Vergi (Dijtal)
Taslağı’na genel bakış
Dr. A.Bumin DOĞRUSÖZ / bumin.dogrusoz@dunya.com
 Geçen
yazımda vergi mevzuatı ile ilgili bir kanun teklifi taslağından
söz etmiş ve bu taslakla getirilmesi düşünülen “Değerli Konut
Vergisi”ni irdeleyerek aktarmıştım. Bu yazımda da söz konusu
Taslağın içeriğini, ayrıntılı irdelemesini gelecek yazılarıma
bırakarak genel olarak aktarmak istiyorum.
Taslakla “Digital Hizmet Vergisi” adı altında yeni vergi daha
ihdas edilmektedir. Hemen hemen herkesi ilgilendirecek bu
verginin konusu şu şekilde belirlenmiş:
a) Dijital ortamda sunulan her türlü reklam hizmetleri
b) Sesli, görsel veya dijital herhangi bir içeriğin
(bilgisayar programları, uygulamalar, müzik, video, oyunlar,
oyun içi uygulamalar ve benzerleri dahil) dijital ortamda satışı
ile bu içeriklerin dijital ortamda dinlenmesine, izlenmesine,
oynanmasına veya elektronik cihazlara kaydedilmesine veya bu
cihazlarda kullanılmasına yönelik dijital ortamda sunulan
hizmetler,
c) Kullanıcıların birbirleriyle etkileşime geçebilecekleri
dijital ortamların sağlanması ve işletilmesi hizmetleri
(kullanıcılar arasında bir mal veya hizmetin satılmasına veya
satılmasının kolaylaştırılmasına yönelik sunulan hizmetler
dahil).
d) Bu hizmetlere yönelik dijital ortamda verilen aracılık
hizmetleri.
İlgili vergilendirme döneminde elde edilen hasılat üzerinden
%7.5 oranında alınması öngörülen bu verginin mükellefi digital
hizmetleri verenler şeklinde belirlenmekle birlikte, söz konusu
verginin yansıtılabilir olması nedeniyle neticede taşıyıcısı bu
hizmetlerden yararlanan bizler olacaktır.
Taslak Gelir Vergisi Kanunu’nda da önemli değişiklikler
öngörüyor.
Ancak taslak metin, tam olarak tedvin tekniğine göre
hazırlanmamış bir metin. Örneğin bir maddede Gelir Vergisi
Kanunu’nun 103. maddesindeki tarife değiştirilirken, izleyen
maddede kanunun 18. maddesinde yapılması öngörülen değişiklik
düzenleniyor. Her halde taslak, tasarıya dönüştürülürken bunlar
da düzeltilecektir.
Gelir vergisi tarifesi de değişiyor. En düşük oran yine yüzde
15 iken en yüksek oran 1 milyon lirayı aşan gelirler için %45
olarak belirlenmiş durumda. Ancak bu oranlar ve dilimleri,
yasama sürecinde büyük ihtimalle gözden geçirilecektir.
Telif kazançları istisnasına sınır getiriliyor. Bu istisna
kapsamında elde edilen kazançların 500 bin lirayı aşması
halinde, kazanç istisna kapsamında kalıyor. Ancak burada da
taslağın gözden geçirilmesi gerekiyor. Çünkü, aşan kısım değil,
tamamı vergiye tabi oluyor ki bu da adaletsiz bir sonuç. Öte
yandan sınırın geçilmesi halinde, özel bir vergileme düzeni
kurulmadığı için, defter tutma, beyanname verme, geçici vergi
ödeme vb. tüm yükümlülükler doğacak gibi görünüyor. Örneğin bir
yazarın kasım ayında sınırı geçmesi halinde iki ay için mükellef
olması gerekebilecek.
Birden fazla işverenden alınan ücretlilerin beyanname verme
koşulları karmaşıklaştırılırken, tek işverenden alınan
ücretlerin vergilendirilmesinde ücretin 500 bin lirayı aşması
halinde yıllık beyanname verme zorunluluğu getiriliyor. Bu
beyanname verginin nasıl çıkacağını anlamak mümkün olmamakla
birlikte, kanunun 89. maddesindeki indirimler dolayısıyla iade
çıkacağı muhakkaktır. Taslak bu suretle yüksek ücreti vergi
iadesi ile ödüllendiriyor. Bu kadar yüksek ücret geliri olmama
hali ise cezalandırılmış oluyor. Taslağın gerekçesi olmadığı
için buradaki mantığı ve sosyal adaleti çözebilmiş değilim.
