzenli
yürütülmesi ve güvenliği için gereken defterleri tutarlar.
g) Tasfiye sırasında elde edilen
paralardan şirketin süregelen harcamaları için gerekli olan para
dışında kalan paraları, bir bankaya şirket adına yatırırlar.
h) Vadesi gelmemiş borçları, Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankasınca kısa vadeli kredilere uygulanan
oran üzerinden iskonto ederek derhâl öderler. Alacaklılar bu
ödemeyi kabul etmek zorundadır. Kanun gereği iskonto edilmesi
mümkün olmayan alacaklar bu hükümden müstesnadır.
i) Pay sahiplerine tasfiye işlerinin
durumu hakkında bilgi ve istedikleri takdirde bu konuda imzalı
belge verirler.
4. Tasfiye sonucu dağıtma
MADDE 543-
(1) Tasfiye hâlinde bulunan şirketin borçları
ödendikten ve pay bedelleri geri verildikten sonra kalan
varlığı, esas sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa pay sahipleri
arasında, ödedikleri sermayeler ve imtiyaz hakları oranında
dağıtılır. Tasfiye payında imtiyazın varlığı hâlinde esas
sözleşmedeki düzenleme uygulanır.
(2) Alacaklılara üçüncü kez
yapılan çağrı tarihinden itibaren bir yıl geçmedikçe kalan
varlık dağıtılamaz. Şu kadar ki, hâl ve duruma göre alacaklılar
için bir tehlike mevcut olmadığı takdirde mahkeme bir yıl
geçmeden de dağıtmaya izin verebilir.
(3) Esas sözleşme ve genel
kurul kararında aksine hüküm bulunmadıkça, dağıtma para olarak
yapılır.
5. Defterlerin saklanması
MADDE 544-
(1) Tasfiyenin sonunda defterler ve tasfiyeye ilişkin
olanlar da dâhil, belgeler 82 nci madde uyarınca saklanır.
III - Şirket unvanının sicilden
silinmesi
MADDE 545-
(1) Tasfiyenin sona ermesi üzerine şirkete ait
ticaret unvanının sicilden silinmesi tasfiye memurları
tarafından sicil müdürlüğünden istenir. İstem üzerine
silinme tescil ve ilan edilir.
IV - Uygulanacak diğer hükümler
MADDE 546-
(1) Pay sahipleri ile tasfiye memuru veya memurları
arasındaki uyuşmazlıkların çözümü basit yargılama usulüne
tabidir. Mahkeme, gerekli görürse tasfiye memurlarıyla ilgili
pay sahiplerini dinleyerek, kararını otuz gün içinde verir.
(2) Tasfiye memurlarının
sorumluluğu hakkında 553 üncü madde hükmü uygulanır.
(3) Tasfiyeye ilişkin genel
kurul kararları 418 inci madde uyarınca alınır.
C) Ek tasfiye
MADDE 547-
(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye
işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son
tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya
alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret
mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar,
şirketin yeniden tescilini isteyebilirler.
(2) Mahkeme istemin yerinde
olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden
tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son
tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye
memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.
D) Tasfiyeden dönülmesi
MADDE 548-
(1) Şirket sürenin dolmasıyla veya genel kurul
kararıyla sona ermiş ise, pay sahipleri arasında şirket
malvarlığının dağıtımına başlanılmış olmadıkça, genel kurul
şirketin devam etmesini kararlaştırabilir. Devam kararının
sermayenin en az yüzde altmışının oyu ile alınması gerekir. Esas
sözleşme ile bu nisap ağırlaştırılabilir ve başkaca önlemler
öngörülebilir. Tasfiyeden dönülmesine ilişkin genel kurul
kararını tasfiye memuru tescil ve ilan ettirir.
(2) Şirket, iflasın
açılmasıyla sona ermiş olmasına rağmen iflas kaldırılmışsa veya
iflas, konkordatonun uygulanmasıyla sona ermişse şirket devam
eder.
(3) Tasfiye memuru iflasın
kaldırıldığına ilişkin kararı ticaret siciline tescil ettirir.
Tescil istemine, pay bedellerinin ve tasfiye paylarının pay
sahipleri arasında dağıtılmasına başlanmadığına ilişkin belge de
eklenir.
ONBİRİNCİ BÖLÜM
Hukuki Sorumluluk
A) Sorumluluk hâlleri
I - Belgelerin ve beyanların
kanuna aykırı olması
MADDE 549-
(1) Şirketin kuruluşu, sermayesinin artırılması ve
azaltılması ile birleşme, bölünme, tür değiştirme ve menkul
kıymet çıkarma gibi işlemlerle ilgili belgelerin, izahnamelerin,
taahhütlerin, beyanların ve garantilerin yanlış, hileli, sahte,
gerçeğe aykırı olmasından, gerçeğin saklanmış bulunmasından ve
diğer kanuna aykırılıklardan doğan zararlardan, belgeleri
düzenleyenler veya beyanları yapanlar ile kusurlarının varlığı
hâlinde bunlara katılanlar sorumludur.
II - Sermaye hakkında yanlış
beyanlar ve ödeme yetersizliğinin bilinmesi
MADDE 550-
(1) Sermaye tamamıyla taahhüt olunmamış veya
karşılığı kanun veya esas sözleşme hükümleri gereğince
ödenmemişken, taahhüt edilmiş veya ödenmiş gibi gösterenler ile
kusurlu olmaları şartıyla, şirket yetkilileri, bu payları
üstlenmiş kabul edilirler ve payların karşılıkları ile zararı
faiziyle birlikte müteselsilen öderler.
(2) Sermaye taahhüdünde bulunanların
ödeme yeterliliğinin bulunmadığını bilen ve buna onay verenler,
söz konusu borcun ödenmemesinden doğan zarardan sorumludurlar.
III - Değer biçilmesinde
yolsuzluk
MADDE 551-
(1) Ayni sermayenin veya devralınacak işletme ile
ayınların değerlemesinde emsaline oranla yüksek fiyat
biçenler, işletme ve aynın niteliğini veya durumunu
farklı gösterenler ya da başka bir şekilde yolsuzluk yapanlar,
bundan doğan zarardan sorumludur.
IV - Halktan para toplamak
MADDE 552-
(1) Bir anonim veya başka bir şirket kurmak, şirketin
sermayesini artırmak amacıyla veya vaadiyle halktan para
toplanabilmesi için Sermaye Piyasası Kurulundan izin alınır. Bu
iznin esas ve usulleri Sermaye Piyasası Kurulu tarafından
düzenlenir. Sermaye Piyasası Kurulu, izinsiz para toplanması
girişiminin ve başlanmışsa para toplanmasının tedbiren, hemen
durdurulmasını, toplanan paraların koruma altına alınmasını,
gerekli diğer önlemlerin uygulanmasını, gereğinde kayyım
atanmasını, Ankara Asliye Ticaret mahkemesinden de isteyebilir.
Sermaye Piyasası Kurulunun istemi için teminat istenemez. Bu
hükme aykırı olarak para toplayanlar ve fiilden haberli olan
kurumlar ile ilgili şirketin yönetim kurulu üyeleri,
yöneticileri ve girişimcileri toplanan paranın derhâl Sermaye
Piyasası Kurulunca belirlenen bir mevduat veya katılım bankasına
yatırılmasından müteselsilen sorumludurlar. Alınan tedbir veya
hacizden itibaren altı ay içinde aynı mahkemede dava açılır.
(2) İznin varlığı hâlinde,
toplanan tutarlar, izin tarihinden itibaren altı ay içinde
öngörülen amaca uygun olarak kullanılmadığı veya ciddi bir
şekilde kullanılmaya başlanılmadığı takdirde birinci fıkra hükmü
uygulanır. Mahkeme süreyi uzatabilir.
(3) Sermaye Piyasası Kanunu
hükümleri saklıdır.
V - Kurucuların, yönetim
kurulu üyelerinin, yöneticilerin
ve tasfiye memurlarının sorumluluğu
MADDE 553-
(1) Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve
tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan
yükümlülüklerini ihlal ettikleri takdirde, kusurlarının
bulunmadığını ispatlamadıkça, hem şirkete hem pay sahiplerine
hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan
sorumludurlar.
(2) Kanundan veya esas
sözleşmeden doğan bir görevi veya yetkiyi, kanuna dayanarak,
başkasına devreden organlar veya kişiler, bu görev ve yetkileri
devralan kişilerin seçiminde makul derecede özen
göstermediklerinin ispat edilmesi hâli hariç, bu kişilerin fiil
ve kararlarından sorumlu olmazlar.
(3) Hiç kimse kontrolü
dışında kalan, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya
yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamaz; bu sorumlu olmama
durumu gözetim ve özen yükümü gerekçe gösterilerek geçersiz
kılınamaz.
VI - Denetçinin ve işlem
denetçilerinin sorumluluğu
MADDE 554-
(1) Şirketin ve şirketler topluluğunun yılsonu ve
konsolide finansal tablolarını, raporlarını, hesaplarını
denetleyen denetçi; şirketin kuruluşunu, sermaye artırımını,
azaltılmasını, birleşmeyi, bölünmeyi, tür değiştirmeyi, menkul
kıymet ihracını veya herhangi bir diğer şirket işlem ve kararını
denetleyen işlem denetçisi ve özel denetçiler; kanuni
görevlerinin yerine getirilmesinde kusurlu hareket ettikleri
takdirde, hem şirkete hem de pay sahipleri ile şirket
alacaklılarına karşı verdikleri zarar dolayısıyla sorumludur.
Kusuru iddia eden ispatlar.
B) Şirketin zararı
I - Genel olarak
MADDE 555-
(1) Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve
her bir pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak
şirkete ödenmesini isteyebilirler.
(2) Pay sahibinin açtığı
davayı hukuki ve maddi sebepler haklı gösterdiği takdirde,
mahkeme, dava giderleriyle avukatlık ücretini, bu giderler
davalıya yükletilemediği hâllerde, davacı pay sahibiyle şirket
arasında, hakkaniyete göre paylaştırır.
II - İflas hâlinde
MADDE 556-
(1) Zarara uğrayan şirketin iflası hâlinde,
tazminatın şirkete ödenmesini isteme hakkını şirket alacaklıları
da haizdir. Ancak, pay sahiplerinin ve şirket alacaklılarının
istemleri önce iflas idaresince ileri sürülür.
(2) İflas idaresi birinci
fıkrada öngörülen davayı açmadığı takdirde, her pay sahibi veya
şirket alacaklısı mezkûr davayı ikame edebilir. Elde edilen
hasıla, İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre, önce dava açan
alacaklıların alacaklarının ödenmesine tahsis olunur; bakiye,
sermaye payları oranında davacı pay sahiplerine ödenir; artan
iflas masasına verilir.
(3) Şirketin istemlerinin
devrine ilişkin İcra ve İflas Kanununun 245 inci maddesi hükmü
saklıdır.
III - Teselsül ve başvuru
MADDE 557-
(1) Birden çok kişinin aynı zararı tazminle yükümlü
olmaları hâlinde, bunlardan her biri, kusuruna ve durumun
gereklerine göre, zarar şahsen kendisine yükletilebildiği
ölçüde, bu zarardan diğerleriyle birlikte müteselsilen sorumlu
olur.
(2) Davacı birden çok sorumlu
kişiyi zararın tamamı için birlikte dava edebilir ve hâkimin
aynı davada her bir davalının tazminat borcunu belirlemesini
isteyebilir.
(3) Birden çok sorumlu
arasındaki başvuru, durumun bütün gerekleri dikkate alınarak
hâkim tarafından belirlenir.
IV - İbra
1. İbranın etkisi
MADDE 558-
(1) İbra kararı genel kurul kararıyla kaldırılamaz.
445 inci madde hükmü saklıdır.
(2) Şirket genel kurulunun,
sorumluluktan ibraya ilişkin kararı, ibranın kapsadığı açıklanan
maddi olaylara ilişkin olarak, şirketin, ibraya olumlu oy veren
ve ibra kararını bilerek payı iktisap etmiş olan pay
sahiplerinin dava hakkını kaldırır. Diğer pay sahiplerinin dava
hakları ibra tarihinden itibaren altı ay geçmesiyle düşer.
2. Kuruluş ve sermaye artırımında
ibra
MADDE 559-
(1) Kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin,
denetçilerin, şirketin kuruluşundan ve sermaye artırımından
doğan sorumlulukları, şirketin tescili tarihinden itibaren dört
yıl geçmedikçe sulh ve ibra yoluyla kaldırılamaz. Bu sürenin
geçmesinden sonra da sulh ve ibra ancak genel kurulun
onayıyla geçerlilik kazanır. Bununla beraber, esas
sermayenin onda birini, halka açık şirketlerde yirmide birini
temsil eden pay sahipleri sulh ve ibranın onaylanmasına karşı
iseler, sulh ve ibra genel kurulca onaylanmaz.
V - Zamanaşımı
MADDE 560-
(1) Sorumlu olanlara karşı tazminat istemek hakkı,
davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve
her hâlde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren
beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, bu fiil cezayı
gerektirip, Türk Ceza Kanununa göre daha uzun dava
zamanaşımına tabi bulunuyorsa, tazminat davasına da bu
zamanaşımı uygulanır.
VI - Yetkili mahkeme
MADDE 561-
(1) Sorumlular aleyhinde şirketin merkezinin
bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesinde dava açılabilir.
ONİKİNCİ BÖLÜM
Cezai Sorumluluk
A) Suçlar ve cezalar
MADDE 562-
(1) Bu Kanunun;
a) 64 üncü maddesinin birinci
fıkrasındaki defter tutma yükümünü yerine getirmeyenler,
b) 64 üncü maddesinin ikinci fıkrası
uyarınca belgelerin kopyasını sağlamayanlar,
c) 64 üncü maddesinin üçüncü fıkrası
uyarınca gerekli onayları yaptırmayanlar,
d) 65 inci maddesine uygun olarak
defterlerini tutmayanlar,
e) 66 ncı maddesine aykırı hileli
envanter çıkaranlar,
f) 86 ncı maddesine göre belgeleri
ibraz etmeyenler,
ikiyüz günden az olmamak üzere adli
para cezasıyla cezalandırılırlar.
(2) Bu Kanunun 88 inci maddesine
aykırı hareket edenler yüz günden üçyüz güne kadar adli para
cezasıyla cezalandırılırlar.
(3) Bu Kanunun 199 uncu
maddesinin birinci ve dördüncü fıkralarına aykırı hareket
edenler iki yıla kadar hapis ve adli para cezasıyla
cezalandırılırlar.
(4) Bu Kanun hükümlerine göre
tutulmakla veya muhafaza edilmekle yükümlü olunan defter, kayıt
ve belgeler ile bunlara ilişkin bilgileri, denetime tabi tutulan
gerçek veya tüzel kişiye ait olup olmadığına bakılmaksızın, 210
uncu maddenin birinci fıkrasına göre denetime yetkili olanlarca
istenmesine rağmen vermeyenler veya eksik verenler ya da bu
denetim elemanlarının görevlerini yapmalarını engelleyenler,
fiilleri daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı
takdirde, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılırlar.
(5) Bu Kanunun;
a) 349 uncu maddesine aykırı beyanda
bulunan kurucular,
b) 351 inci maddesine aykırı rapor
veren kurum denetçisi,
c) 358 inci maddesine aykırı olarak
şirkete borçlananlar,
d) 395 inci maddesine aykırı olarak
şirkete borçlananlar,
üçyüz günden az olmamak üzere adli
para cezasıyla cezalandırılırlar.
(6) Bu Kanunun 524 üncü maddesindeki
ilanı yaptırmayanlar ikiyüz günden az olmamak üzere adli para
cezasıyla cezalandırılırlar.
(7) Bu Kanunun 527 nci maddesine
aykırı hareket edenler, Türk Ceza Kanununun 239 uncu maddesi
hükümlerine göre cezalandırılırlar.
(8) Bu Kanunun 549 uncu maddesine
aykırı hareket edenler, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla
cezalandırılırlar.
(9) Bu Kanunun 550 nci maddesine
aykırı hareket edenler üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli
para cezasıyla cezalandırılırlar.
(10) Bu Kanunun 551 inci maddesine
aykırı hareket edenler üç aydan iki yıla kadar hapis cezasıyla
cezalandırılırlar.
(11) Bu Kanunun 552 nci maddesine
aykırı hareket edenler altı aya kadar hapis cezasıyla
cezalandırılırlar.
(12) Bu Kanunun 1524 üncü maddesinde
öngörülen internet sitesini bu Kanunun yürürlüğe girmesinden
itibaren üç ay içinde oluşturmayan veya internet sitesi mevcut
ise aynı süre içinde internet sitesinin bir bölümünü bilgi
toplumu hizmetlerine özgülemeyen anonim şirket yönetim kurulu
üyeleri, limited şirket müdürleri ve sermayesi paylara bölünmüş
komandit şirkette yönetici olan komandite ortaklar altı aya
kadar hapis ve yüz günden üçyüz güne kadar adli para cezasıyla
ve aynı madde uyarınca internet sitesine konulması gereken
içeriği usulüne uygun bir şekilde koymayan bu bentte sayılan
failler üç aya kadar hapis ve yüz güne kadar adli para cezasıyla
cezalandırılırlar.
(13) Birinci ilâ onbirinci fıkra
kapsamındaki fiiller daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç
oluşturmadığı takdirde, birinci ilâ onbirinci fıkra hükümlerine
göre cezalandırılırlar.
B) Soruşturma ve kovuşturma usulü
MADDE 563-
(1) 562 nci maddede belirlenen suçlar resen takip olunur.
BEŞİNCİ KISIM
Sermayesi Paylara Bölünmüş
Komandit Şirket
A) Tanımı
MADDE 564-
(1) Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket,
sermayesi paylara bölünen ve ortaklarından bir veya birkaçı
şirket alacaklılarına karşı bir kollektif şirket ortağı,
diğerleri bir anonim şirket pay sahibi gibi sorumlu olan
şirkettir. Sermaye, paylara bölünmeksizin sermayesi sadece
birden çok komanditerin sermayeye katılma oranlarını göstermek
amacıyla kısımlara ayrılmış bulunuyorsa komandit şirket
hükümleri uygulanır.
B) Uygulanacak hükümler
MADDE 565-
(1) Komanditelerin birbirleriyle, komanditerlerin
tümüyle ve üçüncü kişilerle hukuki ilişkileri, özellikle
şirketin yönetimine ve temsiline ilişkin görev ve yetkileri,
şirketten ayrılmaları, komandit şirketlerdeki hükümlere tabidir.
(2) Birinci fıkrada
gösterilen hususların dışında, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça
anonim şirket hükümleri uygulanır.
C) Kuruluş
I - Esas sözleşme
1. Şekil
MADDE 566-
(1) Esas sözleşme yazılı şekilde düzenlenir,
kurucularla komandite ortakların tümü tarafından imzalanır;
imzaların noterce onaylanması gerekir.
(2) İzin alınmasına ilişkin
333 üncü madde uygulanmaz.
2. İçeriği
MADDE 567-
(1) Esas sözleşme, ikinci fıkrasının (f) bendi hariç
olmak üzere 339 uncu maddede yer alan tüm kayıtları içermelidir.