Öte yandan personele toplu taşıma için ödeme yapılması
halinde, ücret istisnası öngörülüyor ki bu husus zaten uzun
zamandır bir ihtiyaç olarak vurgulanıyordu.
Vergiye uyumlu mükellef indiriminde belli esneklikler
getirilerek uygulama rahatlatılıyor. İndirimin uygulanacağı ve
önceki iki yılda beyannameleri süresinde vermiş olma ve
vergileri ödemiş olma koşulu kaldırılıyor. İndirimin
uygulanacağı tarih itibariyle borçlu olmama yeterli görülüyor.
Böylece beyannamesini süresinde vermeyen veya vergisini
süresinde ödemeyen de uyumlu mükellef oluyor.
Sporcuların vergilendirilmesinde eleştirilen %15 stopaj
oranı, %20’ye çıkıyor. Sporcularının gelirinin 500 bin lirayı
aşması halinde yıllık beyanname getirilmesi öngörülüyor.
Kurumlar vergisi oranı ise finans sektöründeki şirketler
hariç olmak üzere diğer kurumlar için kademeli olarak
düşürülüyor. Oran 2020 yılı için %20 izleyen yıllar için %18
şeklinde belirleniyor. Ancak finans sektörünün eşitlik savı ile
konuyu Anayasa Mahkemesi’ne taşıması halinde, Mahkemece
eşitliğin sağlanması ihtimali yüksek.
Taşıtların amortisman ve giderleri ile ilgili önemli
sınırlamalar var. Onlar da gelecek yazımda. (Dünya)
VARLIK VERGISI GIBI
DEGERLI KONUT VERGISI
Dr. A. Bumin DOGRUSÖZ Dünya Gazetesi / 31.10.2019
Geçtigimiz hafta
Meclise sunulan ve bu hafta Plan ve Bütçe Komisyonunda
görüsülmesi beklenen “Dijital Hizmet Vergisi Kanunu Ile Bazi
Kanunlarda Ve 375 Sayili Kanun Hükmünde Kararnamede Degisiklik
Yapilmasi Hakkinda Kanun Teklifi” ile üç yeni vergi
getirildiginden daha önce bahsetmis ve bu vergilerden “konaklama
vergisi”ni geçen yazimda aktarmistim. Bu yazimda da bir digerini,
“Degerli Konut Vergisi”ni irdeleyerek aktarmaya çalisacagim.
Aslinda bu vergiyi söz konusu Kanun Teklifi henüz taslak halinde
iken tanitmistim. Ancak taslak teklife dönüsürken, bu vergi ile
ilgili bazi degisiklikler yapilinca, bende yazimi revize etme ve
Teklife göre yeni bastan degerlendirme ihtiyaci duydum.
Bu vergi ile
Türkiye sinirlari içinde bulunan mesken nitelikli tasinmazlar
degerli konut vergisine tabi kilinmakta, Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlügünce yapilan veya yaptirilan degerleme sonucu belirlenen
degeri bes milyon Türk Lirasinin altinda olan mesken nitelikli
tasinmazlar bu vergiden istisna kilinmaktadir. Verginin
konusunun bu sekilde belirlenmesi dahi Kanun yapma teknigine
aykiridir. Önce tüm konutlar vergi konusuna alinmakta sonra
istisna yolu ile bir kismi disarida birakilmaktadir. Bunun
yerine dogrusu, “degeri 5 milyonu asan konutlar degerli konut
kabul edilir ve degerli konutlar vergisine tabi tutulur”
denilmesidir. Öte yandan degerli konut vergisinin konusunun
“mesken nitelikli tasinmazlar” olarak belirlenmesi de ilginçtir.
Bunun yerine
“degerli mesken vergisi” denilse veya “degerli konut vergisi
konut niteligindeki tasinmazlardan alinir” denilse daha yerinde
olurdu. Demek ki bu vergi, degeri Tapu ve Kadastro Genel
Müdürlügünce (TKGM) yapilan veya yaptirilan degerleme sonucu bes
milyondan yukari olarak tespit edilen meskenlerin degeri
üzerinden alinacaktir. Burada degerleme yapilirken, hangi
ölçütlerden hareket edilecegi belirlenmemistir. Oysa emlak
vergisi dahi kanunla belli ölçüler üzerinden alinmaktadir.
Burada matrahin belirlenmesi tamamen sinirsiz ölçütlere göre
yürütmeye birakilmistir. Üstelik söz konusu TKGM’nin ne zaman
hangi konutlar için degerleme islemi yapacagi dahi
belirlenmemistir. Bu konu da siyasi etkiye açik biçimde idarenin
takdirine birakilmistir. TKGM’nin degerlemesi yoksa,
belediyelerce belirlenen degerine bakilacaktir. Demek ki bir
tasinmazin birden çok degeri olabilecektir.
Örnegin
belediyelerce belirlenmis vergi degeri 4 milyon lira olan bir
konut, anilan TKGM’ye göre 5 milyon 1 lira deger biçilip söz
konusu vergi kapsamina alinabilecektir. Bu konut bir isletmenin
aktifinde ise ayrica bir de bilanço degeri olacaktir. Gerçi
tasinmaz degerleri bilançolarda da standart degildir. Bu konut
miras kalirsa belediyelerce belirlenmis vergi degerine göre
islem görecektir. Harca konu olursa yüksek olana göre harç
hesaplanacaktir. DASK uygulamasina ise hiç deginmiyorum. Orada
da ayri bir deger vardir. TKGM tarafindan yapilan veya
yaptirilan degerleme sonucu degeri bes milyondan yukari olan
konutlar, TKGM’nin web sayfasinda ilan olunacak ve ayrica
ilgilisine tebligat yapilacaktir. Bu tebligattan itibaren 15 gün
içinde degere itiraz edilmezse veya itiraz 15 gün içerisinde
incelenip de reddedilirse deger kesinlesecek ve konut bu
verginin konusuna girecektir. Neye, nasil itiraz edilecegi,
degerleme raporunun ve ölçütlerin de ilan edilip edilmeyecegi ve
anilan Genel Müdürlügün 15 gün içinde bu itirazi nasil hangi
ölçütlere göre degerlendirecegi belli degildir.
Oysa bütün
bunlarin Kanun ile belirlenmesi geregi, Anayasanin 73.
maddesinin geregidir. Teklif kanunla belirlenmesi
gereken hususlari yürütmenin ve idarenin takdirine birakmistir.
05.11.2019 2/3 Meskenden neyin kastedildigi de belirsizdir.
Tapuda mesken olarak tescil edilenlerin mi, yoksa fiilen mesken
olarak kullanilanlarin mi verginin konusuna girdigi açik
degildir. Örnegin tapuda mesken olarak tescil edilmis bir bina
veya bagimsiz bölüm fiilen bir isyeri olarak da
kullanilabilmektedir. Emlak vergisi uygulamasinda belediyeler
hukuki degil fiili duruma göre uygulama yapmaktadirlar. Teklifin
43/2. maddesinde anilan TKGM’nin degerlemesi yoksa belediyelerce
belirlenen degere göre islem yapilacagi yazildiktan sonra 44.
maddede verginin matrahinin belediyelerce belirlenen emlak
vergisi degeri ile anilan TKGM’nin belirledigi degerden yüksek
olanina göre tespit edileceginin hükme baglanmasi ise Teklifin
hazirlanmasindaki özensizligin sonucudur.
Degerli
konut vergisinin orani ise Kanun Teklifinde su sekilde
belirlenmistir.
Konut Vergisine Tabi Meskenin Degeri Vergi Orani
5.000.000 TL ile 7.500.000 TL arasi olanlar Binde 3 7.500.001 TL
ile 10.000.000 TL arasi olanlar Binde 6 10.000.001 TL’yi asanlar
Binde 10...

Payli mülkiyette ve elbirligi mülkiyette,
matrahin hesabinda mesken niteligindeki tasinmazin toplam
degerine bakilacaktir. Payli mülkiyette paydaslar vergiyi
hisseleri oraninda öderken elbirligi mülkiyetinde vergi
müteselsilen sorumlu olarak ödenecektir. Verginin mükellefi, söz
konusu tasinmazi maliki, varsa intifa hakki sahibi, ikisi de
yoksa malik gibi tasarruf edenidir. Is yeri niteligindeki
tasinmazlarin vergi disi birakilmasi da esitlige aykiridir.