II - Kurucular
MADDE 568-
(1) Esas sözleşmeyi imzalayanlarla şirkete paradan
başka sermaye koyanların tümü kurucu sayılır.
(2) Kurucular beş kişiden az
olamaz. Kuruculardan en az birinin komandite olması şarttır.
Kurucu sıfatını haiz olan komanditerlerin sahip oldukları
payların her birinin tutarının esas sözleşmeye yazılması
gerekir.
III - Uygulanacak hükümler
MADDE 569-
(1) Kuruluşa, anonim şirketlerin kuruluşuna ilişkin
hükümler uygulanır.
D) Yönetim
I - Uygulanacak hükümler
MADDE 570-
(1) Anonim şirketlerin yönetim kurulunun görevleriyle
sorumluluklarına ilişkin hükümleri, yönetici olan komandite
ortaklar hakkında da geçerlidir.
II - Görevden alınma
MADDE 571-
(1) Şirketi yönetmek ve temsil etmekle görevli olan
komandite ortaklar, kollektif şirketin yönetimine ve temsiline
görevli ortaklar için kanunda belirlenen hâllerde ve öngörülen
şartlar uyarınca görevden alınabilirler. Görevden alma kararının
tescili ile, görevden alınan ortağın şirketin bu tarihten sonra
doğacak borçlarından dolayı kişisel sorumlulukları sona erer.
III - Rekabet yasağı
MADDE 572-
(1) Komandite ortak diğer komanditelerin ve genel
kurulun izni olmaksızın şirketin işletme konusuna giren bir iş
yapamayacağı gibi bu tür ticaretle uğraşan bir şirkete
sorumluluğu sınırlandırılmamış ortak sıfatıyla da katılamaz.
(2) Bu madde hükmüne aykırı
hareket eden komandite ortak hakkında kollektif şirkete ilişkin
hükümler uygulanır.
ALTINCI KISIM
Limited Şirket
BİRİNCİ BÖLÜM
Tanım ve Kuruluş
A) Kavram
MADDE 573-
(1) Limited şirket, bir veya daha çok gerçek veya
tüzel kişi tarafından bir ticaret unvanı altında kurulur; esas
sermayesi belirli olup, bu sermaye esas sermaye paylarının
toplamından oluşur.
(2) Ortaklar, şirket borçlarından
sorumlu olmayıp, sadece taahhüt ettikleri esas sermaye paylarını
ödemekle ve şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve yan edim
yükümlülüklerini yerine getirmekle yükümlüdürler.
(3) Limited şirket, kanunen
yasak olmayan her türlü ekonomik amaç ve konu için kurulabilir.
B) Ortakların sayısı
MADDE 574-
(1) Ortakların sayısı elliyi aşamaz.
(2) Ortak sayısı bire düşerse durum,
bu sonucu doğuran işlem tarihinden itibaren yedi gün içinde
müdürlere yazıyla bildirilir. Müdürler, bildirimin alınması
tarihinden başlayarak yedinci günün sonuna kadar, şirketin tek
ortaklı olduğunu, bu ortağın adını, yerleşim yerini ve
vatandaşlığını tescil ve ilan ettirirler, aksi hâlde doğacak
zarardan sorumlu olurlar. Aynı yükümlülük, şirketin bir ortakla
kurulduğu hâllerde de geçerlidir.
(3) Şirket, tek ortağının
kendisinin olacağı bir şirkete dönüşeceği sonucunu doğuracak
şekilde esas sermaye payını iktisap edemez.
C) Şirket sözleşmesi
I - Şekil
MADDE 575-
(1) Şirket sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması ve
kurucuların imzalarının noterce onaylanması şarttır.
II - İçerik
1. Zorunlu kayıtlar
MADDE 576-
(1) Şirket sözleşmesinde aşağıdaki kayıtların açıkça
yer alması gereklidir:
a) Şirketin ticaret unvanı ve
merkezinin bulunduğu yer.
b) Esaslı noktaları belirtilmiş ve
tanımlanmış bir şekilde, şirketin işletme konusu.
c) Esas sermayenin itibarî tutarı,
esas sermaye paylarının sayısı, itibarî değerleri, varsa
imtiyazlar, esas sermaye paylarının grupları.
d) Müdürlerin adları, soyadları,
unvanları, vatandaşlıkları.
e) Şirket tarafından yapılacak
ilanların şekli.
2. Şirket sözleşmesinde
öngörülmeleri şartıyla bağlayıcı olan hükümler
MADDE 577-
(1) Aşağıdaki kayıtlar, şirket sözleşmesinde
öngörüldükleri takdirde bağlayıcı hükümlerdir:
a) Esas sermaye paylarının devrinin
sınırlandırılmasına ilişkin kanuni hükümlerden ayrılan
düzenlemeler.
b) Ortaklara veya şirkete, esas
sermaye payları ile ilgili olarak önerilmeye muhatap olma,
önalım, geri alım ve alım hakları tanınması.
c) Ek ödeme yükümlülüklerinin
öngörülmesi, bunların şekli ve kapsamı.
d) Yan edim yükümlülüklerinin
öngörülmesi, bunların şekli ve kapsamı.
e) Belirli veya belirlenebilir
ortaklara veto hakkı veya bir genel kurul kararının oylanması
sonucunda oyların eşit çıkması hâlinde bazı ortaklara üstün oy
hakkı tanıyan hükümler.
f) Kanunda ya da şirket
sözleşmesinde öngörülmüş bulunan yükümlülüklerin hiç ya da
zamanında yerine getirilmemeleri hâlinde uygulanabilecek
sözleşme cezası hükümleri.
g) Kanuni düzenlemeden ayrılan
rekabet yasağına ilişkin hükümler.
h) Genel kurulun toplantıya
çağrılmasına ilişkin özel hak tanıyan hükümler.
ı) Genel kurulda karar almaya, oy
hakkına ve oy hakkının hesaplanmasına ilişkin kanuni
düzenlemeden ayrılan hükümler.
i) Şirket yönetiminin üçüncü bir
kişiye bırakılmasına ilişkin yetki hükümleri.
j) Bilanço kârının kullanılması
hakkında kanundan ayrılan hükümler.
k) Çıkma hakkının tanınması ile
bunun kullanılmasının şartları, bu hâllerde ödenecek olan
ayrılma akçesinin türü ve tutarı.
l) Ortağın şirketten çıkarılmasına
ilişkin özel sebepleri gösteren hükümler.
m) Kanunda belirtilenler dışında
öngörülen sona erme sebeplerine dair hükümler.
3. Ayni sermaye, ayni devralmalar
ve özel menfaatler
MADDE 578-
(1) Ayni sermaye, ayınların veya işletmelerin
devralınması ve özel menfaatler hakkında anonim şirketlere
ilişkin hükümler uygulanır.
4. Emredici hükümler
MADDE 579-
(1) Şirket sözleşmesi, bu Kanunun limited şirketlere
ilişkin hükümlerinden ancak kanunda buna açıkça cevaz verilmişse
sapabilir. Diğer kanunların öngörülmesine izin verdiği
tamamlayıcı nitelikteki şirket sözleşmesi hükümleri, o kanuna
özgülenmiş olarak hüküm doğururlar.
D) Sermaye
I - En az tutar
MADDE 580-
(1) Limited şirketin esas sermayesi en az onbin Türk
Lirasıdır.
(2) Bu maddede yazılı en az tutar,
Bakanlar Kurulunca on katına kadar artırılabilir.
II - Ayni sermaye
MADDE 581-
(1) Üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz veya
tedbir bulunmayan; nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen,
fikrî mülkiyet hakları ile sanal ortamlar ve adlar da dâhil,
malvarlığı unsurları ayni sermaye olarak konulabilir. Hizmet
edimleri, kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmemiş
alacaklar sermaye olamaz.
(2) 127 nci madde hükmü saklıdır.
III - Mal bedelleri ve kurucu
menfaatleri
MADDE 582-
(1) Kurucular tarafından, kurulmakta bulunan şirketle ilgili
olarak, şirket hesabına alınan malların bedelleri ile şirketin
kurulmasında hizmeti geçenlere tanınan menfaatler şirket
sözleşmesine yazılır.
(2) 128 inci madde hükmü saklıdır.
E) Esas sermaye payları
MADDE 583-
(1) Şirket sözleşmesinde esas sermaye paylarının
itibarî değerleri en az yirmibeş Türk Lirası olarak
belirlenebilir. Şirketin durumunun iyileştirilmesi amacıyla bu
değerin altına inilebilir.
(2) Esas sermaye paylarının itibarî
değerleri farklı olabilir. Ancak, esas sermaye paylarının
değerlerinin yirmibeş Türk Lirası veya bunun katları olması
şarttır. Bir esas sermaye payının vereceği oyun, 618 inci madde
uyarınca itibarî değere göre hesaplanması, esas sermaye payının
bölünmesi değildir. Aynı hüküm bir hakkın veya yükümlülüğün
itibarî değere göre belirlendiği durumlar için de geçerlidir.
(3) Bir ortak birden fazla esas
sermaye payına sahip olabilir.
(4) Esas sermaye payları itibarî
değerden veya bu değeri aşan bir bedelle çıkarılabilir.
(5) Esas sermaye payının bedeli
şirket sözleşmesinde öngörüldüğü şekilde, nakit veya ayın olarak
veya bir alacağın takası yoluyla yahut sermaye artırımında
olduğu gibi, serbestçe kullanılabilecek özkaynakların esas
sermayeye dönüştürülmesi yoluyla ödenir.
F) İntifa senetleri
MADDE 584-
(1) Şirket sözleşmesinde intifa senetlerinin
çıkarılması öngörülebilir; bu konuda anonim şirketlere ilişkin
hükümler kıyas yoluyla uygulanır.
G) Kuruluş
I - Kurulma anı
MADDE 585-
(1) Şirket, kanuna uygun olarak düzenlenen şirket
sözleşmesinde, kurucuların limited şirket kurma iradelerini
açıklayıp, sermayenin tamamını şartsız taahhüt etmeleri ve nakit
kısmı hemen ve tamamen ödemeleriyle kurulur. 588 inci maddenin
birinci fıkrası saklıdır.
II - Tescil
1. İstem
MADDE 586-
(1) Şirket sözleşmesinin 575 inci maddede öngörüldüğü
şekilde düzenlenmesinden sonra, tescil için, şirket merkezinin
bulunduğu yerdeki ticaret siciline başvurulur.
(2) Başvuru, müdürlerin tümü
tarafından imzalanır. Başvuruya aşağıdaki belgeler eklenir:
a) Şirket sözleşmesinin onaylanmış
bir örneği.
b) Ekleri ile birlikte 349 uncu
maddeye göre düzenlenmiş kurucular beyanı ve Bakanlıkça
istenilmesi hâlinde 351 inci madde uyarınca hazırlanmış işlem
denetçisi raporu.
c) Yerleşim yerleri de gösterilerek
şirketi temsile yetkili kişileri ve denetçinin seçimini gösterir
belge.
(3) Dilekçede şu kayıtlar yer alır:
a) Bütün ortakların adları ve
soyadları veya unvanları, yerleşim yerleri, vatandaşlıkları.
b) Her ortağın üstlendiği esas
sermaye payı ve ödediği toplam tutar.
c) İster ortak ister üçüncü kişi
olsun, müdürlerin adları ve soyadları veya unvanları.
d) Şirketin ne suretle temsil
edileceği.
2. Tescil ve ilan
MADDE 587-
(1) Şirket sözleşmesinin tamamı, kurucuların
imzalarının noterce onaylanmasını izleyen otuz gün içinde,
şirketin merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve
Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan olunur. Tescil ve ilan
edilen şirket sözleşmesine, aşağıda sayılanlar dışında, 36 ncı
maddenin birinci fıkrası hükmü uygulanmaz:
a) Şirket sözleşmesinin tarihi.
b) Şirketin ticaret unvanı ve
merkezi.
c) Esas noktaları belirtilmiş ve
tanımlanmış şekilde şirketin işletme konusu; şirket
sözleşmesinde bu konuda bir hüküm varsa, şirketin süresi.
d) Esas sermayenin itibarî değeri.
e) Gerçek kişi ortağın adı ve
soyadı, yerleşim yeri, tüzel kişi ortakların unvanı, merkezleri
ve her ortağın üstlendiği esas sermaye payları.
f) Ayni sermayenin konusu ve bu tür
sermayenin karşılığında verilecek esas sermaye payları; bir
aynın devralınması hâlinde ilgili sözleşmenin konusu,
sözleşmenin karşı tarafı, şirketin borçlandığı karşı edim; özel
menfaatlerin içerik ve değeri.
g) Öngörülmüş ise, intifa
senetlerinin sayısı ve bunlara sağlanan hakların içeriği.
h) Müdürlerin ve şirketi temsile
yetkili diğer kişilerin adları, soyadları veya unvanları ve
yerleşim yerleri.
ı) Temsil yetkisinin kullanılma
şekli.
i) Denetçinin yerleşim yeri,
merkezi, varsa ticaret siciline tescil edilmiş şubesi,
denetçinin yeminli mali müşavir veya serbest muhasebeci mali
müşavir olması hâlinde adı, soyadı, yerleşim yeri, meslek odası
numarası.
j) Şirket sözleşmesinde öngörülmüş
bulunan imtiyaz, ek yükümlülük veya yan edim yükümlülükleri,
esas sermaye payları ile ilgili önerilmeye muhatap olma, önalım,
geri alım ve alım hakları.
k) Şirket tarafından yapılacak olan
ilanların şekli, türü ve şirket sözleşmesinde bu konuda bir
hüküm bulunduğu takdirde, müdürlerin ortaklara ne şekilde
bildirimde bulunacakları.
III - Tüzel kişilik
MADDE 588-
(1) Şirket, ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik
kazanır.
(2) Şirketçe kabul olunmadığı
takdirde, kuruluş giderleri kurucular tarafından karşılanır.
Bunların pay sahiplerine rücû hakları yoktur.
(3) Tescilden önce şirket adına
işlem yapanlar, bu işlemler dolayısıyla şahsen ve müteselsilen
sorumludur.
(4) Bu gibi taahhütlerin, ileride
kurulacak şirket adına yapıldıklarının açıkça bildirilmeleri ve
şirketin ticaret siciline tescilini izleyen üç aylık süre içinde
şirket tarafından kabul edilmeleri koşuluyla, bunlardan yalnız
şirket sorumlu olur.
İKİNCİ BÖLÜM
Şirket Sözleşmesinin
Değiştirilmesi
A) Genel olarak
MADDE 589-
(1) Aksi şirket sözleşmesinde öngörülmediği takdirde,
şirket sözleşmesi, esas sermayenin üçte ikisini temsil eden
ortakların kararıyla değiştirilebilir. 621 inci madde hükmü
saklıdır.
(2) Şirket sözleşmesinde
yapılan her değişiklik tescil ve ilan edilir.
B) Özel değişiklikler
I - Esas sermayenin artırılması
1. İlke
MADDE 590-
(1) Şirketin kuruluşu hakkındaki hükümlere ve
özellikle sermayenin ayın olarak konması ve bir işletme ile
ayınların devralınmasına dair kurallara uymak şartıyla esas
sermaye artırılabilir.
2. Rüçhan hakkı
MADDE 591-
(1) Şirket sözleşmesinde veya artırma kararında aksi
öngörülmemişse, her ortak, esas sermaye payı oranında, esas
sermayenin artırılmasına katılmak hakkını haizdir.
(2) Genel kurulun sermaye
artırımına ilişkin kararıyla, ortakların yeni payları almaya
ilişkin rüçhan hakkı, ancak haklı sebeplerin varlığında ve 621
inci maddenin birinci fıkrasının (e) bendinde öngörülen
nisapla sınırlandırılabilir veya kaldırılabilir. Özellikle,
işletmelerin, işletme kısımlarının, iştiraklerin devralınmaları
ve işçilerin şirkete katılmaları haklı sebep olarak kabul
edilebilir. Rüçhan hakkının sınırlandırılması veya kaldırılması
suretiyle hiç kimse haklı görülemeyecek şekilde
yararlandırılamaz veya kayba uğratılamaz.
(3) Rüçhan hakkının kullanılabilmesi
için en az onbeş gün süre verilir.
II - Esas sermayenin azaltılması
MADDE 592-
(1) Anonim şirketlerin esas sermayenin azaltılmasına
ilişkin hükümleri limited şirketlere kıyas yoluyla uygulanır.
Esas sermaye borca batık bilançonun iyileştirilmesi amacıyla,
ancak şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme yükümlülüklerinin
tamamen ödenmesi hâlinde azaltılabilir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Ortakların Hak ve Borçları
A) Esas sermaye payının işlemlere
konu olması
I - Genel olarak
MADDE 593-
(1) Esas sermaye payının şirketçe iktisabına ilişkin
612 nci maddenin ikinci fıkrasında öngörülen hâller dışında,
esas sermaye payı, ortaklar arasındaki devirler de dâhil olmak
üzere sadece aşağıdaki hükümler uyarınca devredilebilir ve miras
yoluyla geçer.
(2) Esas sermaye pay
senetleri ispat aracı şeklinde veya nama yazılı olarak
düzenlenir. Ek ödeme ve yan edim yükümlülüklerinin,
ağırlaştırılmış veya bütün ortakları kapsayacak biçimde
düzenlenmiş rekabet yasağının ve şirket sözleşmesinde öngörülmüş
önerilmeye muhatap olma, önalım, geri alım ve alım haklarının,
bu senetlerde açıkça belirtilmesi gereklidir.
II - Pay defteri
MADDE 594-
(1) Şirket, esas sermaye paylarını içeren bir pay
defteri tutar. Ortakların, adları, adresleri, her ortağın sahip
olduğu esas sermaye payının sayısı, esas sermaye paylarının
devirleri ve geçişleri itibarî değerleri, grupları ve esas
sermaye payları üzerindeki intifa ve rehin hakları, sahiplerinin
adları ve adresleri bu deftere yazılır.
(2) Ortaklar pay defterini
inceleyebilir.
III - Esas sermaye payının geçişi
hâlleri
1. Devir
MADDE 595-
(1) Esas sermaye payının devri ve devir borcunu
doğuran işlemler yazılı şekilde yapılır ve tarafların imzaları
noterce onanır. Ayrıca devir sözleşmesinde, ek ödeme ve yan edim
yükümlülükleri; rekabet yasağı ağırlaştırılmış veya tüm
ortakları kapsayacak biçimde genişletilmiş ise, bu husus,
önerilmeye muhatap olma, önalım, geri alım ve alım hakları ile
sözleşme cezasına ilişkin koşullara da belirtilir.
(2) Şirket sözleşmesinde aksi
öngörülmemişse, esas sermaye payının devri için, ortaklar genel
kurulunun onayı şarttır. Devir bu onayla geçerli olur.
(3) Şirket sözleşmesinde
başka türlü düzenlenmemişse, ortaklar genel kurulu sebep
göstermeksizin onayı reddedebilir.
(4) Şirket sözleşmesiyle
sermaye payının devri yasaklanabilir.
(5) Şirket sözleşmesi devri
yasaklamış veya genel kurul onay vermeyi reddetmişse, ortağın
haklı sebeple şirketten çıkma hakkı saklı kalır.