Kiymetli bir binanin alti dükkân, üstü mesken ise, alttaki
dükkâni vergilemeyip, üstteki daireyi vergilemenin esitlik
oldugunu kimse söyleyemez. Bu davranis biçiminin sebebi her
halde “mesken sahiplerinin sesi fazla çikmaz, is alemine
bulasirsak çok fazla elestiri aliriz” düsüncesi olsa gerek. Bu
nedenle verginin “degerli tasinmaz vergisi” olarak düzenlenip
esitligin saglanmasi gerekmektedir. Kaldi ki hazine açisindan
asil hasilatin, isyeri olarak kullanilan tasinmazlardan
saglanacagini düsünüyorum. Bir baska esitsizlikte kisilerin
sahip oldugu toplam degere göre vergi alinmamasidir. Teklife
göre her birinin degeri dört milyon olan bes daireye sahip bir
kisi bu vergiye tabi olmazken, degeri bes milyon olan bir
daireye sahip kisi vergiye tabi olacaktir. Burada emlak
vergisindeki gibi düsünülüp tasinmazlarin farkli belediye
alanlarinda olmasi seklinde bir gerekçeye de dayanilamaz. Çünkü
bu vergi bir merkezi idare vergisidir. Öte yandan degeri 10
milyon lira olan, ancak dört mirasçinin malik oldugu bir
meskende uygulama nasil olacaktir. Taslaga göre her bir malik
kendi hissesi üzerinden bu vergiyi ödeyecektir. Ancak burada
hisse degerinin 5 milyon lirayi asmamasi bir çeliski
olusturacaktir. Bir kere bu verginin konusuna girdiniz mi çikmak
yoktur. Çünkü degerleme isleminin hangi araliklarla yapilacagi
düzenlenmemistir. Her yil yipranma payi düsülmesi bile
düsünülmemistir. Buna karsilik Teklifte, tasinmaz degerinin her
yil yeniden degerleme oraninda artirilarak matrah
belirlenmesinin yapilacagi düzenlenmektedir. Emlâk vergisinde
bile her yil deger yeniden degerleme oraninin yarisi kadar
artarken, burada yeniden degerleme oraninda artis öngörülmesi,
Kanunlarin arasindaki içsel bütünlük açisindan yanlistir.
Mükellefler,
anilan Genel Müdürlügün veya belediyenin belirledigi degerin 5
milyon liralik siniri asmasi halinde, izleyen yilin 20 Subat
aksamina kadar vergi dairesine beyanname verecekler ve çikan
vergiyi subat ve agustos aylarinda olmak üzere iki taksitte
ödeyeceklerdir. Dolayisiyla bu vergi beyana dayali vergi
olacaktir. Siniri geçtiniz mi her yil beyanname vermek
gerekecektir. (Kiymetli tasinmazda oturanin isi ne, her yil
ugrassin dursun. Bir de buna elektronik ortami ekleriz, hatta
SMMM imzasi bile arayabiliriz) 05.11.2019 3/3 Evin emlâk vergisi
belediyeye mayis ve kasimda, degerli evin vergisi ayrica vergi
dairesine subat ve agustosta ödenecektir. Iki vergi
birlestirilip basitlik saglanmasi yerine, ayri vergileme yapilip
karmasa tercih edilmis gibi gözüküyor. Burada çözüm degerli
konut sahiplerinin, emlak vergisinden muaf tutulmasi seklinde
olabilirdi. Zira burada çifte vergilendirme söz konusudur.
Nitekim Vergi Usul Kanunu 117/3. maddesinde, ayni vergi
kanununun uygulanmasinda (emlak vergisi de degerli konutlar
vergisi de ayni kanunda “emlâk Vergisi kanununda
düzenlenmektedir) belli bir vergilendirme döneminde ayni matrah
üzerinden bir defadan fazla vergi alinmasi” hata hali olarak
kabul edilmistir.
Bu vergi söz
konusu tasinmaz sahiplerine asiri bir yük getirecektir. Örnegin
Istanbul’da emlak vergisi degeri 5 milyon lira olan bir kisi,
10.000 lira emlak vergisi, 15.000 lira degerli konut vergisi
ödeyecektir. Bu kisi 5.000 liraya bu konutu kiraya vermis olsa,
gelir vergisini bir kenara birakin, 5 aylik kira gelirini sirf
bu vergilere yatiracaktir. Gelir Vergisini de katarsak yaklasik
6,5 aylik kira geliri vergiye gidecektir. Mesken olan binanin
emlâk vergisi binde 1 (büyüksehir belediyesi olan yerlerde binde
2) iken, sirf degerli olmasi dolayisiyla binde 3 ilâ binde 6
oraninda ek vergi alinmasi, haksizliktir, mantiga aykiridir. Bu
vergi ödeyemeyenler, 6183 sayili kanun uygulamasi sayesinde ya
konutlarini kaybedeceklerdir ya da bol bol af kanunu çikacaktir.
Muhtemelen bu konutlarin kiralari da yükselecektir. Bu vergi
degerli konut sektörünü olumsuz etkileyecegi gibi pek çok kisiye
konutunu da sattirir. Vergi ile ugrasacagina tasinmazi sat,
alacagin parayi mevduat faizine koy, % 15 vergi öde. Kim ugrasir
bu vergilerle. Emlâk üzerinden alinan vergiler teoride ve
bizdeki uygulamada mahalli idare vergisi olarak kabul edilirken,
Teklifte bu vergi tamamen merkezi idare vergisi olarak
düzenlenmistir, Mahalli idarelere en ufak bir pay aktarilmasi
öngörülmemektedir. Netice, bu öngörülen vergi adaletsizdir ve
bal gibi Anayasa’ya aykiridir. Hukuk güvenligini yok saymaktadir.