(6) Şirket sözleşmesinde ek
ödeme veya yan edim yükümlülükleri öngörüldüğü takdirde,
devralanın ödeme gücü şüpheli görüldüğü için ondan istenen
teminat verilmemişse, genel kurul şirket sözleşmesinde hüküm
bulunmasa bile, onayı reddedebilir.
(7) Başvurudan itibaren üç ay
içinde genel kurul reddetmediği takdirde onayı vermiş sayılır.
2. Miras, eşler arasındaki mal
rejimi ve icra
MADDE 596-
(1) Esas sermaye payının, miras, eşler arasındaki mal
rejimine ilişkin hükümler veya icra yoluyla geçmesi hâllerinde,
tüm haklar ve borçlar, genel kurulun onayına gerek olmaksızın,
esas sermaye payını iktisap eden kişiye geçer.
(2) Şirket, iktisabın
öğrenilmesinden itibaren üç ay içinde esas sermaye payının
geçtiği kişiyi onaylamayı reddedebilir. Bunun için, şirketin,
payları kendi veya ortağı ya da kendisi tarafından gösterilen
üçüncü bir kişi hesabına, gerçek değeri üzerinden devralmayı,
payın geçtiği kişiye önermesi şarttır.
(3) Red kararı, devrin
gerçekleştiği günden itibaren geçerli olmak üzere geriye
etkilidir. Red, bu konudaki kararın verilmesine kadar geçen süre
içinde alınan genel kurul kararlarının geçerliliğini etkilemez.
(4) Şirket, üç ay içinde esas
sermaye payının geçişini açıkça ve yazılı olarak reddetmemişse
onayını vermiş sayılır.
3. Gerçek değerin belirlenmesi
MADDE 597-
(1) Kanunda veya şirket sözleşmesinde esas sermaye
payının bedeli olarak gerçek değerin öngörüldüğü durumlarda,
taraflar anlaşamamışlarsa bu değer, taraflardan birinin istemi
üzerine, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret
mahkemesince belirlenir.
(2) Mahkeme, yargılama ve değer
belirleme giderlerini kendi takdirine göre paylaştırır.
Mahkemenin kararı kesindir.
4. Tescil
MADDE 598-
(1) Esas sermaye paylarının geçişlerinin tescil
edilmesi için, şirket müdürleri tarafından ticaret siciline
başvurulur.
(2) Başvurunun otuz gün
içinde yapılmaması hâlinde, ayrılan ortak, adının bu paylarla
ilgili olarak silinmesi için ticaret siciline başvurabilir.
Bunun üzerine sicil müdürü, şirkete, iktisap edenin adının
bildirilmesi için süre verir.
(3) Sicil kaydına güvenen
iyiniyetli kişinin güveni korunur.
IV - Birden fazla ortağa ait esas
sermaye payı, bu pay üzerinde çeşitli haklar
1. Paylı mülkiyet
MADDE 599-
(1) Bir esas sermaye payı birden fazla ortağa ait olduğu
takdirde, paydaşlar şirket sözleşmesinde öngörülen ek ödeme ve
yan edim yükümlülüklerinden dolayı şirkete karşı müteselsilen
sorumludur.
(2) Paydaşlar, esas sermaye
payından doğan haklarını, ancak atayacakları ortak bir temsilci
aracılığı ile kullanabilirler.
2. İntifa ve rehin hakkı
MADDE 600-
(1) Bir esas sermaye payı üzerinde intifa hakkı kurulmasına,
esas sermaye payının geçişine ilişkin hükümler uygulanır.
(2) Şirket sözleşmesiyle, esas
sermaye payı üzerinde rehin hakkı kurulması genel kurulun
onayına bağlanabilir. Bu hâlde geçişe ilişkin hükümler
uygulanır. Genel kurul sadece haklı sebeplerin varlığında rehin
hakkı kurulmasına onay vermekten kaçınabilir.
(3) Bir esas sermaye payı
üzerinde intifa hakkı bulunması hâlinde, pay intifa hakkı sahibi
tarafından temsil edilir; bu durumda intifa hakkını haiz kişi,
esas sermaye payı sahibinin menfaatlerini, hakkaniyete uygun
bir şekilde gözetmezse tazminat ile yükümlü olur.
B) Geri verme yasağı
MADDE 601-
(1) Esas sermayenin azaltılması hâli hariç, ortaklara,
esas sermaye payı bedeli geri verilemeyeceği gibi, ortaklar bu
borçtan ibra da olunamazlar.
C) Ortakların sorumluluğu
MADDE 602-
(1) Şirket, borç ve yükümlülükleri dolayısıyla sadece
malvarlığıyla sorumludur.
D) Ek ödeme ve yan edim
yükümlülükleri
I - Ek ödeme yükümlülüğü
1. Kural
MADDE 603-
(1) Ortaklar şirket sözleşmesiyle, esas sermaye payı bedeli
dışında ek ödeme ile de yükümlü tutulabilirler. Ortaklardan bu
yükümlülüğün yerine getirilmesi ancak,
a) Şirket esas sermayesi ile kanuni
yedek akçeler toplamının şirketin zararını karşılayamaması,
b) Şirketin bu ek araçlar olmaksızın
işlerine gereği gibi devamının mümkün olmaması,
c) Şirket sözleşmesinde tanımlanan
ve özkaynak ihtiyacı doğuran diğer bir hâlin gerçekleşmiş
bulunması,
hâllerinde istenebilir.
(2) İflasın açılması ile ek
ödeme yükümlülüğü muaccel olur.
(3) Ek ödeme yükümlülüğü
şirket sözleşmesinde ancak esas sermaye payını esas alan belirli
bir tutar olarak öngörülebilir. Bu tutar esas sermaye payının
itibarî değerinin iki katını aşamaz.
(4) Her ortak, sadece kendi
esas sermaye payına düşen ek ödemeyi yerine getirmekle
yükümlüdür.
(5) Şartlar gerçekleşmişse, ek
ödemeler müdürler tarafından istenir.
(6) Ek ödeme yükümlülüğünün
azaltılması veya kaldırılması ancak esas sermaye ile kanuni
yedek akçeler toplamının zararları tamamen karşılaması hâlinde
mümkündür. Ek ödeme yükümlülüğünün azaltılmasına veya
kaldırılmasına esas sermayenin azaltılması hakkındaki hükümler
kıyas yoluyla uygulanır.
2. Yükümlülüğün sürmesi
MADDE 604-
(1) Şirket, ortağın şirketten ayrılmasının tescil edildiği
tarihten itibaren iki yıl içinde iflas etmiş ise bu eski
ortaktan da ek ödeme yükümlülüğünü yerine getirmesi istenir.
(2) Ek ödeme yükümlülüğü,
halef tarafından yerine getirilmemişse, ortağın sorumluluğu,
yükümlülüğü gerçekleştiği tarihte ortağa karşı ileri
sürülebileceği ölçüde devam eder.
3. Geri ödeme
MADDE 605-
(1) Yerine getirilen ek ödeme yükümlülüğünün kısmen veya
tamamen geri verilebilmesi için ek ödemeye ilişkin tutarın,
serbestçe kullanılabilecek yedek akçeler ile fonlardan
karşılanabilir olması ve bu durumun işlem denetçisi tarafından
doğrulanmış bulunması şarttır.
II - Yan edim yükümlülüğü
MADDE 606-
(1) Şirket sözleşmesiyle, şirketin işletme konusunun
gerçekleşmesine hizmet edebilecek yan edim yükümlülükleri
öngörülebilir.
(2) Bir esas sermaye payına
bağlı yan edim yükümlülüklerinin konusu, kapsamı, koşulları ve
diğer önemli noktalar şirket sözleşmesinde belirtilir. Ayrıntıyı
gerektiren konular genel kurul düzenlemesine bırakılabilir.
(3) Şirket sözleşmesinde
açıkça belirtilmiş bir karşılığı veya uygun bir karşılığı
bulunmayan ve özkaynak ihtiyacını karşılamaya hizmet eden nakdî
ve ayni edim yükümlülükleri, ek ödeme yükümlülüğüne ilişkin
hükümlere tâbîdir.
III - Sonradan öngörülme
MADDE 607-
(1) Şirket sözleşmesini değiştirip, ek ya da yan edim
yükümlülükleri öngören veya mevcut yükümlülükleri artıran genel
kurul kararları, ancak ilgili tüm ortakların onayıyla
alınabilir.
E) Kâr payı ve ilgili diğer
hükümler
I - Kâr payı ve yedek akçeler
MADDE 608-
(1) Kâr payı, sadece net dönem kârından ve bunun için
ayrılmış yedek akçelerden dağıtılabilir. Kâr payı dağıtımına
ancak, kanun ve şirket sözleşmesi uyarınca ayrılması gereken
kanuni yedek akçelerle, şirket sözleşmesinde öngörülmüş yedek
akçeler ayrıldığı takdirde karar verilebilir.
(2) Şirket sözleşmesi ile
aksi öngörülmedikçe, kâr payı, esas sermaye payının itibarî
değerine oranla hesaplanır; ayrıca yerine getirilen ek ödeme
yükümlülüklerinin tutarı da kâr payının hesaplanmasında itibarî
değere eklenir.
(3) Şirket genel kurulu,
kanun ya da şirket sözleşmesinde öngörülmeyen veya öngörüleni
aşan tutarlarda yedek akçelerin ayrılmalarına sadece;
a) Zararların karşılanması için
gerekliyse,
b) Şirketin gelişimi için yatırım
yapılması ihtiyacı ciddi bir şekilde ortaya konulmuşsa, bütün
ortakların menfaati böyle bir yedek akçe ayrılmasını haklı
gösteriyorsa ve bu hususlar şirket sözleşmesinde açıkça
belirtilmişse,
karar verebilir.
II - Faiz yasağı ve hazırlık
dönemi faizi
MADDE 609-
(1) Esas sermayeye ve ek ödemelere faiz verilemez. Şirket
sözleşmesiyle hazırlık dönemi faizi ödenmesi öngörülebilir. Bu
hâlde anonim şirketlere ilişkin hükümler uygulanır.
III - Finansal tablolar ve yedek
akçeler
MADDE 610-
(1) Anonim şirketlere ilişkin 514 ilâ 527 nci madde
hükümleri limited şirketlere de uygulanır.
IV - Haksız alınan kâr paylarının
geri verilmesi
MADDE 611-
(1) Haksız yere kâr almış olan ortak ve müdür bunu geri
vermekle yükümlüdür.
(2) İyiniyetli oldukları
takdirde ortak veya müdürün haksız alınan kârı geri verme borcu,
şirket alacaklılarının haklarını ödemek için gerekli olan tutarı
aşamaz.
(3) Şirketin haksız alınan
kârı geri alma hakkı, paranın alındığı tarihten itibaren beş
yıl, iyiniyetin varlığında iki yıl sonra zamanaşımına uğrar.
F) Şirketin kendi esas sermaye
paylarını iktisabı
MADDE 612-
(1) Şirket kendi esas sermaye paylarını, sadece, bunları
alabilmek için gerekli tutarda serbestçe kullanabileceği
özkaynaklara sahipse ve alacağı payların itibarî değerlerinin
toplamı esas sermayenin yüzde onunu aşmıyorsa iktisap edebilir.
(2) Şirket sözleşmesinde
öngörülen veya mahkeme kararıyla hükme bağlanmış bulunan bir
şirketten çıkma ya da çıkarma dolayısıyla, esas sermaye
paylarının iktisabı hâlinde, birinci fıkradaki üst sınır yüzde
yirmi olarak uygulanır. Şirket esas sermayesinin yüzde onunu
aşan bir tutarda iktisap edilen esas sermaye payları iki yıl
içinde elden çıkarılır veya sermaye azaltılması yoluyla itfa
edilir.
(3) Şirket kendi esas sermaye
payları için ödediği tutar kadar yedek akçe ayırır.
(4) Şirketin iktisap ettiği
kendi esas sermaye paylarından kaynaklanan oy hakları ile buna
bağlı diğer haklar, paylar şirketin elinde bulunduğu sürece
donar.
(5) Şirketin, iktisap ettiği
kendi esas sermaye paylarına ait ek ve yan ödeme yükümlülükleri,
söz konusu paylar şirketin elinde bulunduğu sürece istenemez.
(6) Şirketin kendi paylarını
iktisap etmesine ilişkin sınırlama ile ilgili hükümler, şirket
esas sermaye paylarının, şirketin çoğunluğuna sahip bulunduğu
yavru şirketlerce iktisabı hâlinde de uygulanır.
G) Bağlılık yükümlülüğü ve
rekabet yasağı
MADDE 613-
(1) Ortaklar, şirket sırlarını korumakla yükümlüdür. Bu
yükümlülük şirket sözleşmesi veya genel kurul kararıyla
kaldırılamaz.
(2) Ortaklar, şirketin
çıkarlarını zedeleyebilecek davranışlarda bulunamazlar.
Özellikle, kendilerine özel bir menfaat sağlayan ve şirketin
amacına zarar veren işlemler yapamazlar. Şirket sözleşmesiyle,
ortakların, şirketle rekabet eden işlem ve davranışlardan
kaçınmak zorunda oldukları öngörülebilir.
(3) Müdürler hakkında rekabet
yasağı öngören 626 ncı madde hükümleri saklıdır.
(4) Geri kalan ortakların
tümü yazılı olarak onay verdikleri takdirde, ortaklar, bağlılık
yükümüne veya rekabet yasağına aykırı düşen faaliyetlerde
bulunabilirler. Esas sözleşme birinci cümledeki onay yerine
ortaklar genel kurulunun onay kararını öngörebilir.
H) Bilgi alma ve inceleme hakkı
MADDE 614-
(1) Her ortak, müdürlerden, şirketin bütün işleri ve
hesapları hakkında bilgi vermelerini isteyebilir ve belirli
konularda inceleme yapabilir.
(2) Ortağın, elde ettiği
bilgileri şirketin zararına olacak şekilde kullanması tehlikesi
varsa, müdürler, bilgi alınmasını ve incelemeyi gerekli ölçüde
engelleyebilir; bu konuda ortağın başvurusu üzerine genel kurul
karar verir.
(3) Genel kurul, bilgi
alınmasını ve incelemeyi haksız yere engellerse, ortağın istemi
üzerine mahkeme bu hususta karar verir. Mahkeme kararı kesindir.
I) Özkaynakların yerini tutan
ödünçler
MADDE 615-
(1) Ortaklar veya onlara yakın kişiler tarafından şirkete
verilen ve özkaynakların yerini tutan nitelikteki ödünçler, bir
sözleşme veya beyan dolayısıyla sırada en sonda yer alanlar da
dâhil olmak üzere diğer tüm alacaklardan sonra gelir.
(2) Aşağıdakiler,
özkaynakların yerini tutan ödünç niteliğinde sayılır:
a) Esas sermayenin ve kanuni yedek
akçelerin, aktifler tarafından artık karşılanamadığı bir anda
verilen ödünçler.
b) Ortaklar veya onlara yakın
kişiler tarafından, şirketin finansal durumu itibarıyla özkaynak
koymalarının uygun olduğu bir anda, bunun yerine verilen
ödünçler.
(3) İflasın açılmasından
önceki bir yıl içinde, özkaynakların yerini tutar nitelikteki
ödünçlerin geriye ödenmesi amacıyla yapılan ödemeler, bu
ödemelerin alıcısı tarafından geri verilir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Şirketin Organları
A) Genel kurul
I - Yetkiler
MADDE 616-
(1) Genel kurulun devredilemez yetkileri şunlardır:
a) Şirket sözleşmesinin
değiştirilmesi.
b) Müdürlerin atanmaları ve görevden
alınmaları.
c) Topluluk denetçisi ile işlem
denetçileri de dâhil olmak üzere, denetçilerin atanmaları ve
görevden alınmaları.
d) Topluluk yılsonu finansal
tabloları ile yıllık faaliyet raporunun onaylanması.
e) Yılsonu finansal tablolarının ve
yıllık faaliyet raporunun onaylanması, kâr payı hakkında karar
verilmesi, kazanç paylarının belirlenmesi.
f) Müdürlerin ücretlerinin
belirlenmesi ve ibraları.
g) Esas sermaye paylarının
devirlerinin onaylanması.
h) Bir ortağın şirketten çıkarılması
için mahkemeden istemde bulunulması.
ı) Müdürün, şirketin kendi paylarını
iktisabı konusunda yetkilendirilmesi veya böyle bir iktisabın
onaylanması.
i) Şirketin feshi.
j) Genel kurulun kanun veya şirket
sözleşmesi ile yetkilendirildiği ya da müdürlerin genel kurula
sunduğu konularda karar verilmesi.
(2) Aşağıda sayılanlar,
şirket sözleşmesinde öngörüldükleri takdirde genel kurulun
devredilemez yetkileridir:
a) Şirket sözleşmesi uyarınca genel
kurulun onayının arandığı hâller ile müdürlerin faaliyetlerinin
onaylanması.
b) Önerilmeye muhatap olma, önalım,
geri alım ve alım haklarının kullanılması hakkında karar
verilmesi.
c) Esas sermaye payları üzerinde
rehin hakkı kurulmasına ilişkin onayın verilmesi.
d) Yan edim yükümlülükleri hakkında
iç yönerge çıkarılması.
e) Şirket sözleşmesinin 613 üncü
maddenin dördüncü fıkrası uyarınca ortakların onayını yeterli
görmemesi hâlinde, müdürlerin ve ortakların şirkete karşı
bağlılık yükümü veya rekabet yasağı ile bağdaşmayan
faaliyetlerde bulunabilmelerinin onayı için gereken iznin
verilmesi.
f) Bir ortağın şirket sözleşmesinde
öngörülen sebeplerden dolayı şirketten çıkarılması.
(3) Tek ortaklı limited
şirketlerde, bu ortak genel kurulun tüm yetkilerine sahiptir.
Tek ortağın genel kurul sıfatıyla alacağı kararların geçerlilik
kazanabilmeleri için yazılı olmaları şarttır.
II - Genel kurulun toplanması
1. Çağrı
MADDE 617-
(1) Genel kurul müdürler tarafından toplantıya çağrılır.
Olağan genel kurul toplantısı, her yıl hesap döneminin sona
ermesinden itibaren üç ay içinde yapılır. Şirket sözleşmesi
uyarınca ve gerektikçe genel kurul olağanüstü toplantıya
çağrılır.
(2) Genel kurul, toplantı
gününden en az onbeş gün önce toplantıya çağrılır. Şirket
sözleşmesi bu süreyi uzatabilir veya on güne kadar kısaltabilir.
(3) Toplantıya çağrı, azlığın
çağrı ve öneri hakkı, gündem, öneriler, çağrısız genel kurul,
hazırlık önlemleri, tutanak, yetkisiz katılma konularında anonim
şirketlere ilişkin hükümler, Bakanlık temsilcisine ilişkin
olanlar hariç, kıyas yoluyla uygulanır. Her ortak kendisini
genel kurulda ortak olan veya olmayan bir kişi aracılığıyla
temsil ettirebilir.
(4) Herhangi bir ortak sözlü
görüşme isteminde bulunmadıkça, genel kurul kararları,
ortaklardan birinin gündem maddesi ile ilgili önerisine diğer
ortakların yazılı onayları alınmak suretiyle de verilebilir.
Aynı önerinin tüm ortakların onayına sunulması kararın
geçerliliği için şarttır.
2. Oy hakkı ve hesaplanması
MADDE 618-
(1) Ortakların oy hakkı esas sermaye paylarının itibarî
değerine göre hesaplanır. Şirket sözleşmesinde daha yüksek bir
tutar öngörülmemişse her yirmibeş Türk Lirası bir oy hakkı
verir. Ancak, şirket sözleşmesi ile birden fazla paya sahip
ortakların oy hakları sınırlandırılabilir. Ortak, en az bir oy
hakkını haizdir. Şirket sözleşmesinde açıkça düzenlenmişse
yazılı oy da verilebilir.
(2) Şirket sözleşmesi oy
hakkını, itibarî değerden bağımsız olarak her esas sermaye
payına bir oy hakkı düşecek şekilde de belirleyebilir. Bu hâlde
en küçük esas sermaye payının itibarî değeri, diğer esas sermaye
paylarının itibarî değerleri toplamının onda birinden az olamaz.
(3) Oy hakkının esas sermaye
paylarının sayısına göre belirlenmesine ilişkin şirket
sözleşmesi hükmü aşağıdaki hâllerde uygulanmaz:
a) Denetçilerin seçimi.
b) Şirket yönetimi ya da onun bazı
bölümlerinin denetimi için özel denetçi seçimi.
c) Sorumluluk davası açılması
hakkında karar verilmesi.
3. Oy hakkından yoksunluk
MADDE 619-
(1) Herhangi bir şekilde şirket yönetimine katılmış
bulunanlar, müdürlerin ibralarına ilişkin kararlarda oy
kullanamazlar.
(2) Şirketin kendi esas
sermaye payını iktisabına ilişkin kararlarda, esas sermaye
payını devreden ortak oy kullanamaz.
(3) Ortağın bağlılık yükümüne
veya rekabet yasağına aykırı faaliyetlerde bulunmasını onaylayan
kararlarda ilgili ortak oy kullanamaz.
III - Karar alma
1. Olağan karar alma
MADDE 620-
(1) Kanun veya şirket sözleşmesinde aksi öngörülmediği
takdirde, seçim kararları dâhil, tüm genel kurul kararları,
toplantıda temsil edilen oyların salt çoğunluğu ile alınır.
2. Önemli kararlar
MADDE 621-
(1) Aşağıdaki genel kurul kararları, temsil edilen oyların
en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin
tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması hâlinde
alınabilir:
a) Şirket işletme konusunun
değiştirilmesi.
b) Oyda imtiyazlı esas sermaye
paylarının öngörülmesi.
c) Esas sermaye paylarının devrinin
sınırlandırılması, yasaklanması ya da kolaylaştırılması.
d) Esas sermayenin artırılması.
e) Rüçhan hakkının sınırlandırılması
ya da kaldırılması.
f) Şirket merkezinin değiştirilmesi.
g) Müdürlerin ve ortakların,
bağlılık yükümüne veya rekabet yasağına aykırı faaliyette
bulunmalarına genel kurul tarafından onay verilmesi.
h) Bir ortağın haklı sebepler
dolayısıyla şirketten çıkarılması için mahkemeye başvurulması ve
bir ortağın şirket sözleşmesinde öngörülen sebepten dolayı
şirketten çıkarılması.
ı) Şirketin feshi.
(2) Kanunda belli kararların
alınabilmesi için ağırlaştırılmış nisap aranıyorsa, bu nisabı
daha da ağırlaştıracak şirket sözleşmesi hükümleri, ancak şirket
sözleşmesinde öngörülecek çoğunlukla kabul edilebilir.
IV- Genel kurul kararlarının
butlanı ve iptali
MADDE 622-
(1) Bu Kanunun anonim şirket genel kurul kararlarının
butlanına ve iptaline ilişkin hükümleri, kıyas yoluyla limited
şirketlere de uygulanır.
B) Yönetim ve temsil
I - Müdürler
1. Genel olarak
MADDE 623-
(1) Şirketin yönetimi ve temsili şirket sözleşmesi ile
düzenlenir. Şirketin sözleşmesi ile yönetimi ve temsili, müdür
sıfatını taşıyan bir veya birden fazla ortağa veya tüm ortaklara
ya da üçüncü kişilere verilebilir. En azından bir ortağın,
şirketi yönetim hakkının ve temsil yetkisinin bulunması gerekir.
(2) Şirketin müdürlerinden
biri bir tüzel kişi olduğu takdirde, bu kişi bu görevi tüzel
kişi adına yerine getirecek bir gerçek kişiyi belirler.
(3) Müdürler, kanunla veya
şirket sözleşmesi ile genel kurula bırakılmamış bulunan yönetime
ilişkin tüm konularda karar almaya ve bu kararları yürütmeye
yetkilidirler.
2. Müdürlerin birden fazla
olmaları
MADDE 624-
(1) Şirketin birden fazla müdürünün bulunması hâlinde,
bunlardan biri, şirketin ortağı olup olmadığına bakılmaksızın,
genel kurul tarafından müdürler kurulu başkanı olarak atanır.
(2) Başkan olan müdür veya
tek müdürün bulunması hâlinde bu kişi, genel kurulun toplantıya
çağrılması ve genel kurul toplantılarının yürütülmesi
konularında olduğu gibi, genel kurul başka yönde bir karar
almadığı ya da şirket sözleşmesinde farklı bir düzenleme
öngörülmediği takdirde, tüm açıklamaları ve ilanları yapmaya da
yetkilidir.
(3) Birden fazla müdürün
varlığı hâlinde, bunlar çoğunlukla karar alırlar. Eşitlik
hâlinde başkanın oyu üstün sayılır. Şirket sözleşmesi,
müdürlerin karar almaları konusunda değişik bir düzenleme
öngörebilir.
II - Görevler, yetkiler ve
yükümlülükler
1. Devredilemez ve vazgeçilemez
görevler
MADDE 625-
(1) Müdürler, kanunların ve şirket sözleşmesinin genel
kurula görev ve yetki vermediği bütün konularda görevli ve
yetkilidir. Müdürler, aşağıdaki görevlerini ve yetkilerini
devredemez ve bunlardan vazgeçemezler:
a) Şirketin üst düzeyde yönetilmesi
ve yönetimi ve gerekli talimatların verilmesi.
b) Kanun ve şirket sözleşmesi
çerçevesinde şirket yönetim örgütünün belirlenmesi.
c) Şirketin yönetimi için gerekli
olduğu takdirde, muhasebenin, finansal denetimin ve finansal
planlamanın oluşturulması.
d) Şirket yönetiminin bazı bölümleri
kendilerine devredilmiş bulunan kişilerin, kanunlara, şirket
sözleşmesine, iç tüzüklere ve talimatlara uygun hareket edip
etmediklerinin gözetimi.
e) Küçük limited şirketler hariç,
risklerin erken teşhisi ve yönetimi komitesinin kurulması.
f) Şirket finansal tablolarının,
yıllık faaliyet raporunun ve gerekli olduğu takdirde topluluk
finansal tablolarının ve yıllık faaliyet raporunun düzenlenmesi.
g) Genel kurul toplantısının
hazırlanması ve genel kurul kararlarının yürütülmesi.
h) Şirketin borca batık olması
hâlinde durumun mahkemeye bildirilmesi.
(2) Şirket sözleşmesinde,
müdürün veya müdürlerin;
a) Aldıkları belirli kararları ve
b) Münferit sorunları,
genel kurulun onayına sunmaları
gereği öngörülebilir. Genel kurulun onayı müdürlerin
sorumluluğunu ortadan kaldırmaz, sınırlandırmaz. Türk Borçlar
Kanununun 51 ve 52 nci madde hükümleri saklıdır.
2. Özen ve bağlılık yükümü,
rekabet yasağı
MADDE 626-
(1) Müdürler ve yönetimle görevli kişiler, görevlerini tüm
özeni göstererek yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini,
dürüstlük kuralı çerçevesinde, gözetmekle yükümlüdürler. 202 ilâ
205 inci madde hükümleri saklıdır.
(2) Şirket sözleşmesinde aksi
öngörülmemiş veya diğer tüm ortaklar yazılı olarak izin
vermemişse, müdürler şirketle rekabet oluşturan bir faaliyette
bulunamazlar. Şirket sözleşmesi ortakların onayı yerine ortaklar
genel kurulunun onay kararını öngörebilir.
(3) Müdürler de ortaklar için
öngörülmüş bulunan bağlılık borcuna tabidir.
3. Eşit işlem
MADDE 627-
(1) Müdürler ortaklara eşit şartlar altında eşit işlem
yaparlar.
III - Müdürlerin yerleşim yeri
MADDE 628-
(1) Şirket müdürlerinden en az birinin yerleşim yerinin
Türkiye’de bulunması ve bu müdürün şirketi tek başına temsile
yetkili olması gerekir.
(2) Birinci fıkra hükmüne
aykırılık belirlendiğinde, ticaret sicili müdürü durumun kanuna
uygun hâle getirilmesi için şirkete uygun bir süre verir. Bu
süre içinde gereken yapılmadığı takdirde, ticaret sicili müdürü
şirketin feshini mahkemeden ister.
IV - Temsil yetkisinin kapsamı,
sınırlandırılması
MADDE 629-
(1) Müdürlerin temsil yetkilerinin kapsamına, yetkinin
sınırlandırılmasına, imzaya yetkili olanların belirlenmesine,
imza şekli ile bunların tescil ve ilanına bu Kanunun anonim
şirketlere ilişkin ilgili hükümleri kıyas yolu ile uygulanır.
(2) Sözleşmenin yapılması
sırasında şirket tek ortak tarafından ister temsil edilsin ister
edilmesin, tek ortaklı limited şirketlerde, bu ortak ile şirket
arasında yapılan sözleşmenin geçerli olması, sözleşmenin yazılı
şekilde yapılmasına bağlıdır. Bu zorunluluk, piyasa şartlarına
göre günlük, önemsiz ve sıradan işlemlere ilişkin sözleşmelere
uygulanmaz.
V - Görevden alma, yönetim ve
temsil yetkisinin geri alınması ve sınırlandırılması
MADDE 630-
(1) Genel kurul, müdürü veya müdürleri görevden alabilir,
yönetim hakkını ve temsil yetkisini sınırlayabilir.
(2) Her ortak, haklı
sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil
yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden
isteyebilir.
(3) Yöneticinin, özen ve
bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden
doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya
şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı
sebep olarak kabul olunur.
(4) Görevden alınan
yöneticinin tazminat hakları saklıdır.
VI - Ticari mümessiller ve ticari
vekiller
MADDE 631-
(1) Şirket sözleşmesinde başka şekilde düzenlenmediği
takdirde, ticari mümessiller ve ticari vekiller ancak genel
kurul kararı ile atanabilirler; yetkileri genel kurul tarafından
sınırlandırılabilir.
(2) Müdür veya müdürlerin
çoğunluğu, 623 üncü maddenin kapsamına girmeyen ticari mümessili
veya ticari vekili her zaman görevden uzaklaştırabilir. Bu kişi
genel kurul kararı ile atanmışsa, görevden alma ve yetkilerini
sınırlandırmak için genel kurul gecikmeksizin toplantıya
çağrılır.
VII - Haksız fiil sorumluluğu
MADDE 632-
(1) Şirketin yönetimi ve temsili ile yetkilendirilen
kişinin, şirkete ilişkin görevlerini yerine getirmesi sırasında
işlediği haksız fiilden şirket sorumludur.
C) Sermaye kaybı ve borca
batıklık
I - Bildirim yükümlülüğü
MADDE 633-
(1) Esas sermayenin kaybı ya da borca batık olma hâllerinde
anonim şirketlere ilişkin ilgili hükümler kıyas yoluyla
uygulanır. Ek ödeme yükümlülüğü hakkındaki hükümler saklıdır.
II - İflasın bildirilmesi veya
ertelenmesi
MADDE 634-
(1) İflasın bildirilmesi ve ertelenmesine anonim
şirket hükümleri uygulanır.
D) Denetçi
MADDE 635-
(1) Anonim şirketin denetçiye ve işlem denetçileriyle
denetime ve özel denetime ilişkin hükümleri limited şirkete de
uygulanır.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Sona Erme ve Ayrılma
A) Sona erme sebepleri ve sona
ermenin sonuçları
MADDE 636-
(1) Limited şirket aşağıdaki hâllerde sona erer:
a) Şirket sözleşmesinde öngörülen
sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesiyle.
b) Genel kurul kararı ile.
c) İflasın açılması ile.
d) Kanunda öngörülen diğer sona erme
hâllerinde.
(2) Uzun süreden beri
şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcut değilse veya
genel kurul toplanamıyorsa, ortaklardan veya şirket
alacaklılarından birinin şirketin feshini istemesi üzerine
şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi,
müdürleri dinleyerek şirketin, durumunu Kanuna uygun hâle
getirmesi için bir süre belirler, buna rağmen durum
düzeltilmezse, şirketin feshine karar verir.
(3) Haklı sebeplerin
varlığında, her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir.
Mahkeme, istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin
ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma
uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebilir.
(4) Fesih davası açıldığında
mahkeme taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri
alabilir.
(5) Sona ermenin sonuçlarına
anonim şirketlere ilişkin hükümler uygulanır.
B) Tescil ve ilan
MADDE 637-
(1) Sona erme, iflastan ve mahkeme kararından başka bir
sebepten ileri gelmişse müdür, birden fazla müdürün bulunması
hâlinde en az iki müdür, bunu ticaret siciline tescil ve ilan
ettirir.
C) Çıkma ve çıkarılma
I - Genel olarak
MADDE 638-
(1) Şirket sözleşmesi, ortaklara şirketten çıkma hakkını
tanıyabilir, bu hakkın kullanılmasını belirli şartlara
bağlayabilir.
(2) Her ortak, haklı
sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için
dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının
ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün
dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat
altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.
II - Çıkmaya katılma
MADDE 639-
(1) Ortaklardan biri şirket sözleşmesindeki hükme dayanarak
çıkma istediği veya haklı sebeplerden dolayı çıkma davası açtığı
takdirde, müdür veya müdürler gecikmeksizin diğer ortakları
bundan haberdar ederler.
(2) Diğer ortaklardan her
biri, haberin kendisine ulaştığı tarihten itibaren bir ay
içinde;
a) Şirket sözleşmesinde öngörülen
haklı sebep kendisi yönünden de geçerliyse, kendisinin de
çıkmaya katılacağını müdürlere bildirmek,
b) Açacağı bir dava ile haklı
sebepler dolayısıyla çıkma davasına katılmak,
hakkına sahiptir.
(3) Çıkan tüm ortaklar, esas
sermaye payları ile orantılı olarak, eşit işleme tabi
tutulurlar.
(4) Şirket sözleşmesindeki
hüküm sebebiyle veya haklı bir sebebin varlığı dolayısıyla bir
ortağın şirketten çıkarılması hâlinde bu hüküm uygulanmaz.
III - Çıkarma
MADDE 640-
(1) Şirket sözleşmesinde, bir ortağın genel kurul kararı ile
şirketten çıkarılabileceği sebepler öngörülebilir.
(2) Çıkarma kararına karşı
ortak, kararın noter aracılığıyla kendisine bildirilmesinden
itibaren üç ay içinde iptal davası açabilir.
(3) Şirketin istemi üzerine
ortağın mahkeme kararıyla haklı sebebe dayanılarak şirketten
çıkarılması hâli saklıdır.
IV - Ayrılma akçesi
1. İstem ve tutar
MADDE 641-
(1) Ortak şirketten ayrıldığı takdirde, esas sermaye payının
gerçek değerine uyan ayrılma akçesini istem hakkını haizdir.
(2) Şirket sözleşmesinde
öngörülen ayrılma hakkı dolayısıyla, şirket sözleşmeleri ayrılma
akçesini farklı bir şekilde düzenleyebilirler.
2. Ödeme
MADDE 642-
(1) Ayrılma akçesi;
a) Şirket kullanılabilir bir
özkaynak üzerinde tasarruf ediyorsa,
b) Ayrılan kişinin esas sermaye
payları devredilebiliyorsa,
c) Esas sermaye, ilgili hükümlere
göre azaltılmışsa,
ayrılma ile muaccel olur.
(2) İşlem denetçisi
kullanılabilir özkaynak tutarını belirler. Bu tutar ayrılma
akçesinin ödenmesine yetmiyorsa, işlem denetçisi esas sermayeden
ne tutarda indirim yapılması gerektiğini de gösterir.
(3) Ayrılan ortağın ayrılma
akçesinin ödenmeyen kısmı, şirkete karşı, bütün alacaklılardan
sonra gelen bir alacak oluşturur. Bu husus yıllık raporda
kullanılabilir özkaynak tutarının tespiti ile muaccel hâle
gelir.
D) Tasfiye
MADDE 643-
(1) Tasfiye usulü ile tasfiyede şirket organlarının
yetkileri hakkında anonim şirketlere ilişkin hükümler uygulanır:
E) Uygulanacak hükümler
MADDE 644-
(1) Aşağıda madde numaraları bildirilen anonim
şirketlere ilişkin hükümler limited şirketlere de uygulanır.
a) Belgelerin ve beyanların kanuna
aykırılığına ilişkin 549 uncu; sermaye hakkında yanlış beyanlar
ve ödeme yetersizliğinin bilinmesi hakkında 550 nci; değer
biçilmesinde yolsuzluğa dair 551 inci; kurucuların, yönetim
kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının
sorumluluğunu düzenleyen 553 üncü; denetçilerin ve işlem
denetçilerinin sorumluluğuna ilişkin 554 ilâ 561 inci maddeler.
b) Feshe ilişkin 353 üncü, şirkete
karşı borçlanma yasağına dair 358 inci maddeler.
c) Yönetim kurulu kararlarının
butlanı hakkındaki 391 inci ve müdürlerin bilgi alma haklarına
kıyas yolu ile uygulanmak üzere 392 nci madde.
d) Limited şirketlere de uygulanan
549 ilâ 551 inci maddelerine aykırı hareket edenler, 562 nci
maddenin sekizinci ilâ onuncu fıkralarında öngörülen cezalarla
cezalandırılırlar.
ÜÇÜNCÜ KİTAP
Kıymetli Evrak
BİRİNCİ KISIM
Genel Hükümler
A) Kıymetli evrakın tanımı
MADDE 645-
(1) Kıymetli evrak öyle senetlerdir ki, bunların içerdikleri
hak, senetten ayrı olarak ileri sürülemediği gibi başkalarına da
devredilemez.
B) Senetten doğan borç
MADDE 646-
(1) Kıymetli evrakın borçlusu, ancak senedin teslimi
karşılığında ödeme ile yükümlüdür.
(2) Hile veya ağır kusuru
bulunmadıkça borçlu, vade geldiğinde, senedin niteliğine göre
alacaklı olduğu anlaşılan kişiye ödemede bulunmakla borcundan
kurtulur.
C) Kıymetli evrakın devri
I - Genel şekil
MADDE 647-
(1) Mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak kurulması amacıyla
kıymetli evrakın devri için her hâlde senet üzerindeki
zilyetliğin devri şarttır.