TKGM, Kanunla belirlenmemis ölçülere göre kendince bir deger
tespit edecek, sonra bunu ilan edecek, itiraz etseniz bile
ölçütler ve degerleme raporlari olmadigindan bir anlami
olmayacak, bu degeri tipis gidip vergi dairesine beyan
edeceksiniz, hem emlak vergisi hem de bu vergiyi ödeyeceksiniz.
Dava açsaniz bile yürütmeyi durdurma karari olmadikça vergiyi
ödemek zorunda kalacaksiniz. Vay be kirk yil düsünsem böyle bir
vergi icat edemezdim her halde. Ranti vergilendirmek yerine,
böylesi vergiler icat etmenin, ne kadar dogru oldugu tartisilir
niteliktedir. Hele web sayfasinda ilan, apayri bir sorundur.
Kisisel verinin ilani sorunu bir yana konut fiyatlarinin resmi
olarak belirlenip ilani yoluyla piyasalara müdahale niteligini
tasiyip tasimayacaginin da ayrica tartisilmasi gerekmektedir.
Nerden aklima geldi bilmiyorum, birden bire varlik vergisi geldi
aklima. Hadi hayirlisi
|
05.11.2019
Dr. A. Bumin DOGRUSÖZ ‘ÜN ÖZGEÇMISI

1958 Istanbul dogumludur. Sirasiyla Etiler Lisesi ve
Istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur. 1980 yilinda stajini
tamamlayarak Istanbul Barosuna “Avukat” sifati ile kaydolmustur.
Ayni yil, Istanbul I.T.I.A. Siyasal Bilgiler Fakültesine Mali Hukuk
asistani olarak girmistir. Istanbul Üniversitesinde, “Türk Vergi
Sisteminde Kaynakta Vergileme (Stopaj)” adli tezi ile Mali Hukuk
Doktoru ünvanini almistir. 1990 yilinda Marmara Üniversitesi
I.I.B.Fakültesi Maliye Bölümü Mali Hukuk Ana Bilim Dalina Ögretim Üyesi
olarak atanmistir.
3568 sayili Kanunun yayimini müteakip Istanbul Mali Müsavirler
odasina kaydolarak “Serbest Muhasebeci Mali Müsavir (*)” ünvanini
almistir.
2015 yilinda Kamu Gözetim Kurulu tarafindan “Bagimsiz Denetçi” ünvani
ve yetkisi verilmistir. Türkiye Ticaret ve Sanayi Odalari ve Borsalari
Birligi nezdinde kurulan Vergi, Özellestirme, Sosyal Güvenlik, Mahalli
Idareler, Bankacilik ve Sigortacilik konularindaki Özel Ihtisas
Komisyonlarinin her birinde görev almistir.
Devlet Planlama Teskilatinda VII ve VIII. Bes Yillik Kalkinma Plani
ve IX. Yedi Yillik Kalkinma Plani Vergi Komisyonlarinda ve Kalkinma
Bakanligi X. Bes Yillik Kalkinma Plani Vergi Komisyonunda görev
yapmistir.
Maliye Bakanliginin danisma organi olan Vergi Konseyinde 9 yil
“Konsey Üyesi” sifati ile görev yaptiktan sonra 2018 yili Subat ayinda
tekrar atanmistir.
Ayrica bir süre Marmara Üniversitesi Iktisadi ve Idari Bilimler
Fakültesinde Mali Hukuk Ana Bilim Dali Baskanligini yürütmüstür.
17 yil Dünya Gazetesinde mali hukuk konularinda köse
yazarligindan sonra 3 yil Referans Gazetesinde köse yazari olarak vergi
ve ticaret hukuku konularinda görüslerini yayinlamistir.
Halen Dünya Gazetesi köse yazaridir.
“Türk Vergi Sisteminde Stopaj”, “Anonim Sirketler”, “Temel Vergi
Kanunlari” ve “Vergi Reformu (4369 sayili Kanun açiklamasi)”, “5520
sayili Kurumlar Vergisi Kanunu Serhi”, “Gerekçeli ve Karsilastirmali
Türk Ticaret Kanunu” adli Kitaplari, çesitli mevzuat derlemeleri ve
gazete köse yazilari disinda yüzün üzerinde mesleki makalesi vardir.

|