(2) Bundan başka emre yazılı
senetlerde ciroya, nama yazılı senetlerde yazılı bir devir
beyanına da gerek vardır. Bu beyan kıymetli evrakın veya ayrı
bir kâğıdın üzerine yazılabilir.
(3) Kanun veya sözleşme ile
başkalarının, bu arada, özellikle borçlunun da devre katılmaları
zorunluluğu öngörülebilir.
II - Ciro
1. Şekil
MADDE 648-
(1) Bütün hâllerde ciro, poliçenin cirosuna ilişkin hükümler
uyarınca yapılır.
(2) Devir için ciro ve
senedin zilyetliğinin geçirilmesi yeterlidir.
2. Hükümleri
Madde
649- (1) Devredilebilen bütün kıymetli evrakın,
senedin içeriğinden veya niteliğinden aksi anlaşılmadıkça, ciro
edilmesi ve zilyetliğin geçirilmesiyle cirantanın hakları ciro
edilene devrolunur.
D) Senedin türünün değiştirilmesi
MADDE 650-
(1) Nama veya emre yazılı senet, ancak kendisine hak verdiği
ve borç yüklediği tüm kişilerin muvafakatıyla hamile yazılı
senede dönüştürülebilir. Bu muvafakatın doğrudan senet üzerine
yazılması gerekir.
(2) Hamile yazılı senetlerin
nama veya emre yazılı senede dönüştürülebilmesi hususunda da
aynı kural geçerlidir. Bu son hâlde hak veya borç sahibi
kişilerden birinin muvafakatı bulunmazsa bu dönüştürme, ancak
dönüştürmeyi yapan alacaklı ile onun haklarına doğrudan doğruya
halef olan kişi arasında hüküm ifade eder.
E) İptal kararı
I - Şartları
MADDE 651-
(1) Kıymetli evrak zayi olduğu takdirde mahkeme tarafından
iptaline karar verilebilir.
(2) Kıymetli evrakın zayi olduğu
veya zıyaın ortaya çıktığı anda senet üzerinde hak sahibi olan
kişi, senedin iptaline karar verilmesini isteyebilir.
II - Hükümleri
MADDE 652-
(1) İptal kararı üzerine hak sahibi hakkını senetsiz olarak
da ileri sürebilir veya yeni bir senet düzenlenmesini
isteyebilir.
(2) Bunun dışında iptal usulü ve
hükümleri hakkında, kıymetli evrakın çeşitli türlerine ilişkin
özel hükümler uygulanır.
F) Özel hükümler
MADDE 653-
(1) Çeşitli kıymetli evraka ilişkin özel hükümler
saklıdır.
İKİNCİ KISIM
Nama Yazılı Senetler
A) Tanımı
MADDE 654-
(1) Belli bir kişinin adına yazılı olup da onun emrine
kaydını içermeyen ve kanunen de emre yazılı senetlerden
sayılmayan kıymetli evrak nama yazılı senet sayılır.
B) Alacaklının hakkını nasıl
ispat edeceği
I - Kural olarak
MADDE 655-
(1) Borçlu, ancak senedin hamili bulunan ve senette
adı yazılı olan veya onun hukuki halefi olduğunu ispat eden
kişilere ödemek zorundadır.
(2) Bu husus ispat edilmediği hâlde
ödemede bulunan borçlu, senedin gerçek sahibi olduğunu ispat
eden bir üçüncü kişiye karşı borcundan kurtulmuş olmaz.
II - Eksik nama yazılı senetler
MADDE 656-
(1) Nama yazılı senet içinde, senet bedelini her hamiline
ödemek hakkını saklı tutmuş olan borçlu, alacaklı sıfatının
ispat edilmesini aramamış olsa da hamile iyiniyetle
yapacağı ödeme sonucunda borcundan kurtulmuş olur. Ancak, hamile
ödemede bulunmakla yükümlü değildir. 785 inci maddenin ikinci
fıkrası hükmü saklıdır.
C) İptal kararı
MADDE 657-
(1) Aksine özel hükümler bulunmadıkça nama yazılı senetler,
hamile yazılı senetlere ilişkin hükümlere göre iptal olunur.
(2) Borçlu, senette ilanların
sayısını azaltmak veya süreleri kısaltmak suretiyle iptal için
daha basit bir usul öngörebileceği gibi, alacaklı kendisine
senedin iptal ve borcun ödendiğini gösteren, resmen düzenlenmiş
veya usulen onaylanmış bir belge verdiği takdirde, senet ibraz
edilmeksizin ve iptaline karar verilmeksizin de geçerli olmak
üzere ödemek hakkını da saklı tutabilir.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Hamile Yazılı Senetler
A) Tanımı
MADDE 658-
(1) Senedin metninden veya şeklinden, hamili kim ise o
kişinin hak sahibi sayılacağı anlaşılan her kıymetli evrak,
hamile veya hamiline yazılı senet sayılır.
(2) Mahkeme kararıyla ödemeden
menedilen borçlunun ödemesi geçerli olmaz.
B) Borçlunun def’ileri
I - Genel olarak
MADDE 659-
(1) Borçlu hamile yazılı bir senetten doğan alacağa karşı,
ancak senedin geçersizliğine ilişkin veya senedin metninden
anlaşılan def’ilerle, alacaklı her kim ise ona karşı şahsen
sahip olduğu def’ileri ileri sürebilir.
(2) Borçlu ile önceki hamillerden
biri arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan
def’ilerin ileri sürülmesi, ancak senedi iktisap ederken hamilin
bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olması hâlinde
geçerlidir.
(3) Senedin, borçlunun rızası
olmaksızın tedavüle çıkarıldığı yolunda bir def’i ileri
sürülemez.
II - Hamile yazılı faiz kuponları
MADDE 660-
(1) Borçlu hamile yazılı faiz kuponlarından doğan alacağa
karşı ana paranın ödendiği def’inde bulunamaz.
(2) Ana paranın ödenmesi
hâlinde, borçlu, ilerde muaccel olup da asıl senetle birlikte
kendisine teslim edilmeyen faiz kuponlarının tutarını, bu
kuponlar hakkında geçerli olan zamanaşımı süresi geçinceye kadar
alıkoymak hakkını haizdir; meğerki, teslim edilmeyen kuponların
iptaline karar verilmiş veya tutarı karşılığında teminat
gösterilmiş olsun.
C) İptal kararı
I - Genel olarak
1. Yetki
MADDE 661-
(1) Pay senetleri, tahviller, intifa senetleri,
münferit kuponlar hariç olmak üzere, kupon belgeleri, esas kupon
belgelerinin yenilenmesine yarayan talonlar gibi hamile yazılı
senetlerin iptaline hak sahibinin istemi üzerine mahkemece karar
verilir.
(2) Yetkili mahkeme,
borçlunun yerleşim yeri veya pay senetleri hakkında anonim
şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesidir.
(3) Dilekçe sahibinin senedin
zilyedi bulunduğu ve onu zayi ettiği yolundaki iddialarının
mahkemece inandırıcı bulunması gerekir.
(4) Bir senet kupon tablosu veya
talon içeriyorsa ve hamil yalnız kupon tablosunu veya talonunu
kaybetmişse, istemin haklı olduğunun ispatı için senedin esas
bölümünün ibrazı yeterlidir.
2. Ödeme yasağı
MADDE 662-
(1) Dilekçe sahibinin istemi üzerine mahkeme, senedin
borçlusunu, aksine hareket ettiği takdirde iki defa ödemek
zorunda kalacağını ihtar ederek bedelini ödemekten yasaklar.
(2) Bir kupon belgesinin
iptaline karar vermek gerektiği takdirde, vadeleri dava
sırasında dolan münferit kuponlar hakkında faiz kuponlarının
iptaline ilişkin hükümler uygulanır.
3. İlan ile çağrı, başvuru süresi
MADDE 663-
(1) Mahkeme, dilekçe sahibinin, senedin zilyedi bulunmuş ve
onu zâyi etmiş olduğuna dair yaptığı açıklamaları inandırıcı
bulursa, belli olmayan hamili ilan yoluyla, senedi belirli bir
süre içinde ibraz etmeye çağırır ve aksi takdirde senedin
iptaline karar verileceğini ihtar eder. Sürenin en az altı ay
olarak belirlenmesi gerekir; bu süre ilk ilan gününden itibaren
işlemeye başlar.
4. İlan şekli
MADDE 664-
(1) Senedin ibrazına ilişkin ilanın 35 inci maddede yazılı
gazetede üç defa yapılması gerekir.
(2) Mahkeme gerek gördüğü
takdirde, ayrıca uygun göreceği diğer şekillerde de ilanlar
yapılmasına karar verebilir.
5. Hükümleri
a) Senedin ibrazı hâlinde
MADDE 665-
(1) İptali istenen senet ibraz edilirse, mahkeme,
dilekçe sahibine senedin iadesi davası açması için bir süre
belirler.
(2) Dilekçe sahibi bu süre içinde
dava açmazsa, mahkeme, senedi geri verir ve ödeme yasağını
kaldırır.
b) Senedin ibraz edilmemesi
hâlinde
MADDE 666-
(1) Mahkeme, belirlenen süre içinde ibraz edilmeyen senedin
iptaline karar verir veya gerekli görürse başka önlemler de
alabilir.
(2) Hamile yazılı bir senedin iptali
hakkındaki karar, derhâl 35 inci maddede yazılı gazeteyle ve
mahkeme gerek görürse başka araçlarla da ilan edilir.
(3) İptal kararı üzerine dilekçe
sahibi, gideri kendisine ait olmak üzere yeni bir senet
düzenlenmesini veya muaccel borcun ifasını istemek hakkını
haizdir.
II - Kuponlarda usul
MADDE 667-
(1) Münferit kuponların zıyaı hâlinde hak sahibinin istemi
üzerine, mahkeme, bedelin vadesinde, vade dolmuşsa derhâl
mahkemeye yatırılmasına karar verir.
(2) Üç yıl geçtikten sonra hiçbir
hak sahibi başvurmaz ve vadenin dolmasından itibaren üç yıl
geçmiş olursa, mahkeme kararıyla bedel dilekçe sahibine verilir.
III - Banknotlarda ve buna benzer
kâğıtlarda usul
MADDE 668-
(1) Banknot ve büyük miktarda çıkarılıp görüldüğünde
ödenmesi gereken ve para yerine ödeme aracı olarak kullanılan ve
belirli bedelleri yazılı olan diğer hamile yazılı senetlerin
iptaline karar verilemez.
(2) Devlet tarafından çıkarılmış
olan tahvillere ilişkin özel hükümler saklıdır.
D) İpotekli borç senedi ve irat
senedi
MADDE 669-
(1) Hamile yazılı olan ipotekli borç senediyle irat senedine
ilişkin özel hükümler saklıdır.
DÖRDÜNCÜ KISIM
Kambiyo Senetleri
A) Borçlanma ehliyeti
MADDE 670-
(1) Sözleşme ile borçlanmaya ehil olan kişi, kambiyo
senetleri ile borçlanmaya da ehildir.
BİRİNCİ BÖLÜM
Poliçe
BİRİNCİ AYIRIM
Poliçenin Düzenlenmesi ve Şekli
A) Şekil
I - Unsurları
1. Genel olarak
MADDE 671-
(1) Poliçe;
a) Senet metninde “poliçe”
kelimesini, senet Türkçe’den başka bir dille yazılmışsa, o dilde
poliçe karşılığı olarak kullanılan kelimeyi,
b) Belirli bir bedelin ödenmesi
hususunda kayıtsız ve şartsız havaleyi,
c) Ödeyecek olan kişinin,
“muhatabın” adını,
d) Vadeyi,
e) Ödeme yerini,
f) Kime veya kimin emrine ödenecek
ise onun adını,
g) Düzenlenme tarihini ve yerini,
h) Düzenleyenin imzasını,
içerir.
2. Unsurların bulunmaması
MADDE 672-
(1) 671 inci maddede yazılı unsurlardan birini içermeyen
senet ikinci ilâ dördüncü fıkralarda yazılı hâller dışında
poliçe sayılmaz.
(2) Vadesi gösterilmeyen
poliçenin görüldüğünde ödenmesi şart edilmiş sayılır.
(3) Ayrıca belirtilmiş olmadıkça
muhatabın adı yanında gösterilen yer, ödeme yeri ve aynı zamanda
da muhatabın yerleşim yeri sayılır.
(4) Düzenlenme yeri gösterilmeyen
poliçe, düzenleyenin adı yanında gösterilen yerde düzenlenmiş
sayılır.
II - Münferit unsurlar
1. Düzenleyenin aynı zamanda
muhatap veya emrine ödenecek kişi olması
MADDE 673-
(1) Poliçe bizzat düzenleyenin emrine yazılı olabileceği
gibi, bizzat düzenleyen üzerine veya bir üçüncü kişi hesabına da
düzenlenebilir.
2. Adresli ve yerleşim yerli
poliçe
MADDE 674-
(1) Poliçe, bir üçüncü kişinin nezdinde, muhatabın yerleşim
yerinde veya başka bir yerde ödenmek üzere düzenlenebilir.
3. Faiz şartı
MADDE 675-
(1) Görüldüğünde veya görüldüğünden belirli bir süre sonra
ödenmesi şart kılınan bir poliçeye, düzenleyen tarafından faiz
şartı konulabilir. Diğer poliçelerde böyle bir faiz şartı
yazılmamış sayılır.
(2) Faiz oranının poliçede
gösterilmesi gerekir; gösterilmemiş ise faiz şartı yazılmamış
sayılır.
(3) Başka bir gün belirtilmemişse,
faiz, poliçenin düzenlenme gününden itibaren işler.
4. Poliçe bedelinin çeşitli
şekillerde gösterilmesi
MADDE 676-
(1) Poliçe bedeli hem yazı hem de rakamla gösterilip de iki
bedel arasında fark bulunursa, yazı ile gösterilen bedel üstün
tutulur.
(2) Poliçe bedeli yalnız yazıyla
veya yalnız rakamla birden çok gösterilmiş olup da bedeller
arasında fark bulunursa, en az olan bedel geçerli sayılır.
B) İmza edenlerin sorumluluğu
I - Geçerli olmayan imzaların
bulunması
MADDE 677-
(1) Bir poliçe, poliçe ile borçlanmaya ehil olmayan
kişilerin imzasını, sahte imzaları, hayali kişilerin imzalarını
veya imzalayan ya da adlarına imzalanmış olan kişileri herhangi
bir sebeple bağlamayan imzaları içerirse, diğer imzaların
geçerliliği bundan etkilenmez.
II - Yetkisiz imza
MADDE 678-
(1) Temsile yetkili olmadığı hâlde bir kişinin temsilcisi
sıfatıyla bir poliçeye imzasını koyan kişi, o poliçeden
dolayı bizzat sorumludur; bu poliçeyi ödediği takdirde,
temsil olunduğu kabul edilen kişinin haiz olabileceği haklara
sahip olur. Yetkisini aşan temsilci için de hüküm böyledir.
III - Düzenleyenin sorumluluğu
MADDE 679-
(1) Düzenleyen, poliçenin kabul edilmemesinden ve
ödenmemesinden sorumludur. Düzenleyen, kabul edilmeme hâlinde
sorumlu olmayacağını şart edebilirse de ödenmemeden sorumlu
olmayacağına ilişkin kayıtlar yazılmamış sayılır.
IV - Açık poliçe
MADDE 680-
(1) Tedavüle çıkarılırken tamamen doldurulmamış
bulunan bir poliçe, aradaki anlaşmalara aykırı bir şekilde
doldurulursa, bu anlaşmalara uyulmadığı iddiası, hamile karşı
ileri sürülemez; meğerki, hamil poliçeyi kötüniyetle iktisap
etmiş veya iktisap sırasında kendisine ağır bir kusur isnadı
mümkün bulunmuş olsun.
İKİNCİ AYIRIM
Ciro
A) Poliçenin devredilmesi
MADDE 681-
(1) Her poliçe açıkça emre yazılı olmasa da ciro ve
zilyetliğin geçirilmesi yoluyla devredilebilir.
(2) Düzenleyen, poliçeye
“emre yazılı değildir” ibaresini veya aynı anlamı ifade eden bir
kaydı koymuşsa, poliçe ancak alacağın temliki yoluyla
devrolunabilir ve bu devir alacağın temlikinin hukuki
sonuçlarını doğurur.
(3) Ciro, poliçeyi kabul etmiş olsun
veya olmasın muhataba, düzenleyene veya poliçeyle borç altına
girmiş olanlardan herhangi birine yapılabilir. Bu kimseler
poliçeyi yeniden ciro edebilirler.
B) Ciro
I - Kayıtsız, şartsız olması
MADDE 682-
(1) Cironun kayıtsız ve şartsız olması gerekir. Cironun
bağlı tutulduğu her şart yazılmamış sayılır.
(2) Kısmi ciro batıldır.
(3) Hamiline ciro beyaz ciro
hükmündedir.
II - Cironun şekli
MADDE 683-
(1) Cironun poliçe veya poliçeye bağlı olan ve “alonj”
denilen bir kâğıt üzerine yazılması ve ciranta tarafından
imzalanması gerekir.
(2) Lehine ciro yapılan kişinin
ciroda gösterilmesine gerek olmadığı gibi, ciro, cirantanın
sadece imzasından ibaret olabilir. Bu şekildeki cirolara “beyaz
ciro” denir. Beyaz cironun poliçenin arkasına veya alonj üzerine
yazılması gerekir.
III - Cironun hükümleri
1. Devir işlevi
MADDE 684-
(1) Ciro ve zilyetliğin geçirilmesi ile poliçeden doğan
bütün haklar devrolunur.
(2) Ciro beyaz ciro ise
hamil;
a) Ciroyu kendi adına veya diğer bir
kişi adına doldurabilir,
b) Poliçeyi yeniden beyaz olarak
veya diğer belirli bir kişiye tekrar ciro edebilir,
c) Beyaz ciroyu doldurmaksızın ve
poliçeyi tekrar ciro etmeksizin poliçeyi başka bir kişiye
verebilir.
2. Teminat işlevi
MADDE 685-
(1) Aksi şart edilmedikçe, ciranta poliçenin kabul
edilmemesinden ve ödenmemesinden sorumludur.
(2) Ciranta, poliçenin tekrar ciro
edilmesini yasak edebilir; bu hâlde, senet sonradan kendilerine
ciro edilmiş olan kişilere karşı sorumlu olmaz.
3. Hamilin hak sahipliği
MADDE 686-
(1) Bir poliçeyi elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro
olsa da kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan
anlaşıldığı takdirde, yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar bu
hususta yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro
izlerse son ciroyu imzalayan kişi, poliçeyi beyaz ciro ile
iktisap etmiş sayılır.
(2) Poliçe herhangi bir suretle
hamilin elinden çıkmış bulunursa, birinci fıkrada yazılı
hükümlere göre hakkı anlaşılan yeni hamil, ancak poliçeyi
kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisabında ağır bir kusur
bulunduğu takdirde o poliçeyi geri vermekle yükümlüdür.
IV - Def’iler
MADDE 687-
(1) Poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen
veya önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya
var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı
ileri süremez; meğerki, hamil, poliçeyi iktisap ederken bile
bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun.
(2) Alacağın temliki yoluyla
yapılan devirlere ilişkin hükümler saklıdır.
V - Cironun çeşitleri
1. Tahsil cirosu
MADDE 688-
(1) Ciro, “bedeli tahsil içindir”, “vekâleten” veya bedelin
başkası adına kabul edileceğini belirten bir şerhi ya da sadece
vekil etmeyi ifade eden bir kaydı içerirse, hamil, poliçeden
doğan bütün hakları kullanabilir; fakat o poliçeyi ancak tahsil
cirosu ile tekrar ciro edebilir.
(2) Poliçeden sorumlu olanlar, bu
hâlde, ancak cirantaya karşı ileri sürebilecekleri def’ileri
hamile karşı dermeyan edebilirler.
(3) Tahsil cirosunun içerdiği yetki,
bu yetkiyi verenin ölümü ile sona ermeyeceği gibi, onun medenî
hakları kullanma ehliyetini kaybetmesiyle de ortadan kalkmaz.
2. Rehin cirosu
MADDE 689-
(1) Ciro, “bedeli teminattır”, “bedeli rehindir” ibaresini
veya rehnetmeyi belirten diğer herhangi bir kaydı içerirse,
hamil, poliçeden doğan bütün hakları kullanabilir; fakat kendisi
tarafından yapılan bir ciro ancak tahsil cirosu hükmündedir.
(2) Poliçeden sorumlu olanlar,
kendileriyle ciranta arasında doğrudan doğruya var olan
ilişkilere dayanan def’ileri hamile karşı ileri süremezler;
meğerki, hamil poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun
zararına hareket etmiş olsun.
3. Vadeden sonraki ciro
MADDE 690-
(1) Vadenin geçmesinden sonra yapılan ciro, vadeden önce
yapılan bir cironun hükümlerini doğurur; ancak, ödenmeme
protestosundan veya bu protestonun düzenlenmesi için öngörülmüş
sürenin geçmesinden sonra yapılan ciro, sadece alacağın temliki
hükümlerini doğurur.
(2) Aksi sabit oluncaya kadar
tarihsiz bir ciro protestonun düzenlenmesi için öngörülen
sürenin geçmesinden önce yapılmış sayılır.
ÜÇÜNCÜ AYIRIM
Kabul ve Aval
A) Kabule arz
I - Kural
MADDE 691-
(1) Poliçe vadeye kadar hamil veya poliçeyi elinde
bulunduran herkes tarafından muhatabın yerleşim yerinde onun
kabulüne arzolunabilir.
II - Kabule arz şartı ve yasağı
MADDE 692-
(1) Düzenleyen, bir süre belirleyerek veya belirlemeden
poliçenin kabule arz edilmesini şart koşabilir.
(2) Düzenleyen, üçüncü bir kişinin
yerleşim yerinde veya muhatabın yerleşim yerinden başka bir
yerde ya da görüldükten belirli bir süre sonra ödenmesi gereken
poliçeler hariç olmak üzere, poliçenin kabule arzını menettiğini
poliçeye yazabilir.
(3) Düzenleyen, poliçenin belirli
bir tarihten önce kabule arz edilmemesini de şart koşabilir.
(4) Düzenleyen, poliçenin kabule
arzını menetmiş olmadıkça, bir süre koyarak veya koymayarak, her
ciranta poliçenin kabule arzını şart koşabilir.
III - Görüldükten belirli bir
süre sonra ödenmesi gereken poliçelerde
MADDE 693-
(1) Görüldükten belirli bir süre sonra ödenmesi şart kılınan
poliçelerin, düzenlenme gününden itibaren bir yıl içinde kabule
arz edilmesi gerekir.
(2) Düzenleyen bu süreyi
kısaltabileceği gibi, daha uzun bir süre de şart koşabilir.
(3) Cirantalar kabule arz sürelerini
kısaltabilirler.
IV - Bir daha kabule arz
MADDE 694-
(1) Muhatap, poliçenin, kendisine arz edildiği günü izleyen
günde bir daha ibrazını isteyebilir. İlgililer, bu istemin
yerine getirilmediğini, ancak bu istem protestoya yazılmışsa
ileri sürebilirler.
(2) Hamil, kabule arz edilen
poliçeyi muhataba bırakmak zorunda değildir.
B) Kabul
I - Şekli
1. Genel olarak
MADDE 695-
(1) Kabul beyanı poliçe üzerine yazılır ve “kabul
edilmiştir” veya buna eş anlamlı başka bir ibareyle ifade edilir
ve muhatap tarafından imzalanır. Muhatabın, poliçenin ön yüzüne
yalnız imzasını koyması kabul hükmündedir.
(2) Poliçenin, görüldükten belirli
bir süre sonra ödenmesi şart edilmiş olduğu veya özel bir şart
gereğince belirli bir süre içinde kabule arz edilmesi gerektiği
takdirde, hamil ibraz günü tarihinin atılmasını istemedikçe,
kabul hangi gün gerçekleşmişse poliçeye o günün tarihi atılır.
Tarih atılmamış olduğu takdirde, hamil cirantalarla düzenleyene
karşı başvurma haklarını koruyabilmek için bu eksikliği
zamanında düzenlenecek bir protesto ile tespit ettirmek
zorundadır.
2. Kabulün sınırlandırılması
MADDE 696-
(1) Kabul, kayıtsız şartsız olmalıdır; fakat muhatap kabulü
poliçe bedelinin bir kısmı ile sınırlayabilir.
(2) Kabul beyanı, bundan başka
noktalarda poliçe içeriğinden farklı olursa, poliçe kabul
edilmemiş sayılır. Bununla beraber kabul eden, kabul beyanındaki
şartlar çerçevesinde sorumludur.
3. Adresli ve yerleşim yerli
poliçe
MADDE 697-
(1) Düzenleyen, poliçede, ödemenin nezdinde yapılacağı bir
üçüncü kişiyi göstermeksizin, muhatabın yerleşim yerinden başka
bir yeri ödeme yeri olarak beyan etmişse, muhatap kabul şerhinde
bir üçüncü kişiyi gösterebilir. Aksi takdirde, muhatap, ödeme
yerinde poliçeyi bizzat ödemeyi taahhüt etmiş sayılır.
(2) Poliçenin bizzat muhatabın
nezdinde ödenmesi şart kılınmışsa, muhatap, kabul şerhinde
ödemenin yapılacağı yer olmak üzere, ödeme yerinde bulunan bir
adresi gösterebilir.
II - Hükümleri
1. Genel olarak
MADDE 698-
(1) Muhatap, poliçeyi kabul etmekle bedelini vadede ödemeyi
taahhüt etmiş olur.
(2) Ödememe hâlinde hamil,
düzenleyen dahi olsa, poliçeden dolayı 725 ve 726 ncı maddeler
gereğince istenebilecek her şeyi kabul edenden doğrudan doğruya
isteme hakkını haizdir.
2. Kabul şerhinin çizilmesi
MADDE 699-
(1) Muhatap poliçe üzerindeki kabul şerhini poliçeyi geri
vermeden önce çizmiş olursa kabulden kaçınmış sayılır. Kabul
şerhinin, poliçenin geri verilmesinden önce çizilmiş olduğu,
aksi ispatlanıncaya kadar karinedir.
(2) Bununla beraber, muhatap
hamile veya poliçede imzası bulunan bir kişiye poliçeyi kabul
ettiğini yazı ile bildirmişse, bunlara karşı kabul beyanı
çerçevesinde sorumlu olur.
C) Aval
I - Aval verenler
MADDE 700-
(1) Poliçede bedelin ödenmesi, aval suretiyle tamamen veya
kısmen teminat altına alınabilir.
(2) Bu teminat, üçüncü bir kişi veya
poliçede imzası bulunan bir kişi tarafından da verilebilir.
II - Şekil
MADDE 701-
(1) Aval şerhi, poliçe veya alonj üzerine yazılır.
(2) Aval “aval içindir” veya bununla
eş anlamlı başka bir ibareyle ifade edilir ve aval veren kişi
tarafından imzalanır.
(3) Muhatabın veya düzenleyenin
imzaları hariç olmak üzere, poliçenin yüzüne atılan her imza
aval şerhi sayılır.
(4) Kimin için verildiği
belirtilmemişse aval, düzenleyici için verilmiş sayılır.
III - Hükümler
MADDE 702-
(1) Aval veren kişi, kimin için taahhüt altına girmişse
aynen onun gibi sorumlu olur.
(2) Aval veren kişinin teminat
altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten
dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerlidir.
(3) Aval veren kişi, poliçe bedelini
ödediği takdirde, poliçeden dolayı lehine taahhüt altına girmiş
olduğu kişiye ve ona, poliçe gereğince sorumlu olan kişilere
karşı poliçeden doğan haklarını iktisap eder.
DÖRDÜNCÜ AYIRIM
Ödeme
A) Vade
I - Vadenin belirlenmesi
1. Genel olarak
MADDE 703-
(1) Bir poliçe;
a) Görüldüğünde,
b) Görüldükten belirli bir süre
sonra,
c) Düzenlenme gününden belirli bir
süre sonra,
d) Belirli bir günde,
ödenmek üzere düzenlenebilir.
(2) Vadesi başka şekilde yazılan
veya birbirini takip eden çeşitli vadeleri gösteren poliçeler
batıldır.
2. Görüldüğünde ödenecek poliçe
MADDE 704-
(1) Görüldüğünde ödenmek üzere düzenlenen poliçe ibrazında
ödenir. Böyle bir poliçenin düzenlenme gününden itibaren bir yıl
içinde ödenmesi için ibrazı gerekir. Düzenleyen bu süreyi
kısaltabileceği gibi, daha uzun bir süre de belirleyebilir.
İbraz süreleri cirantalar tarafından kısaltılabilir.
(2) Düzenleyen, görüldüğünde
ödenecek bir poliçenin belirli bir günden önce ödenmek üzere
ibraz edilmeyeceği hakkında şart koyabilir. Bu takdirde ibraz
süresi o tarihten başlar.
3. Görüldükten belirli bir süre
sonra ödenecek poliçe
MADDE 705-
(1) Görüldükten belirli bir süre sonra ödenecek bir
poliçenin vadesi, kabul şerhinde yazılı tarihe veya protesto
tarihine göre belirlenir.
(2) Kabul şerhinde tarih
gösterilmemiş ve protesto da çekilmemiş olursa poliçe, kabul
eden hakkında, kabule ibraz için öngörülmüş bulunan sürenin son
günü kabul edilmiş sayılır.
II - Sürelerin hesabı
1. Genel olarak
MADDE 706-
(1) Düzenlenme gününden veya görüldükten bir veya birkaç ay
sonra ödenmek üzere düzenlenen bir poliçenin vadesi, ödemenin
yapılması gereken ayın o günün karşılığı olan gününde gelmiş
olur. Karşılığı olan gün bulunmadığı takdirde vade o ayın son
günü gelmiş olur.
(2) Bir poliçe, düzenlenme gününden
veya görüldükten bir buçuk ay veya birkaç ay veya yarım ay sonra
ödenmek üzere düzenlendiği takdirde, ilk önce tam aylar hesap
edilir.
(3) Vade olarak bir ayın başı,
ortası veya sonu gösterilmişse, bunlardan ayın birinci,
onbeşinci ve sonuncu günleri anlaşılır.
(4) “Sekiz gün” veya “onbeş gün”
ibarelerinden bir veya iki hafta değil, gerçek olarak sekiz veya
onbeş günlük bir süre anlaşılır.
(5) “Yarım ay” ibaresi onbeş günlük
bir süreyi ifade eder.
2. Takvimlerin çatışması
MADDE 707-
(1) Belirli bir günde ödenecek bir poliçenin düzenlenme yeri
ile ödeme yeri arasında takvim farkı bulunduğu takdirde, vade,
ödeme yerinin takvimine göre belirlenmiş sayılır.
(2) Takvimleri farklı olan iki yer
arasında düzenlenen bir poliçe, düzenlenme gününden belirli bir
süre sonra ödenecekse, düzenlenme günü, ödeme yerindeki takvim
gününe dönüştürülmek suretiyle vade hesap edilir.
(3) Poliçelerin ibraz sürelerinin
hesabında da birinci ve ikinci fıkra hükümleri uygulanır.
(4) Poliçedeki bir kayıttan veya
poliçenin içeriğinden, amacın başka olduğu anlaşılırsa, bu madde
hükümleri uygulanmaz.
B) Ödeme
I - İbraz
MADDE 708-
(1) Belirli bir günde veya düzenlenme gününden ya da
görüldükten belirli bir süre sonra ödenecek bir poliçenin
hamili, poliçeyi ödeme gününde veya onu izleyen iki iş günü
içinde ödenmek üzere ibraz etmelidir.
(2) Poliçenin bir takas odasına
ibrazı, ödeme için ibraz yerine geçer.
II - Makbuz istemek hakkı
MADDE 709-
(1) Muhatap, poliçeyi öderken hamil tarafından bir
ibra şerhi yazılarak poliçenin kendisine verilmesini
isteyebilir.
(2) Hamil kısmi ödemeyi reddedemez.
(3) Kısmi ödeme hâlinde muhatap bu
ödemenin poliçe üzerine yazılmasını ve kendisine bir makbuz
verilmesini isteyebilir.
III - Vadeden önce ve vadesinde
ödeme
MADDE 710-
(1) Poliçenin hamili, vadeden önce ödemeyi kabulle
yükümlü değildir.
(2) Vadeden önce ödeyen muhatap,
bundan doğacak tehlike kendisine ait olmak üzere hareket etmiş
olur.
(3) Hile veya ağır bir kusuru
bulunmadıkça poliçeyi vadesinde ödeyen kişi borcundan kurtulur.
Ödeyen kişi, cirolar arasında düzenli bir teselsülün bulunup
bulunmadığını incelemekle yükümlü ise de cirantaların
imzalarının geçerliliğini araştırmak zorunda değildir.
IV - Yabancı ülke parası ile
ödeme
MADDE 711-
(1) Poliçenin, ödeme yerinde rayici olmayan bir para
ile ödeneceği şart koşulduğu takdirde, bedeli, vade günündeki
değerine göre o ülke parasıyla ödenebilir. Borçlu, ödemede
geciktiği takdirde, hamil poliçe bedelinin dilerse vade
günündeki, dilerse ödeme günündeki kura göre ülke parasına
dönüştürülerek ödenmesini isteyebilir.
(2) Kanuni rayici olmayan paranın
değeri, ödeme yerindeki ticari teamüllere göre belirlenir.
Bununla beraber, düzenleyen, ödenecek paranın poliçede yazılı
belirli bir rayice göre hesap edilmesini şart edebilir.
(3) Düzenleyen, ödemenin belirli bir
para ile yapılmasını (aynen ödemeyi), şart koşmuş ise birinci
ve ikinci fıkra hükümleri uygulanmaz.
(4) Poliçe bedeli, düzenlenme ve
ödeme yeri olan ülkelerde aynı adı taşıyan, fakat değerleri
birbirinden farklı olan para ile gösterildiği takdirde ödeme
yerindeki para kastedilmiş sayılır.
V - Tevdi
MADDE 712-
(1) Bir poliçe 708 inci maddede öngörülen süre içinde ödeme
için ibraz edilmediği takdirde borçlu, gideri ve riski hamile
ait olmak üzere poliçenin bedelini bir bankaya tevdi edebilir.
BEŞİNCİ AYIRIM
Kabul Etmeme ve Ödememe
Hâllerinde Başvurma Hakları
A) Başvurma hakkı
I - Genel olarak
MADDE 713-
(1) Vadede poliçe ödenmemişse hamil, cirantalara,
düzenleyene ve poliçe dolayısıyla taahhüt altına girmiş olan
diğer kişilere başvurabilir.
(2) Hamil;
a) Kabulden tamamen veya kısmen
kaçınılmış,
b) Poliçeyi kabul etmiş olsun
olmasın, muhatap iflas etmiş veya bir ilamla ispatlanmamış olsa
da sadece ödemelerini tatil etmiş veya aleyhindeki herhangi bir
icra takibi semeresiz kalmış veya
c) Kabul için arz edilmesi menedilen
bir poliçenin düzenleyeni iflas etmiş,
olursa vadenin gelmesinden önce de
aynı başvurma hakkını haizdir.
II - Protesto
1. Süreler ve şartları
MADDE 714-
(1) Kabul etmemenin veya ödememenin, kabul etmeme veya
ödememe protestosu denilen resmî bir belge ile belirlenmesi
zorunludur.
(2) Kabul etmeme protestosunun,
kabule arz için belirli olan süre içinde çekilmesi gerekir. 694
üncü maddenin birinci fıkrasında gösterilen hâlde poliçenin ilk
arzı vadenin son gününde olmuşsa, protesto o günün ertesi
günü de çekilebilir.
(3) Belirli bir günde veya
düzenlenme gününden ya da görüldükten belirli bir süre sonra
ödenmesi şartını içeren bir poliçeden dolayı çekilecek ödememe
protestosunun, ödeme gününü izleyen iki iş günü içinde çekilmesi
zorunludur. Görüldüğünde ödenmesi şart olan bir poliçeden dolayı
çekilecek ödememe protestosu, ikinci fıkrada kabul etmeme
protestosu için gösterilen süreler içinde çekilir.
(4) Kabul etmeme protestosu çekilmiş
olması hâlinde ödeme için poliçeyi ibraz etmeye gerek olmadığı
gibi, ödememe protestosu çekmeye de ihtiyaç yoktur.
(5) Poliçeyi kabul etmiş olsun
olmasın muhatap, ödemelerini tatil etmiş veya aleyhindeki
herhangi bir icra takibi semeresiz kalmış ise, hamil başvurma
haklarını ancak poliçenin ödenmesi için muhataba ibrazından ve
protestonun çekilmesinden sonra kullanabilir.
(6) Poliçeyi kabul etmiş olsun
olmasın, muhatap veya kabul için arz edilmesi menedilen bir
poliçenin düzenleyeni iflas etmişse, iflas ilamının ibrazı,
başvurma hakkının kullanılması için yeterlidir.
2. Şekli
a) Noterlikçe düzenlenmesi
MADDE 715-
(1) Protestonun 716 ncı maddede belirtilen şekil ve surette
noterlikçe düzenlenmesi gerekir.
b) İçindekiler
MADDE 716-
(1) Protesto;
a) Protestoyu çeken ve kendisine
protesto çekilen kişilerin adlarını veya ticaret unvanlarını,
b) Kendisine protesto çekilen
kişinin, poliçeden doğan taahhüdünü yerine getirmeye davet
edildiği hâlde, taahhüdünü ifa etmemiş, kendisi bulunamamış veya
ticaret yerinin ya da konutunun belirlenememiş olduğuna ilişkin
bir şerhi,
c) Sözü geçen davetin yapıldığı veya
davet teşebbüsünün sonuçsuz kaldığı yer ve güne ait bir şerhi ve
d) Protestoyu düzenleyen noterin
imzasını,
içerir.
(2) Kısmi ödeme protestoda
belirtilir.
(3) Kabul için kendisine bir poliçe
ibraz edilmiş olan muhatap, poliçenin ertesi günü tekrar
ibrazını istemiş ise bu durum da protestoya yazılır.
c) Protesto belgesi
MADDE 717-
(1) Protesto ayrı bir belge hâlinde düzenlenerek poliçeye
bağlanır.
(2) Protesto, aynı poliçenin çeşitli
nüshaları veya poliçenin aslı ile bir sureti ibraz edilerek
düzenlenmiş ise protestoyu bu nüshalardan birine veya asıl
senede bağlamak yeterlidir.
(3) Diğer nüshalara veya surete,
protestonun, kalan nüshalarından birine veya poliçenin aslına
bağlanmış bulunduğu kaydolunur.
d) Kısmi kabul hâlinde
MADDE 718-
(1) Kabul, poliçedeki bedelin bir kısmına özgülenmiş
bulunup da, bu yüzden protesto düzenlenirse poliçenin bir sureti
çıkarılarak protesto bu suret üzerine yazılır.
e) Birden fazla kişiye karşı
düzenlenen protesto
MADDE 719-
(1) Poliçeye ilişkin bir edimin birden fazla yükümlü
tarafından ifasının istenmesi zorunlu ise, tek protesto belgesi
düzenlenir.
3. Saklama yükümü
MADDE 720-
(1) Protestoyu düzenleyen noter poliçenin bir
suretini protesto belgesi ile birlikte saklamakla yükümlüdür.
4. Sakat protesto
MADDE 721-
(1) Noter tarafından imza edilen protesto kanuna uygun
olarak düzenlenmediği veya içindeki kayıtlar yanlış olduğu
takdirde de geçerlidir.
(2) Noter hakkında disiplin
hükümleri saklıdır.
5. Protesto düzenlenmesi
gerekmeyen hâller
MADDE 722-
(1) Düzenleyen, ciranta veya aval veren kişi, senet üzerine
“gidersiz”, “protestosuz” kayıtlarını ya da bunlara eş
anlamlı diğer herhangi bir ibareyi yazıp imzalayarak,
hamili başvurma hakkını kullanmak için kabul etmeme veya ödememe
protestosu düzenleme yükümünden kurtarabilir.
(2) Bu kayıt, hamili,
poliçeyi süresinde ibraz etmek ve gereken ihbarları yapmak
yükümlülüklerinden kurtarmaz. Sürelere uyulmadığını ispat, bunu
hamile karşı ileri süren kişiye düşer.
(3) Bu kayıt poliçeyi düzenleyen
tarafından yazılmış ise, poliçeden dolayı borç altına girmiş
olanların hepsi hakkında geçerli olur; bir ciranta veya aval
veren kişi tarafından yazıldığı takdirde, hüküm yalnız ona
uygulanır. Düzenleyen tarafından yazılan kayda rağmen hamil yine
protesto çekerse giderler kendisine ait olur.
(4) Kayıt bir ciranta veya aval
veren kişi tarafından konduğu takdirde, bu kayda rağmen çekilmiş
olan bir protestonun gerektirdiği giderleri, poliçeden dolayı
borç altına girenlerin hepsi tazminle yükümlüdür.
III - İhbar zorunluluğu
MADDE 723-
(1) Hamil, protesto gününü veya poliçede “gidersiz” kaydı
mevcut ise, ibraz gününü izleyen dört iş günü içinde, kabul
etmeme veya ödememe hâllerini, kendi cirantasına ve düzenleyene
ihbar etmek zorundadır.
(2) Her ciranta aldığı ihbarı,
bunları aldığı günü izleyen iki iş günü içinde önceki ihbarları
yapan kişilerin adlarını ve adreslerini de göstermek suretiyle,
kendi cirantasına ihbar eder. Düzenleyene varıncaya kadar bu
sıra dâhilinde hareket edilir. Süreler önceki ihbarın alındığı
tarihten itibaren işlemeye başlar.
(3) Poliçede imzası bulunan bir
kişiye ikinci fıkra gereğince ihbarda bulunulduğu takdirde,
kendisine aval veren kişiye de aynı süre içinde bu ihbarın
yapılması gerekir.
(4) Bir ciranta adresini hiç
yazmamış veya okunması mümkün olmayacak surette yazmış ise,
ihbarın ondan önceki cirantaya yapılması yeterlidir.
(5) İhbarı yapacak olan kişi bunu
noter aracılığıyla veya sadece poliçenin iadesi yoluyla
yapabilir.
(6) İhbarı yapmakla yükümlü olan
kişi bunu belirli süre içinde yaptığını ispat etmek zorundadır.
(7) Birinci ve ikinci fıkralarda
gösterilen süreler içinde ihbarname göndermeyen kişi başvurma
hakkını kaybetmezse de ihmalinden doğan zarardan sorumlu olur.
Ancak, bu zarara ilişkin tazminat borcu poliçe bedeliyle
sınırlıdır.
IV - Teselsül
MADDE 724-
(1) Bir poliçeyi düzenleyen, kabul eden, ciro eden veya o
poliçeye aval veren kişiler hamile karşı müteselsil borçlu
sıfatıyla sorumludurlar.
(2) Hamil, bunların borçlanmadaki
sıraları ile bağlı olmaksızın her birine veya bunlardan
bazılarına ya da hepsine birden başvurabilir.
(3) Poliçeden dolayı borç altına
girmiş olup da poliçeyi ödemiş bulunan herkes aynı hakkı
kullanabilir.
(4) Hamil borçlulardan yalnız birine
başvurmakla, diğer borçlularla ilk önce başvurduğu borçludan
sonra gelenlere karşı haklarını kaybetmez.
V - Başvurma hakkının kapsamı
1. Hamilin hakkı
MADDE 725-
(1) Hamil başvurma yoluyla;
a) Poliçenin kabul edilmemiş veya
ödenmemiş olan bedelini ve şart kılınmışsa işlemiş faizi,
b) Vadenin gelmesinden itibaren
işleyecek faizi,
c) Protestonun ve hamil tarafından
tebliğ olunan ihbarların giderleriyle diğer giderleri ve
d) Poliçe bedelinin binde üçünü
aşmamak üzere komisyon ücretini,
isteyebilir.
(2) Başvurma hakkı vadenin
gelmesinden önce kullanılırsa, poliçe bedelinden bir iskonto
yapılır. Bu iskonto başvurma tarihinde hamilin yerleşim yerinde
geçerli olan resmî iskonto oranına göre hesap edilir.
2. Ödeyen kişinin hakkı
MADDE 726-
(1) Poliçe bedelini ödemiş olan kişi kendisinden önce gelen
borçlulardan;
a) Ödemiş olduğu tutarın tamamını,
b) Ödeme tarihinden itibaren bu
tutarın faizini,
c) Yaptığı giderleri ve
d) Poliçe bedelinin binde ikisini
aşmamak üzere komisyon ücretini,
isteyebilir.
VI - Makbuz
1. Genel olarak
MADDE 727-
(1) Kendisine başvurulan veya başvurulması mümkün olan
borçlu, başvurma konusu olan bedeli ödeyince, poliçe ve protesto
belgesinin ayrıca doldurulacak bir makbuz ile birlikte kendisine
verilmesini istemek hakkını haizdir.
(2) Poliçeyi ödemiş olan her
ciranta, kendi cirosunu ve kendisinden sonra gelen borçluların
cirolarını çizebilir.
2. Kısmi kabul hâlinde
MADDE 728-
(1) Poliçenin kısmen kabulünden sonra başvurma hakkının
kullanılması hâlinde, poliçe bedelinin kabul edilmeyen kısmını
ödeyen kişi, ödemenin poliçe üzerine yazılmasını ve kendisine bu
hususta bir makbuz verilmesini isteyebilir. Bundan başka, onun
sonradan diğerlerine karşı başvurma haklarını kullanabilmesi
için, hamil ona poliçenin ve protestonun onaylı birer suretini
vermek zorundadır.
VII - Retret
MADDE 729-
(1) Başvurma hakkı olan herkes, poliçede aksine şart
bulunmadıkça, kendisinden önce gelen borçlulardan biri
üzerine çekeceği ve bu kişinin yerleşim yerinde, görüldüğü
anda ödenmesi şart olan ve “retret” denilen yeni bir poliçe
aracılığıyla başvuruda bulunabilir.
(2) Retret, 725 ve 726 ncı
maddelerde gösterilen paralardan başka komisyon ücretini içerir.
(3) Retret hamil tarafından
düzenlenirse, poliçe bedeli poliçenin ödeneceği yerden, önceki
borçlunun yerleşim yeri olan yer üzerine çekilen ve görüldüğünde
ödenmesi şart olan bir poliçenin cari fiyatına göre belirlenir.
Retret bir ciranta tarafından düzenlenirse, poliçe bedeli,
retreti düzenleyen kişinin yerleşim yerinden önceki borçlunun
yerleşim yeri olan yer üzerine çekilen ve görüldüğünde ödenmesi
şart bulunan bir poliçenin cari fiyatına göre belirlenir.
VIII - Başvurma hakkının düşmesi
1. Genel olarak
MADDE 730-
(1) Hamil;
a) Görüldüğünde veya görüldükten
belirli bir süre sonra ödenmesi şart olan poliçeyi ibraz,
b) Kabul etmeme veya ödememe
protestosunu düzenleme,
c) “Gidersiz iade olunacaktır”
kaydının bulunması hâlinde, poliçeyi ödeme amacıyla ibraz,
için belirli süreleri geçirirse,
kabul eden kişi hariç olmak üzere, cirantalara, düzenleyene ve
diğer borçlulara karşı sahip olduğu hakları kaybeder.
(2) Hamil, kabul amacıyla ibraz
edilmesi için düzenleyenin verdiği süreye uymazsa, kabul etmeme
ve ödememe sebebiyle başvuru haklarını kaybeder; meğerki,
düzenleyicinin yalnız kabule ait sorumluluğu istisna etmek
istediği kayıttan anlaşılsın.
(3) Ciroda ibraz için bir süre şart
kılınmışsa ancak ciranta bu süreyi ileri sürebilir.
2. Mücbir sebepler
MADDE 731-
(1) Kanunen belirli olan süreler içinde poliçenin ibrazı
veya protesto düzenlenmesi, bir devletin mevzuatı veya herhangi
bir mücbir sebep gibi aşılması imkânsız bir engel nedeniyle
gerçekleştirilememişse, bu işlemler için belirli olan süreler
uzatılır.
(2) Hamil, mücbir sebepleri
gecikmeksizin kendinden önce gelen kişiye ihbar etmekle ve bu
ihbarı, altına tarih, yer ve imzasını da koyarak poliçeye veya
alonja kaydetmekle yükümlüdür. Bunun dışında 723 üncü madde
hükümleri uygulanır.
(3) Mücbir sebeplerin ortadan
kalkmasından sonra hamilin, poliçeyi gecikmesizin kabul
veya ödeme amacıyla ibraz ve gereğinde protesto çekmesi şarttır.
(4) Mücbir sebepler vadenin
gelmesinden itibaren otuz günden çok sürerse, poliçenin
ibrazına ve protesto çekmeye gerek olmaksızın başvurma hakkı
kullanılabilir.
(5) Görüldüğünde veya görüldükten
belirli bir süre sonra ödenmesi şart olan poliçeler hakkında
otuz günlük süre, hamilin kendi cirantasına mücbir sebebi ihbar
ettiği tarihten itibaren işler. Bu ihbar, ibraz süresinin
bitmesinden önce de yapılabilir. Görüldükten belirli bir süre
sonra ödenmesi şart olan poliçelerde otuz günlük süre, poliçede
belirtilen süre kadar uzar.
(6) Hamilin veya poliçeyi ibraza
veya protesto çekmeye memur ettiği kişinin yalnız kendilerine
ait olaylar mücbir sebeplerden sayılmaz.
B) Sebepsiz zenginleşme
MADDE 732-
(1) Zamanaşımı sebebiyle veya poliçeden doğan hakların korunması
için gerekli olan işlemlerin yapılmasının ihmal edilmiş olması
dolayısıyla, düzenleyenin veya kabul edenin poliçeden doğan
yükümlülükleri düşmüş bile olsa, bunlar poliçenin hamiline
karşı, onun zararına zenginleşmiş olabilecekleri kadar borçlu
kalırlar.
(2) Sebepsiz zenginleşmeden doğan
istem, muhataba, yerleşim yerli bir poliçeyi ödeyecek olan
kimseye ve düzenleyen, poliçeyi başka bir kişi veya ticari
işletme hesabına düzenlemiş olduğu takdirde o kişiye veya ticari
işletmeye karşı da ileri sürülebilir.
(3) Poliçeden doğan borcu düşmüş
olan cirantaya karşı böyle bir istem ileri sürülemez.
(4) Zamanaşımı süresi, poliçenin
zamanaşımına uğradığı tarihi takip eden tarihten itibaren bir
yıldır; ispat yükü, sebepsiz zenginleşmediğini iddia edene
aittir.
C) Poliçe karşılığının devri
MADDE 733-
(1) Düzenleyen hakkında iflasın açılmasıyla beraber, poliçe
karşılığının veya düzenleyenin muhatap hesabına alacak olarak
geçirdiği diğer paraların geri verilmesi hususunda düzenleyenin
muhataba karşı poliçe ilişkisinden başka bir hukuki ilişkiden
kaynaklanan istem hakkı poliçe hamiline geçmiş olur.
(2) Düzenleyen, karşılık
ilişkisinden dolayı haiz olduğu haklarını devrettiğini poliçede
beyan ettiği takdirde, bu haklar, poliçe hamili kim ise ona ait
olur.
(3) Muhatap, iflasın açıldığı ilan
edildikten veya kendisine devir durumu ihbar edildikten sonra
yalnız poliçenin iadesi karşılığında usulü dairesinde hakkını
ispat eden hamile karşı ödemede bulunabilir.
D) Araya girme
I - Genel hükümler
MADDE 734-
(1) Düzenleyen ve cirantalardan veya aval verenlerden her biri,
poliçeyi gereğinde kabul edecek veya ödeyecek olan bir kişiyi
gösterebilir.
(2) Poliçe, aşağıda yazılı şartlar
altında, poliçe dolayısıyla kendisine başvurulması mümkün olan
herhangi bir borçlu için araya giren bir kişi tarafından kabul
edilebilir veya ödenebilir.
(3) Muhatap da dâhil her üçüncü kişi
veya poliçeyi kabul eden kişi hariç olmak üzere, poliçeden
dolayı zaten borçlu olan herkes araya girerek poliçeyi kabul
edebilir veya bedelini ödeyebilir.
(4) Araya girmek suretiyle kabul
veya ödemede bulunan kişi, lehine araya girdiği borçluya durumu
iki iş günü içinde ihbar etmek zorundadır. Bu süreye uymazsa
ihbarda bulunmamış olmasından doğan zarardan, poliçe bedelini
aşmamak üzere sorumlu olur.
II - Araya girme suretiyle kabul
1. Şartlar, hamilin durumu
MADDE 735-
(1) Vadenin gelmesinden önce, hamilin başvurma
hakkını kullanabileceği bütün hâllerde, poliçe araya girilerek
kabul edilebilir; meğerki, kabul için ibrazı menedilen bir
poliçe söz konusu olsun.
(2) Poliçeyi gereğinde ödeme yerinde
kabul edecek veya ödeyecek olan bir kişi poliçede gösterildiği
takdirde, hamil, o kişiye poliçeyi ibraz etmiş ve araya girme
suretiyle kabul etmeme hâlinde kabul etmemeyi bir protesto ile
tespit ettirmiş olmadıkça, o kişiyi göstermiş olan kişiye ve o
kişiden sonra gelen borçlulara karşı vadenin gelmesinden önce
başvurma hakkını kullanamaz.
(3) Diğer araya girme hâllerinde
hamil, araya girme suretiyle kabulü reddedebilir; ancak, buna
izin verirse, araya girme suretiyle kimin lehine kabulde
bulunmuşsa ona ve ondan sonra gelen borçlulara karşı vadenin
gelmesinden önce başvurma haklarını kullanamaz.
2. Şekil
MADDE 736-
(1) Araya girerek kabul, poliçe üzerine yazılır ve araya
giren tarafından imza edilir. Kabul beyanında kimin lehine araya
girildiği gösterilir; gösterilmemişse düzenleyen lehine kabul
edilmiş sayılır.
3. Araya girerek kabul edenin
sorumluluğu
MADDE 737-
(1) Araya girerek kabul eden kişi, hamile ve kimin
lehine araya girmişse, ondan sonra gelen borçlulara karşı tıpkı
lehine araya girilen kişi gibi sorumlu olur.
(2) Araya girerek kabule rağmen,
lehine kabul gerçekleşen kişi ile ondan önce gelen borçlular 725
inci maddede gösterilen tutarı ödemek şartıyla hamilden,
poliçenin ve varsa protesto belgesinin ve bir makbuzun
verilmesini isteyebilir.
III - Araya girerek ödeme
1. Şartları
MADDE 738-
(1) Hamil, vadede veya vadeden önce başvurma
haklarını kullanabileceği bütün hâllerde, araya girerek ödeme
yapabilir.
(2) Araya girerek ödeme, lehine
ödenecek kişinin ödemeye zorunlu olduğu tutarın tamamını kapsar.
(3) Bu ödemenin en geç, ödememe
protestosunun çekilmesi için belirli olan son günün ertesi günü
yapılması gerekir.
2. Hamilin ibraz yükümlülüğü
MADDE 739-
(1) Poliçe, yerleşim yerleri ödeme yerinde bulunan kişiler
tarafından araya girerek kabul edilmiş veya yerleşim yerleri
ödeme yerinde bulunan kişiler gereğinde ödemede bulunmak üzere
gösterilmişlerse, hamil en geç, ödememe protestosunun çekilmesi
için belirli olan sürenin bittiği günün ertesi günü, poliçeyi
bütün bu kişilere ibraz etmeye ve gereğinde araya girerek
ödemeden kaçınılması hâlinde protesto çekmeye zorunludur.
(2) Protesto, süresinde
çekilmemişse, gereğinde ödeyecek kişiyi göstermiş olan veya
araya girerek lehine poliçe kabul edilmiş bulunan kişi ile
onlardan sonra gelen borçlular sorumluluktan kurtulur.
3. Reddin sonucu
MADDE 740-
(1) Araya girilerek kendisine yapılan ödemeyi reddeden
hamil, ödeme hâlinde borçtan kurtulacak kişilere karşı başvurma
haklarını kaybeder.
4. Makbuz
MADDE 741-
(1) Araya girilerek poliçe ödendiğinde, ödeme kimin için
yapılmış ise, o kişi gösterilmek suretiyle poliçe üzerine makbuz
niteliğinde bir kayıt yazılır. Kimin için ödendiği
gösterilmediği takdirde ödeme, düzenleyen için yapılmış sayılır.
(2) Poliçenin, varsa protestonun,
araya girerek ödemede bulunan kişiye verilmesi gereklidir.
5. Hakların devri, araya
girenlerin birden fazla olması hâli
MADDE 742-
(1) Araya girerek ödemede bulunan kişi, lehine ödemede
bulunduğu kişiye ve poliçeden dolayı ona borçlu olan kişilere
karşı poliçeden doğan hakları iktisap eder. Ancak, poliçeyi
yeniden ciro edemez.
(2) Lehine ödemede bulunulan kişiden
sonra gelen borçlular borçtan kurtulurlar.
(3) Araya girerek ödemede bulunmak
hususunda çeşitli teklifler yapılmışsa bu tekliflerden hangisi
borçlulardan en çoğunu borçtan kurtaracaksa o tercih olunur.
Ortada daha iyi bir teklif bulunduğunu bildiği hâlde araya
girerek ödemede bulunan kişi, en iyi teklif tercih edilmiş
olsaydı, kimler borçtan kurtulacak idiyseler onlara karşı
başvurma hakkını kaybeder.
ALTINCI AYIRIM
Poliçe Nüshaları ve Suretleri
A) Poliçe nüshaları
I - İsteme hakkı
MADDE 743-
(1) Poliçe birbirinin aynı olmak üzere birden fazla nüsha
olarak düzenlenebilir.
(2) Bu nüshalara teselsül eden sıra
numaraları konulur. Numaralar metne yazılır. Aksi takdirde
nüshaların her biri ayrı bir poliçe kabul edilir.
(3) Tek nüsha olarak düzenlendiği
kaydını içermeyen bir poliçenin hamili, giderleri kendisine ait
olmak üzere birden fazla nüsha verilmesini isteyebilir. Bu
amaçla hamil kendi cirantasına başvurduğu takdirde, hamilin
cirantası ve daha önceki cirantalar sıra ile birbirlerine ve ilk
ciranta da düzenleyene başvurmaya zorunludurlar. Bundan başka
cirantaların, yeni nüshalar üzerine kendi cirolarını yeniden
yazmaları gereklidir.
II - Nüshalar arasındaki ilişki
MADDE 744-
(1) Poliçe, nüshalarından biri üzerine yapılacak ödemenin
diğer nüshaları hükümsüz kılacağı kaydını taşımasa bile,
nüshalardan biri üzerine yapılan ödeme bütün nüshalardan doğan
hakları düşürür. Ancak, kabul kaydını içerip de kendisine geri
verilmemiş olan her nüshadan dolayı muhatabın sorumluluğu devam
eder.
(2) Birden fazla nüshayı farklı
kişilere veren ciranta ile ondan sonra gelen borçlular, kendi
imzalarını içerip de geri verilmemiş olan bütün nüshalardan
dolayı sorumludurlar.
III - Kabul şerhi
MADDE 745-
(1) Nüshalardan birini kabul için gönderen kişi, bu nüshayı
elinde tutan kişinin adını diğer nüshalar üzerine yazmak
zorundadır. Kabul için gönderilen nüshayı elinde tutan kişi;
bunu, diğer nüshanın yetkili hamiline teslim etmekle yükümlüdür.
(2) Teslimden kaçınırsa hamil
başvurma hakkını, ancak;
a) Kabul için gönderilen nüshanın,
istemde bulunulmasına rağmen kendisine teslim olunmadığı,
b) Diğer nüsha üzerinde de kabulün
veya ödemenin sağlanamadığı,
hususları bir protesto ile tespit
ettirilmiş olduğu takdirde kullanabilir.
B) Poliçe suretleri
I - Şekil ve hükümleri
MADDE 746-
(1) Her poliçe hamilinin, poliçe suretlerini
çıkarmaya hakkı vardır.
(2) Suretin, cirolar ve poliçede
bulunan diğer bütün kayıtlarla birlikte senedin aslını aynen
içermesi ve nerede son bulduğunu göstermesi şarttır.
(3) Suret, aslı gibi ve aynı
hükümler doğurmak üzere ciro edilebilir ve aval taahhüdüne konu
olabilir.
II - Senet aslının teslimi
MADDE 747-
(1) Suretin, senet aslının kimin elinde bulunduğunu
göstermesi gerekir. Senet aslını elinde tutan kişi, bunu,
suretin yetkili hamiline teslim ile yükümlüdür.
(2) Teslimden kaçınılması hâlinde
hamil; ancak istemine rağmen senet aslının kendisine teslim
edilmediğini bir protesto ile tespit ettirdiği takdirde, suretin
cirantalarına ve suret üzerine aval veren kişilere karşı
başvurma haklarını kullanabilir.
(3) Senedin aslı, suretin
düzenlenmesinden önce en son olarak aslına yazılmış olan cirodan
sonra “buradan itibaren ancak suret üzerine yazılacak cirolar
geçerlidir” kaydını veya buna benzer bir kaydı içerirse, bundan
sonra senedin aslına yazılacak cirolar geçersizdir.
YEDİNCİ AYIRIM
Çeşitli Hükümler
A) Senet metnindeki değişiklikler
MADDE 748-
(1) Bir poliçe metni değiştirildiği takdirde,
değiştirmeden sonra poliçe üzerine imza koymuş olan kişiler,
değişmiş metne ve ondan önce imzasını koyanlar ise eski metne
göre sorumlu olurlar.
B) Zamanaşımı
I - Süreler
MADDE 749-
(1) Poliçeyi kabul edene karşı ileri sürülecek poliçeden
doğan istemler, vadenin geldiği tarihten itibaren üç yıl
geçmekle zamanaşımına uğrar.
(2) Hamilin, cirantalarla
düzenleyene karşı ileri süreceği istemler, süresinde çekilen
protesto tarihinden veya senette “gidersiz iade olunacaktır”
kaydı varsa vadenin dolduğu tarihten itibaren bir yıl
geçmekle zamanaşımına uğrar.
(3) Bir cirantanın başka
cirantalarla düzenleyen aleyhine ileri süreceği istemler,
cirantanın poliçeyi ödediği veya poliçenin dava yolu ile
kendisine karşı ileri sürüldüğü tarihten itibaren altı ay
geçmekle zamanaşımına uğrar.
II - Kesilme
1. Sebepleri
MADDE 750-
(1) Zamanaşımı; dava açılması, takip talebinde bulunulması,
davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına
bildirilmesiyle kesilir.
2. Hükümleri
MADDE 751-
(1) Zamanaşımını kesen işlem, kimin hakkında meydana
gelmişse ancak ona karşı hüküm ifade eder.
(2) Zamanaşımı kesilince, süresi
aynı olan yeni bir zamanaşımı işlemeye başlar.
C) Süreler
1. Tatil günleri
MADDE 752-
(1) Vadesi pazara veya diğer bir resmî tatil gününe
rastlayan poliçenin ödenmesi, ancak tatili izleyen ilk iş günü
istenebilir. Poliçeye ilişkin diğer bütün işlemler, özellikle
kabul için ibraz ve protesto işlemleri de tatilde yapılmayıp
ancak bir iş gününde yapılabilir.
(2) Bu işlemlerden birinin, son günü
pazara veya başka bir resmî tatil gününe rastlayan bir süre
içinde yapılması gerektiği takdirde, bu süre onu izleyen ilk iş
gününe kadar uzar. Aradaki tatil günleri süre hesabına dâhildir.
2. Sürenin hesaplanması
MADDE 753-
(1) Kanunun bu Kısmında veya poliçede gösterilen
süreler hesap edilirken bunların başladığı gün sayılmaz.
3. Atıfet süreleri
MADDE 754-
(1) Poliçelerde kanuni veya yargısal atıfet süreleri geçerli
değildir.
D) Poliçeye ilişkin işlemlerin
yapılacağı yer
MADDE 755-
(1) Poliçeyi kabul veya ödeme için ibraz etmek, protesto
çekmek, poliçenin bir nüshasının verilmesini istemek gibi
belirli bir kişi nezdinde yapılacak olan bütün işlemlerin, bu
kişinin ticaret yerinde ve böyle bir yeri yoksa konutunda
yapılması gereklidir.
(2) Ticaret yeri veya konutun
bulunduğu yer dikkatle araştırılır. Kolluktan veya yerel posta
yönetiminden edinilen bilgilerden bir sonuç çıkmadığı takdirde
başka araştırma yapmaya gerek yoktur.
E) İmzalar
MADDE 756-
(1) Poliçe üzerindeki beyanların el ile imza edilmesi
gerekir.
(2) El ile atılan imza yerine,
mekanik herhangi bir araç veya elle yapılan veya onaylanmış bir
işaret veya resmî bir şahadetname kullanılamaz.
F) İptal
I - Önleyici önlemler
MADDE 757-
(1) İradesi dışında poliçe elinden çıkan kişi, ödeme veya
hamilin yerleşim yerindeki asliye ticaret mahkemesinden,
muhatabın poliçeyi ödemekten menedilmesini isteyebilir.
(2) Mahkeme, ödemeyi meneden
kararında muhataba, vadenin gelmesi üzerine poliçe bedelini
tevdi etmeye izin verir ve tevdi yerini gösterir.
II - Poliçeyi eline geçiren
kişinin bilinmesi
MADDE 758-
(1) Poliçeyi eline geçiren kişi bilindiği takdirde, mahkeme,
dilekçe sahibine iade davası açması için uygun bir süre verir.
(2) Dilekçe sahibi verilen süre
içinde davayı açmazsa, mahkeme, muhatap hakkındaki ödeme
yasağını kaldırır.
III - Poliçeyi eline geçirenin
bilinmemesi
1. Dilekçe sahibinin
yükümlülükleri
MADDE 759-
(1) Poliçeyi eline geçiren kişi bilinmiyorsa, poliçenin
iptaline karar verilmesi istenebilir.
(2) İptal isteminde bulunan kişi,
poliçe elinde iken zıyaa uğradığını inandırıcı bir şekilde
gösteren delilleri mahkemeye sağlamak ve senedin bir suretini
ibraz etmek veya senedin esas içeriği hakkında bilgi vermekle
yükümlüdür.
2. İhtar
a) İçeriği
MADDE 760-
(1) Mahkeme, dilekçe sahibinin, poliçe elinde iken zıyaa
uğradığına dair verdiği açıklamaları inandırıcı bulursa,
verilecek ilanla, poliçeyi eline geçireni, poliçeyi belirli bir
süre içinde getirmeye davet ve aksi takdirde poliçenin iptaline
karar vereceğini ihtar eder.
b) Süreler
MADDE 761-
(1) Poliçeyi getirme süresi en az üç ay ve en çok bir
yıldır.
(2) Vadesi gelmiş poliçelerde
zamanaşımı, üç ayın geçmesinden önce gerçekleşirse, mahkeme üç
aylık süre ile bağlı değildir.
(3) Süre, vadesi gelen
poliçeler hakkında birinci ilan gününden, vadesi gelmeyen
poliçeler hakkında vadenin gelmesinden itibaren işler.
c) İlan
MADDE 762-
(1) Poliçenin getirilmesine ilişkin ilan, 35 inci maddede
yazılı gazete ile üç defa yapılır.
(2) Özellik gösteren olaylarda,
mahkeme, uygun göreceği daha başka ilan önlemlerine de
başvurabilir.
IV - İade davası
MADDE 763-
(1) Elden çıkan poliçe mahkemeye sunulursa, mahkeme, iade
davası açması için dilekçe sahibine uygun bir süre verir.
Dilekçe sahibi bu süre içinde dava açmazsa, mahkeme, poliçeyi,
sunmuş olana geri verir ve muhatap hakkındaki ödeme yasağını
kaldırır.
V - İptal kararı
MADDE 764-
(1) Elden çıkan poliçe, verilen süre içinde mahkemeye
sunulmazsa, iptaline karar verilir.
(2) Poliçenin iptaline karar
verilmiş olmasına rağmen, dilekçe sahibi kabul edene karşı
poliçeden doğan istem hakkını ileri sürebilir.
VI - Teminat
MADDE 765-
(1) Mahkeme, iptale karar vermeden önce, kabul edene, poliçe
bedelini tevdi etme ve yeterli teminat karşılığında bunu ödeme
yükümünü getirebilir.
(2) Teminat, poliçeyi iyiniyetle
iktisap eden kişinin uğrayabileceği zarara bir karşılık
oluşturur. Senet iptal edildiği veya senetten doğan haklar diğer
bir sebeple ortadan kalktığı takdirde, teminat geri alınır.
SEKİZİNCİ AYIRIM
Kanunlar İhtilafı
A) Ehliyet
MADDE 766-
(1) Bir kişinin poliçe ile borçlanması için gereken ehliyet
tabi bulunduğu devletin hukukuna göre belirlenir. Bu hukuk diğer
bir ülkenin hukukuna göndermede bulunuyorsa, o hukuk uygulanır.
(2) Birinci fıkrada öngörülen hukuk
gereğince ehliyete sahip olmayan kişi, hukuku bakımından
kendisini ehil sayan bir ülkede imza koymuşsa, orada olduğu gibi
geçerli şekilde borçlanır.
B) Şekil ve süreler
I - Genel olarak
MADDE 767-
(1) Poliçe ile yapılan borçlanmaların şekli, bu
borçlanmaların imzalandığı ülkenin hukukuna tabidir.
(2) Bir poliçeye ilişkin borçlanma,
yapıldığı ülkenin hukuku uyarınca şekil bakımından geçerli
olmamakla beraber, aynı poliçeye ilişkin sonraki bir
borçlanmanın yapıldığı ülke hukukunca geçerli bulunursa, ilk
borçlanmanın şekil bakımından geçerli olmayışı, sonraki
borçlanmanın geçerliliğini etkilemez.
(3) Bir Türkün, yabancı ülkede
poliçeyle borçlanması, Türk hukukunun gösterdiği şekle uygun
bulunduğu takdirde, Türkiye’de başka bir Türke karşı geçerlidir.
II - Hakların kullanılması ve
korunmasına ilişkin işlemler
MADDE
768- (1) Protestonun şekli ve protesto çekilmesi
için belirli olan sürelerle poliçeden doğan hakların
kullanılması veya korunması için gerekli diğer işlemlerin şekli,
protestonun çekilmesi veya işlemin yapılması gereken ülkenin
hukukuna göre belirlenir.
III - Başvurma hakkı
MADDE 769-
(1) Başvurma haklarının kullanılması için uyulması gereken
süreler, bütün poliçe borçluları hakkında poliçenin düzenlendiği
yerde geçerli olan hukuka göre belirlenir.
C) Borçlanmaların hükümleri
I - Genel olarak
MADDE 770-
(1) Bir poliçeyi kabul eden kişinin borçlanmalarından doğan
sonuçlar, ödeme yerindeki hukuka göre belirlenir.
(2) Senetteki diğer borçluların
borçlanmalarından doğan sonuçlar, bu borçlanmalar hangi ülkede
imza edilmiş ise o ülke hukukuna tabi olur.
II - Kısmi kabul ve ödeme
MADDE 771-
(1) Kabulün, poliçedeki bedelin bir kısmına özgülenip
özgülenmeyeceği ve hamilin kısmi ödemeyi kabule zorunlu
bulunup bulunmadığı, ödeme yerindeki hukuka tabidir.
III - Ödeme
MADDE 772-
(1) Vade geldiğinde ödeme, özellikle vadenin geldiği günün
ve ödeme tarihinin hesaplanması, bedeli yabancı bir ülke
parasıyla gösterilmiş poliçelerin ödenmesi, poliçenin hangi
ülkede ödenmesi gerekiyorsa o ülkedeki hukuka göre
belirlenir.
IV - Sebepsiz zenginleşmeden
doğan haklar
MADDE
773- (1) Muhatap, yerleşim yerli poliçeyi ödeyecek
olan üçüncü kişi ve düzenleyenin, poliçeyi hesabına düzenlediği
kişi veya ticari işletme aleyhine sebepsiz zenginleşmeden doğan
istemler, bu kişilerin yerleşim yerlerinin bulunduğu ülkenin
hukukuna göre belirlenir.
V - Karşılığın hamile geçmesi
MADDE 774-
(1) Bir poliçe hamilinin, senedin düzenlenmesine sebep olan
alacağı iktisap edip etmeyeceğini, senedin düzenlendiği yerdeki
hukuk belirler.
VI - İptal kararı
MADDE 775-
(1) Poliçenin kaybolması veya çalınması hâlinde
alınacak tedbirleri, ödeme yerindeki hukuk belirler.
İKİNCİ BÖLÜM
Bono veya Emre Yazılı Senet
A) Unsurlar
MADDE 776-
(1) Bono veya emre yazılı senet;
a) Senet metninde “bono” veya
“emre yazılı senet” kelimesini ve senet Türkçe’den başka bir
dille yazılmışsa, o dilde bono veya emre yazılı senet karşılığı
olarak kullanılan kelimeyi,
b) Kayıtsız ve şartsız belirli bir
bedeli ödemek vaadini,
c) Vadeyi,
d) Ödeme yerini,
e) Kime veya kimin emrine ödenecek
ise onun adını,
f) Düzenlenme tarihini ve yerini,
g) Düzenleyenin imzasını,
içerir.
B) Unsurların bulunmaması
MADDE
777- (1) İkinci ilâ dördüncü fıkralarda yazılı
hâller saklı kalmak üzere, 776 ncı maddede gösterilen
unsurlardan birini içermeyen bir senet bono sayılmaz.
(2) Vadesi gösterilmemiş olan bono,
görüldüğünde ödenmesi şart olan bir bono sayılır.
(3) Açıklık bulunmadığı takdirde
senedin düzenlendiği yer, ödeme yeri ve aynı zamanda
düzenleyenin yerleşim yeri sayılır.
(4) Düzenlendiği yer gösterilmeyen
bir bono, düzenleyenin adının yanında yazılı olan yerde
düzenlenmiş sayılır.
C) Uygulanacak hükümler
MADDE 778-
(1) Bononun niteliğine aykırı düşmedikçe;
a) Poliçelerin cirosuna ilişkin 681
ilâ 690,
b) Vadeye dair 703 ilâ 707,
c) Ödeme hakkındaki 708 ilâ 712,
d) Ödememe hâlinde başvurma
haklarına dair 713 ilâ 727 ve 729 ilâ 732,
e) Araya girme suretiyle ödemeye
ilişkin 734, 738 ilâ 742,
f) Suretler hakkındaki 746 ve 747,
g) Değiştirmeye dair 748,
h) Zamanaşımına dair 749 ilâ 751,
ı) İptale dair 757 ilâ 765,
i) Tatil günleri, sürelerin hesabı,
atıfet sürelerine ilişkin yasak, poliçeye dair işlemlerin
yapılması gereken yer ve imza hakkındaki 752 ilâ 756,
j) Kanunlar ihtilâfına dair 766 ilâ
775 inci,
maddeler hükümleri bonolar hakkında
da geçerlidir.
(2) Ayrıca;
a) Üçüncü bir kişinin yerleşim
yerinden veya muhatabın yerleşim yerinden başka bir yerde
ödenmesi şart olan poliçeye ilişkin 674 ve 697 nci,
b) Faiz şartına dair 675 inci,
c) Ödenecek bedele dair çeşitli
beyanlar hakkındaki 676 ncı,
d) Geçerli olmayan imzanın
sonuçlarına ilişkin 677 nci,
e) Yetkisiz veya yetkiyi aşan
kimsenin imzasına ilişkin 678 ve 679 uncu,
f) Açık poliçeye dair 680 inci,
madde hükümleri de bonolara
uygulanır.
(3) Avale ilişkin 700 ilâ 702 nci
maddeler de bonolar hakkında uygulanır.
(4) 701 inci |